



| fe in hâccû-ke | : bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa |
| fe kul | : o zaman de, söyle |
| eslemtu | : ben teslim ettim |
| vechiye | : vechimi, fizik vücudumu |
| li allâhi | : Allah'a |
| ve men ittebea-ni | : ve, bana tâbî olan kimseler |
| ve kul | : ve de, söyle |
| li ellezîne | : onlara, o kimselere |
| ûtû el kitâbe | : kitap verilenler |
| ve el ummiyyîne | : ve ümmiler, kitap verilmeyenler |
| e eslemtum | : siz teslim oldunuz mu |
| fe in eslemû | : o zaman eğer teslim etilerse |
| fe kad ihtedev | : o taktirde hidayete ermişler |
| ve in tevellev | : ve eğer yüz çevirirlerse |
| fe | : o zaman |
| innemâ | : sadece |
| aleyke | : sana düşen |
| el belâgu | : tebliğ, bildirme |
| ve allâhu | : ve Allah |
| basîrun | : en iyi gören |
| bi el ibâdi | : kullarını |

