



| ud'û-hum | : onları çağırın |
| li âbâi-him | : babalarına göre (namı ile) |
| huve | : o |
| aksatu | : daha adil, adaletli |
| indallâhi (inde allâhi) | : Allah'ın katında |
| fe | : o taktirde |
| in | : eğer |
| lem ta'lemû | : bilmiyorsunuz |
| âbâe-hum | : onların babalarını |
| fe | : o zaman |
| ıhvânu-kum | : sizin kardeşlerinizdir |
| fî ed dîni | : dînde |
| ve mevâlî-kum | : ve sizin dostlarınız |
| ve leyse | : ve değil, yok |
| aleykum | : sizin üzerinize |
| cunâhun | : günah |
| fîmâ | : o şey hakkında |
| ahta'tum | : siz hata ettiniz |
| bihî | : onunla |
| ve lâkin | : ve ancak, fakat |
| mâ | : şey |
| taammedet | : taammüden, kasten |
| kulûbu-kum | : sizin kalpleriniz |
| ve kânallâhu (kâne allâhu) | : ve Allah ... oldu, Allah ...dır |
| gafûren | : gafûrdur (günahları sevaba çevirendir) |
| rahîmen | : rahîmdir (rahîm esmasıyla tecelli edendir) |

