



| ve huve ellezî | : ve odur ki |
| halaka es semâvâti | : semaları yarattı |
| ve el arda | : ve yeryüzü |
| fî sitteti eyyâmin | : altı gün (için)de |
| ve kâne | : ve idi |
| arşu-hu | : onun arşı |
| alâ el mâi | : su üzerinde |
| li yebluve-kum | : sizi imtihan etmek için |
| eyyu-kum | : sizin hanginiz |
| ahsenu | : en güzel, ahsen |
| amelen | : amel olarak, amel |
| ve le in | : ve muhakkak ki eğer |
| kulte | : sen dedin |
| inne-kum | : muhakkak siz |
| meb'ûsûne | : diriltileceksiniz |
| min ba'di el mevti | : ölümden sonra |
| le yekûlenne | : muhakkak ki derler |
| ellezîne keferû | : inkâr eden kimseler |
| in hâzâ | : muhakkak bu |
| illâ | : ancak, yalnız |
| sihrun | : bir sihir, bir aldatma |
| mubînun | : apaçık |

