



| fe lemmâ | : ama, olunca, olduğu zaman |
| encâ-hum | : onları kurtardı |
| izâ hum | : o zaman onlar |
| yebgûne | : azgınlık ederler, haddi aşarlar |
| fî el ardı | : yeryüzünde |
| bi gayri el hakkı | : haksız yere |
| yâ eyyuhe en nâsu | : ey insanlar |
| innemâ | : sadece, yalnız, ancak |
| bagyu-kum | : sizin azgınlığınız |
| alâ enfusi-kum | : nefslerinizin üzerine size, kendinize |
| metâ el hayâti ed dunyâ | : dünya hayatının metaı, malı |
| summe | : sonra |
| ileynâ | : bize |
| merciu-kum | : sizin dönüşünüz |
| fe nunebbiu-kum | : o zaman size haber vereceğız |
| bi-mâ | : şeyleri |
| kuntum | : olduğunuz |
| ta'melûne | : yapıyorsunuz |

