



| ve kâle | : ve dedi |
| lehum | : onlara |
| nebiyyu-hum | : onların peygamberi |
| inne | : muhakkak ki, şüphesiz |
| âyete | : âyet, mucize, belge, delil |
| mulki-hî | : onun melikliği |
| en ye'tiye-kum | : size gelmesi |
| et tâbûtu | : tabut, sandık |
| fî-hi | : onun içinde vardır |
| sekînetun | : sekînet, huzur, ferahlık |
| min rabbi-kum | : Rabbinizden |
| ve bakiyyetun | : ve bakiye, kalanlar |
| mimmâ (min mâ) | : şeylerden |
| terake | : terketti, bıraktı |
| âlu mûsâ | : Musa ailesi |
| ve âlu hârûne | : ve Harun ailesi |
| tahmilu-hu | : onu taşıyacaklar |
| el melâiketu | : melekler |
| inne | : muhakkak ki, şüphesiz |
| fî | : içinde, de vardır |
| zâlike | : bu |
| le | : mutlaka |
| âyeten | : âyet, delil, kanıt |
| lekum | : sizin için |
| in kuntum | : eğer siz iseniz |
| mu'minîne | : mü'minler |

