



| e | : mı |
| kâne | : oldu |
| li en nâsi | : insanlar için |
| aceben | : acayip, garip |
| en evhay-nâ | : vahyetmemiz |
| ilâ reculin | : bir adama |
| min-hum | : onlardan |
| en enzirin | : uyarması |
| en nâse | : insanları |
| ve beşşiri | : ve müjdelemesi |
| ellezîne âmenû | : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler |
| enne | : muhakkak ki |
| lehum | : onlar için |
| kademe | : ileri derecede mertebe |
| sıdkın | : iyi, güzel, hak, gerçek |
| inde rabbi-him | : Rab'lerinin katında |
| kâle el kâfirûne | : kâfirler der ki |
| inne | : muhakkak ki |
| hâzâ | : bu |
| le sâhırun | : mutlaka bir büyücüdür |
| mubînun | : açıkça, apaçık |

