



| ve lekad | : ve andolsun |
| âteynâ | : biz verdik |
| mûsâ | : Musa |
| el kitâbe | : kitap |
| ve kaffeynâ | : ve arkasından gönderdik, ardarda, ara vermeden |
| min ba'di-hî | : ondan sonra |
| bi er rusuli | : resûlleri |
| ve âteynâ | : ve biz verdik |
| îsâ ibne meryeme | : Meryem oğlu İsa |
| el beyyinâti | : beyyineler, açık kanıtlar |
| ve eyyednâ-hu | : ve biz onu destekledik |
| bi rûhi el kudusi | : Ruh'ûl Kudüs ile |
| e fe | : öyle mi, öyle ki |
| kullemâ | : her sefer, her defa |
| câe-kum | : size geldi |
| resûlun | : resûl, elçi |
| bimâ | : şey ile |
| lâ tehvâ | : hoşlanmadınız |
| enfusu-kum | : nefsleriniz |
| istekbertum | : kibirlendiniz |
| fe ferîkan | : böylece bir grup, bir kısmı |
| kezzebtum | : yalanladınız |
| ve ferikan | : ve bir grup, bazıları |
| taktulûne | : öldürüyorsunuz |

