



| usluk | : sok |
| yede-ke | : senin elin |
| fî | : içinde |
| ceybi-ke | : senin koynun |
| tahruc | : çıkar |
| beydâe | : beyaz |
| min gayri sûin | : kusursuz olarak |
| vadmum | : çek |
| ileyke | : sana, senin üzerine |
| cenâha-ke | : senin kanatların (kolların) |
| min er rehbi | : korkudan, korkmadan |
| fe zânike | : işte bu ikisi |
| burhânâni | : iki burhan, iki mucize, iki delil |
| min rabbi-ke | : senin Rabbinden |
| ilâ fir'avne | : firavuna |
| ve melâi-hi | : ve onun halkının ileri gelenleri |
| inne-hum | : muhakkak onlar |
| kânû | : oldular |
| kavmen | : kavim |
| fâsikîne | : fasıklar |

