



| emmâ | : ama, fakat |
| ellezîne | : o kimseler, onlar |
| âmenû | : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler |
| ve amilû es sâlihâti | : ve salih amel, nefs tezkiyesi yaptılar |
| fe | : artık, işte |
| lehum | : onlar için (vardır) |
| cennâtu | : cennetler |
| el me'vâ | : meva, barınma |
| nuzulen | : ikram olarak |
| bi mâ | : sebebiyle, dolayısıyla |
| kânû | : oldular |
| ya'melûne | : yapıyorlar |

