



| fe | : o zaman, böylece |
| recea | : geri döndü |
| mûsâ | : Musa |
| ilâ kavmi-hi | : kendi kavmine |
| gadbâne | : öfkeli olarak, öfkeyle |
| esifen | : üzüntülü olarak, üzülerek |
| kâle | : dedi |
| yâ kavmi | : ey kavmim |
| e lem | : olmadı mı |
| yaıd-kum | : size vaadetti |
| rabbu-kum | : sizin Rabbiniz |
| va'den | : vaad |
| hasenen | : güzel |
| e fe tâle | : buna rağmen (süre) uzun mu |
| aleykum | : size |
| el ahdu | : ahd |
| em eredtum | : yoksa siz istediniz mi |
| en yahılle | : inmesi |
| aleykum | : sizin üzerinize, size |
| gadabun | : gazap |
| min rabbi-kum | : Rabbinizden |
| fe | : artık, bu sebeple |
| ahleftum | : yerine getirmediniz, döndünüz, ihtilâfa düştünüz |
| mev'ıdî | : bana verilen vaad, benim vaadim |

