



| ve berezû | : ve çıktılar |
| li allahi | : Allah'a, Allah'ın huzuruna |
| cemîan | : hepsi |
| fe kâle | : o zaman, dediler |
| ed duafâu | : zayıflar, güçsüzler |
| li ellezîne istekberû | : kibirlenen kimselere |
| in-nâ | : muhakkak ki biz |
| kunnâ | : biz olduk |
| lekum | : size |
| tebean | : tâbî |
| fe hel | : artık, şu an, şimdi, mi |
| entum | : siz |
| mugnûne | : giderenler, uzaklaştıranlar |
| annâ | : bizden |
| min azâbi allâhi | : Allah'ın azabından |
| min şey'in | : bir şeyden, bir şeyi |
| kâlû | : dediler |
| lev | : eğer, şâyet |
| hedâ-na allâhu | : Allah bizi hidayete erdirdi |
| le hedeynâ-kum | : elbette biz sizi hidayete erdirdik |
| sevâun | : eşittir, birdir |
| aleynâ | : bize göre, bizim için |
| e cezi'nâ | : feryat mı ettik |
| em sabernâ | : yoksa sabır mı ettik |
| mâ lenâ | : bize yoktur |
| min mahîsın | : kaçacak yer |

