ve resûlen | : ve resûl, elçi olarak |
ilâ benî isrâîle | : İsrailoğulları'na |
en-nî | : muhakkak ki ben |
kad ci'tu-kum bi | : size getirmiştim (getirdim) |
âyetin | : ayet, mucize(ler) |
min rabbi-kum | : sizin rabbinizden |
en-nî ehluku | : ben gerçekten yaparım |
lekum | : sizin için, size |
min et tîni | : nemli topraktan |
ke hey'eti | : heykeli gibi, taslağı, benzeri |
et tayri | : kuş |
fe enfuhu | : sonra üflerim |
fî-hi | : onun içine |
fe yekûnu | : o zaman o olur |
tayran | : bir kuş |
bi izni allâhi | : Allah'ın izni ile |
ve ubriu | : ve iyileştiririm |
ekmehe | : doğuştan kör olanı |
ve el ebrasa | : ve abraş hastalığı (ciltte alaca hastalığı) |
ve uhyî el mevtâ | : ve ölüyü diriltirim |
bi izni allâhi | : Allah'ın izni ile |
ve unebbiu-kum | : ve size haber veririm |
bi mâ te'kulûne | : yediğiniz şeyleri |
ve mâ teddehırûne | : ve biriktirdiğiniz şeyleri |
fî buyûti-kum | : evlerinizde |
inne | : muhakkak ki |
fî zâlike | : bunlarda |
le âyeten | : elbette ayetler, deliller |
lekum | : sizin için |
in kuntum | : eğer siz ... iseniz |
mu'minîne | : mü'minler, îmân edenler |