



| zâlike | : işte bu |
| cezâu-hum | : onların cezası |
| bi enne-hum | : onların olması dolayısıyla, sebebiyle |
| keferû | : inkâr ettiler |
| bi âyâti-nâ | : âyetlerimizi |
| ve kâlû | : ve dediler |
| e izâ kunnâ | : biz olduğumuz zaman mı |
| izâmen | : kemik |
| ve rufâten | : ve toz haline gelmiş (toprak) |
| e innâ | : gerçekten biz mi |
| le meb'ûsûne | : mutlaka beas edileceğiz, diriltileceğiz |
| halkan | : yaratılış |
| cedîden | : yeni olarak |

