



| kâlû | : dediler |
| yâ şuaybu | : ey Şuayb |
| mâ nefkahu | : fıkıh edemedik, anlayamadık, idrak edemedik |
| kesîren | : çok, çoğu |
| mim mâ (min mâ) tekûlu | : söylediğin şeyler |
| ve in-nâ | : ve muhakkak, biz |
| le nerâ-ke | : cidden seni görüyoruz |
| fî-nâ | : içimizde |
| daîfen | : zayıf olan, zayıf |
| ve lev lâ | : ve olmasaydı |
| rehtu-ke | : senin gurubun (on kişiden az olan erkek grubu) |
| le recemnâ-ke | : mutlaka seni taşlardık (taşlayarak öldürürdük) |
| ve mâ | : ve değil |
| ente | : sen |
| aleynâ | : bize karşı |
| bi azîzin | : azîz, güçlü ve üstün |

