



| ve iz kâle | : ve demişti |
| mûsâ | : Musa |
| li kavmi-hi | : kavmine |
| uzkurû | : hatırlayın, zikredin |
| ni'mete allâhi | : Allah'ın ni'metlerini |
| aleykum | : size |
| iz encâ-kum | : sizi kurtardığı zaman |
| min âli fir'avne | : firavunun ailesinden |
| yesûmûne-kum | : sizi zorluyorlar, maruz bırakıyorlar |
| sûe el azâbi | : kötü azaba |
| ve yuzebbihûne | : ve boğazlıyorlar (öldürüyorlar) |
| ebnâe-kum | : sizin oğullarınız |
| ve yestahyûne | : ve canlı bırakıyorlar (sağ) |
| nisâe-kum | : hanımlarınızı, kadınlarınızı |
| ve fî zâlikum | : ve bunlarda vardır |
| belâun | : bir imtihan |
| min rabbi-kum | : Rabbinizden |
| azîmun | : azîm, büyük |

