



| kâle | : dedi |
| len ursile-hu | : onu göndermem |
| mea-kum | : sizinle beraber |
| hattâ | : ...e kadar |
| tu'tû-ni | : bana verin |
| mevsikan | : sağlam söz (misak) |
| min allâhi | : Allah'tan |
| le te'tunne-nî | : mutlaka bana getireceksiniz |
| bi-hi | : onu |
| illâ | : ancak, başka, olmadıkça |
| en yuhâta | : kuşatılmak, ihata edilmek |
| bikum, | : sizinle, sizi |
| fe lemmâ | : böylece, olduğu zaman |
| âtev-hu | : ona verdiler |
| mevsika-hum | : sağlam söz, kesin sözlerini |
| kâle | : dedi |
| allâhu | : Allah |
| alâ mâ nekûlu | : söylediğimiz şeylere |
| vekîlun | : vekildir |

