Eski Masaüstü Görünüm

Kur'an İçerisinde Arama


Sayfayı Yenile Arapça Metin Arama (Harekeli)

Aranan Kelime :
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 4210
  1. 1-Fâtiha 1
    er rahmân er rahîm : Rahmân ve Rahîm Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen.
  2. 1-Fâtiha 3
    er rahmâni : Rahman esması ile tecelli eden
  3. 1-Fâtiha 4
    mâliki : malik, sahip
  4. 1-Fâtiha 7
    el magdûbi : gadap, öfke duyulanlar
  5. 10-Yunus 3
    es semâvâti : gökler
  6. 10-Yunus 3
    : yoktur, değildir, olamaz
  7. 10-Yunus 4
    bimâ : şey sebebiyle, dolayısıyla
  8. 10-Yunus 5
    halaka allâhu : Allah'ın yarattığı şeyler (Allah ne yarattı ise)
  9. 10-Yunus 6
    ve halaka allâhu : ve Allah'ın yarattığı şeyler
  10. 10-Yunus 6
    fî es semâvâti : göklerde, semalarda
  11. 10-Yunus 8
    bimâ : dolayısıyla, gereğince
  12. 10-Yunus 9
    bi îmâni-him : îmânları ile, dolayısıyla
  13. 10-Yunus 12
    fe lemmâ : fakat ..... olduğu zaman
  14. 10-Yunus 12
    kânû : oldukları şey(ler)
  15. 10-Yunus 13
    lemmâ zalemû : zulmettikleri zaman
  16. 10-Yunus 13
    ve kânû : ve olmadılar
  17. 10-Yunus 15
    yekûnu : olamaz
  18. 10-Yunus 15
    yûhâ : vahyolunan şey
  19. 10-Yunus 16
    televtu-hu : onu okumazdım
  20. 10-Yunus 18
    lâ yedurru-hum : onlara zarar vermeyen şey
  21. 10-Yunus 18
    bi : şey(ler)i
  22. 10-Yunus 18
    fî es semâvâti : göklerde bulunan
  23. 10-Yunus 18
    ammâ (an ) : şeylerden
  24. 10-Yunus 19
    ve kâne en nâsu : ve insanlar olmadı
  25. 10-Yunus 19
    fî- : o şeyde
  26. 10-Yunus 20
    innemâ el gaybu : sadece, yalnız gayb
  27. 10-Yunus 21
    : şey(ler)i
  28. 10-Yunus 23
    fe lemmâ : ama, olunca, olduğu zaman
  29. 10-Yunus 23
    innemâ : sadece, yalnız, ancak
  30. 10-Yunus 23
    bi- : şeyleri
  31. 10-Yunus 24
    innemâ : sadece, yalnız, ancak
  32. 10-Yunus 24
    ke mâin : su gibidir
  33. 10-Yunus 24
    min es semâi : gökten, semadan
  34. 10-Yunus 24
    mimmâ (min ) : şey(ler)den
  35. 10-Yunus 27
    lehum : onlar için (onların) yoktur
  36. 10-Yunus 27
    ke ennemâ : ancak sanki, gibi
  37. 10-Yunus 28
    kuntum : siz olmadınız
  38. 10-Yunus 30
    eslefet : geçmişte yaptıklarıyla (selef olan şeyler)
  39. 10-Yunus 30
    kânû : oldukları şeyler
  40. 10-Yunus 31
    min es semâi : göklerden, semadan
  41. 10-Yunus 32
    fe mâzâ : o halde nedir
  42. 10-Yunus 35
    fe lekum : artık size ne oluyor
  43. 10-Yunus 36
    ve : ve değil
  44. 10-Yunus 36
    bi- : şeyleri
  45. 10-Yunus 37
    ve kâne : ve değildir
  46. 10-Yunus 39
    bi- : şeyi
  47. 10-Yunus 39
    ve lemmâ : ve olmadıkça
  48. 10-Yunus 41
    mim : o şeyden
  49. 10-Yunus 41
    mim : o şeyden
  50. 10-Yunus 45
    ve kânû : ve olmadılar
  51. 10-Yunus 46
    ve immâ : ve ama, eğer
  52. 10-Yunus 46
    alâ yef'alûn : yaptıkları şeye
  53. 10-Yunus 49
    şâallâh(şâe allâhu) : Allah'ın dilediği şey
  54. 10-Yunus 50
    mâzâ : ne, nedir
  55. 10-Yunus 51
    vakaa : o şey vuku buldu, tahakkuk etti (vuku bulan şey)
  56. 10-Yunus 52
    bi- : şey ile
  57. 10-Yunus 53
    ve entum : ve siz değilsiniz
  58. 10-Yunus 54
    fî el ardı : yeryüzünde ne varsa
  59. 10-Yunus 54
    lemmâ : olduğu zaman
  60. 10-Yunus 55
    fî es semâvâti : göklerde olan şeyler, olanlar
  61. 10-Yunus 57
    limâ fî es sudûri : sinelerde olana
  62. 10-Yunus 58
    mimmâ : şeylerden
  63. 10-Yunus 59
    enzele âllâhu : Allah'ın indirdiği şey
  64. 10-Yunus 60
    ve zannu : ve zannı nedir
  65. 10-Yunus 61
    ve tekûnu : ve olmazsınız (olmanız yoktur ki)
  66. 10-Yunus 61
    ve tetlû : ve okumazsınız (okumanız yoktur ki)
  67. 10-Yunus 61
    ve ya'zubu : ve gizli kalmaz
  68. 10-Yunus 61
    fî es semâi : gökte, semada
  69. 10-Yunus 64
    li kelimâti allâhi : Allah'ın sözü, kelimesi
  70. 10-Yunus 66
    fî es semâvâti : göklerde, semalarda
  71. 10-Yunus 66
    ve yettebiu : ve tâbî olmaz
  72. 10-Yunus 68
    : şeyler
  73. 10-Yunus 68
    fî es semâvâti : göklerde var olan
  74. 10-Yunus 68
    ve : ve şeyler
  75. 10-Yunus 68
    lâ ta'lemûne : bilmediğiniz şey
  76. 10-Yunus 70
    bi- : şeyler sebebiyle, dolayısıyla
  77. 10-Yunus 71
    makâmî : makamım, bulunmam, durmam
  78. 10-Yunus 72
    fe se'eltu-kum : o zaman sizden istemem
  79. 10-Yunus 74
    fe kânû li yu'minû : ama inanmadılar, mü'min olmadılar
  80. 10-Yunus 74
    bi kezzebû : yalanladıklarından dolayı
  81. 10-Yunus 76
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  82. 10-Yunus 77
    lemmâ câe-kum : size geldiği zaman
  83. 10-Yunus 78
    ammâ (an ) : şeyden
  84. 10-Yunus 78
    ve nahnu : ve biz değiliz
  85. 10-Yunus 78
    lekumâ : siz ikiniz
  86. 10-Yunus 80
    lemmâ : olduğu zaman
  87. 10-Yunus 80
    : şeyleri
  88. 10-Yunus 81
    fe lemmâ : artık, olduğu zaman
  89. 10-Yunus 81
    : şey
  90. 10-Yunus 82
    bi kelimâti-hi : kelimeleri ile, sözleri ile
  91. 10-Yunus 83
    âmene : âmenû olmadı (îmân etmedi, inanmadı)
  92. 10-Yunus 87
    li kavmi-kumâ : ikinizin kavmi için
  93. 10-Yunus 89
    da'vetu-kumâ : ikinizin duası
  94. 10-Yunus 89
    festekî (fe istekî) : artık ikiniz (de) (kendinizi dîne) ikame edin (Allah'a çağırmaya devam edin)
  95. 10-Yunus 93
    femahtelefû (fe ihtelefû) : bundan sonra ihtilâfa düşmediler
  96. 10-Yunus 93
    : şeyde
  97. 10-Yunus 94
    mim (min ) enzel-nâ : indirdiğimiz şeyden
  98. 10-Yunus 98
    îmânu-hâ : onun îmânı
  99. 10-Yunus 98
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  100. 10-Yunus 100
    ve kâne : ve olmadı, olmaz, olamaz
  101. 10-Yunus 101
    zâ : ne(ler) var
  102. 10-Yunus 101
    fî es semâvâti : göklerde
  103. 10-Yunus 101
    ve tugnî : ve fayda vermez (gani olmaz)
  104. 10-Yunus 106
    lâ yenfeu-ke : sana fayda vermeyen şeyler
  105. 10-Yunus 108
    fe innemâ : o ancak
  106. 10-Yunus 108
    fe innemâ : o ancak
  107. 10-Yunus 108
    ve : ve değil
  108. 10-Yunus 109
    yûhâ : vahyolunan şeye
  109. 100-Âdiyât 9
    : şeyler
  110. 100-Âdiyât 10
    : şey, şeyler
  111. 101-Kâria 2
    : nedir
  112. 101-Kâria 3
    ve : ve nedir
  113. 101-Kâria 3
    : ne olduğunu
  114. 101-Kâria 6
    emmâ : fakat
  115. 101-Kâria 8
    ve emmâ : ve amma, fakat
  116. 101-Kâria 10
    ve edrâ-ke : ve sana bildiren nedir
  117. 101-Kâria 10
    hiyeh : onun ne olduğu
  118. 104-Hümeze 2
    mâlen : mal
  119. 104-Hümeze 3
    mâle-hu : onun malı
  120. 104-Hümeze 5
    ve : ve nedir
  121. 104-Hümeze 5
    : ne olduğunu
  122. 107-Mâ'ûn 7
    el maûne : zekât ve yardımlaşma
  123. 109-Kâfirûn 2
    ta'budûne : sizin kul olduğunuz, taptığınız şeyler
  124. 109-Kâfirûn 3
    a'budu : benim kul olduğuma
  125. 109-Kâfirûn 4
    abedtum : sizin kul olduğunuz, sizin taptığınız şeyler
  126. 109-Kâfirûn 5
    a'budu : benim kul olduğuma
  127. 11-Hûd 5
    yusirrûne : gizledikleri şeyler (sır olanlar)
  128. 11-Hûd 5
    ve yu'linûne : ve açıkladıkları şeyler (aleni olan şeyler)
  129. 11-Hûd 6
    ve : ve yoktur
  130. 11-Hûd 7
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  131. 11-Hûd 7
    alâ el mâi : su üzerinde
  132. 11-Hûd 8
    ma'dûdetin : sayılı (bir zaman), belli bir müddet
  133. 11-Hûd 8
    : nedir
  134. 11-Hûd 8
    masrûfen : çevrilecek, uzaklaştırılacak
  135. 11-Hûd 8
    kânû : oldukları şey
  136. 11-Hûd 10
    na'mâe : bir ni'met
  137. 11-Hûd 11
    magfiretun : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
  138. 11-Hûd 12
    yûhâ : vahyolunan şey
  139. 11-Hûd 12
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  140. 11-Hûd 14
    ennemâ : ancak, ..... olduğunu
  141. 11-Hûd 15
    a'mâle-hum : onların amellerini, yaptıklarını
  142. 11-Hûd 16
    sanaû : yaptıkları şeyler
  143. 11-Hûd 16
    kânû : oldukları şeyler
  144. 11-Hûd 17
    imâmen : bir imam, bir rehber (önder) olarak
  145. 11-Hûd 20
    ve kâne : ve yoktur, olmaz
  146. 11-Hûd 20
    kânû : olmadılar
  147. 11-Hûd 20
    ve kânû : ve olmadılar
  148. 11-Hûd 21
    kânû : oldukları şeyler
  149. 11-Hûd 24
    ke el a' : â, kör olan kimse (göremeyen) gibi
  150. 11-Hûd 27
    nerâ-ke : biz, seni görmüyoruz
  151. 11-Hûd 27
    ve nerâ-ke : ve görmüyoruz seni
  152. 11-Hûd 27
    ve nerâ : ve biz görmüyoruz
  153. 11-Hûd 29
    mâlen : mal olarak
  154. 11-Hûd 29
    ve : ve değil
  155. 11-Hûd 31
    bi- : şeyleri
  156. 11-Hûd 32
    bi- : şeyleri
  157. 11-Hûd 33
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  158. 11-Hûd 33
    ve entum : ve siz değilsiniz
  159. 11-Hûd 35
    mimmâ (min ) : şeylerden
  160. 11-Hûd 36
    bi- : şeyler sebebiyle
  161. 11-Hûd 38
    ve kullemâ : ve her defa
  162. 11-Hûd 38
    kemâ : gibi
  163. 11-Hûd 40
    ve âmene : ve âmenû olmadı
  164. 11-Hûd 42
    ma'zilin : ayrı yer, kenar
  165. 11-Hûd 43
    min el mâi : sudan
  166. 11-Hûd 43
    ve hâle beyne-humâ : ve ikisinin arasına girdi
  167. 11-Hûd 44
    mâe-ki : (senin) suyunu
  168. 11-Hûd 44
    semâu : ey sema
  169. 11-Hûd 44
    el mâu : su
  170. 11-Hûd 46
    : şeyi
  171. 11-Hûd 47
    leyse : olmayan şey
  172. 11-Hûd 49
    kunte : sen değildin
  173. 11-Hûd 50
    lekum : sizin için yoktur
  174. 11-Hûd 52
    yursil es semâe : sema(dan) göndersin
  175. 11-Hûd 53
    ci'te-nâ bi : bize getirmedin
  176. 11-Hûd 53
    ve nahnu : ve biz değiliz, olmayız
  177. 11-Hûd 53
    ve nahnu : ve biz değiliz, olmayız
  178. 11-Hûd 54
    mimmâ (min ) tuşrikûne : şirk koştuğunuz şeylerden
  179. 11-Hûd 56
    min dâbbetin : (hiç)bir dabbe (yürüyen canlı mahlûk) yoktur
  180. 11-Hûd 57
    ursiltu : gönderildiğim şey
  181. 11-Hûd 58
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  182. 11-Hûd 61
    lekum : sizin için yoktur
  183. 11-Hûd 62
    ya'budu : taptığı şeyler
  184. 11-Hûd 62
    mimmâ (min ) ted'û-nâ : bizi davet ettiğin (çağırdığın) şeyden
  185. 11-Hûd 63
    : olmaz
  186. 11-Hûd 66
    fe lemmâ : bundan sonra böylece, olduğu zaman
  187. 11-Hûd 69
    fe lebise : bunun üzerine, çok geçmedi (gecikmeden)
  188. 11-Hûd 70
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  189. 11-Hûd 74
    fe lemmâ : artık, olunca, olduğu zaman
  190. 11-Hûd 77
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  191. 11-Hûd 79
    : yok, değil
  192. 11-Hûd 79
    nurîdu : ne istediğimizi (maksadımızı)
  193. 11-Hûd 81
    : şey
  194. 11-Hûd 82
    fe lemmâ : artık olduğu zaman
  195. 11-Hûd 83
    ve : ve değildir
  196. 11-Hûd 84
    : yoktur
  197. 11-Hûd 86
    ve ene : ve ben değilim
  198. 11-Hûd 87
    ya'budu : ibadet ettiği şeyleri
  199. 11-Hûd 87
    neşâu : dilediğimiz şeyi
  200. 11-Hûd 88
    ve urîdu : ve ben istemiyorum
  201. 11-Hûd 88
    ilâ : şeylere
  202. 11-Hûd 88
    mesteta'tu ( isteta'tu) : gücümün yettiği (şey) kadar
  203. 11-Hûd 88
    ve tevfîkî : ve benim muvaffak olmam, benim başarım
  204. 11-Hûd 89
    esâbe : isabet eden şey
  205. 11-Hûd 89
    ve : ve değildir
  206. 11-Hûd 91
    nefkahu : fıkıh edemedik, anlayamadık, idrak edemedik
  207. 11-Hûd 91
    mim (min ) tekûlu : söylediğin şeyler
  208. 11-Hûd 91
    ve : ve değil
  209. 11-Hûd 92
    bi : şeyleri
  210. 11-Hûd 94
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  211. 11-Hûd 95
    kemâ : gibi
  212. 11-Hûd 97
    ve : ve değildi
  213. 11-Hûd 101
    ve zalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
  214. 11-Hûd 101
    agnet : gani olmadı, fayda vermedi
  215. 11-Hûd 101
    lemmâ câe emru : emir geldiği zaman
  216. 11-Hûd 101
    ve : ve olmadı
  217. 11-Hûd 104
    ve nuahhıru-hû : ve biz onu ertelemeyiz
  218. 11-Hûd 104
    ma'dûdin : sayılı (adetli), belirli
  219. 11-Hûd 106
    fe emmâ : ama, artık
  220. 11-Hûd 107
    dâmeti : devam ettikçe, durduğu müddetçe
  221. 11-Hûd 107
    es semâvâtu : gökler, semalar
  222. 11-Hûd 107
    şâe : dilediği şey
  223. 11-Hûd 107
    li- : şeyi
  224. 11-Hûd 108
    ve emmâ : ve fakat
  225. 11-Hûd 108
    dâmeti : devam ettikçe, durduğu müddetçe
  226. 11-Hûd 108
    es semâvâtu : gökler, semalar
  227. 11-Hûd 108
    şâe : dilediği şey
  228. 11-Hûd 109
    mimmâ (min ) : şeyden (dolayı)
  229. 11-Hûd 109
    ya'budûne : onların taptıkları şey, ibadet ettikleri şey
  230. 11-Hûd 109
    kemâ : gibi, nasıl ki
  231. 11-Hûd 111
    lemmâ : olduğu zaman
  232. 11-Hûd 111
    a'mâle-hum : onların amelleri
  233. 11-Hûd 111
    bi- : dolayısıyla
  234. 11-Hûd 112
    kemâ : gibi
  235. 11-Hûd 112
    bi- : şeyleri
  236. 11-Hûd 113
    ve lekum : ve sizin için yoktur
  237. 11-Hûd 116
    utrifû \n(teref) : şımartıldıkları şeyler (mal, mülk) \n: (şımarıklık, ni'met ve bolluk içinde olup şımarmak)
  238. 11-Hûd 117
    ve kâne : ve olmadı
  239. 11-Hûd 119
    ecmaîne : toplu olarak, hepsi, tamamı, tümü
  240. 11-Hûd 120
    : şey
  241. 11-Hûd 123
    gaybu es semâvâti : semaların (göklerin) gaybı
  242. 11-Hûd 123
    ve : ve değil
  243. 11-Hûd 123
    ammâ (an ) ta'melûne : yaptıklarınızdan
  244. 111-Tebbet 2
    agnâ an-hu : ona fayda vermedi, zenginlik sağlamadı
  245. 111-Tebbet 2
    mâlu-hu : onun malı
  246. 111-Tebbet 2
    : şey
  247. 111-Tebbet 4
    hammâlete : taşıyan
  248. 113-Felâk 2
    halaka : yarattığı şeyler, yarattıkları
  249. 12-Yusuf 3
    bi- : şey ile
  250. 12-Yusuf 6
    kemâ : gibi
  251. 12-Yusuf 11
    leke : sana ne oluyor, ne oldu
  252. 12-Yusuf 15
    fe lemmâ : böylece, bundan sonra, olduğu zaman
  253. 12-Yusuf 17
    ve ente : ve sen değilsin
  254. 12-Yusuf 18
    : şey
  255. 12-Yusuf 19
    bi : şeyleri
  256. 12-Yusuf 20
    ma'dûdetin : sayılı, birkaç
  257. 12-Yusuf 22
    ve lemma : ve olduğu zaman
  258. 12-Yusuf 23
    maâza allâhi : Allah'a sığınırım
  259. 12-Yusuf 25
    : nedir
  260. 12-Yusuf 28
    fe lemmâ : olduğu zaman
  261. 12-Yusuf 31
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  262. 12-Yusuf 31
    fe lemmâ : o zaman, ..... olunca
  263. 12-Yusuf 31
    : değildir
  264. 12-Yusuf 32
    : şeyi
  265. 12-Yusuf 33
    mimmâ (min ) : şeyden
  266. 12-Yusuf 35
    min ba'di : şey ...den sonra
  267. 12-Yusuf 36
    ehadu-humâ : onlardan biri
  268. 12-Yusuf 37
    lâ ye'tikumâ : size (ikinize) gelmez
  269. 12-Yusuf 37
    nebbe'tu-kumâ : size (ikinize) haber verdim
  270. 12-Yusuf 37
    en ye'tiye-kumâ : size (ikinize) gelmesi
  271. 12-Yusuf 37
    likumâ : işte bu ikisi
  272. 12-Yusuf 37
    mimmâ (min ) : şeylerden
  273. 12-Yusuf 38
    kâne : olmadı, olmaz
  274. 12-Yusuf 40
    : değil
  275. 12-Yusuf 40
    esmâen : isimler
  276. 12-Yusuf 40
    enzele allâhu : Allah indirmedi
  277. 12-Yusuf 41
    emmâ ehadu-kumâ : ama, fakat, sizin ikinizden biri
  278. 12-Yusuf 41
    ve emmâ el âharu : ve (ama) fakat diğeri, diğerine gelince
  279. 12-Yusuf 42
    min humâ : ikisinden
  280. 12-Yusuf 43
    simânin : semiz, besili
  281. 12-Yusuf 44
    ve : ve değil
  282. 12-Yusuf 45
    min humâ : ikisinden
  283. 12-Yusuf 46
    simânin : semiz, besili (olanlar)
  284. 12-Yusuf 47
    hasadtum : hasat ettiğiniz, biçtiğiniz şeyleri
  285. 12-Yusuf 47
    mimmâ (min ) : şey(ler)den
  286. 12-Yusuf 47
    te'kulûne \n(min te'kulûne) : yiyorsunuz \n: (yediğiniz şeylerden)
  287. 12-Yusuf 48
    kaddemtum : önceden sakladığınız, takdim ettiğiniz, hazırladığınız şeyler
  288. 12-Yusuf 48
    mimmâ (min ) : şey(ler)den
  289. 12-Yusuf 50
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  290. 12-Yusuf 50
    : nedir
  291. 12-Yusuf 51
    : nedir
  292. 12-Yusuf 51
    alimnâ : biz bilmedik
  293. 12-Yusuf 53
    ve uberriu : ve temize çıkaramam
  294. 12-Yusuf 53
    le emmâretun : mutlaka emreder
  295. 12-Yusuf 53
    rahime : Rahîm esmasıyla tecelli ettiği kişi
  296. 12-Yusuf 54
    fe lemmâ : olduğu zaman
  297. 12-Yusuf 59
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  298. 12-Yusuf 63
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  299. 12-Yusuf 64
    kemâ : gibi
  300. 12-Yusuf 65
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  301. 12-Yusuf 65
    nebgî : (daha) ne isteriz
  302. 12-Yusuf 66
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  303. 12-Yusuf 66
    alâ nekûlu : söylediğimiz şeylere
  304. 12-Yusuf 67
    ve ugnî : ve ben kâfi gelemem, fayda veremem, gideremem
  305. 12-Yusuf 68
    ve lemmâ : ve olduğu zaman, böylece
  306. 12-Yusuf 68
    kâne : olmadı, olmazdı
  307. 12-Yusuf 68
    limâ : sebebiyle, için
  308. 12-Yusuf 69
    ve lemmâ : olduğu zaman
  309. 12-Yusuf 69
    bi- : dolayısıyla, sebebiyle
  310. 12-Yusuf 70
    fe lemmâ : artık, böylece, olduğu zaman
  311. 12-Yusuf 71
    mâzâ : ne, nedir
  312. 12-Yusuf 73
    ci'nâ : biz gelmedik
  313. 12-Yusuf 73
    ve kunnâ : ve biz değiliz, biz olmadık
  314. 12-Yusuf 74
    cezâu-hû : onun cezası nedir
  315. 12-Yusuf 76
    kâne : olmadı, olmazdı
  316. 12-Yusuf 77
    bimâ : dolayısıyla, o şey sebebiyle
  317. 12-Yusuf 79
    maâzâ allâhi \n(âze) : Allah'a sığınırım \n: (sığındı)
  318. 12-Yusuf 80
    ferrattum : yaptığınız kusur
  319. 12-Yusuf 81
    ve şehid-nâ : ve biz şahit olmadık (görmedik)
  320. 12-Yusuf 81
    bimâ : şeyi, şeye
  321. 12-Yusuf 81
    ve kunnâ : ve biz değildik, olmadık
  322. 12-Yusuf 86
    innemâ : sadece
  323. 12-Yusuf 86
    lâ ta'lemûne : bilmediğiniz şey(ler)i
  324. 12-Yusuf 88
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  325. 12-Yusuf 89
    : neler, ne
  326. 12-Yusuf 93
    ecma'îne : hepsi, tümü
  327. 12-Yusuf 94
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  328. 12-Yusuf 96
    lemmâ : olduğu zaman
  329. 12-Yusuf 96
    lâ ta'lemûne : sizin bilmediğiniz şeyleri
  330. 12-Yusuf 99
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  331. 12-Yusuf 100
    li yeşâu : dilediğine
  332. 12-Yusuf 101
    fâtıra es semâvâti : semaları yaratan
  333. 12-Yusuf 102
    ve kunte : ve sen olmadın
  334. 12-Yusuf 102
    ecmaû : toplandılar, karar verdiler
  335. 12-Yusuf 103
    ve : ve değil
  336. 12-Yusuf 104
    ve tes'elu-hum : ve onlardan istemiyorsun
  337. 12-Yusuf 105
    fî es semâvâti : göklerde
  338. 12-Yusuf 106
    ve yu'minu : inanmazlar, mü'min olmazlar
  339. 12-Yusuf 108
    ve ene : ve ben değilim
  340. 12-Yusuf 109
    ve erselnâ : ve biz göndermedik
  341. 12-Yusuf 111
    kâne : değildir, olmadı
  342. 13-Ra'd 2
    refea es semavâti : gökleri yükseltti
  343. 13-Ra'd 4
    bi mâin : su ile
  344. 13-Ra'd 6
    magfiretin : mağfiret
  345. 13-Ra'd 7
    innemâ : sadece, yalnız
  346. 13-Ra'd 8
    : ne, neyi
  347. 13-Ra'd 8
    ve : ve ne, neyi
  348. 13-Ra'd 8
    ve : ve ne, neyi
  349. 13-Ra'd 11
    : şey
  350. 13-Ra'd 11
    bi enfusi-him : nefslerinde olan şeyi
  351. 13-Ra'd 11
    ve lehum : ve onlar için yoktur
  352. 13-Ra'd 12
    ve tamaan : ve ümit, umut
  353. 13-Ra'd 14
    ilel mâi (ilâ el mâi) : suya
  354. 13-Ra'd 14
    ve huve : ve o değildir
  355. 13-Ra'd 14
    ve : ve değildir
  356. 13-Ra'd 15
    men fî es semâvâti : semalarda olanlar
  357. 13-Ra'd 16
    rabbu es semâvâti : semaların (göklerin) Rabbi
  358. 13-Ra'd 16
    el a' : â olan, görmeyen
  359. 13-Ra'd 16
    ez zulumâtu : karanlıklar
  360. 13-Ra'd 17
    min es semâi : gökten
  361. 13-Ra'd 17
    mâen : su
  362. 13-Ra'd 17
    ve mim- : ve şeyden
  363. 13-Ra'd 17
    ve emmâ : ve ama, fakat
  364. 13-Ra'd 17
    : şey
  365. 13-Ra'd 18
    fî el ardı : yeryüzünde olan şeyler
  366. 13-Ra'd 19
    ennemâ : olduğunu
  367. 13-Ra'd 19
    a' : görmeyen, kör
  368. 13-Ra'd 19
    innemâ : sadece, ancak, fakat
  369. 13-Ra'd 21
    emerallâhu (emre allâhu) : Allah'ın emrettiği şeyi
  370. 13-Ra'd 22
    mim- : şey(ler)den
  371. 13-Ra'd 24
    bi : sebebiyle, ...den dolayı
  372. 13-Ra'd 25
    emere allâhu : Allah'ın emrettiği şeyi
  373. 13-Ra'd 26
    ve el hayâtu ed dunyâ : ve dünya hayatı değildir
  374. 13-Ra'd 28
    ve tatmainnu : ve mutmain olur, tatmin olur
  375. 13-Ra'd 28
    tatmainnu el kulûbu : kalpler tatmin (mutmain) olur
  376. 13-Ra'd 30
    bir rahmâni : Rahmân
  377. 13-Ra'd 31
    bi- : sebebiyle
  378. 13-Ra'd 33
    bi kesebet : kazandığı şeylere
  379. 13-Ra'd 33
    bi : şeyi
  380. 13-Ra'd 33
    fe lehu : artık onun için yoktur
  381. 13-Ra'd 34
    ve lehum : ve onlar için yoktur
  382. 13-Ra'd 36
    bimâ unzile : indirilen şeye
  383. 13-Ra'd 36
    innemâ : sadece, yalnız
  384. 13-Ra'd 37
    câe-ke : sana gelen şey
  385. 13-Ra'd 37
    leke : senin yoktur
  386. 13-Ra'd 38
    ve kâne : ve değildir, olmaz
  387. 13-Ra'd 39
    yeşâu : dilediği şeyi
  388. 13-Ra'd 40
    ve in : ve eğer, şâyet, ya (veya)
  389. 13-Ra'd 40
    fe innemâ : sadece
  390. 13-Ra'd 42
    teksibu : kazandığı şey
  391. 14-İbrahim 1
    min ez zulûmâti : zulmetten, karanlıklardan
  392. 14-İbrahim 2
    : şeyler
  393. 14-İbrahim 2
    fî es semâvâti : göklerde, semalarda
  394. 14-İbrahim 2
    ve : ve şeyler
  395. 14-İbrahim 4
    ve erselnâ : ve biz göndermedik
  396. 14-İbrahim 5
    min ez zulumâti : karanlıklardan
  397. 14-İbrahim 9
    bi ursiltum : gönderildiğiniz şeyi
  398. 14-İbrahim 9
    mimmâ (min ) : şeyden
  399. 14-İbrahim 10
    fâtırı es semâvâti : semaları yaratan
  400. 14-İbrahim 10
    ammâ (an ) : şey(ler)den
  401. 14-İbrahim 11
    ve kâne : ve olmaz
  402. 14-İbrahim 12
    ve lenâ : ve niçin (neden) biz
  403. 14-İbrahim 12
    alâ : şeylere
  404. 14-İbrahim 14
    hâfe makâmî : makamımdan korkan
  405. 14-İbrahim 16
    min mâin : sudan
  406. 14-İbrahim 17
    ve : ve olmaz, olamaz
  407. 14-İbrahim 18
    a'mâlu-hum : onların amelleri, yaptıkları
  408. 14-İbrahim 18
    ke remâdin : kül gibi
  409. 14-İbrahim 18
    mimmâ (min ) : şeyler
  410. 14-İbrahim 19
    es semâvâti : gökleri, semaları
  411. 14-İbrahim 20
    ve : ve değildir
  412. 14-İbrahim 21
    lenâ : bize yoktur
  413. 14-İbrahim 21
    min mahîsın : kaçacak yer
  414. 14-İbrahim 22
    lemmâ : olduğu zaman
  415. 14-İbrahim 22
    ve kâne : ve olmadı, yoktu
  416. 14-İbrahim 22
    : değil
  417. 14-İbrahim 22
    ve entum : ve siz değilsiniz
  418. 14-İbrahim 22
    bi : şeyi
  419. 14-İbrahim 24
    fî es semâi : semada
  420. 14-İbrahim 26
    lehâ : onun (için) yoktur
  421. 14-İbrahim 27
    yeşâu : dilediği şeyi
  422. 14-İbrahim 30
    masîre-kum : sizin dönüşünüz
  423. 14-İbrahim 31
    mimmâ (min ) : şeyden
  424. 14-İbrahim 32
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  425. 14-İbrahim 32
    min es semâi : semadan, gökyüzünden
  426. 14-İbrahim 32
    mâen : su
  427. 14-İbrahim 34
    se'eltumû-hu : sizin ondan istediğiniz şey
  428. 14-İbrahim 38
    nuhfî : gizlediğimiz şeyleri
  429. 14-İbrahim 38
    ve nu'linu : ve açıkladığımız (aleni olan) şeyler
  430. 14-İbrahim 38
    ve yahfâ : ve gizli değildir (olmaz)
  431. 14-İbrahim 38
    fî es semâi : semada
  432. 14-İbrahim 39
    ismâîle : İsmail
  433. 14-İbrahim 42
    ammâ (an ) : şeyden
  434. 14-İbrahim 42
    innemâ : sadece, yalnız
  435. 14-İbrahim 44
    lekum : sizin için yoktur
  436. 14-İbrahim 48
    ve es semâvâtu : ve semalar
  437. 14-İbrahim 51
    kesebet, : kazandığı şeyler
  438. 14-İbrahim 52
    ennemâ : sadece, yalnız, ancak
  439. 15-Hicr 2
    rubemâ : ihtimal ki
  440. 15-Hicr 4
    ve ehleknâ : ve biz helâk etmedik
  441. 15-Hicr 4
    ma'lûmun : bilinen
  442. 15-Hicr 5
    : olmaz
  443. 15-Hicr 5
    ve : ve olmaz
  444. 15-Hicr 7
    lev : olsa olmaz mı
  445. 15-Hicr 8
    nunezzilu : indirmeyiz
  446. 15-Hicr 8
    ve kânû : ve olmadılar (olmazlar)
  447. 15-Hicr 11
    ve ye'tî-him : ve onlara gelmedi
  448. 15-Hicr 14
    min es semâi : semadan
  449. 15-Hicr 15
    innemâ : sadece, ancak, fakat
  450. 15-Hicr 16
    fî es semâi : semada
  451. 15-Hicr 21
    ve nunezzilu-hû : ve onu indirmeyiz
  452. 15-Hicr 21
    ma'lûmin : malûm, bilinen, belli
  453. 15-Hicr 22
    min es semâi : semadan
  454. 15-Hicr 22
    mâen : su
  455. 15-Hicr 22
    ve : ve değilsiniz
  456. 15-Hicr 30
    ecmaûne : toplu olarak
  457. 15-Hicr 32
    : niçin, niye
  458. 15-Hicr 38
    el vakti el ma'lûmi : malûm olan (bilinen) vakit
  459. 15-Hicr 39
    bi : sebebiyle, dolayısıyla
  460. 15-Hicr 43
    ecmaîne : hepsi
  461. 15-Hicr 44
    maksûmun : ayrılmış, kısımlandırılmış, taksim edilmiş
  462. 15-Hicr 47
    : şey
  463. 15-Hicr 48
    ve : ve değildir
  464. 15-Hicr 57
    fe : bundan sonra nedir
  465. 15-Hicr 59
    ecma'îne : hepsini
  466. 15-Hicr 61
    lemmâ : olduğu zaman
  467. 15-Hicr 63
    bi : şey ile
  468. 15-Hicr 66
    maktûun : helâk olmuş, kesilmiş
  469. 15-Hicr 79
    ve inne-humâ : ve muhakkak her ikisi
  470. 15-Hicr 79
    bi imâmin : önder, rehber
  471. 15-Hicr 84
    agnâ : fayda vermedi
  472. 15-Hicr 84
    kânû : oldukları şey(ler)
  473. 15-Hicr 85
    ve halaknâ : ve biz yaratmadık
  474. 15-Hicr 85
    es semâvâti : semalar (gökler)
  475. 15-Hicr 85
    ve beyne-humâ : ve ikisinin arasında olan şeyler
  476. 15-Hicr 88
    metta'nâ : yararlandırdığımız şeyler
  477. 15-Hicr 90
    enzel-nâ : indirdiğimiz şey
  478. 15-Hicr 92
    ecmaîne : hepsi, hepsine, bütününe
  479. 15-Hicr 93
    ammâ (an ) : şeylerden
  480. 15-Hicr 94
    bi tu'meru : emrolunduğun şeyi
  481. 15-Hicr 97
    bi : sebebiyle, den dolayı
  482. 16-Nahl 1
    ammâ (an ) : şeylerden
  483. 16-Nahl 3
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  484. 16-Nahl 3
    âmmâ (an ) : şeylerden
  485. 16-Nahl 6
    cemâlun : güzellik
  486. 16-Nahl 8
    lâ ta'lemûne : bilmediğiniz şeyler
  487. 16-Nahl 9
    ecmaîne : hepsini, tümünü, topluca
  488. 16-Nahl 10
    min es semâi : semadan
  489. 16-Nahl 10
    mâen : su
  490. 16-Nahl 13
    ve : ve şey(ler)
  491. 16-Nahl 16
    ve alâmatin : ve alâmetler, işaretler
  492. 16-Nahl 19
    tusirrûne : gizledikleriniz, sırlarınız, sakladığınız şeyler
  493. 16-Nahl 19
    ve tu'linûne : ve alenî olan, açıkladığınız şeyler
  494. 16-Nahl 21
    ve yeş'urûne : ve şuurunda, bilincinde değillerdir
  495. 16-Nahl 23
    yusirrûne : gizledikleri, sırları, sakladıkları şeyler
  496. 16-Nahl 23
    ve yu'linûne : ve açıkladıkları (alenî olan) şeyler
  497. 16-Nahl 24
    mâzâ : ne
  498. 16-Nahl 25
    yezirûne : yüklendikleri şey
  499. 16-Nahl 28
    kunnâ : biz olmadık
  500. 16-Nahl 28
    bi- : şeyleri
  501. 16-Nahl 30
    mâzâ : ne
  502. 16-Nahl 31
    yeşâûne : onların diledikleri şeyler
  503. 16-Nahl 32
    bi- : şeyler sebebiyle, dolayısıyla
  504. 16-Nahl 33
    ve zaleme-hum allâhu : ve Allah onlara zulmetmedi
  505. 16-Nahl 34
    amilû : yaptıkları, amel ettikleri şeyler
  506. 16-Nahl 34
    kânû : oldukları şey
  507. 16-Nahl 35
    abed-nâ : biz kul olmazdık
  508. 16-Nahl 37
    ve : ve yoktur
  509. 16-Nahl 38
    eymâni-him : yeminleri
  510. 16-Nahl 40
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  511. 16-Nahl 41
    min ba'di : şeyden sonra
  512. 16-Nahl 43
    ve erselnâ : ve biz göndermedik
  513. 16-Nahl 44
    nuzzile : indirilen şey(ler)
  514. 16-Nahl 46
    hum : onlar değillerdir
  515. 16-Nahl 48
    ilâ halaka allâhu : Allah'ın yarattığı şeyi
  516. 16-Nahl 48
    ... min şey'in : herhangibir şey
  517. 16-Nahl 48
    ve eş şemâili : ve sol
  518. 16-Nahl 49
    fî es semâvâti : semalarda olanlar
  519. 16-Nahl 49
    ve fî el ardı : ve yeryüzünde olanlar
  520. 16-Nahl 50
    yu'merûne : emrolundukları şey(ler)i
  521. 16-Nahl 51
    innemâ : sadece, yalnız
  522. 16-Nahl 52
    fî es semâvâti : semalarda olan şeyler
  523. 16-Nahl 53
    ve : ve ne (varsa)
  524. 16-Nahl 55
    bimâ : şeylere
  525. 16-Nahl 56
    li : şeyleri
  526. 16-Nahl 56
    mimmâ (min ) : o şeylerden
  527. 16-Nahl 56
    ammâ (an-) : şeylerden
  528. 16-Nahl 57
    yeştehûne : beğendikleri (tercih ettikleri)
  529. 16-Nahl 59
    buşşire : müjdelenen şey
  530. 16-Nahl 59
    yahkumûne : hükmettikleri (karar verdikleri) şey
  531. 16-Nahl 61
    tereke : bırakmadı (bırakmazdı)
  532. 16-Nahl 62
    yekrehûne : beğenmedikleri, hoşlanmadıkları, kerih gördükleri şey(ler)
  533. 16-Nahl 63
    a'mâle-hum : amellerini, yaptıklarını
  534. 16-Nahl 64
    ve enzelnâ : ve biz indirmedik
  535. 16-Nahl 65
    min es semâi : semadan
  536. 16-Nahl 65
    mâen : su
  537. 16-Nahl 66
    mimmâ (min ) : şeyden
  538. 16-Nahl 68
    ve mimmâ (min ) : ve şeyden
  539. 16-Nahl 71
    femellezîne (fe ellezîne) : o kimseler değiller
  540. 16-Nahl 71
    alâ meleket eymâne-hum \n(meleke) : onların ellerinin altında olanlara \n: (sahip oldu)
  541. 16-Nahl 71
    eymâne-hum : onların elleri
  542. 16-Nahl 73
    : şeye
  543. 16-Nahl 73
    min es semâvâti : semalardan
  544. 16-Nahl 76
    ehadu-humâ : ikisinden biri
  545. 16-Nahl 76
    eynemâ : her nereye
  546. 16-Nahl 77
    gaybu es semâvâti : semaların gaybı (görünmeyen, bilinmeyen ilim)
  547. 16-Nahl 77
    ve : ve değildir
  548. 16-Nahl 79
    fî cevvi es semâi : semanın hava boşluğunda, havada
  549. 16-Nahl 79
    yumsikuhunne : onları tutmaz (havada durduramaz)
  550. 16-Nahl 81
    mimmâ (min ) : şeylerden
  551. 16-Nahl 82
    innemâ : yalnızca, sadece
  552. 16-Nahl 87
    : şey
  553. 16-Nahl 88
    bi- : şeyden dolayı
  554. 16-Nahl 91
    eymâne : yeminler
  555. 16-Nahl 91
    tef'alûne : yaptığınız şeyleri, ne yaptığınızı
  556. 16-Nahl 92
    eymâne-kum : sizin yeminleriniz
  557. 16-Nahl 92
    innemâ : ancak, oysa
  558. 16-Nahl 92
    kuntum : olduğunuz şeyi
  559. 16-Nahl 93
    ammâ (an ) : şeylerden
  560. 16-Nahl 94
    eymâne-kum : yeminlerinizi
  561. 16-Nahl 94
    bimâ : den dolayı, sebebiyle
  562. 16-Nahl 95
    innemâ : ancak, fakat, oysa
  563. 16-Nahl 96
    ınde-kum : sizin yanınızda olan şey(ler)
  564. 16-Nahl 96
    ve ındallâhi (inde allâhi) : ve Allah'ın indinde, katında olan şey(ler)
  565. 16-Nahl 96
    kânû ya'melûne : yapmış oldukları ameller (şeyler)
  566. 16-Nahl 97
    kânû ya'melûne : yapmış oldukları ameller (şeyler)
  567. 16-Nahl 100
    innemâ : fakat, sadece
  568. 16-Nahl 101
    bimâ : şeyi
  569. 16-Nahl 101
    innemâ : sadece, ancak
  570. 16-Nahl 103
    innemâ : sadece, yalnız, fakat
  571. 16-Nahl 105
    innemâ : sadece, yalnız, fakat
  572. 16-Nahl 106
    îmâni-hî : kendi îmânı, onun îmânı
  573. 16-Nahl 106
    mutmainnun : tatmin olmuş
  574. 16-Nahl 106
    bi el îmâni : îmân ile
  575. 16-Nahl 110
    min ba'di : den sonra
  576. 16-Nahl 111
    amilet : yaptıkları şeyler
  577. 16-Nahl 112
    mutmainneten : tatmin olmuş
  578. 16-Nahl 112
    bi- : dolayısıyla, sebebiyle
  579. 16-Nahl 114
    mimmâ (min ) : şeylerden
  580. 16-Nahl 115
    innemâ : sadece, yalnız, fakat
  581. 16-Nahl 115
    ve : ve şeyi
  582. 16-Nahl 116
    limâ : şey sebebiyle, ile
  583. 16-Nahl 118
    kasasnâ : bizim anlattığımız şeyler
  584. 16-Nahl 118
    ve zalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
  585. 16-Nahl 123
    ve kâne : ve o olmadı
  586. 16-Nahl 124
    innemâ : sadece, fakat, oysa
  587. 16-Nahl 124
    : o şey hakkında
  588. 16-Nahl 126
    ûkıb-tum : sizin cezalandırıldığınız şey
  589. 16-Nahl 127
    ve : ve değildir
  590. 16-Nahl 127
    mimmâ (min ) : şeyden dolayı, sebebiyle
  591. 17-İsrâ 5
    ûlâ-humâ : ikisinden birincisi
  592. 17-İsrâ 7
    kemâ : gibi
  593. 17-İsrâ 7
    alev : ele geçirdikleri, üstün oldukları şeyler, üstünlükleri
  594. 17-İsrâ 15
    innemâ : sadece
  595. 17-İsrâ 15
    innemâ : sadece
  596. 17-İsrâ 15
    ve kunnâ : ve biz olmadık
  597. 17-İsrâ 18
    neşâu : dilediğimiz şeyi
  598. 17-İsrâ 20
    ve kâne : ve değildir, olmadı
  599. 17-İsrâ 20
    mahzûren : mahzur, hazer edilmiş, men edilmiş, sınırlı, kısıtlı
  600. 17-İsrâ 22
    mahzûlen : hor görülmüş olarak
  601. 17-İsrâ 23
    immâ : eğer, şâyet, fakat, olursa
  602. 17-İsrâ 23
    ehadu-humâ : ikisinden birisi
  603. 17-İsrâ 23
    ev kilâ-humâ : veya her ikisi
  604. 17-İsrâ 23
    lehumâ : onlara (ikisine), o ikisine
  605. 17-İsrâ 23
    ve lâ tenher-humâ : ve ikisini azarlama, bağırma, kaba davranma
  606. 17-İsrâ 23
    lehumâ : onlara (ikisine), o ikisine
  607. 17-İsrâ 24
    lehumâ : onlara, o ikisine
  608. 17-İsrâ 24
    rabbirhamhumâ : Rabbim, ikisine de rahmet et
  609. 17-İsrâ 24
    kemâ : gibi, nasıl
  610. 17-İsrâ 25
    bi : o şeyi
  611. 17-İsrâ 28
    ve immâ : ve eğer, şâyet, fakat, ama
  612. 17-İsrâ 29
    yedeke maglûleten : elini bağlamış
  613. 17-İsrâ 29
    mahsûren : malı tükenmiş
  614. 17-İsrâ 33
    harremallâhu : Allah haram kıldı
  615. 17-İsrâ 33
    mazlûmen : mazlum, zulmedilen (haksızlığa uğrayan)
  616. 17-İsrâ 34
    mâle el yetîmi : yetimin malına
  617. 17-İsrâ 36
    : şey
  618. 17-İsrâ 39
    mimmâ : şeylerden
  619. 17-İsrâ 41
    ve yezîdu-hum : ve onlara artırmadı
  620. 17-İsrâ 42
    kemâ : gibi
  621. 17-İsrâ 43
    ammâ : şeyden
  622. 17-İsrâ 44
    es semâvâtu : semalar
  623. 17-İsrâ 47
    bimâ : şeyi
  624. 17-İsrâ 51
    mim (min ) : şeyden
  625. 17-İsrâ 54
    ve erselnâ-ke : ve biz seni göndermedik
  626. 17-İsrâ 55
    fî es semâvâti : semalarda (7 kat göklerde)
  627. 17-İsrâ 57
    mahzûren : hazer edilen (çekinilen, korkulan)
  628. 17-İsrâ 59
    ve menea-nâ : ve bizi engellemedi, bize mani olmadı
  629. 17-İsrâ 59
    ve nursilu : ve biz göndermedik
  630. 17-İsrâ 60
    ve cealnâ : ve biz kılmadık, yapmadık
  631. 17-İsrâ 60
    fe yezîdu-hum : artık onların arttırmıyor
  632. 17-İsrâ 64
    ve yaidu-hum : ve onlara vaadettiği şeyler
  633. 17-İsrâ 67
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman, olunca
  634. 17-İsrâ 69
    bi- kefertum : inkâr etmenizden dolayı
  635. 17-İsrâ 71
    bi imâmi-him : imamları ile
  636. 17-İsrâ 72
    a' : kör
  637. 17-İsrâ 72
    a' : kör
  638. 17-İsrâ 75
    ve di'fa el memâti \n(di'fa) : ve ölümün zayıflığı (sıkıntısı) \n: (kat kat, iki kat), (zayıflık, güçsüzlük, sıkıntı)
  639. 17-İsrâ 79
    makâmen : makam
  640. 17-İsrâ 79
    mahmûden : mahmut, hamdedilen, övülen
  641. 17-İsrâ 82
    : şey
  642. 17-İsrâ 85
    ve ûtîtum : ve size verilmedi
  643. 17-İsrâ 92
    tuskıta es semâe \n(sakata) : semayı düşürürsün \n: (düştü)
  644. 17-İsrâ 92
    kemâ : gibi
  645. 17-İsrâ 93
    fî es semâi : gökyüzünde, semada
  646. 17-İsrâ 94
    ve : ve değildir, olmadı
  647. 17-İsrâ 95
    mutmainnîne : mutmain olanlar (olarak), yerleşip yaşayanlar
  648. 17-İsrâ 95
    min es semâi : semadan
  649. 17-İsrâ 97
    kullemâ : her seferinde, her defasında
  650. 17-İsrâ 99
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  651. 17-İsrâ 102
    enzele : indirmedi
  652. 17-İsrâ 102
    es semâvâti : semalar
  653. 17-İsrâ 105
    ve erselnâ-ke : ve seni göndermedik
  654. 17-İsrâ 110
    er rahmâne : rahmân
  655. 17-İsrâ 110
    ted'û : çağırdığınız şey (isim)
  656. 17-İsrâ 110
    el esmâu el husnâ : esmaül hüsna, en güzel isimler
  657. 18-Kehf 3
    mâkisîne : kalıcıdırlar
  658. 18-Kehf 5
    : yoktur
  659. 18-Kehf 7
    : şeyleri
  660. 18-Kehf 8
    aleyhâ : onun üzerinde olan şeyler
  661. 18-Kehf 12
    limâ : o şeyi
  662. 18-Kehf 14
    rabbu es semâvâti : semaların Rabbi
  663. 18-Kehf 16
    ve ya'budûne : ve kul olduğunuz şeyler
  664. 18-Kehf 17
    zâte eş şimâli : sol taraf
  665. 18-Kehf 18
    ve zâte eş şimâli : ve sol taraf
  666. 18-Kehf 19
    bi lebistum : siz ne kadar kaldınız
  667. 18-Kehf 22
    ya'lemu-hum : onları bilmezler
  668. 18-Kehf 22
    fe lâ tumâri : artık tartışma
  669. 18-Kehf 26
    bimâ : şeyi (ne kadar)
  670. 18-Kehf 26
    gaybu es semâvâti : semaların gaybı
  671. 18-Kehf 26
    : yoktur
  672. 18-Kehf 27
    : şeyi
  673. 18-Kehf 27
    li kelimâti-hi : onun kelimesini
  674. 18-Kehf 29
    bi mâin : su ile, sıvı ile, mai ile
  675. 18-Kehf 32
    li ehadi-himâ : ikisinden birine
  676. 18-Kehf 32
    ve hafefnâ-humâ : ve ikisini kuşattık
  677. 18-Kehf 32
    beyne-humâ : ikisinin arasında
  678. 18-Kehf 33
    hılâle-humâ : ikisinin arasından
  679. 18-Kehf 34
    mâlen : mal bakımından
  680. 18-Kehf 35
    ezunnu : ben sanmıyorum
  681. 18-Kehf 36
    ve ezunnu : ve zannetmiyorum
  682. 18-Kehf 39
    şâe allâhu : maşaallah, Allah'ın dilediği şey
  683. 18-Kehf 39
    mâlen : mal (miktar) bakımından
  684. 18-Kehf 40
    min es semâi : semadan
  685. 18-Kehf 41
    mâu-hâ : onun suyu
  686. 18-Kehf 42
    enfeka : harcadığı, sarfettiği şeyler (emek, para)
  687. 18-Kehf 43
    ve kâne : ve olmadı
  688. 18-Kehf 45
    ke mâin : su gibi
  689. 18-Kehf 45
    min es semâi : semadan
  690. 18-Kehf 46
    el mâlu : mal
  691. 18-Kehf 48
    kemâ : gibi
  692. 18-Kehf 49
    mimmâ (min ) : şeylerden
  693. 18-Kehf 49
    mâli : nasıl
  694. 18-Kehf 49
    amilû : yaptıkları, amel ettikleri şeyler
  695. 18-Kehf 51
    eşhedtu-hum : onları şahit tutmadım
  696. 18-Kehf 51
    halka es semâvâti : semaların yaratılışı
  697. 18-Kehf 51
    ve kuntu : ve ben olmadım
  698. 18-Kehf 53
    masrifen \n(serefa) : uzaklaşacak yer, kaçış yolu \n: (çevirdi, uzaklaştı)
  699. 18-Kehf 55
    ve menea : ve men eden şey
  700. 18-Kehf 56
    ve nursilu : ve göndermeyiz
  701. 18-Kehf 56
    ve unzirû : ve uyarıldıkları şeyler
  702. 18-Kehf 57
    kaddemet : takdim ettiği şey(ler)
  703. 18-Kehf 58
    kesebû : kazandıkları şeyler
  704. 18-Kehf 59
    lemmâ zalemû : zulmettikleri zaman
  705. 18-Kehf 61
    fe lemmâ : böylece olduğu zaman
  706. 18-Kehf 61
    beyni-himâ : ikisinin arasında
  707. 18-Kehf 61
    hûte-humâ : ikisinin balığı
  708. 18-Kehf 62
    lemmâ : olduğu zaman
  709. 18-Kehf 63
    ve ensâ-nî-hu : ve onu bana unutturmadı
  710. 18-Kehf 64
    kunnâ : bizim olduğumuz şey
  711. 18-Kehf 64
    alâ âsâri-himâ : (ikisinin) izleri üzerinde
  712. 18-Kehf 66
    mimmâ (min ) : şeyden
  713. 18-Kehf 67
    maiye : benimle beraber, benim maiyetimde
  714. 18-Kehf 68
    : şey
  715. 18-Kehf 72
    maiye : benimle beraber
  716. 18-Kehf 73
    bimâ : den dolayı, sebebiyle
  717. 18-Kehf 75
    maiye : benimle beraber
  718. 18-Kehf 77
    istat'amâ : yemek istediler
  719. 18-Kehf 77
    en yudayyifû humâ : ikisini misafir etmek
  720. 18-Kehf 78
    lem testetı' : güç yetiremediğin şey
  721. 18-Kehf 80
    ve emmâ el gulâmu : ve fakat çocuğa (gelince)
  722. 18-Kehf 80
    en yurhika-humâ : onları (o ikisini küfre ve tuğyana) sürüklemek
  723. 18-Kehf 81
    en yubdile-humâ : onlara (o ikisi için) değiştirmesi
  724. 18-Kehf 81
    rabbu-humâ : onların (o ikisinin) Rab'leri
  725. 18-Kehf 82
    ve emmâ el cidâru : ve duvar meselesine gelince, duvar ise
  726. 18-Kehf 82
    lehumâ : ikisinin, ikisine ait
  727. 18-Kehf 82
    ebû-humâ : ikisinin babası
  728. 18-Kehf 82
    eşudde-humâ : onların en kuvvetli çağı, gençlik çağı
  729. 18-Kehf 82
    kenze-humâ : ikisinin definesi
  730. 18-Kehf 82
    ve fealtu-hu : ve onu ben yapmadım
  731. 18-Kehf 82
    : şey
  732. 18-Kehf 86
    magribe eş şemsi : güneşin battığı yer
  733. 18-Kehf 86
    immâ : ya, veya
  734. 18-Kehf 86
    ve immâ : ve ya, veya
  735. 18-Kehf 87
    emmâ : amma, lâkin, fakat
  736. 18-Kehf 88
    ve emmâ : ve amma, fakat
  737. 18-Kehf 90
    matlıa eş şemsi \n(talaa) : güneşin (tulû ettiği) doğduğu yer \n: (doğdu)
  738. 18-Kehf 91
    bimâ : şeyleri
  739. 18-Kehf 93
    min dûni-himâ : o ikisinden başka
  740. 18-Kehf 95
    mekken-nî : beni kuvvetlendirdiği (desteklediği) şeyler
  741. 18-Kehf 97
    femestâû (fe ma istetaû) : böylece, artık güçleri yetmez
  742. 18-Kehf 97
    ve mestetâû (ma istetaû) : ve muktedir olamazlar, güçleri yetmez
  743. 18-Kehf 99
    cema'nâ-hum : onları topladık
  744. 18-Kehf 103
    a'mâlen : ameller açısından
  745. 18-Kehf 105
    a'mâlu-hum : onların amelleri
  746. 18-Kehf 106
    bimâ : sebebiyle, dolayısıyla
  747. 18-Kehf 109
    li kelimâti : kelimeler, sözler için
  748. 18-Kehf 109
    kelimâtu : sözler, kelimeler
  749. 18-Kehf 110
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  750. 18-Kehf 110
    ennemâ : olduğu
  751. 19-Meryem 18
    bir rahmâni (bi er rahmâni) : Rahmân'a
  752. 19-Meryem 19
    innemâ : sadece, yalnız
  753. 19-Meryem 21
    makdıyyen : kaza edilmiş, yerine getirilmiş
  754. 19-Meryem 26
    fe immâ : fakat, eğer, ama
  755. 19-Meryem 26
    li er rahmâni : Rahmân'a
  756. 19-Meryem 28
    kâne : olmadı, değildi
  757. 19-Meryem 28
    ve kânet : ve değildi
  758. 19-Meryem 31
    eyne kuntu : ben nerede bulunsam, bulunduğum heryerde
  759. 19-Meryem 31
    dumtu hayyen : hayatta kaldığım sürece
  760. 19-Meryem 35
    kâne : olmadı, olmaz
  761. 19-Meryem 35
    fe innemâ : o taktirde sadece
  762. 19-Meryem 42
    lâ yesmau : işitmeyen şey
  763. 19-Meryem 43
    lem ye'ti-ke : sana gelmeyen
  764. 19-Meryem 44
    li er rahmâni : Rahmân'a
  765. 19-Meryem 45
    min er rahmâni : Rahmân'dan
  766. 19-Meryem 48
    ve ted'ûne : ve sizin dua ettiğiniz şeyler
  767. 19-Meryem 49
    lemmâ'tezelehum : onlardan ayrıldığı zaman
  768. 19-Meryem 49
    ve ya'budûne : ve onların kul olduğu şeyler
  769. 19-Meryem 54
    ismâîle : İsmail
  770. 19-Meryem 55
    mardıyyen : kendisinden razı olunan
  771. 19-Meryem 58
    âyâtu er rahmâni : Rahmân'ın âyetleri
  772. 19-Meryem 61
    er rahmânu : Rahmân
  773. 19-Meryem 64
    ve netenezzelu : ve biz inmeyiz
  774. 19-Meryem 64
    beyne eydî-nâ : önümüzdekiler (ellerimizin arasındakiler)
  775. 19-Meryem 64
    ve halfe-nâ : ve arkamızdakiler
  776. 19-Meryem 64
    ve beyne zâlike : ve bunların arasındakiler
  777. 19-Meryem 64
    ve kâne : ve olmadı, değildir
  778. 19-Meryem 65
    es semâvâti : semalar
  779. 19-Meryem 65
    ve beyne-humâ : ve ikisinin arasındakiler
  780. 19-Meryem 66
    e izâ mittu : öldüğüm zaman mı
  781. 19-Meryem 69
    alâ er rahmâni : Rahmân'a karşı
  782. 19-Meryem 71
    makdıyyen : olmasına karar verilmiş, kesinleşmiş olan
  783. 19-Meryem 73
    makâmen : makam
  784. 19-Meryem 75
    er rahmânu : Rahmân
  785. 19-Meryem 75
    yûadûne : vaadedilen şeyi, vaadolundukları şey
  786. 19-Meryem 75
    immâ el azâbe : ya azabı
  787. 19-Meryem 75
    ve immâ es sâate : veya (kıyâmet) saati
  788. 19-Meryem 77
    mâlen : mal
  789. 19-Meryem 78
    inde er rahmâni : Rahmân'ın katında
  790. 19-Meryem 79
    yekûlu : söylediği şeyleri
  791. 19-Meryem 80
    yekûlu : söyledikleri şey(ler)
  792. 19-Meryem 84
    innemâ : ancak, yalnız, sadece
  793. 19-Meryem 85
    ilâ er rahmâni : Rahmân'a
  794. 19-Meryem 87
    inde er rahmâni : Rahmân'ın indinde (katında)
  795. 19-Meryem 88
    er rahmânu : Rahmân
  796. 19-Meryem 90
    es semâvâtu : semalar
  797. 19-Meryem 91
    li er rahmâni : Rahmân'a
  798. 19-Meryem 92
    ve yenbagî : ve caiz olmaz, yakışmaz, olamaz
  799. 19-Meryem 92
    li er rahmâni : Rahmân'a
  800. 19-Meryem 93
    fî es semâvâti : semalarda
  801. 19-Meryem 93
    âti er rahmâni : Rahmân'a gelecek
  802. 19-Meryem 96
    lehum er rahmânu : Rahmân onlar için
  803. 19-Meryem 97
    innemâ : ancak, sadece,
  804. 2-Bakara 3
    ve mimmâ (min ) : ve o şeyden, ondan
  805. 2-Bakara 4
    bi : şeye
  806. 2-Bakara 4
    ve : ve şey
  807. 2-Bakara 8
    ve : ve değil
  808. 2-Bakara 9
    yahdeûne : aldatmıyorlar
  809. 2-Bakara 9
    yeş'urûne : farkında olmazlar, farkına varmazlar
  810. 2-Bakara 10
    maradun : maraz, hastalık
  811. 2-Bakara 10
    maradan : maraz, hastalık
  812. 2-Bakara 10
    bi : sebebiyle
  813. 2-Bakara 11
    innemâ : ancak, sadece
  814. 2-Bakara 13
    kemâ : gibi
  815. 2-Bakara 13
    kemâ : gibi
  816. 2-Bakara 14
    innemâ : sadece, ancak
  817. 2-Bakara 16
    : olmadı
  818. 2-Bakara 16
    kânû : değillerdi, olmadılar
  819. 2-Bakara 17
    lemmâ : olduğu zaman
  820. 2-Bakara 17
    : şey(ler)
  821. 2-Bakara 17
    zulumâtin : zulmet, karanlıklar
  822. 2-Bakara 19
    min es semâi : semadan, gökyüzünden
  823. 2-Bakara 19
    zulumâtun : zulmet, karanlıklar
  824. 2-Bakara 20
    kullemâ : her zaman, her defa
  825. 2-Bakara 22
    ves semâe (ve es semâe) : ve sema, gökyüzü
  826. 2-Bakara 22
    es semâi : sema, gökyüzü
  827. 2-Bakara 22
    mâen : su
  828. 2-Bakara 22
    es semarâti : ürünler, meyveler, mahsuller
  829. 2-Bakara 23
    mimmâ (min ) : şeyden
  830. 2-Bakara 25
    kullemâ : her seferinde, her defasında
  831. 2-Bakara 26
    : şey
  832. 2-Bakara 26
    : şey
  833. 2-Bakara 26
    fe emmâ : fakat, ama, ise
  834. 2-Bakara 26
    ve emmâ : ve fakat, ama
  835. 2-Bakara 26
    mâzâ : ne
  836. 2-Bakara 26
    ve yudıllu : ve dalâlette bırakmaz
  837. 2-Bakara 27
    : şey
  838. 2-Bakara 29
    : şey
  839. 2-Bakara 29
    es semâi : sema, gökyüzü
  840. 2-Bakara 29
    semâvâtin : semalar, gökler (gök katları)
  841. 2-Bakara 30
    ed dimâe : kan
  842. 2-Bakara 30
    lâ tâ'lemûne : sizin bilmediğiniz şeyleri
  843. 2-Bakara 31
    el esmâe : isimler
  844. 2-Bakara 31
    bi esmâe : isimleri ile, isimleri
  845. 2-Bakara 32
    : şey
  846. 2-Bakara 33
    bi esmâi-him : O'nun (Allah'ın) isimleri
  847. 2-Bakara 33
    fe lemmâ : olunca, olduğu zaman
  848. 2-Bakara 33
    bi esmâi-him : O'nun (Allah'ın) isimleri
  849. 2-Bakara 33
    es semâvâti : semalar, gökler
  850. 2-Bakara 33
    : şey
  851. 2-Bakara 33
    ve : ve şeyi, şeyleri
  852. 2-Bakara 35
    şi'tumâ : dilediniz (ikiniz)
  853. 2-Bakara 36
    ezelle-humâ : onları (o ikisini) kaydırdı (ayağını
  854. 2-Bakara 36
    ahrece-humâ : onları (ikisini) çıkardı
  855. 2-Bakara 36
    mimmâ (min ) : şeyden
  856. 2-Bakara 37
    kelimâtin : kelimeler
  857. 2-Bakara 38
    immâ : olunca
  858. 2-Bakara 41
    bi : şeye
  859. 2-Bakara 41
    li : o şeyi
  860. 2-Bakara 57
    el gamâme : bulut
  861. 2-Bakara 57
    : şey(ler)
  862. 2-Bakara 57
    zalemû-nâ : bize zulmetmediler
  863. 2-Bakara 59
    es semâi : sema, gök
  864. 2-Bakara 59
    bi- : sebebiyle, dolayısıyla
  865. 2-Bakara 61
    mimmâ (min ) : şey(ler)den
  866. 2-Bakara 61
    : şey(ler)
  867. 2-Bakara 61
    zâlike bi : işte bu şey sebebiyle, dolayısıyla
  868. 2-Bakara 63
    ateynâ-kum : size verdiğimiz şeyler
  869. 2-Bakara 63
    : şey(ler)
  870. 2-Bakara 66
    li : şey(ler) için, kimseler için
  871. 2-Bakara 66
    ve : ve şey(ler), kimseler
  872. 2-Bakara 68
    : ne, nasıl
  873. 2-Bakara 68
    : şey
  874. 2-Bakara 69
    : ne, nasıl
  875. 2-Bakara 70
    : ne, nasıl
  876. 2-Bakara 71
    ve kâdû yef'alûne : ve neredeyse yapmayacaklardı
  877. 2-Bakara 72
    kuntum tektumûne : sizin gizlemiş olduğunuz şeyi
  878. 2-Bakara 74
    lemâ : olduğu zaman, öyle ki, fakat (hatta)
  879. 2-Bakara 74
    lemâ : olduğu zaman, öyle ki, fakat (hatta)
  880. 2-Bakara 74
    el mâu : su
  881. 2-Bakara 74
    lemâ : olduğu zaman, öyle ki, fakat (hatta)
  882. 2-Bakara 74
    ve allâhu : ve Allah değildir
  883. 2-Bakara 74
    ammâ (an ) : onlardan (o şeylerden)
  884. 2-Bakara 75
    : şey
  885. 2-Bakara 76
    bi : o şeyi, onu
  886. 2-Bakara 77
    yusirrûne : sır olan, saklanan şeyler
  887. 2-Bakara 77
    ve yu'linûne : ve alenî olan, açıklanan şeyler
  888. 2-Bakara 78
    emâniyye : emaniyye, kişilerin kendilerinin yazdığı kitaplar, zan, temenni
  889. 2-Bakara 79
    mimmâ (min ) : şey(ler)den
  890. 2-Bakara 79
    mimmâ (min ) : şey(ler)den
  891. 2-Bakara 80
    ma'dûdete : ma'dûd, adetli, sayılı
  892. 2-Bakara 80
    lâ ta'lemûne : bilmediğiniz bir şey
  893. 2-Bakara 83
    ve el yetâ : ve yetimler
  894. 2-Bakara 84
    dimâe-kum : kanlarınız
  895. 2-Bakara 85
    fe cezâu : artık cezası değil
  896. 2-Bakara 85
    illâ \n(ma ... illa) : ancak, sadece, den başka \n: (den başka değildir)
  897. 2-Bakara 85
    ve : ve değildir
  898. 2-Bakara 85
    ammâ (an ) : şeylerden
  899. 2-Bakara 87
    kullemâ : her sefer, her defa
  900. 2-Bakara 87
    bimâ : şey ile
  901. 2-Bakara 88
    kalîlen : ne kadar az, pek az
  902. 2-Bakara 89
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  903. 2-Bakara 89
    limâ : şeyi
  904. 2-Bakara 89
    lemmâ : olduğu zaman
  905. 2-Bakara 89
    arafû : bildikleri şey
  906. 2-Bakara 90
    bi'se : ne kötü şey
  907. 2-Bakara 90
    bimâ enzele allâhu : Allah'ın indirdiği şeyle
  908. 2-Bakara 91
    bi : şeye
  909. 2-Bakara 91
    bi : şeye
  910. 2-Bakara 91
    bi verâe-hu : onun arkasındaki şeyi
  911. 2-Bakara 91
    limâ : şeyi
  912. 2-Bakara 93
    âteynâ-kum : size verdiğimiz şey
  913. 2-Bakara 93
    bi'se : ne kötü şey
  914. 2-Bakara 93
    bi-hi îmânu-kum : onunla sizin îmânınız
  915. 2-Bakara 95
    bi- : şey ile, sebebiyle
  916. 2-Bakara 96
    ve huve : ve o değildir
  917. 2-Bakara 96
    bi- : şeyi
  918. 2-Bakara 97
    li- : şeyi
  919. 2-Bakara 99
    ve yekfuru : ve inkâr etmezler
  920. 2-Bakara 100
    ve kullemâ : ve her defa, her sefer, her zaman
  921. 2-Bakara 101
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  922. 2-Bakara 101
    limâ : şeyi
  923. 2-Bakara 102
    tetlû : okunan şey
  924. 2-Bakara 102
    suleymâne : Süleyman
  925. 2-Bakara 102
    ve kefere : ve inkâr etmedi, örtmedi, kâfir olmadı
  926. 2-Bakara 102
    suleymânu : Süleyman
  927. 2-Bakara 102
    ve unzile : ve indirilen şey
  928. 2-Bakara 102
    hârûte ve mârûte : Harut ve Marut, iki meleğin isimleri
  929. 2-Bakara 102
    ve yuallimâni : ve o ikisi öğretmiyorlar
  930. 2-Bakara 102
    innemâ : ama, fakat, sadece
  931. 2-Bakara 102
    min-humâ : onlardan (o ikisinden)
  932. 2-Bakara 102
    : şey
  933. 2-Bakara 102
    ve : ve değildir, olmadı
  934. 2-Bakara 102
    yadurru-hum : onlar zarar veren şeyler
  935. 2-Bakara 102
    lehu : onun için yoktur
  936. 2-Bakara 102
    şerev : satın aldıkları şey
  937. 2-Bakara 105
    yeveddu : sevmezler, istemezler
  938. 2-Bakara 106
    : ne, şey, bir şey
  939. 2-Bakara 107
    es semâvâti : semalar, gökler
  940. 2-Bakara 107
    ve : ve yoktur, değildir
  941. 2-Bakara 108
    kemâ : gibi
  942. 2-Bakara 108
    bi el îmâni : îmân ile
  943. 2-Bakara 109
    îmâni-kum : sizin îmânınız
  944. 2-Bakara 109
    : şey
  945. 2-Bakara 110
    ve tukaddimû : ve takdim ettiğiniz, sunduğunuz şey
  946. 2-Bakara 110
    bi : şeyi
  947. 2-Bakara 111
    emâniyyu-hum : onların emaniyyesi, zan ve kuruntusu
  948. 2-Bakara 113
    : o şey hakkında
  949. 2-Bakara 114
    kâne : olmadı
  950. 2-Bakara 115
    ve el magribu : ve garb, batı
  951. 2-Bakara 115
    eynemâ : hangi, herhangi, taraf
  952. 2-Bakara 116
    fî es semâvâti : semalardaki, göklerdeki şeyler
  953. 2-Bakara 117
    es semâvâti : semalar, gökler
  954. 2-Bakara 117
    innemâ : sadece
  955. 2-Bakara 120
    leke : senin için yoktur
  956. 2-Bakara 124
    bi kelimâtin : kelimeler ile
  957. 2-Bakara 124
    imâmen : imam, önder
  958. 2-Bakara 125
    min makâmı : (makamdan) bir makam
  959. 2-Bakara 125
    ve ismâîle : ve İsmail'e
  960. 2-Bakara 126
    el masîru : varış yeri
  961. 2-Bakara 127
    ve ismâîlu : ve İsmail
  962. 2-Bakara 133
    ta'budûne : neye kulluk edeceksiniz
  963. 2-Bakara 133
    ve ismâîle : ve İsmail
  964. 2-Bakara 134
    lehâ kesebet : onun kazandığı şeyler
  965. 2-Bakara 134
    kesebtum : kazandığınız şeyler
  966. 2-Bakara 134
    ammâ (an ) : şeylerden
  967. 2-Bakara 135
    ve kâne : ve olmadı
  968. 2-Bakara 136
    ve unzile : ve indirilene (indirilen şeye)
  969. 2-Bakara 136
    ve unzile : ve indirilene (indirilen şeye)
  970. 2-Bakara 136
    ve ismâîle : ve İsmail
  971. 2-Bakara 136
    ve ûtiye : ve verilene (verilen şeye)
  972. 2-Bakara 136
    ve utiye : ve verilene (verilen şeye)
  973. 2-Bakara 137
    âmentum : sizin îmân ettiğiniz şey
  974. 2-Bakara 137
    innemâ : sadece
  975. 2-Bakara 139
    â'mâlu-nâ : bizim amellerimiz
  976. 2-Bakara 139
    a'mâlu-kum : sizin amelleriniz
  977. 2-Bakara 140
    ve ismâîle : ve İsmail
  978. 2-Bakara 140
    ve allâhu : ve Allah değildir
  979. 2-Bakara 140
    ammâ (an ) : şey(ler)den
  980. 2-Bakara 141
    lehâ kesebet : onun kazandığı şey(ler)
  981. 2-Bakara 141
    kesebtum : kazandığınız şey(ler)
  982. 2-Bakara 141
    ammâ (an ) : şeylerden
  983. 2-Bakara 142
    vellâ-hum : onları çeviren nedir
  984. 2-Bakara 142
    ve el magrıbu : ve batı
  985. 2-Bakara 143
    ve ceal-nâ : ve biz yapmadık, kılmadık
  986. 2-Bakara 143
    ve kâne : ve olmadı, değildir
  987. 2-Bakara 143
    îmâne-kum : sizin îmânınız
  988. 2-Bakara 144
    fî es semâi : semaya
  989. 2-Bakara 144
    kuntum : siz olursunuz, bulunursunuz
  990. 2-Bakara 144
    ve âllâhu : ve Allah değildir
  991. 2-Bakara 144
    ammâ (an ) : şey(ler)den
  992. 2-Bakara 145
    tebiû : tâbî olmazlar
  993. 2-Bakara 145
    ve ente : ve sen değilsin
  994. 2-Bakara 145
    ve : ve değil
  995. 2-Bakara 145
    câe-ke : sana gelen şey
  996. 2-Bakara 146
    kemâ : gibi
  997. 2-Bakara 148
    eyne : her nerede
  998. 2-Bakara 149
    ve : ve değildir
  999. 2-Bakara 149
    ammâ (an ) : şey(ler)den
  1000. 2-Bakara 150
    kuntum : siz oldunuz (bulundunuz)
  1001. 2-Bakara 151
    kemâ : gibi, olduğu gibi, öyle ki, nitekim
  1002. 2-Bakara 151
    : şeyler
  1003. 2-Bakara 158
    bi-himâ : ikisini
  1004. 2-Bakara 159
    : şey
  1005. 2-Bakara 159
    : şey(ler)
  1006. 2-Bakara 161
    ve mâtû : ve öldüler
  1007. 2-Bakara 161
    ecmaîne : hepsi
  1008. 2-Bakara 163
    er rahmân : Rahmân olan, Rahmân esmasının
  1009. 2-Bakara 164
    es semâvâti : semalar, gökler
  1010. 2-Bakara 164
    bimâ : dolayısıyla, sebebiyle, ..... yaparak
  1011. 2-Bakara 164
    ve : ve şeyi
  1012. 2-Bakara 164
    min es semâi : semadan, gökten
  1013. 2-Bakara 164
    min mâin : sudan, suyu
  1014. 2-Bakara 164
    es semâi : sema, gökyüzü
  1015. 2-Bakara 167
    kemâ : gibi
  1016. 2-Bakara 167
    a'mâle-hum : onların amelleri
  1017. 2-Bakara 167
    ve : ve değil
  1018. 2-Bakara 168
    mimmâ (min ) : şey(ler)den
  1019. 2-Bakara 169
    innemâ : ancak, sadece
  1020. 2-Bakara 169
    lâ ta'lemûne : sizin bilmediğiniz şeyler
  1021. 2-Bakara 170
    enzele : indirdiği şey, indirdiğine
  1022. 2-Bakara 170
    : şey
  1023. 2-Bakara 171
    bi : bu yüzden, bu sebeple
  1024. 2-Bakara 172
    razaknâ-kum : sizi rızıklandırdığımız şeyler
  1025. 2-Bakara 173
    innemâ : ancak, sadece, fakat
  1026. 2-Bakara 173
    ve uhille : ve boğazlanmamış, kesilmemiş
  1027. 2-Bakara 174
    : şey(ler)
  1028. 2-Bakara 174
    : şey(ler)
  1029. 2-Bakara 175
    bi el magfireti : mağfiret ile, günahların sevaba
  1030. 2-Bakara 175
    : şey, ne, nedir
  1031. 2-Bakara 177
    el maşrıkı : doğu
  1032. 2-Bakara 177
    ve el magrıbi : ve batı
  1033. 2-Bakara 177
    el mâle : mal
  1034. 2-Bakara 177
    ve el yetâ : ve yetimler
  1035. 2-Bakara 178
    bi el ma'rûfi : iyilikle, bilinen şekilde, örfe tâbî olarak
  1036. 2-Bakara 180
    bi el ma'rûfi : marufla, örf ve adete uygun olarak
  1037. 2-Bakara 181
    ba'de : sonra
  1038. 2-Bakara 181
    innemâ : sadece, fakat, ama
  1039. 2-Bakara 183
    kemâ : gibi
  1040. 2-Bakara 184
    ma'dûdâtin : adetli, sayılmış, sayılı
  1041. 2-Bakara 184
    marîdan : hasta
  1042. 2-Bakara 185
    ramadân : ramazan
  1043. 2-Bakara 185
    marîdan : hasta
  1044. 2-Bakara 185
    alâ : şey üzerine, şeye
  1045. 2-Bakara 187
    ketebe : takdir ettiği, yazdığı, farz kıldığı şeyi
  1046. 2-Bakara 194
    ve el hurumâtu : ve ihtiram, hürmetler, yasaklar, haram- lar
  1047. 2-Bakara 194
    ma i'tedâ : zulmettiler, hakka tecavüz ettikleri şey
  1048. 2-Bakara 196
    isteysera : kolay gelen şey 9 - min el hedyi
  1049. 2-Bakara 196
    mahille-hu : mahalline, kendi yerine
  1050. 2-Bakara 196
    marîdan : hasta
  1051. 2-Bakara 196
    : şey
  1052. 2-Bakara 197
    ma'lûmâtun : malûm, belirlenmiş, bilinen
  1053. 2-Bakara 197
    ve tef'alû : ve ne yaparsanız
  1054. 2-Bakara 198
    kemâ : gibi, şeklinde, şekilde
  1055. 2-Bakara 200
    : yoktur
  1056. 2-Bakara 202
    mimmâ (min ) : o şeyden
  1057. 2-Bakara 203
    ma'dûdâtin : adetli, sayılmış, sayılı
  1058. 2-Bakara 204
    : şey
  1059. 2-Bakara 207
    mardâti allâhi : Allah'ın rızasını
  1060. 2-Bakara 209
    câet-kum : size gelen şey
  1061. 2-Bakara 210
    min el gamâmi : bulutlardan
  1062. 2-Bakara 211
    câet-hu : ona gelen şey
  1063. 2-Bakara 213
    : şey hakkında
  1064. 2-Bakara 213
    ve ıhtelefe : ve ihtilâf ettikleri, ayrılığa düştükleri şey
  1065. 2-Bakara 213
    câet-hum : onlara gelen şey
  1066. 2-Bakara 213
    li ıhtelefû : ihtilâf ettikleri, ayrılığa düştükleri şey için
  1067. 2-Bakara 214
    ve lemmâ : ve olmadıkça
  1068. 2-Bakara 215
    mâzâ : ne, nasıl
  1069. 2-Bakara 215
    enfaktum : Allah için infâk ettiğiniz, verdiğiniz şey
  1070. 2-Bakara 215
    ve yetâ : ve yetimler
  1071. 2-Bakara 215
    ve tef'alû : ve yaptığınız şey, ne yaparsanız
  1072. 2-Bakara 217
    a'mâlu-hum : onların amelleri
  1073. 2-Bakara 219
    fî-himâ : ikisinde vardır
  1074. 2-Bakara 219
    ve ismu-humâ : ve onların (o ikisinin) günahları
  1075. 2-Bakara 219
    min nef'i-himâ : onların (o ikisinin) faydalarından
  1076. 2-Bakara 219
    mâzâ : ne, nasıl
  1077. 2-Bakara 220
    an el yetâ : yetimlerden
  1078. 2-Bakara 221
    ve el magfireti : ve mağfiret
  1079. 2-Bakara 222
    anil mahîdi (an el mahîdi) : (kadınların) hayz (ay) hallerinden
  1080. 2-Bakara 222
    fî el mahîdi : hayz (ay) hallerinde, hayz zamanında
  1081. 2-Bakara 224
    li eymâni-kum : yeminlerinize, yeminleriniz için
  1082. 2-Bakara 225
    eymâni-kum : yeminleriniz konusunda, hakkında
  1083. 2-Bakara 225
    bi kesebet : kazandığı şeyler ile
  1084. 2-Bakara 228
    halaka : yarattığı şey
  1085. 2-Bakara 228
    bi el ma'rûfi : iyilik ile, örfe ve adete uygun olarak
  1086. 2-Bakara 229
    bi ma'rûfin : iyilik ile, örf ve adete uygun olarak
  1087. 2-Bakara 229
    mimmâ (min ) : şeyden
  1088. 2-Bakara 229
    ellâ yukî : ikame edememek, ayakta tutamamak, yerine getirememek
  1089. 2-Bakara 229
    ellâ yukî : ikame edememek, ayakta tutamamak, yerine getirememek
  1090. 2-Bakara 229
    aleyhimâ : onların ikisi üzerine, ikisine
  1091. 2-Bakara 229
    : şey
  1092. 2-Bakara 230
    aley-himâ : onların ikisi üzerine, ikisine
  1093. 2-Bakara 230
    en yukî : ikame etmek, ayakta tutmak, yerine getirmek
  1094. 2-Bakara 231
    bi ma'rûfin : marufla, iyilikle, örf ve adete uygun
  1095. 2-Bakara 231
    bi ma'rûfin : marufla, iyilikle, örf ve adete uygun
  1096. 2-Bakara 231
    ve enzele : ve indirdiği şey
  1097. 2-Bakara 232
    bi el ma'rûfi : marufla, iyilikle, örf ve adete uygun
  1098. 2-Bakara 233
    bi el ma'rûfi : marufla, iyilikle, örf ve adete uygun
  1099. 2-Bakara 233
    min humâ : (onların) ikisinden
  1100. 2-Bakara 233
    aleyhimâ : onların ikisi üzerine, ikisine
  1101. 2-Bakara 233
    âteytum : (karar )verdiğiniz şey
  1102. 2-Bakara 233
    bi el ma'rûfi : marufla, örf ve adete uygun olarak
  1103. 2-Bakara 233
    bi ta'melûne : yaptığınız şeyleri, yaptıklarınızı
  1104. 2-Bakara 234
    : şey(ler)de
  1105. 2-Bakara 234
    bi el ma'rûfi : marufla, örf ve adete uygun olarak
  1106. 2-Bakara 234
    bi : şeyleri
  1107. 2-Bakara 235
    : hakkında
  1108. 2-Bakara 235
    ma'rûfen : marufla, örf ve adete uygun olarak
  1109. 2-Bakara 235
    : şeyi
  1110. 2-Bakara 236
    lem temessû-hunne : henüz kendilerine dokunmadınız
  1111. 2-Bakara 236
    bi el ma'rûfi : marufla, örf ve adete uygun olarak
  1112. 2-Bakara 237
    faradtum : sizin farz kıldığınız miktar, mehir
  1113. 2-Bakara 237
    bi ta'melûne : yaptığınız şey(ler)i
  1114. 2-Bakara 239
    kemâ : gibi, o şekilde
  1115. 2-Bakara 239
    : şeyler
  1116. 2-Bakara 240
    fealne : yaptıkları şeylerde
  1117. 2-Bakara 241
    bi el ma'rûfi : marufla, iyilikle, örf ve adete uygun
  1118. 2-Bakara 246
    ve : ve yoktur, olmaz
  1119. 2-Bakara 246
    fe lemmâ : artık, fakat ..... olduğu zaman
  1120. 2-Bakara 247
    min el mâli : maldan, varlıktan
  1121. 2-Bakara 248
    mimmâ (min ) : şeylerden
  1122. 2-Bakara 249
    fe lemmâ : böylece olduğu zaman
  1123. 2-Bakara 249
    lemmâ : olunca
  1124. 2-Bakara 250
    ve lemmâ berazû : ve karşısına çıktıkları zaman
  1125. 2-Bakara 251
    mimmâ (min ) : şeylerden
  1126. 2-Bakara 253
    iktetele : öldürmezler (karşılıklı, birbirlerini)
  1127. 2-Bakara 253
    câet-hum : onlara gelen şey
  1128. 2-Bakara 253
    iktetelû : öldürmezler (karşılıklı, birbirlerini)
  1129. 2-Bakara 253
    yurîdu : dilediği şeyi
  1130. 2-Bakara 254
    mimmâ (min ) : şey(ler)den
  1131. 2-Bakara 255
    fî es semâvâti : göklerde olan şeyler
  1132. 2-Bakara 255
    ve fi el ardı : ve yeryüzünde olan şeyler
  1133. 2-Bakara 255
    beyne eydî-him : onların elleri arasında olan şeyler, onların önlerindeki
  1134. 2-Bakara 255
    ve halfe-hum : ve onların arkalarında olan şeyler
  1135. 2-Bakara 255
    bi şâe : dilediği şey, dilediği
  1136. 2-Bakara 255
    es semâvâti : semalar, gökler
  1137. 2-Bakara 255
    hıfzu-humâ : onları (o ikisini) koruma, muhafaza etme
  1138. 2-Bakara 257
    min ez zulumâti : zulmetten, karanlıklardan
  1139. 2-Bakara 257
    ilâ ez zulumâti : zulmete, karanlıklara
  1140. 2-Bakara 258
    min el maşrıkı : şarktan, doğudan
  1141. 2-Bakara 258
    min el magribi : garbtan, batıdan
  1142. 2-Bakara 259
    fe emâte-hu allâhu : bunun üzerine Allah onu öldürdü
  1143. 2-Bakara 259
    ilâ hımâri-ke : merkebine
  1144. 2-Bakara 259
    fe lemmâ : artık, böylece, olunca
  1145. 2-Bakara 260
    li yatmainne : tatmin olması için
  1146. 2-Bakara 262
    enfekû : infâk ettikleri şey, verdikleri şey
  1147. 2-Bakara 263
    ma'rûfun : güzel, iyi, örfe uygun
  1148. 2-Bakara 263
    ve magfiretun : ve mağfret, bağışlayıp iyi davranma
  1149. 2-Bakara 264
    mâle-hu : malını
  1150. 2-Bakara 264
    mimmâ (min ) : şey(ler)den
  1151. 2-Bakara 265
    mardâti allâhi : Allah'ın rızası
  1152. 2-Bakara 265
    bi- : şeyi
  1153. 2-Bakara 266
    es-semarâti : ürünler, meyveler
  1154. 2-Bakara 267
    kesebtum : kazandığınız şeyler
  1155. 2-Bakara 267
    ve mimmâ (min ) : ve şeylerden
  1156. 2-Bakara 268
    magfireten : mağfiret, günahların sevaba çevrilmesi, bağışlanma
  1157. 2-Bakara 269
    ve yezzekkeru : ve tezekkür edemez, düşünemez
  1158. 2-Bakara 270
    ve enfaktum : ve infâk ettiniz, infâk ettiğiniz şey
  1159. 2-Bakara 270
    ve : ve yoktur
  1160. 2-Bakara 271
    niimmâ (niim ) : ne güzel
  1161. 2-Bakara 271
    bi : şeyleri
  1162. 2-Bakara 272
    ve tunfikû : ve infâk ettiğiniz şey, ne infâk
  1163. 2-Bakara 272
    ve tunfikû : ve infâk ettiğiniz şey, ne infâk
  1164. 2-Bakara 272
    ve tunfikû : ve infâk ettiğiniz şey, ne infâk
  1165. 2-Bakara 273
    bi sî-hum : onların yüzleri ile, yüzlerinden
  1166. 2-Bakara 273
    ve tunfikû : ve ne infâk ederseniz, ne verirseniz
  1167. 2-Bakara 275
    kemâ : gibi
  1168. 2-Bakara 275
    innemâ : ama, fakat, ancak
  1169. 2-Bakara 275
    selefe : geçen şey, geçmişte olan
  1170. 2-Bakara 278
    : şey
  1171. 2-Bakara 281
    : şeyler
  1172. 2-Bakara 282
    kemâ : gibi
  1173. 2-Bakara 282
    ıhdâ-humâ : ikisinden birisi, onlardan birisi
  1174. 2-Bakara 282
    ıhdâ-huma : ikisinden birisi, onlardan birisi
  1175. 2-Bakara 282
    duû : davet edildikleri şey (şahitlik)
  1176. 2-Bakara 283
    makbûdatun : kabzedilmiş, tutulmuş, alınmış olan
  1177. 2-Bakara 283
    emânete-hu : onun emanetini
  1178. 2-Bakara 283
    bi : şeyleri
  1179. 2-Bakara 284
    fî es semâvâti : göklerde bulunan şeyler
  1180. 2-Bakara 284
    ve fî el ardı : ve yeryüzünde bulunan şeyler
  1181. 2-Bakara 284
    fî enfusi-kum : nefslerinizde, içinizde olan
  1182. 2-Bakara 285
    bi- : şeye
  1183. 2-Bakara 285
    el masîru : masîr, varış, ulaşma, seyr-i sülûk
  1184. 2-Bakara 286
    kesebet : kazandığı şeyler
  1185. 2-Bakara 286
    mektesebet ( iktesebet) : kazandığı neğatif şeyler
  1186. 2-Bakara 286
    kemâ : gibi
  1187. 2-Bakara 286
    lâ tâkate lenâ : bizim takat, güç yetiremeyeceğimiz şeyi
  1188. 20-Tâ-Hâ 2
    enzel-nâ : biz indirmedik
  1189. 20-Tâ-Hâ 4
    ve es semâvâti : ve semalar
  1190. 20-Tâ-Hâ 5
    er rahmânu : Rahmân
  1191. 20-Tâ-Hâ 6
    fî es semâvâti : semalar da olan şeyler
  1192. 20-Tâ-Hâ 6
    ve fî el ardı : ve arzda (yeryüzünde) olan şeyler
  1193. 20-Tâ-Hâ 6
    ve beyne-humâ : ve ikisinin arasında olan şeyler
  1194. 20-Tâ-Hâ 6
    ve tahte es serâ : ve nemli toprağın altında olan şeyler
  1195. 20-Tâ-Hâ 8
    el esmâu el husnâ : en güzel isimler
  1196. 20-Tâ-Hâ 11
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  1197. 20-Tâ-Hâ 13
    li yûhâ : vahyolunan şeyi
  1198. 20-Tâ-Hâ 15
    bimâ : dolayısıyla, sebebiyle
  1199. 20-Tâ-Hâ 17
    ve tilke : ve o nedir
  1200. 20-Tâ-Hâ 38
    yûhâ : vahyolunan şeyi
  1201. 20-Tâ-Hâ 46
    mea-kumâ : sizinle (ikinizle) beraberim
  1202. 20-Tâ-Hâ 46
    esmau : işitirim
  1203. 20-Tâ-Hâ 49
    rabbi-kumâ : (siz) ikinizin Rabbi
  1204. 20-Tâ-Hâ 51
    bâlu : durumu nedir (ne haldedirler)
  1205. 20-Tâ-Hâ 53
    min es semâi : semadan
  1206. 20-Tâ-Hâ 53
    mâen : su
  1207. 20-Tâ-Hâ 63
    bi sihri-himâ : sihirleri ile (ikisinin sihri)
  1208. 20-Tâ-Hâ 65
    immâ (ve immâ) : öyle mi veya böyle mi olsun
  1209. 20-Tâ-Hâ 65
    (immâ) ve immâ : öyle mi veya böyle mi olsun
  1210. 20-Tâ-Hâ 69
    fî yemîni-ke : sağ elindeki şeyi
  1211. 20-Tâ-Hâ 69
    sanaû : onların yaptıkları şeyler
  1212. 20-Tâ-Hâ 69
    innemâ : sadece
  1213. 20-Tâ-Hâ 72
    alâ câe-nâ : bize gelenlere karşı
  1214. 20-Tâ-Hâ 72
    : şey
  1215. 20-Tâ-Hâ 72
    innemâ : ancak, sadece
  1216. 20-Tâ-Hâ 73
    ve ekrehte-nâ : ve bize yaptırdığın kerih (çirkin) şeyler
  1217. 20-Tâ-Hâ 78
    gaşiye-hum : onları (nasıl) kapladı, (öyle bir) kapladı ki
  1218. 20-Tâ-Hâ 79
    ve hedâ : ve hidayete mani oldu, hidayetten men etti
  1219. 20-Tâ-Hâ 81
    rezaknâ-kum : sizi rızıklandırdığımız şeyler
  1220. 20-Tâ-Hâ 83
    ve a'cele-ke : ve sana acele ettiren nedir
  1221. 20-Tâ-Hâ 87
    ahlefnâ : biz dönmedik, hilâf etmedik
  1222. 20-Tâ-Hâ 90
    innemâ : sadece, yalnız
  1223. 20-Tâ-Hâ 90
    er rahmânu : Rahmân
  1224. 20-Tâ-Hâ 92
    menea-ke : seni ne men etti, sana mani olan nedir
  1225. 20-Tâ-Hâ 95
    hatbu-ke : senin hitabın nedir, ne söyledin
  1226. 20-Tâ-Hâ 96
    bi : şeyleri
  1227. 20-Tâ-Hâ 98
    innemâ : sadece, yalnız
  1228. 20-Tâ-Hâ 99
    : şey
  1229. 20-Tâ-Hâ 104
    bimâ : şeyi
  1230. 20-Tâ-Hâ 108
    li er rahmâni : Rahmân için, Rahmân'a karşı
  1231. 20-Tâ-Hâ 109
    er rahmânu : Rahmân (Allah)
  1232. 20-Tâ-Hâ 110
    beyne eydî-him : onların elleri arasındakini, onların önlerindekini
  1233. 20-Tâ-Hâ 110
    ve halfe-hum : ve onların arkasındakileri
  1234. 20-Tâ-Hâ 117
    lâ yuhricenne-kumâ : sakın sizin ikinizi çıkarmasın
  1235. 20-Tâ-Hâ 121
    lehumâ : ikisinin
  1236. 20-Tâ-Hâ 121
    sev'âtu-humâ : ikisinin avret yerleri, ayıp yerleri
  1237. 20-Tâ-Hâ 121
    aleyhimâ : kendi üzerlerini
  1238. 20-Tâ-Hâ 123
    immâ : fakat, olduğu zaman
  1239. 20-Tâ-Hâ 124
    maîşeten : maişet temini, geçim
  1240. 20-Tâ-Hâ 124
    a' : kör olarak
  1241. 20-Tâ-Hâ 125
    a' : kör olarak
  1242. 20-Tâ-Hâ 130
    yekûlûne : onların söyledikleri şey(ler)
  1243. 20-Tâ-Hâ 131
    ilâ mettâ'nâ : metalandırdığımız, faydalandırdığımız şey(ler)
  1244. 20-Tâ-Hâ 133
    fî es suhufi : sahifeler (için)de olan şey(ler)
  1245. 21-Enbiyâ 2
    ye'tî-him : onlara gelmedi (ki)
  1246. 21-Enbiyâ 4
    fî es semâi : semada
  1247. 21-Enbiyâ 5
    kemâ : gibi
  1248. 21-Enbiyâ 6
    âmenet : îmân etmedi
  1249. 21-Enbiyâ 7
    ve ersel-nâ : ve biz göndermedik
  1250. 21-Enbiyâ 8
    ve cealnâ-hum : ve biz onları kılmadık
  1251. 21-Enbiyâ 8
    ve kânû : ve olmadılar, değildirler
  1252. 21-Enbiyâ 12
    fe lemmâ : olduğu zaman
  1253. 21-Enbiyâ 13
    ilâ : şeye
  1254. 21-Enbiyâ 15
    fe zâlet : böylece bitmedi (devam etti)
  1255. 21-Enbiyâ 16
    ve halakna : ve biz yaratmadık
  1256. 21-Enbiyâ 16
    es semâe : sema
  1257. 21-Enbiyâ 16
    ve : ve şeyler
  1258. 21-Enbiyâ 16
    beyne-humâ : onların ikisinin arasında
  1259. 21-Enbiyâ 18
    mimmâ (min ) : şeylerden
  1260. 21-Enbiyâ 19
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1261. 21-Enbiyâ 22
    fî-himâ : ikisinde
  1262. 21-Enbiyâ 22
    ammâ (an ) : şeylerden
  1263. 21-Enbiyâ 23
    ammâ (an ) : şeylerden
  1264. 21-Enbiyâ 24
    maiye : benimle beraber
  1265. 21-Enbiyâ 25
    ve ersel-nâ : ve biz göndermedik
  1266. 21-Enbiyâ 26
    er rahmânu : Rahmân
  1267. 21-Enbiyâ 28
    : şey
  1268. 21-Enbiyâ 28
    ve : ve şey
  1269. 21-Enbiyâ 30
    enne es semâvâti : semaların olduğu
  1270. 21-Enbiyâ 30
    fe fetaknâ-huma : sonra biz ikisini ayırdık
  1271. 21-Enbiyâ 30
    min el mâi : sudan
  1272. 21-Enbiyâ 32
    es semâe : sema
  1273. 21-Enbiyâ 32
    mahfûzen : korunmuş, muhafaza edilmiş
  1274. 21-Enbiyâ 34
    ve ceal-nâ : ve biz kılmadık, vermedik
  1275. 21-Enbiyâ 36
    bi zikri er rahmâni : Rahmân'ın zikrini
  1276. 21-Enbiyâ 41
    kânû : oldukları şey
  1277. 21-Enbiyâ 42
    min er rahmâni : Rahmân'dan
  1278. 21-Enbiyâ 45
    innemâ : sadece
  1279. 21-Enbiyâ 45
    yunzerûne : uyarıldıkları şey
  1280. 21-Enbiyâ 52
    hâzihi : bu nedir
  1281. 21-Enbiyâ 52
    et temâsîlu : heykeller
  1282. 21-Enbiyâ 56
    rabbu es semâvâti : semaların Rabbidir
  1283. 21-Enbiyâ 65
    : olmadı, olmuyor
  1284. 21-Enbiyâ 66
    : şeylere
  1285. 21-Enbiyâ 67
    ve li ta'budûne : ve taptığınız şeylere
  1286. 21-Enbiyâ 77
    ecmaîne : hepsi
  1287. 21-Enbiyâ 78
    ve suleymâne : ve Süleyman
  1288. 21-Enbiyâ 78
    iz yahkumâni : ikisi hüküm veriyordu
  1289. 21-Enbiyâ 79
    suleymâne : Süleyman
  1290. 21-Enbiyâ 81
    li suleymâne : Süleyman için
  1291. 21-Enbiyâ 84
    : şey
  1292. 21-Enbiyâ 85
    ve ismâîle : ve İsmail
  1293. 21-Enbiyâ 87
    fî ez zulumâti : karanlıklar içinde
  1294. 21-Enbiyâ 98
    ve ta'budûne : ve taptığınız şeyler
  1295. 21-Enbiyâ 99
    veradû-hâ : ona girmediler
  1296. 21-Enbiyâ 102
    meştehet ( iştehet) : istenen (arzu edilen) şey
  1297. 21-Enbiyâ 104
    natvi es semâe : semayı düreceğiz
  1298. 21-Enbiyâ 104
    kemâ : gibi
  1299. 21-Enbiyâ 107
    ve erselnâ-ke : ve seni biz göndermedik
  1300. 21-Enbiyâ 108
    innemâ : sadece, yalnız, ancak
  1301. 21-Enbiyâ 108
    ennemâ : olduğu
  1302. 21-Enbiyâ 109
    : şey
  1303. 21-Enbiyâ 110
    : şey
  1304. 21-Enbiyâ 112
    er rahmânu : Rahmân'dır
  1305. 21-Enbiyâ 112
    : şeyler
  1306. 22-Hac 2
    ammâ (an ) : şeylerden
  1307. 22-Hac 2
    ve hum bi : ve onlar değiller
  1308. 22-Hac 5
    neşâu : dilediğimiz şeyi
  1309. 22-Hac 5
    el mâe : su
  1310. 22-Hac 10
    bimâ : sebebiyle
  1311. 22-Hac 12
    : şey(ler)
  1312. 22-Hac 12
    ve : ve şey(ler)
  1313. 22-Hac 14
    yurîdu : dilediği şey
  1314. 22-Hac 15
    ilâ es semâi : semaya
  1315. 22-Hac 15
    yagîzu : öfkelendiği şey
  1316. 22-Hac 18
    fî es semâvâti : semalarda
  1317. 22-Hac 18
    : yoktur
  1318. 22-Hac 18
    yeşâu : dilediği şeyi
  1319. 22-Hac 19
    hasmâni : iki hasımdır
  1320. 22-Hac 20
    : şey
  1321. 22-Hac 21
    makâmıu : kamçılar
  1322. 22-Hac 22
    kullemâ : her sefer
  1323. 22-Hac 28
    ma'lûmâtin : malûm olan, bilinen, belli
  1324. 22-Hac 28
    alâ : şey(ler)e
  1325. 22-Hac 30
    hurumâti allâhi : Allah'ın haramları
  1326. 22-Hac 30
    yutlâ : okunan şeyler
  1327. 22-Hac 31
    ke ennemâ : sanki, gibi
  1328. 22-Hac 31
    min es semâi : semadan
  1329. 22-Hac 33
    mahıllu-hâ : onun yeri
  1330. 22-Hac 34
    razaka-hum : onları rızıklandırdığı şey(ler)
  1331. 22-Hac 35
    esâbe-hum : onlara isabet eden şeyler, musîbetler
  1332. 22-Hac 35
    ve mimmâ (min ) : ve şeylerden
  1333. 22-Hac 36
    fezkurûsmallâhi : öyleyse Allah'ın adını zikredin
  1334. 22-Hac 37
    ve lâ dimâu-hâ (dem) : ve kanları olmaz (kan)
  1335. 22-Hac 37
    hedâ-kum : sizi hidayete erdirdiği şey
  1336. 22-Hac 41
    bi el ma'rûfi : irfan ile
  1337. 22-Hac 46
    lâ ta' : â (kör) değildir
  1338. 22-Hac 46
    ta' : âmâdır (kördür)
  1339. 22-Hac 47
    mimmâ (min ) : şeylerden
  1340. 22-Hac 48
    el masîru : dönüş
  1341. 22-Hac 49
    innemâ : ancak, yalnız, sadece
  1342. 22-Hac 50
    lehum magfiretun : onlar için mağfiret
  1343. 22-Hac 52
    ve erselnâ : ve göndermedik
  1344. 22-Hac 52
    : şey
  1345. 22-Hac 53
    yulkı : şey(ler) ilka eder, ulaştırır
  1346. 22-Hac 53
    maradun : maraz, hastalık
  1347. 22-Hac 58
    mâtû : öldüler
  1348. 22-Hac 60
    : şey
  1349. 22-Hac 62
    : şey(ler)
  1350. 22-Hac 63
    min es semâi : semadan
  1351. 22-Hac 63
    mâen : su
  1352. 22-Hac 64
    : şey(ler)
  1353. 22-Hac 64
    fî es semâvâti : semalarda
  1354. 22-Hac 64
    ve : ve şey(ler)
  1355. 22-Hac 65
    : şeyleri
  1356. 22-Hac 65
    es semâe : sema
  1357. 22-Hac 68
    bimâ : şeyleri
  1358. 22-Hac 69
    : şey hakkında
  1359. 22-Hac 70
    : şeyleri
  1360. 22-Hac 70
    fî es semâi : semalarda
  1361. 22-Hac 71
    : şeylere
  1362. 22-Hac 71
    ve : ve şeylere
  1363. 22-Hac 71
    ve : ve yoktur
  1364. 22-Hac 72
    el masîru : dönüş, dönüş yeri
  1365. 22-Hac 73
    ve el matlûbu : ve (kendisinden) talep edilen, istenen
  1366. 22-Hac 74
    kaderû allâhe : Allah'ı takdir edemediler
  1367. 22-Hac 76
    beyne eydî-him : onların önlerindeki şeyi (elleri arasındakini)
  1368. 22-Hac 76
    ve halfe-hum : ve onların arkalarındaki şeyi
  1369. 22-Hac 78
    ve ceale : ve kılmadı, yapmadı
  1370. 22-Hac 78
    semma-kum : sizi isimlendirdi
  1371. 23-Mü'minûn 6
    meleket : sahip oldukları şeyler
  1372. 23-Mü'minûn 6
    eymânu-hum : onların elleri
  1373. 23-Mü'minûn 8
    li emânâti-him : emanetlerine
  1374. 23-Mü'minûn 17
    ve kunnâ : ve biz değiliz
  1375. 23-Mü'minûn 18
    min es semâi : semadan
  1376. 23-Mü'minûn 18
    mâen : su
  1377. 23-Mü'minûn 21
    mimmâ (min ) : şeyden
  1378. 23-Mü'minûn 23
    lekum : sizin için yoktur
  1379. 23-Mü'minûn 24
    : şey
  1380. 23-Mü'minûn 24
    semi'nâ : işitmedik
  1381. 23-Mü'minûn 26
    bimâ : sebebiyle, olduğu için
  1382. 23-Mü'minûn 32
    : yoktur
  1383. 23-Mü'minûn 33
    hâzâ : bu değildir
  1384. 23-Mü'minûn 33
    mimmâ (min ) : şeylerden
  1385. 23-Mü'minûn 33
    mimmâ (min ) : şeylerden
  1386. 23-Mü'minûn 36
    limâ : şeye
  1387. 23-Mü'minûn 37
    ve nahnu : ve biz değiliz
  1388. 23-Mü'minûn 38
    ve nahnu : ve biz değiliz
  1389. 23-Mü'minûn 39
    bimâ : den dolayı, sebebiyle
  1390. 23-Mü'minûn 40
    ammâ (an ) kalîlin : az (kısa zamanda)
  1391. 23-Mü'minûn 43
    tesbiku : öne geçmez, erkene alamaz
  1392. 23-Mü'minûn 43
    ve yeste'hırûne : ve ertelemez, erteleyemez, tehir edemez
  1393. 23-Mü'minûn 44
    kullemâ : her defasında
  1394. 23-Mü'minûn 47
    ve kavmu-humâ : ve ikisinin kavmi
  1395. 23-Mü'minûn 48
    kezzebû-humâ : ikisini yalanladılar
  1396. 23-Mü'minûn 50
    ve âveynâ-humâ : ve ikisini barındırdık, yerleştirdik
  1397. 23-Mü'minûn 50
    ve maînin : ve akan su
  1398. 23-Mü'minûn 51
    bimâ : şeyleri
  1399. 23-Mü'minûn 53
    bimâ : şeyle, şeyi
  1400. 23-Mü'minûn 55
    ennemâ : ancak, sadece, olduğunu
  1401. 23-Mü'minûn 55
    min mâlin : maldan
  1402. 23-Mü'minûn 60
    âtev : verecekleri şey
  1403. 23-Mü'minûn 63
    a'mâlun : ameller
  1404. 23-Mü'minûn 68
    : şey
  1405. 23-Mü'minûn 71
    es semâvâtu : semalar
  1406. 23-Mü'minûn 75
    : şey
  1407. 23-Mü'minûn 76
    mestekânû ( istekânû) : boyun eğmediler
  1408. 23-Mü'minûn 76
    ve yetedarreûne : ve yalvarıp dua etmiyorlar
  1409. 23-Mü'minûn 78
    kalîlen : ne kadar az
  1410. 23-Mü'minûn 81
    kâle : dedikleri şeyler, söyledikleri
  1411. 23-Mü'minûn 86
    es semâvâti : semalar
  1412. 23-Mü'minûn 91
    ve kâne : ve olmamıştır, yoktur
  1413. 23-Mü'minûn 91
    bimâ halaka : yarattığı şey
  1414. 23-Mü'minûn 91
    ammâ (an ) : şeylerden
  1415. 23-Mü'minûn 92
    ammâ (an ) : şeyden
  1416. 23-Mü'minûn 93
    immâ : veya, eğer
  1417. 23-Mü'minûn 93
    : şey
  1418. 23-Mü'minûn 95
    : şeyi
  1419. 23-Mü'minûn 96
    bi : şeyleri
  1420. 23-Mü'minûn 100
    : içinde, o şeyde, hakkında
  1421. 23-Mü'minûn 111
    bimâ : dolayısıyla, sebebiyle
  1422. 23-Mü'minûn 115
    ennemâ : olduğunu
  1423. 23-Mü'minûn 117
    maallâhi (mae allâhi) : Allah ile beraber
  1424. 23-Mü'minûn 117
    innemâ : ancak, sadece
  1425. 24-Nûr 2
    min-humâ : ikisinden
  1426. 24-Nûr 2
    bi himâ : ikisini, ikisine
  1427. 24-Nûr 2
    azâbe-humâ : ikisinin azabı
  1428. 24-Nûr 4
    semânîne : seksen (80)
  1429. 24-Nûr 11
    mektesebe (ma iktesebe) : kazandığı şey
  1430. 24-Nûr 14
    : şey
  1431. 24-Nûr 15
    : şeyi
  1432. 24-Nûr 16
    yekûnu : olmaz
  1433. 24-Nûr 21
    zekâ : tezkiye olmaz
  1434. 24-Nûr 24
    bimâ : şeyleri
  1435. 24-Nûr 26
    mimmâ : şey(ler)den
  1436. 24-Nûr 26
    magfiretun : mağfiret, günahların sevaba çevrilmesi
  1437. 24-Nûr 28
    bimâ : şeyleri
  1438. 24-Nûr 29
    : şey
  1439. 24-Nûr 29
    ve : ve şey
  1440. 24-Nûr 30
    bimâ : şeylerden
  1441. 24-Nûr 31
    : şey
  1442. 24-Nûr 31
    meleket eymânu-hunne : (onların) ellerinin altında sahip oldukları, (cariyeler)
  1443. 24-Nûr 31
    yuhfîne : gizlediklerini
  1444. 24-Nûr 32
    el eyâ : eşi (karısı) olmayan erkekler,
  1445. 24-Nûr 32
    ve imâi-kum : ve eşi olmayan kadınlarınız
  1446. 24-Nûr 33
    mimmâ (min ) : şeyden
  1447. 24-Nûr 33
    meleket eymânu-kum : ellerinizin altında sahip olduğunuz
  1448. 24-Nûr 33
    min mâli : maldan
  1449. 24-Nûr 35
    es semâvâti : semalar
  1450. 24-Nûr 38
    amilû : yaptıkları şeyler
  1451. 24-Nûr 39
    a'mâlu-hum : onların amelleri
  1452. 24-Nûr 39
    mâen : su
  1453. 24-Nûr 40
    ke zulumâtin : karanlıklar gibidir
  1454. 24-Nûr 40
    zulumâtun : karanlıklar
  1455. 24-Nûr 40
    lehu : onun için yoktur
  1456. 24-Nûr 41
    fî es semâvâti : semalarda
  1457. 24-Nûr 41
    bimâ : şeyleri
  1458. 24-Nûr 42
    es semâvâti : semalar
  1459. 24-Nûr 42
    el masîru : dönüş
  1460. 24-Nûr 43
    min es semâi : semadan
  1461. 24-Nûr 45
    min mâin : sudan
  1462. 24-Nûr 45
    yeşâu : dilediğini, dilediği şeyi
  1463. 24-Nûr 47
    ve ulâike : ve onlar değiller
  1464. 24-Nûr 50
    maradun : hastalık
  1465. 24-Nûr 51
    innemâ : ancak, sadece
  1466. 24-Nûr 53
    eymâni-him : yeminleri
  1467. 24-Nûr 53
    ma'rûfetun : bilinen, taktir edilen
  1468. 24-Nûr 53
    bimâ ta'melûne : yaptığınız şeylerden
  1469. 24-Nûr 54
    fe innemâ : o zaman sadece, yalnız
  1470. 24-Nûr 54
    : şey
  1471. 24-Nûr 54
    : şey
  1472. 24-Nûr 54
    ve : ve değildir
  1473. 24-Nûr 55
    kemestahlefellezîne (kemâ istahlefe ellezîne) : halife tayin ettiğimiz kimseler gibi
  1474. 24-Nûr 57
    el masîru : bir dönüş (yeri)
  1475. 24-Nûr 58
    ellezîne meleket eymânu-kum : ellerinizin altında sahip olduklarınız (köleleriniz, cariyeleriniz)
  1476. 24-Nûr 61
    el a' : â, kör
  1477. 24-Nûr 61
    el marîdı : hasta
  1478. 24-Nûr 61
    ev buyûti a'mâmi-kum : veya amcalarınızın evleri
  1479. 24-Nûr 61
    ev buyûti ammâti-kum : veya halalarınızın evleri
  1480. 24-Nûr 61
    melektum : sahip olduğunuz şey
  1481. 24-Nûr 62
    innemâ : ancak, sadece, fakat
  1482. 24-Nûr 64
    : şeyler
  1483. 24-Nûr 64
    fî es semâvâti : göklerdeki
  1484. 24-Nûr 64
    : şeyi
  1485. 24-Nûr 64
    bi amilû : yaptıkları şeyler
  1486. 25-Furkan 2
    es semâvâti : semalar, gökler
  1487. 25-Furkan 6
    fî es semâvâti : göklerde
  1488. 25-Furkan 7
    li : niçin, nasıl
  1489. 25-Furkan 15
    ve masîren : ve dönüş yeri
  1490. 25-Furkan 16
    : şeyler
  1491. 25-Furkan 17
    ve : ve şeyler
  1492. 25-Furkan 18
    kâne : olmadı, olmaz
  1493. 25-Furkan 19
    bimâ : den dolayı
  1494. 25-Furkan 19
    testetîûne : gücünüz yetmez, muktedir olamazsınız
  1495. 25-Furkan 20
    ve erselnâ : ve göndermedik
  1496. 25-Furkan 22
    mahcûren : yasak edilmiş, haram edilmiş, men edilmiş
  1497. 25-Furkan 23
    ilâ amilû : yaptıkları şeylere
  1498. 25-Furkan 24
    makîlen \n(kâilun) : öğle uykusu uyunan yer, dinlenme yeri \n: (öğle uyku vakti, dinlenme zamanı)
  1499. 25-Furkan 25
    es semâu : sema, gök
  1500. 25-Furkan 25
    bi el gamâmi : bulutlar ile
  1501. 25-Furkan 26
    li er rahmâni : rahman için
  1502. 25-Furkan 37
    lemmâ : olduğu zaman
  1503. 25-Furkan 40
    matara : yağmur
  1504. 25-Furkan 48
    mines semâi : semadan, gökten
  1505. 25-Furkan 48
    mâen : su
  1506. 25-Furkan 49
    mimmâ : şeyden
  1507. 25-Furkan 53
    beyne-humâ : ikisinin arası
  1508. 25-Furkan 53
    mahcûren : engellenen, mani olunan
  1509. 25-Furkan 54
    min el mâi : sudan
  1510. 25-Furkan 55
    : şey
  1511. 25-Furkan 56
    ve erselnâ-ke : ve biz seni göndermedik
  1512. 25-Furkan 57
    es'elu-kum : sizden istemiyorum
  1513. 25-Furkan 59
    es semâvâti : semalar, gökler
  1514. 25-Furkan 59
    ve beynehumâ : ve ikisi arasındaki şeyler
  1515. 25-Furkan 59
    er rahmânu : Rahmân
  1516. 25-Furkan 60
    li er rahmâni : Rahmân'a
  1517. 25-Furkan 60
    ve er rahmânu : ve Rahmân nedir
  1518. 25-Furkan 60
    te'muru-nâ : bize emrettiğin şey
  1519. 25-Furkan 61
    fî es semâi : semada, gökte
  1520. 25-Furkan 63
    er rahmâni : Rahmân
  1521. 25-Furkan 74
    imâmen : imam
  1522. 25-Furkan 75
    bi : sebebiyle, dolayısıyla
  1523. 25-Furkan 77
    ya'beu : değer vermez
  1524. 26-Şuarâ 4
    min es semâi : semadan, gökten
  1525. 26-Şuarâ 5
    ve ye'tî-him : ve onlara gelmez
  1526. 26-Şuarâ 5
    min er rahmâni : Rahmân'dan
  1527. 26-Şuarâ 6
    : şey
  1528. 26-Şuarâ 8
    ve kâne : ve olmadı
  1529. 26-Şuarâ 21
    lemmâ : olduğu zaman, olduğundan dolayı
  1530. 26-Şuarâ 23
    ve : ve nedir
  1531. 26-Şuarâ 24
    es semâvâti : semalar, gökler
  1532. 26-Şuarâ 24
    ve : ve şeyler
  1533. 26-Şuarâ 24
    beyne-humâ : ikisi arasında
  1534. 26-Şuarâ 28
    ve el magribi : ve batı
  1535. 26-Şuarâ 28
    ve : ve şeyler
  1536. 26-Şuarâ 28
    beyne-humâ : ikisi arasında
  1537. 26-Şuarâ 35
    mâzâ : ne
  1538. 26-Şuarâ 38
    ma'lûmin : bilinen
  1539. 26-Şuarâ 41
    lemmâ : olduğu zaman
  1540. 26-Şuarâ 43
    : şey
  1541. 26-Şuarâ 45
    : şey
  1542. 26-Şuarâ 49
    ecmaîne : topluca, hepsi
  1543. 26-Şuarâ 58
    ve makâmin : ve makamlar
  1544. 26-Şuarâ 61
    fe lemmâ : olduğu zaman
  1545. 26-Şuarâ 62
    maiye : benimle beraber
  1546. 26-Şuarâ 65
    ecmaîne : topluca, hepsi
  1547. 26-Şuarâ 67
    ve kâne : ve olmadı, değiller
  1548. 26-Şuarâ 70
    : şey nedir
  1549. 26-Şuarâ 75
    : ne, şey
  1550. 26-Şuarâ 80
    maridtu : ben hasta oldum
  1551. 26-Şuarâ 88
    mâlun : mal
  1552. 26-Şuarâ 92
    : şey
  1553. 26-Şuarâ 99
    ve : ve olmadı
  1554. 26-Şuarâ 100
    : yok
  1555. 26-Şuarâ 103
    ve kâne : ve olmadı, değil
  1556. 26-Şuarâ 109
    ve es'elu-kum : ve sizden istemiyorum
  1557. 26-Şuarâ 112
    ve : ve olmadı, yok
  1558. 26-Şuarâ 112
    bimâ : şey hakkında
  1559. 26-Şuarâ 114
    ve : ve değil
  1560. 26-Şuarâ 118
    maiye : benimle beraber
  1561. 26-Şuarâ 121
    ve kâne : ve olmadı
  1562. 26-Şuarâ 127
    ve es'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
  1563. 26-Şuarâ 132
    bimâ : şeylerle
  1564. 26-Şuarâ 138
    ve : ve değil
  1565. 26-Şuarâ 139
    ve kâne : ve olmadı
  1566. 26-Şuarâ 145
    ve es'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
  1567. 26-Şuarâ 146
    : şey
  1568. 26-Şuarâ 153
    innemâ : ancak, sadece
  1569. 26-Şuarâ 154
    : değil
  1570. 26-Şuarâ 155
    ma'lûmin : belirlenen, bilinen
  1571. 26-Şuarâ 158
    ve kâne : ve olmadı
  1572. 26-Şuarâ 164
    ve es'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
  1573. 26-Şuarâ 166
    : şeyi
  1574. 26-Şuarâ 169
    mimmâ (min ) : şeyden
  1575. 26-Şuarâ 170
    ecmaîne : hepsi
  1576. 26-Şuarâ 173
    mataran : yağmur
  1577. 26-Şuarâ 173
    mataru : yağmuru
  1578. 26-Şuarâ 174
    ve kâne : ve olmadı
  1579. 26-Şuarâ 180
    ve es'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
  1580. 26-Şuarâ 185
    innemâ : ancak, sadece
  1581. 26-Şuarâ 186
    ve : ve değil
  1582. 26-Şuarâ 187
    min es semâi : gökyüzünden
  1583. 26-Şuarâ 188
    bi : şeyi
  1584. 26-Şuarâ 190
    ve kâne : ve olmadı
  1585. 26-Şuarâ 197
    ulemâu : ulemalar, âlimler
  1586. 26-Şuarâ 199
    kânû : olmadılar
  1587. 26-Şuarâ 206
    : şey
  1588. 26-Şuarâ 207
    agnâ an-hum : onlara fayda vermez
  1589. 26-Şuarâ 207
    : şey
  1590. 26-Şuarâ 208
    ve ehleknâ : ve biz helâk etmedik
  1591. 26-Şuarâ 209
    ve kunnâ : ve biz olmadık
  1592. 26-Şuarâ 210
    ve tenezzelet : ve indirmedi
  1593. 26-Şuarâ 211
    ve yenbagî : ve yakışmaz
  1594. 26-Şuarâ 211
    ve yestetîûne : ve muktedir olamazlar, güçleri yetmez
  1595. 26-Şuarâ 212
    ma'zûlûne : azledilmiş olanlar, uzak tutulmuş, men edilmiş olanlar
  1596. 26-Şuarâ 216
    mimmâ (min ) : şeyden
  1597. 26-Şuarâ 226
    : şeyler
  1598. 26-Şuarâ 227
    zulimû : (kendilerine) zulüm yapıldılar
  1599. 27-Neml 4
    a'mâle-hum : onların amelleri, amelleri
  1600. 27-Neml 8
    lemmâ : olduğu zaman
  1601. 27-Neml 10
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  1602. 27-Neml 13
    lemmâ : olduğu zaman
  1603. 27-Neml 15
    ve suleymâne : ve Süleyman
  1604. 27-Neml 16
    suleymânu : Süleyman
  1605. 27-Neml 17
    li suleymâne : Süleyman için
  1606. 27-Neml 18
    suleymânu : Süleyman
  1607. 27-Neml 20
    -liye : niçin ben
  1608. 27-Neml 22
    bi : şeyi
  1609. 27-Neml 24
    a'mâle-hum : onların amelleri, yaptıkları
  1610. 27-Neml 25
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1611. 27-Neml 25
    tuhfûne : sizin sakladığınız şeyi
  1612. 27-Neml 25
    ve tu'linûne : ve açıkladığınız şeyi
  1613. 27-Neml 28
    mâzâ : ne, neye
  1614. 27-Neml 30
    min suleymâne : Süleyman'dan
  1615. 27-Neml 30
    er rahmâni : rahman olan
  1616. 27-Neml 32
    kuntu : ben olmadım
  1617. 27-Neml 33
    mâzâ : ne, neyi
  1618. 27-Neml 36
    lemmâ : olduğu zaman
  1619. 27-Neml 36
    suleymâne : Süleyman
  1620. 27-Neml 36
    mâlin : mal
  1621. 27-Neml 36
    : şey
  1622. 27-Neml 36
    mimmâ (min ) : şeyden
  1623. 27-Neml 39
    min makâmi-ke : makamından
  1624. 27-Neml 40
    lemmâ : olduğu zaman
  1625. 27-Neml 40
    innemâ : sadece, yalnız
  1626. 27-Neml 42
    lemmâ : olduğu zaman
  1627. 27-Neml 43
    : şeyler
  1628. 27-Neml 44
    lemmâ : olduğu zaman
  1629. 27-Neml 44
    suleymâne : Süleyman
  1630. 27-Neml 49
    şehidnâ : biz şahit olmadık
  1631. 27-Neml 52
    bimâ : sebebiyle
  1632. 27-Neml 56
    kâne : olmadı
  1633. 27-Neml 58
    mataran : yağmur
  1634. 27-Neml 58
    mataru : yağmur
  1635. 27-Neml 59
    : şey
  1636. 27-Neml 60
    es semâvâti : semalar, gökler
  1637. 27-Neml 60
    min es semâi : semadan, gökten
  1638. 27-Neml 60
    mâen : su
  1639. 27-Neml 60
    kâne : olmadı
  1640. 27-Neml 62
    kalîlen : ne kadar az
  1641. 27-Neml 63
    zulumâti : karanlıklar
  1642. 27-Neml 63
    ammâ : şeylerden
  1643. 27-Neml 64
    min es semâi : semadan, göklerden
  1644. 27-Neml 65
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1645. 27-Neml 65
    ve yeş'urûne : ve şuurunda olmazlar, farkına varmazlar, bilincinde
  1646. 27-Neml 70
    mimmâ (min ) : şeyden
  1647. 27-Neml 74
    tukinnu : gizli tutulan şeyler
  1648. 27-Neml 74
    ve yu'linûne : ve açıkladıkları şeyler
  1649. 27-Neml 75
    : şey, ne
  1650. 27-Neml 75
    fî es semâi : semada, gökte
  1651. 27-Neml 81
    ve : ve değil
  1652. 27-Neml 84
    mâzâ : ne
  1653. 27-Neml 85
    bimâ : sebebiyle
  1654. 27-Neml 87
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1655. 27-Neml 88
    bimâ : şeylerden
  1656. 27-Neml 90
    : şey
  1657. 27-Neml 91
    innemâ : ancak, sadece
  1658. 27-Neml 92
    innemâ : ancak, sadece
  1659. 27-Neml 92
    innemâ : sadece
  1660. 27-Neml 93
    ve : ve değil
  1661. 27-Neml 93
    ammâ : şeylerden
  1662. 28-Kasas 6
    ve hâmâne : ve Haman (firavunun veziri)
  1663. 28-Kasas 6
    ve cunûde-humâ : ve ikisinin ordusu
  1664. 28-Kasas 6
    kânû : oldukları şeyi
  1665. 28-Kasas 8
    ve hâmâne : ve Haman (firavunun veziri)
  1666. 28-Kasas 8
    ve cunûde-humâ : ve ikisinin ordusu
  1667. 28-Kasas 14
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  1668. 28-Kasas 17
    bimâ : sebebiyle
  1669. 28-Kasas 19
    lemmâ : olduğu zaman
  1670. 28-Kasas 19
    lehumâ : ikisi
  1671. 28-Kasas 19
    kemâ : gibi
  1672. 28-Kasas 19
    ve turîdu : ve sen istemiyorsun
  1673. 28-Kasas 22
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  1674. 28-Kasas 23
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  1675. 28-Kasas 23
    mâe : su
  1676. 28-Kasas 23
    : nedir
  1677. 28-Kasas 23
    hatbu-kumâ : sizin (ikinizin) durumu
  1678. 28-Kasas 24
    lehumâ : onların ikisi
  1679. 28-Kasas 24
    li : şeye
  1680. 28-Kasas 25
    ıhdâ-humâ : (kızların) ikisinden biri
  1681. 28-Kasas 25
    : şey
  1682. 28-Kasas 25
    fe lemmâ : olduğu zaman
  1683. 28-Kasas 26
    ıhdâ-humâ : (kızların) ikisinden biri
  1684. 28-Kasas 27
    semâniye : sekiz (8)
  1685. 28-Kasas 27
    ve urîdu : ve ben istemiyorum
  1686. 28-Kasas 28
    eyyemâ : hangisi
  1687. 28-Kasas 28
    : şey(ler)
  1688. 28-Kasas 29
    lemmâ : olduğu zaman
  1689. 28-Kasas 30
    lemmâ : olduğu zaman
  1690. 28-Kasas 31
    lemmâ : olduğu zaman
  1691. 28-Kasas 34
    maiye : benimle beraber
  1692. 28-Kasas 35
    lekumâ : ikinize
  1693. 28-Kasas 35
    ileykumâ : ikinize
  1694. 28-Kasas 35
    entumâ : ikiniz
  1695. 28-Kasas 36
    lemmâ : olduğu zaman
  1696. 28-Kasas 36
    : değildir
  1697. 28-Kasas 36
    ve semi'nâ : ve biz işitmedik
  1698. 28-Kasas 38
    alimtu : ben bilmiyorum
  1699. 28-Kasas 38
    yâ hâmânu : ey Haman (firavunun veziri)
  1700. 28-Kasas 42
    min el makbûhîne : çirkinleştirilmiş, uzaklaştırılmış olanlardan
  1701. 28-Kasas 43
    min ba'di : sonra
  1702. 28-Kasas 44
    ve kunte : ve sen olmadın, sen değildin
  1703. 28-Kasas 44
    ve kunte : ve sen olmadın, sen değildin
  1704. 28-Kasas 45
    ve kunte : ve sen olmadın, sen değilsin
  1705. 28-Kasas 46
    ve kunte : ve sen olmadın, sen değildin
  1706. 28-Kasas 46
    etâ-hum : onlara gelmedi
  1707. 28-Kasas 47
    bimâ kaddemet : takdim ettikleri şey, yaptıkları şey
  1708. 28-Kasas 48
    lemmâ : olduğu zaman
  1709. 28-Kasas 48
    ûtıye : verilen şey
  1710. 28-Kasas 48
    bi : şeyi
  1711. 28-Kasas 49
    min humâ : ikisinden
  1712. 28-Kasas 50
    ennemâ : sadece, yalnız
  1713. 28-Kasas 54
    bimâ : sebebiyle
  1714. 28-Kasas 54
    ve mimmâ (min ) : ve şeyden
  1715. 28-Kasas 55
    a'mâlu-nâ : bizim amellerimiz
  1716. 28-Kasas 55
    a'mâlu-kum : sizin amelleriniz, sizin yaptıklarınız
  1717. 28-Kasas 58
    maîşete-hâ : onun geçimi
  1718. 28-Kasas 59
    ve kâne : ve olmadı
  1719. 28-Kasas 59
    ve kunnâ : ve biz olmadık, ve biz değiliz
  1720. 28-Kasas 60
    ve : ve şey
  1721. 28-Kasas 60
    ve : ve şey
  1722. 28-Kasas 63
    kemâ : gibi
  1723. 28-Kasas 63
    kânû : değillerdi, olmadılar
  1724. 28-Kasas 65
    mâzâ : ne
  1725. 28-Kasas 67
    emmâ : fakat
  1726. 28-Kasas 68
    : şey
  1727. 28-Kasas 68
    kâne : olmadı, değildir
  1728. 28-Kasas 68
    ammâ (an ) : şeylerden
  1729. 28-Kasas 69
    : şey
  1730. 28-Kasas 69
    ve : ve şeyler
  1731. 28-Kasas 75
    : şey
  1732. 28-Kasas 76
    : şeyler
  1733. 28-Kasas 77
    : şey
  1734. 28-Kasas 77
    kemâ : gibi
  1735. 28-Kasas 78
    innemâ : sadece, ancak
  1736. 28-Kasas 79
    : şey
  1737. 28-Kasas 81
    kâne : olmadı
  1738. 28-Kasas 81
    ve kâne : ve olmadı, değildi
  1739. 28-Kasas 84
    kânû : olmadılar
  1740. 28-Kasas 86
    ve kunte tercû : ve sen ümit etmezdin
  1741. 29-Ankebût 4
    : şey
  1742. 29-Ankebût 6
    innemâ : sadece
  1743. 29-Ankebût 8
    : şey ile
  1744. 29-Ankebût 8
    lâ tutı'humâ : o ikisine itaat etme
  1745. 29-Ankebût 8
    bimâ : şeyle, şeyi
  1746. 29-Ankebût 10
    bi : şey ile, şeyi
  1747. 29-Ankebût 12
    ve hum : ve onlar değil
  1748. 29-Ankebût 13
    ammâ : şeylerden
  1749. 29-Ankebût 17
    innemâ : sadece, fakat
  1750. 29-Ankebût 18
    aler resûli (alâ er resûli) : resûlün üzerine değil
  1751. 29-Ankebût 20
    summallâhu (summe allâhu) : sonra Allah
  1752. 29-Ankebût 22
    entum : siz değilsiniz
  1753. 29-Ankebût 22
    fî es semâi : semada, gökte
  1754. 29-Ankebût 22
    lekum : sizin yoktur
  1755. 29-Ankebût 24
    kâne : olmadı
  1756. 29-Ankebût 25
    : olmadı, değil
  1757. 29-Ankebût 25
    ve lekum : ve sizin için yoktur
  1758. 29-Ankebût 28
    : olmadı, yapmadı
  1759. 29-Ankebût 29
    kâne : olmadı
  1760. 29-Ankebût 31
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  1761. 29-Ankebût 33
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  1762. 29-Ankebût 34
    min es semâi : semadan
  1763. 29-Ankebût 34
    bimâ : şey sebebiyle
  1764. 29-Ankebût 38
    a'mâle-hum : onların amelleri, yaptıkları
  1765. 29-Ankebût 39
    ve hâmâne : ve Haman
  1766. 29-Ankebût 39
    ve kânû : ve olmadılar
  1767. 29-Ankebût 40
    kânâllâhu : Allah değildi, olmadı
  1768. 29-Ankebût 42
    yed'ûne : taptıkları şey(ler)
  1769. 29-Ankebût 43
    ya'kılu-hâ : onu akıl edemez
  1770. 29-Ankebût 44
    es semâvâti : semalar, gökler
  1771. 29-Ankebût 45
    : şey
  1772. 29-Ankebût 45
    : şey(ler), ne
  1773. 29-Ankebût 47
    yechadu : bile bile inkâr etmez
  1774. 29-Ankebût 48
    ve kunte : ve sen olmadın
  1775. 29-Ankebût 49
    yechadu : bile bile inkâr etmez
  1776. 29-Ankebût 50
    innema : sadece, ancak
  1777. 29-Ankebût 50
    ve innemâ : ve sadece, ancak
  1778. 29-Ankebût 52
    fî es semâvâti : göklerde olanı
  1779. 29-Ankebût 55
    : şey(ler)
  1780. 29-Ankebût 61
    es semâvâti : semalar, gökler
  1781. 29-Ankebût 63
    es semai (mines semai) : sema, gök (semadan, gökten)
  1782. 29-Ankebût 63
    mâen : su
  1783. 29-Ankebût 64
    : değil
  1784. 29-Ankebût 65
    lemmâ : olduğu zaman
  1785. 29-Ankebût 66
    bimâ : şeyleri
  1786. 29-Ankebût 68
    lemmâ : olduğu zaman
  1787. 3-Âl-i İmrân 3
    li- : şeyi
  1788. 3-Âl-i İmrân 5
    ve lâ fî es semâi : ve semâda, gökte
  1789. 3-Âl-i İmrân 7
    muhkemâtun : muhkem, hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan, kesin hükmedilmiş olan
  1790. 3-Âl-i İmrân 7
    fe emmâ ellezîne : fakat onlar
  1791. 3-Âl-i İmrân 7
    teşâbehe : muteşâbih olanlara, yorum gerektirenlere
  1792. 3-Âl-i İmrân 7
    ve ya'lemu : ve bilmez
  1793. 3-Âl-i İmrân 7
    ve yezzekkeru : ve tezekkür edemezler anlamını çıkartamazlar
  1794. 3-Âl-i İmrân 19
    ve ma ihtelefe : ve ihtilâfa düştükleri şey
  1795. 3-Âl-i İmrân 19
    câe-hum : onlara gelen şey
  1796. 3-Âl-i İmrân 20
    innemâ : sadece
  1797. 3-Âl-i İmrân 22
    a'mâlu-hum : onların amelleri
  1798. 3-Âl-i İmrân 22
    ve lehum : ve onlar için yoktur
  1799. 3-Âl-i İmrân 24
    eyyâmen ma'dûdâtin : sayılı günler
  1800. 3-Âl-i İmrân 24
    kânû yefterûne : iftira etmiş oldukları şeyler
  1801. 3-Âl-i İmrân 25
    izâ cema'nâ-hum : onları topladığımız zaman
  1802. 3-Âl-i İmrân 25
    kesebet : kazandığı şey
  1803. 3-Âl-i İmrân 26
    mâlike el mulki : mülkün maliki, sahibi
  1804. 3-Âl-i İmrân 28
    ve ilâ allâhi el masîru : ve dönüş Allah'adır
  1805. 3-Âl-i İmrân 29
    fî sudûri-kum : sinelerinizde olan
  1806. 3-Âl-i İmrân 29
    fî es semâvâti : göklerde olan şeyleri
  1807. 3-Âl-i İmrân 29
    ve fî el ardı : ve yerde olan şeyleri
  1808. 3-Âl-i İmrân 30
    amilet : ne yaptı ise, yaptığı şeyler,
  1809. 3-Âl-i İmrân 30
    ve amilet : ve ne yaptı ise, yaptığı şeyler,
  1810. 3-Âl-i İmrân 35
    fî batnî : karnımda olanı
  1811. 3-Âl-i İmrân 36
    fe lemmâ : fakat .... olunca
  1812. 3-Âl-i İmrân 36
    bi vadaat : neyi doğurduğunu
  1813. 3-Âl-i İmrân 37
    kullemâ dehale : her girişinde
  1814. 3-Âl-i İmrân 40
    allâhu yef'alu yeşâu : Allah dilediğini yapar
  1815. 3-Âl-i İmrân 44
    ve kunte : ve sen ... değildin
  1816. 3-Âl-i İmrân 44
    ve kunte : ve sen ... değildin
  1817. 3-Âl-i İmrân 47
    yeşâu : dilediği şey
  1818. 3-Âl-i İmrân 47
    fe innemâ : sadece
  1819. 3-Âl-i İmrân 49
    bi te'kulûne : yediğiniz şeyleri
  1820. 3-Âl-i İmrân 49
    ve teddehırûne : ve biriktirdiğiniz şeyleri
  1821. 3-Âl-i İmrân 50
    li- : şeyi, şeyleri
  1822. 3-Âl-i İmrân 52
    fe lemmâ : fakat, ... olunca
  1823. 3-Âl-i İmrân 53
    bi : şeye
  1824. 3-Âl-i İmrân 54
    el mâkirîne : hile yapanlar, tuzak kuranlar
  1825. 3-Âl-i İmrân 55
    fî- kuntum : sizin ... olduğunuz şeyde
  1826. 3-Âl-i İmrân 56
    fe emma : artık, fakat öyle ise
  1827. 3-Âl-i İmrân 56
    ve lehum : ve onlar için, onların yoktur
  1828. 3-Âl-i İmrân 57
    ve emmâ : ve lakin, fakat
  1829. 3-Âl-i İmrân 61
    câe-ke : sana gelen şey
  1830. 3-Âl-i İmrân 62
    ve min : ve ...'dan yoktur
  1831. 3-Âl-i İmrân 65
    ve unzilet : ve indirilmedi
  1832. 3-Âl-i İmrân 66
    lekum bihî : onun hakkında sizin ..... yoktur
  1833. 3-Âl-i İmrân 66
    leyse lekum : onun hakkında sizin ..... yoktur
  1834. 3-Âl-i İmrân 67
    kâne : olmadı
  1835. 3-Âl-i İmrân 67
    ve kâne : ve olmadı
  1836. 3-Âl-i İmrân 69
    ve yudıllûne : ve düşüremezler
  1837. 3-Âl-i İmrân 69
    ve yeş'urûne : ve farkında değiller
  1838. 3-Âl-i İmrân 73
    ûtîtum : size verilen şey
  1839. 3-Âl-i İmrân 75
    illâ dumte : ancak, devamlı olmadıkça
  1840. 3-Âl-i İmrân 77
    ve eymâni-him : ve yeminlerini
  1841. 3-Âl-i İmrân 78
    ve huve : ve o değildir
  1842. 3-Âl-i İmrân 78
    ve huve : ve o değildir
  1843. 3-Âl-i İmrân 79
    kâne : olmadı, olmaz, olamaz
  1844. 3-Âl-i İmrân 79
    bi : sebebiyle, ...'den dolay?
  1845. 3-Âl-i İmrân 79
    ve bimâ : ve sebebiyle, ...'den dolayı
  1846. 3-Âl-i İmrân 81
    lemâ : olduğu zaman
  1847. 3-Âl-i İmrân 81
    limâ : o şeyi
  1848. 3-Âl-i İmrân 83
    fî es semâvâti : semâlarda, göklerde
  1849. 3-Âl-i İmrân 84
    ve unzile : ve indirilen şeye
  1850. 3-Âl-i İmrân 84
    ve unzile : ve indirilen şeye
  1851. 3-Âl-i İmrân 84
    ve ismâîle : ve İsmâil (A.S)'a
  1852. 3-Âl-i İmrân 84
    ve ûtiye : ve verilen şeye
  1853. 3-Âl-i İmrân 86
    ba'de îmâni-him : îmânlarından sonra
  1854. 3-Âl-i İmrân 87
    ecmaîne : topluca, hepsi, bütün
  1855. 3-Âl-i İmrân 90
    ba'de îmâni-him : îmânlarından sonra
  1856. 3-Âl-i İmrân 91
    ve mâtû : ve öldüler
  1857. 3-Âl-i İmrân 91
    ve lehum : ve onlar için yoktur
  1858. 3-Âl-i İmrân 92
    mim- tuhibbûne : sevdiğiniz şeylerden
  1859. 3-Âl-i İmrân 92
    ve tunfikû : ve infak ettiğiniz şey
  1860. 3-Âl-i İmrân 93
    harrame : haram kıldığı şey(ler)
  1861. 3-Âl-i İmrân 95
    ve kâne : ve o olmadı
  1862. 3-Âl-i İmrân 97
    makâmu ibrâhîme : Hz. İbrâhîm'in makamı
  1863. 3-Âl-i İmrân 98
    alâ ta'melûne : yapmakta olduğunuz şeylere
  1864. 3-Âl-i İmrân 99
    ve allâhu : ve Allah değildir
  1865. 3-Âl-i İmrân 99
    ammâ (an ) ta'melûne : yaptığınız şeylerden, yaptıklarınızdan
  1866. 3-Âl-i İmrân 100
    ba'de îmâni-kum : îmânınızdan sonra
  1867. 3-Âl-i İmrân 104
    bi el ma'rûfi : mâruf ile, irfan ile, iyilikle
  1868. 3-Âl-i İmrân 105
    câe-hum : onlara gelen şey
  1869. 3-Âl-i İmrân 106
    fe emmâ : o zaman
  1870. 3-Âl-i İmrân 106
    îmâni-kum : sizin îmânınız, îmânınız
  1871. 3-Âl-i İmrân 106
    bimâ : şey ile, sebebiyle, dolayısıyla
  1872. 3-Âl-i İmrân 107
    ve emmâ : ve amma, amma ...ise
  1873. 3-Âl-i İmrân 108
    ve allâhu : ve Allah değildir
  1874. 3-Âl-i İmrân 109
    fî es semâvâti : göklerdeki şeyler, ne varsa
  1875. 3-Âl-i İmrân 109
    ve fî el ardı : ve yeryüzündeki, yerlerde olan ne varsa
  1876. 3-Âl-i İmrân 110
    bi el ma'rûfi : irfan ile
  1877. 3-Âl-i İmrân 112
    eyne : nerede olursa
  1878. 3-Âl-i İmrân 112
    zâlike bimâ : işte bu ... sebebiyle
  1879. 3-Âl-i İmrân 114
    bi el ma'rûfi : irfan ile, iyilik ile
  1880. 3-Âl-i İmrân 115
    ve yef'alû : ve yaptıkları şey
  1881. 3-Âl-i İmrân 117
    yunfikûne : infak edilen şeyler
  1882. 3-Âl-i İmrân 117
    ve zaleme-hum : ve onlara zulmetmedi
  1883. 3-Âl-i İmrân 118
    anittum : size sıkıntı verecek şeyler
  1884. 3-Âl-i İmrân 118
    ve tuhfî : ve gizledikleri şey
  1885. 3-Âl-i İmrân 120
    bi- : şeyi
  1886. 3-Âl-i İmrân 121
    makâide : durulacak yerler, mevziler (uygun yerler)
  1887. 3-Âl-i İmrân 122
    veliyyu-humâ : o ikisinin (onların) dostu
  1888. 3-Âl-i İmrân 126
    ve ceale-hu allâhu : ve Allah onu yapmadı
  1889. 3-Âl-i İmrân 126
    ve men nasru ( en nasru) : ve yardım (başka bir şekilde) olmaz
  1890. 3-Âl-i İmrân 129
    fî es semâvâti : göklerde ne varsa
  1891. 3-Âl-i İmrân 129
    ve fî el ardı : ve yeryüzünde, yerde ne varsa
  1892. 3-Âl-i İmrân 133
    ilâ magfiretin : mağfirete
  1893. 3-Âl-i İmrân 133
    es semâvâtu : semâlar, gökler
  1894. 3-Âl-i İmrân 135
    alâ fealû : yaptıkları şeyler üzerinde
  1895. 3-Âl-i İmrân 136
    magfiretun : bağışlanma, mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
  1896. 3-Âl-i İmrân 141
    ve li yumahhisa : kusursuz kılması, temize çıkarması
  1897. 3-Âl-i İmrân 142
    ve lemmâ : ve ancak, dışında, ...olmadıkça
  1898. 3-Âl-i İmrân 144
    ve muhammedun : ve Muhammed ... olmadı, değildir
  1899. 3-Âl-i İmrân 144
    e fe in mâte : şimdi eğer öldü ise ... mı
  1900. 3-Âl-i İmrân 145
    ve kâne : ve olmadı
  1901. 3-Âl-i İmrân 146
    fe vehenû : fakat gevşeklik göstermediler
  1902. 3-Âl-i İmrân 146
    li : şeyler için, şeyler sebebiyle
  1903. 3-Âl-i İmrân 146
    ve daufû : ve zayıflık göstermediler
  1904. 3-Âl-i İmrân 147
    ve kâne : ve olmadı
  1905. 3-Âl-i İmrân 151
    bi- eşrakû : ortak koşmaları sebebiyle
  1906. 3-Âl-i İmrân 151
    lem yunezzil bi-hî : indirmediği bir şey
  1907. 3-Âl-i İmrân 152
    erâ-kum : size gösterdiği şey
  1908. 3-Âl-i İmrân 152
    tuhıbbûne : sevdiğiniz şey
  1909. 3-Âl-i İmrân 153
    alâ fâte-kum : sizin elinizden çıkan şeylere
  1910. 3-Âl-i İmrân 153
    ve lâ : ve şeylere değil
  1911. 3-Âl-i İmrân 153
    bi- ta'melûne : sizin yaptıklarınız şeylere yaptıklarınıza
  1912. 3-Âl-i İmrân 154
    lâ yubdûne leke : sana açıklamadıkları bir şey
  1913. 3-Âl-i İmrân 154
    kutilnâ : biz öldürülmezdik
  1914. 3-Âl-i İmrân 154
    fî sudûri-kum : sinelerinizde olanı
  1915. 3-Âl-i İmrân 154
    ve li yumahhısa : ve temize çıkarmak (fitneden kurtarmak)
  1916. 3-Âl-i İmrân 154
    fî kulûbi-kum : kalplerinizde olandan
  1917. 3-Âl-i İmrân 155
    innemâ : fakat, ancak, oysa
  1918. 3-Âl-i İmrân 155
    bi ba'di : bazı şeylerden dolayı
  1919. 3-Âl-i İmrân 156
    mâtû : ölmezler
  1920. 3-Âl-i İmrân 156
    ve kutilû : ve öldürülmezlerdi
  1921. 3-Âl-i İmrân 156
    bi ta'melûne : yaptığınız şeyleri
  1922. 3-Âl-i İmrân 157
    le magfiretun : mutlaka mağfiret vardır (günahlar sevaba çevrilir)
  1923. 3-Âl-i İmrân 157
    mimmâ (min ) : şeylerden
  1924. 3-Âl-i İmrân 159
    fe bi- : o zaman sebebiyle
  1925. 3-Âl-i İmrân 161
    ve kâne : ve olmadı, olamaz
  1926. 3-Âl-i İmrân 161
    bi- galle : çaldığı şeyle
  1927. 3-Âl-i İmrân 161
    kesebet : kazandığı şey
  1928. 3-Âl-i İmrân 162
    ve bi'se el masîru : ve kötü varış yeri, dönüş yeri
  1929. 3-Âl-i İmrân 163
    bi ya'melûne : yaptıkları şeyleri, yaptıklarını
  1930. 3-Âl-i İmrân 165
    e ve lemmâ : ve ... olduğu zaman
  1931. 3-Âl-i İmrân 166
    ve asâbe-kum : ve size isabet eden şey
  1932. 3-Âl-i İmrân 167
    li el îmâni : îmâna
  1933. 3-Âl-i İmrân 167
    leyse : olmayan şey
  1934. 3-Âl-i İmrân 167
    bi yektumûne : gizledikleri şeyi
  1935. 3-Âl-i İmrân 168
    kutilû : öldürülmezlerdi
  1936. 3-Âl-i İmrân 170
    bi : şey ile
  1937. 3-Âl-i İmrân 172
    asâbe-hum : onlara isabet eden şey
  1938. 3-Âl-i İmrân 173
    îmânen : îmân
  1939. 3-Âl-i İmrân 175
    innemâ : ancak, sadece, fakat
  1940. 3-Âl-i İmrân 177
    bi el îmâni : îmân ile
  1941. 3-Âl-i İmrân 178
    ennemâ : ... olduğu, ... olması
  1942. 3-Âl-i İmrân 178
    innemâ : ancak, sadece
  1943. 3-Âl-i İmrân 179
    kâne : olmadı, değildir
  1944. 3-Âl-i İmrân 179
    alâ : şey (hal) üzere
  1945. 3-Âl-i İmrân 179
    ve kâne : ve olmadı, değildir
  1946. 3-Âl-i İmrân 180
    bi âtâ-humu allâhu : Allah'ın onlara verdiği şeyler
  1947. 3-Âl-i İmrân 180
    bahilû bi-hî : onun ile cimrilik ettikleri şey
  1948. 3-Âl-i İmrân 180
    mîrâsu es semâvâti : semâların, göklerin mirası
  1949. 3-Âl-i İmrân 180
    bi ta'melûne : yaptığınız şeyleri
  1950. 3-Âl-i İmrân 181
    kâlû : dedikleri şeyleri
  1951. 3-Âl-i İmrân 182
    bimâ : şeyler sebebiyle
  1952. 3-Âl-i İmrân 185
    ve innemâ : ve lakin, fakat, amma
  1953. 3-Âl-i İmrân 185
    ve el hayâtu ed dunyâ : ve dünya hayatı değildir
  1954. 3-Âl-i İmrân 187
    yeşterûne : yaptıkları alışveriş
  1955. 3-Âl-i İmrân 188
    bi etev : getirdikleri şey ile
  1956. 3-Âl-i İmrân 188
    bi lem yef'alû : yapmadıkları şey ile
  1957. 3-Âl-i İmrân 189
    mulku es semâvâti : semâların, göklerin mülkü
  1958. 3-Âl-i İmrân 190
    es semâvâti : semâlar, gökler
  1959. 3-Âl-i İmrân 191
    fî halkı es semâvâti : göklerin yaratılışı hakkında
  1960. 3-Âl-i İmrân 191
    halakte hâzâ : Sen bunu yaratmadın
  1961. 3-Âl-i İmrân 192
    ve li ez zâlimîne : ve zalimler için yoktur
  1962. 3-Âl-i İmrân 193
    li el îmâni : îmâna
  1963. 3-Âl-i İmrân 194
    vaadte-nâ : bize vaad ettiğin şeyi
  1964. 3-Âl-i İmrân 198
    ve inde allâhi : ve Allah'ın katındaki şeyler
  1965. 3-Âl-i İmrân 199
    ve unzile : ve indirilen şeye
  1966. 3-Âl-i İmrân 199
    ve unzile : ve indirilen şeye
  1967. 30-Rûm 8
    halaka : yaratmadı
  1968. 30-Rûm 8
    es semâvâti : semalar, gökler
  1969. 30-Rûm 8
    ve : ve şeyler
  1970. 30-Rûm 8
    beyne-humâ : ikisinin arasında
  1971. 30-Rûm 9
    mimmâ (min ) : onlardan, şeyden
  1972. 30-Rûm 9
    kâne : olmadı
  1973. 30-Rûm 16
    emmâ : ama, fakat
  1974. 30-Rûm 18
    es semâvâti : semalar, gökler
  1975. 30-Rûm 22
    es semâvâti : semalar, gökler
  1976. 30-Rûm 24
    ve tamaan : ve umut olarak
  1977. 30-Rûm 24
    min es semâi : semadan, gökten
  1978. 30-Rûm 24
    mâen : su
  1979. 30-Rûm 25
    es semâu : sema, gökyüzü
  1980. 30-Rûm 26
    es semâvâti : semalar, gökler
  1981. 30-Rûm 27
    es semâvâti : semalar, gökler
  1982. 30-Rûm 28
    : şey
  1983. 30-Rûm 28
    eymânu-kum : sağ el, elleriniz
  1984. 30-Rûm 28
    : şeyler
  1985. 30-Rûm 29
    : yoktur
  1986. 30-Rûm 32
    bimâ : şeyi
  1987. 30-Rûm 34
    bimâ : şeyler
  1988. 30-Rûm 35
    bimâ : şey
  1989. 30-Rûm 36
    bimâ : şey sebebiyle
  1990. 30-Rûm 39
    ve âteytum : ve size verdiğiniz şey
  1991. 30-Rûm 39
    ve âteytum : ve sizin verdiğiniz şey
  1992. 30-Rûm 40
    ammâ : şeylerden
  1993. 30-Rûm 41
    bimâ : şey sebebiyle
  1994. 30-Rûm 48
    fî es semâi : semada, gökte
  1995. 30-Rûm 53
    ve : ve değil
  1996. 30-Rûm 54
    yeşâu : dilediğini
  1997. 30-Rûm 55
    lebisû : kalmadılar
  1998. 30-Rûm 56
    ve el îmâne : ve îmân
  1999. 30-Rûm 57
    ma'ziratu-hum : onların mazeretleri
  2000. 31-Lokman 7
    lem yesma'-hâ : onu işitmedi (işitmiyor)
  2001. 31-Lokman 10
    es semâvâti : semalar, gökler
  2002. 31-Lokman 10
    min es semâi : semadan, göklerden
  2003. 31-Lokman 10
    mâen : su
  2004. 31-Lokman 11
    mâzâ : ne
  2005. 31-Lokman 12
    lukmân : Lokman
  2006. 31-Lokman 12
    innemâ : sadece
  2007. 31-Lokman 13
    lukmânu : Lokman
  2008. 31-Lokman 14
    el masîru : dönüş
  2009. 31-Lokman 15
    : şey ile
  2010. 31-Lokman 15
    lâ tutı'-humâ : onlara (o ikisine) itaat etme
  2011. 31-Lokman 15
    ve sâhib-humâ : ve ikisini sahip ol
  2012. 31-Lokman 15
    magrûfen : iyilikle, ma'rufla, güzellikle
  2013. 31-Lokman 15
    bi : şeyleri
  2014. 31-Lokman 16
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2015. 31-Lokman 17
    el ma'rûfi : ma'rûf
  2016. 31-Lokman 17
    esâbe-ke : sana isabet eden şey
  2017. 31-Lokman 20
    : şey
  2018. 31-Lokman 20
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2019. 31-Lokman 20
    ve : ve şey
  2020. 31-Lokman 21
    : şey
  2021. 31-Lokman 21
    : şey
  2022. 31-Lokman 23
    bi : şey(ler)i
  2023. 31-Lokman 25
    es semâvâti : semalar, gökler
  2024. 31-Lokman 26
    : şey(ler)
  2025. 31-Lokman 26
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2026. 31-Lokman 27
    : şey
  2027. 31-Lokman 27
    nefidet : bitmez, tükenmez
  2028. 31-Lokman 27
    kelimâtullâhi (kelimâtu allâhi) : Allah'ın kelimeleri
  2029. 31-Lokman 28
    halku-kum : sizin yaratılmanız değil
  2030. 31-Lokman 29
    bi : şeyleri
  2031. 31-Lokman 30
    : şey(ler)
  2032. 31-Lokman 32
    lemmâ : olduğu zaman
  2033. 31-Lokman 32
    ve yechadu : ve bilerek inkâr etmez
  2034. 31-Lokman 34
    : şey
  2035. 31-Lokman 34
    ve tedrî : ve idrak etmez, idrak edemez, bilmez, bilemez
  2036. 31-Lokman 34
    mâzâ : ne(ler)
  2037. 31-Lokman 34
    ve tedrî : ve idrak etmez, idrak edemez, bilmez, bilemez
  2038. 32-Secde 3
    etâ-hum : onlara gelmedi
  2039. 32-Secde 4
    es semâvâti : semalar, gökler
  2040. 32-Secde 4
    ve beyne-humâ : ve ikisi arasındaki şeyler
  2041. 32-Secde 4
    lekum : sizin için yok
  2042. 32-Secde 5
    min es semâi : göklerden
  2043. 32-Secde 5
    mimmâ : şeyden
  2044. 32-Secde 8
    min mâin : sudan
  2045. 32-Secde 9
    teşkurûne : şükrediyorsunuz
  2046. 32-Secde 13
    ecmaîne : bütün, hepsi
  2047. 32-Secde 14
    bi : sebebiyle, dolayısıyla
  2048. 32-Secde 14
    bi : sebebiyle
  2049. 32-Secde 15
    innemâ : fakat, sadece, ancak
  2050. 32-Secde 16
    ve tamaan : ve umut ederek, ümitle
  2051. 32-Secde 16
    ve mimmâ (min ) : ve şeylerden
  2052. 32-Secde 17
    uhfiye : gizli olanı, saklı olanı, neler saklı
  2053. 32-Secde 17
    bi : şeyler sebebiyle
  2054. 32-Secde 19
    emmâ : ama, fakat
  2055. 32-Secde 19
    bi : sebebiyle, dolayısıyla
  2056. 32-Secde 20
    emmellezîne (emmâ ellezîne) : fakat onlar
  2057. 32-Secde 20
    kulle : her defa
  2058. 32-Secde 24
    lemmâ : ancak, olunca, oldukları için
  2059. 32-Secde 25
    fî- : şeylerde
  2060. 32-Secde 27
    el mâe : su
  2061. 32-Secde 29
    îmânu-hum : onların îmânları
  2062. 33-Ahzâb 2
    : şeye
  2063. 33-Ahzâb 2
    bi : şeyleri
  2064. 33-Ahzâb 4
    ceale allâhu : Allah kılmadı
  2065. 33-Ahzâb 4
    ve ceale : ve kılmadı, yapmadı
  2066. 33-Ahzâb 4
    ve ceale : ve kılmadı, yapmadı
  2067. 33-Ahzâb 5
    : o şey hakkında
  2068. 33-Ahzâb 5
    : şey
  2069. 33-Ahzâb 6
    ma'rûfen : maruf, iyilik olarak
  2070. 33-Ahzâb 9
    bimâ : şeyi, şeyleri
  2071. 33-Ahzâb 12
    maradun : hastalık, maraz, şüphe
  2072. 33-Ahzâb 12
    vaadenallâhu : Allah'ın vaadettiği şey
  2073. 33-Ahzâb 13
    ve : ve değil
  2074. 33-Ahzâb 14
    ve telebbesû : ve kalmazlar
  2075. 33-Ahzâb 19
    a'mâle-hum : onların amellerini
  2076. 33-Ahzâb 20
    kâtelû : savaşmazdı
  2077. 33-Ahzâb 22
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  2078. 33-Ahzâb 22
    vaadenallâhu : Allah'ın vaadettiği şey
  2079. 33-Ahzâb 22
    ve zâde-hum : ve onlara artırmadı
  2080. 33-Ahzâb 22
    îmânen : îmânları
  2081. 33-Ahzâb 23
    âhedûllâhe : Allah ile olan ahdleri
  2082. 33-Ahzâb 23
    ve beddelû : ve değiştirmediler
  2083. 33-Ahzâb 32
    yatmaallezî : (yatmaa ellezî )
  2084. 33-Ahzâb 32
    yatmaa : tamah eder, ümit eder
  2085. 33-Ahzâb 32
    maradun : maraz, hastalık
  2086. 33-Ahzâb 32
    ma'rûfen : maruf, ciddî
  2087. 33-Ahzâb 33
    innemâ : sadece, yalnız
  2088. 33-Ahzâb 34
    yutlâ : okunan şey
  2089. 33-Ahzâb 35
    ve el muslimâti : ve İslâm olan, Allah'a teslim olan, müslüman kadınlar
  2090. 33-Ahzâb 35
    ve es sâimâti : ve oruç tutan kadınlar
  2091. 33-Ahzâb 35
    magfireten : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
  2092. 33-Ahzâb 36
    ve : ve olmadı, olmaz
  2093. 33-Ahzâb 37
    : şey
  2094. 33-Ahzâb 37
    lemmâ : olduğu zaman
  2095. 33-Ahzâb 38
    kâne : yoktur, olmadı
  2096. 33-Ahzâb 38
    : şey
  2097. 33-Ahzâb 38
    makdûran : takdir edilmiş
  2098. 33-Ahzâb 40
    kâne : olmadı
  2099. 33-Ahzâb 43
    min ez zulumâti : karanlıklardan
  2100. 33-Ahzâb 49
    lekum : sizin için yoktur
  2101. 33-Ahzâb 50
    ve : ve şey
  2102. 33-Ahzâb 50
    yemînu-ke \n( meleket yemînu-ke) : senin elin \n: (elinin altında sahip olduğun)
  2103. 33-Ahzâb 50
    mimmâ (min ) : şeyden
  2104. 33-Ahzâb 50
    ammâti-ke : senin halan
  2105. 33-Ahzâb 50
    faradnâ : farz kıldığımız şeyi
  2106. 33-Ahzâb 50
    ve meleket eymânu-hum : ve onların elleri altında olan
  2107. 33-Ahzâb 51
    bimâ : şeyler ile
  2108. 33-Ahzâb 51
    : şey
  2109. 33-Ahzâb 52
    meleket : malik olduğu şey
  2110. 33-Ahzâb 52
    meleket yemînu-ke : elinin altında olan şey
  2111. 33-Ahzâb 53
    ve kâne : ve olmaz
  2112. 33-Ahzâb 55
    meleket : sahip oldukları şey
  2113. 33-Ahzâb 55
    eymânu-hunne : onların elleri
  2114. 33-Ahzâb 58
    mektesebû ( iktesebû) : kazandıkları şey
  2115. 33-Ahzâb 60
    maradun : maraz, hastalık
  2116. 33-Ahzâb 61
    eyne : nerede
  2117. 33-Ahzâb 63
    innemâ : sadece, yalnız
  2118. 33-Ahzâb 63
    ve yudrî-ke : ve sana bildirilmedi, sen bilemezsin
  2119. 33-Ahzâb 69
    mim- (min ) : şeylerden
  2120. 33-Ahzâb 71
    a'mâle-kum : sizin amelleriniz
  2121. 33-Ahzâb 72
    el emânete : emanet
  2122. 33-Ahzâb 72
    alâ es semâvâti : göklere
  2123. 34-Sebe 1
    : şey, şeyler
  2124. 34-Sebe 1
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2125. 34-Sebe 1
    ve : ve şey, şeyler
  2126. 34-Sebe 2
    yelicu : giren şey
  2127. 34-Sebe 2
    ve yahrucu : ve çıkan şey
  2128. 34-Sebe 2
    ve yenzilu : ve inen şey
  2129. 34-Sebe 2
    min es semâi : semadan, gökten
  2130. 34-Sebe 2
    ve ya'rucu : ve yükselen şey
  2131. 34-Sebe 3
    fî es semâvâti : semalarda
  2132. 34-Sebe 4
    magfiretun : mağfiret
  2133. 34-Sebe 9
    beyne eydî-him : ellerinin arasında, önlerinde olan şey
  2134. 34-Sebe 9
    ve halfe-hum : ve arkalarında olan şey
  2135. 34-Sebe 9
    min es semâi : göklerden
  2136. 34-Sebe 9
    min es semâi : semadan, göklerden
  2137. 34-Sebe 11
    bimâ : şey(leri)
  2138. 34-Sebe 12
    suleymâne : Süleyman
  2139. 34-Sebe 13
    yeşâu : dilediği şeyi
  2140. 34-Sebe 13
    ve temâsîle : ve timsaller
  2141. 34-Sebe 14
    lemmâ : olduğu zaman
  2142. 34-Sebe 14
    delle-hum : onlara delâlet (delillik) etmedi, ortaya çıkarmadı
  2143. 34-Sebe 14
    lemmâ : olduğu zaman
  2144. 34-Sebe 14
    lebisû : kalmazlardı
  2145. 34-Sebe 15
    ve şimâlin : ve soldan
  2146. 34-Sebe 17
    bimâ : sebebiyle, dolayısıyla
  2147. 34-Sebe 21
    ve kâne : ve yoktu, olmadı
  2148. 34-Sebe 22
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2149. 34-Sebe 22
    ve : ve yoktur
  2150. 34-Sebe 22
    fî-himâ : o ikisinde
  2151. 34-Sebe 22
    ve : ve değildir, yoktur
  2152. 34-Sebe 23
    mâzâ : ne
  2153. 34-Sebe 24
    min es semâvâti : semalardan, göklerden
  2154. 34-Sebe 25
    ammâ (an ) : şeylerden
  2155. 34-Sebe 25
    ammâ (an ) : şeylerden
  2156. 34-Sebe 28
    ve erselnâ-ke : ve seni göndermedik
  2157. 34-Sebe 33
    lemmâ : olduğu zaman
  2158. 34-Sebe 33
    : şey
  2159. 34-Sebe 34
    ve erselnâ : ve biz göndermedik
  2160. 34-Sebe 34
    bimâ : şeyi
  2161. 34-Sebe 35
    ve nahnu : ve biz değiliz
  2162. 34-Sebe 37
    ve : ve değil
  2163. 34-Sebe 37
    bimâ : sebebiyle
  2164. 34-Sebe 39
    ve : ve ne
  2165. 34-Sebe 43
    hâzâ : bu değil
  2166. 34-Sebe 43
    amma (an-) : şeylerden
  2167. 34-Sebe 43
    : değil
  2168. 34-Sebe 43
    lemmâ : olduğu zaman
  2169. 34-Sebe 44
    âteynâ-hum : biz onlara vermedik
  2170. 34-Sebe 44
    erselnâ : ve biz göndermedik
  2171. 34-Sebe 45
    ve belegû : ve erişmediler
  2172. 34-Sebe 45
    âteynâ-hum : onlara verdiklerimiz
  2173. 34-Sebe 46
    innemâ : ancak, sadece
  2174. 34-Sebe 46
    : değil, yoktur
  2175. 34-Sebe 47
    seeltu-kum : sizden istemedim
  2176. 34-Sebe 49
    ve yubdiû : ve ortaya çıkaramaz, zuhur ettiremez
  2177. 34-Sebe 49
    ve yuîdu : ve geri getiremez
  2178. 34-Sebe 50
    innemâ : ancak, sadece
  2179. 34-Sebe 50
    bimâ : sebebiyle
  2180. 34-Sebe 54
    yeştehûne : istek duydukları şeyler
  2181. 34-Sebe 54
    kemâ : gibi
  2182. 35-Fâtır 1
    es semâvâti : semalar, gökler
  2183. 35-Fâtır 1
    : şey
  2184. 35-Fâtır 2
    : şey, ne
  2185. 35-Fâtır 2
    ve : ve şey, ne
  2186. 35-Fâtır 3
    min es semâi : semadan, gökten
  2187. 35-Fâtır 6
    innemâ : ancak, sadece
  2188. 35-Fâtır 7
    magfiretun : mağfiret (günahlarının sevaba çevrilmesi)
  2189. 35-Fâtır 8
    bimâ : şeyleri
  2190. 35-Fâtır 11
    ve tahmilu : ve yüklenmez, gebe kalmaz
  2191. 35-Fâtır 11
    ve yuammeru : ve ömür verilmez, ömrü uzatılmaz
  2192. 35-Fâtır 12
    ve yestevî : ve musavi olmaz, eşit olmaz
  2193. 35-Fâtır 13
    yemlikûne : sahip olamazlar, malik olamazlar
  2194. 35-Fâtır 14
    mestecâbû ( istecâbu) : icabet etmezler
  2195. 35-Fâtır 17
    ve : ve değil
  2196. 35-Fâtır 18
    innemâ : ancak, sadece
  2197. 35-Fâtır 18
    innemâ : ancak, sadece
  2198. 35-Fâtır 18
    el masîru : dönüş
  2199. 35-Fâtır 19
    ve : ve değil, olmaz
  2200. 35-Fâtır 19
    el a' : â, kör, görmeyen
  2201. 35-Fâtır 20
    ez zulumâtu : karanlıklar
  2202. 35-Fâtır 22
    ve yestevî : ve musavî, eşit değil
  2203. 35-Fâtır 22
    ve : ve değil, olmaz
  2204. 35-Fâtır 27
    min es semâi : semadan, gökten
  2205. 35-Fâtır 27
    mâen : su
  2206. 35-Fâtır 28
    innemâ : sadece, ancak
  2207. 35-Fâtır 28
    el ulemâu : âlimler
  2208. 35-Fâtır 29
    mimmâ (min ) : şeylerden
  2209. 35-Fâtır 31
    limâ : şeyleri
  2210. 35-Fâtır 37
    yetezekkeru : tezekkür edebileceğiniz şey
  2211. 35-Fâtır 37
    fe : o zaman, artık yoktur
  2212. 35-Fâtır 38
    es semâvâti : semalar, gökler
  2213. 35-Fâtır 39
    makten : gazap, kızgınlık, öfke
  2214. 35-Fâtır 40
    mâzâ : ne, neyi
  2215. 35-Fâtır 40
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2216. 35-Fâtır 41
    es semâvâti : samalar, gökler
  2217. 35-Fâtır 41
    emseke-humâ : o ikisini tutar
  2218. 35-Fâtır 42
    eymâni-him : oların yeminleri
  2219. 35-Fâtır 42
    lemmâ : olduğu zaman
  2220. 35-Fâtır 42
    zâde-hum : onlara artırmadı
  2221. 35-Fâtır 44
    ve kâne : ve olmadı
  2222. 35-Fâtır 44
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2223. 35-Fâtır 45
    bi- : sebebiyle
  2224. 35-Fâtır 45
    tereke : terketmedi, bırakmadı
  2225. 36-Yâsin 6
    unzire : uyarılmadı
  2226. 36-Yâsin 11
    innemâ : fakat, ancak, sadece
  2227. 36-Yâsin 11
    er rahmâne : Rahmân
  2228. 36-Yâsin 11
    bi magfiretin : bir mağfiret ile
  2229. 36-Yâsin 12
    kaddemû : takdim ettikleri şeyleri
  2230. 36-Yâsin 12
    imâmin : önder, rehber, imam
  2231. 36-Yâsin 14
    kezzebû-humâ : ikisini tekzip ettiler, yalanladılar
  2232. 36-Yâsin 15
    entum : siz değilsiniz
  2233. 36-Yâsin 15
    ve enzele : ve indirmedi
  2234. 36-Yâsin 15
    er rahmânu : Rahmân
  2235. 36-Yâsin 17
    ve aleynâ : ve bizim üzerimizde (sorumluluk) yok
  2236. 36-Yâsin 22
    ve : ve şey, ne, niçin
  2237. 36-Yâsin 23
    er rahmânu : Rahmân
  2238. 36-Yâsin 27
    bimâ : sebebiyle, nedeniyle
  2239. 36-Yâsin 28
    ve enzelnâ : ve biz indirmedik
  2240. 36-Yâsin 28
    min es semâi : semadan, gökten
  2241. 36-Yâsin 28
    ve kunnâ : ve biz olmadık
  2242. 36-Yâsin 30
    ye'tî-him : onlara gelmedi
  2243. 36-Yâsin 32
    lemmâ : olduğu zaman
  2244. 36-Yâsin 35
    ve : ve şey
  2245. 36-Yâsin 36
    mimmâ (min ) : şeylerden
  2246. 36-Yâsin 36
    ve mimmâ (min ) : ve şeylerden
  2247. 36-Yâsin 42
    yerkebûne : bindiğiniz şeyler
  2248. 36-Yâsin 45
    beyne eydî-kum : elleriniz arasındaki, önünüzdeki şeyler
  2249. 36-Yâsin 45
    ve halfe-kum : ve arkanızdaki şeyler
  2250. 36-Yâsin 46
    ve te'tî-him : ve onlara gelmedi
  2251. 36-Yâsin 47
    mimmâ (min ) : şeylerden
  2252. 36-Yâsin 49
    yenzurûne : bakmazlar, gözlemiyorlar
  2253. 36-Yâsin 52
    vaade : vaadettiği
  2254. 36-Yâsin 52
    er rahmânu : Rahmân'ın
  2255. 36-Yâsin 54
    : şey
  2256. 36-Yâsin 57
    yeddeûne : istedikleri şeyler
  2257. 36-Yâsin 64
    bi : şey sebebiyle
  2258. 36-Yâsin 65
    bi- : şeyleri
  2259. 36-Yâsin 67
    fe mâstetâû ( istetâû) : o zaman güçleri yetmez
  2260. 36-Yâsin 69
    ve allemnâ-hu : ve biz ona öğretmedik
  2261. 36-Yâsin 69
    ve yenbagî : ve yakışmaz
  2262. 36-Yâsin 71
    mimmâ (min ) : şeylerden
  2263. 36-Yâsin 71
    mâlikûne : malik olanlar
  2264. 36-Yâsin 76
    yusirrûne : sır olan şeyler, sakladıkları şeyler
  2265. 36-Yâsin 76
    ve yu'linûne : ve aleni olan, açıkladıkları şeyler
  2266. 36-Yâsin 81
    es semâvâti : semalar, gökler
  2267. 36-Yâsin 82
    innemâ : sadece
  2268. 37-Sâffât 5
    es semâvâti : semalar, gökler
  2269. 37-Sâffât 5
    ve beyne-humâ : ve ikisi arasındakiler
  2270. 37-Sâffât 6
    es semâe : sema, gökyüzü
  2271. 37-Sâffât 7
    mâridin : asi ve azgın
  2272. 37-Sâffât 19
    innemâ : yalnızca, sadece
  2273. 37-Sâffât 22
    ve : ve şeyler
  2274. 37-Sâffât 25
    lekum : size ne oldu
  2275. 37-Sâffât 30
    ve kâne : ve olmadı
  2276. 37-Sâffât 39
    ve tuczevne : ve cezalandırılmazsınız
  2277. 37-Sâffât 39
    : şey
  2278. 37-Sâffât 41
    ma'lûmun : malûm, bilinen
  2279. 37-Sâffât 45
    min maînin : akan sudan, kaynaktan
  2280. 37-Sâffât 58
    nahnu : biz değiliz
  2281. 37-Sâffât 59
    ve nahnu : ve biz değiliz
  2282. 37-Sâffât 66
    mâliûne : dolduranlar, dolduracak olanlar
  2283. 37-Sâffât 85
    mâzâ : nedir
  2284. 37-Sâffât 87
    : ne, nedir
  2285. 37-Sâffât 92
    lekum : size ne oluyor, siz niçin, yoksa siz
  2286. 37-Sâffât 95
    : şey(ler)
  2287. 37-Sâffât 96
    ve : ve şey(ler)
  2288. 37-Sâffât 102
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  2289. 37-Sâffât 102
    mâzâ : ne
  2290. 37-Sâffât 102
    : şey
  2291. 37-Sâffât 103
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  2292. 37-Sâffât 103
    eslemâ : ikisi teslim oldu
  2293. 37-Sâffât 113
    ve min zurriyyeti-himâ : ve ikisinin zürriyetinden
  2294. 37-Sâffât 115
    ve necceynâ-humâ : ve ikisini kurtardık
  2295. 37-Sâffât 115
    ve kavme-humâ : ve ikisinin kavmi
  2296. 37-Sâffât 117
    ve âteynâ-humâ : ve ikisine verdik
  2297. 37-Sâffât 118
    ve hedeynâ-humâ : ve o ikisini hidayet ettik, ulaştırdık
  2298. 37-Sâffât 119
    aleyhimâ : ikisine
  2299. 37-Sâffât 122
    inne-humâ : muhakkak ki ikisi
  2300. 37-Sâffât 134
    ecmaîne : topluca, hepsi
  2301. 37-Sâffât 154
    : ne
  2302. 37-Sâffât 159
    ammâ (an ) : şey(ler)den
  2303. 37-Sâffât 161
    ve : ve şeyler
  2304. 37-Sâffât 162
    entum : siz değilsiniz
  2305. 37-Sâffât 164
    ve : ve yoktur
  2306. 37-Sâffât 164
    makâmun : makam, mekân
  2307. 37-Sâffât 164
    ma'lûmun : bilinen
  2308. 37-Sâffât 180
    ammâ (an ) : şey(ler)den
  2309. 38-Sâd 7
    semi'nâ : biz işitmedik
  2310. 38-Sâd 8
    lemmâ yezûkû : henüz tatmadılar
  2311. 38-Sâd 10
    es semâvâti : semalar, gökler
  2312. 38-Sâd 10
    ve : ve o şey
  2313. 38-Sâd 10
    beyne-humâ : ikisi arasında
  2314. 38-Sâd 11
    : olan şey
  2315. 38-Sâd 15
    ve yenzuru : ve gözlemiyorlar, beklemiyorlar
  2316. 38-Sâd 15
    : yok, olmaz
  2317. 38-Sâd 17
    alâ : şeye
  2318. 38-Sâd 19
    mahşûreten : birarada toplanmış
  2319. 38-Sâd 22
    hasmâni : iki hasım, iki davacı
  2320. 38-Sâd 24
    : ne kadar
  2321. 38-Sâd 24
    ennemâ : olduğunu
  2322. 38-Sâd 26
    bi : sebebiyle
  2323. 38-Sâd 27
    ve halaknâ : ve biz yaratmadık
  2324. 38-Sâd 27
    es semâe : sema, gökyüzü
  2325. 38-Sâd 27
    ve : ve şeyler
  2326. 38-Sâd 27
    beyne-humâ : ikisi arasında
  2327. 38-Sâd 30
    suleymâne : Süleyman
  2328. 38-Sâd 34
    suleymâne : Süleyman
  2329. 38-Sâd 48
    ismâîle : İsmail
  2330. 38-Sâd 53
    : şey
  2331. 38-Sâd 54
    lehu : onun yoktur
  2332. 38-Sâd 62
    lenâ : bize ne oluyor, biz niçin
  2333. 38-Sâd 65
    innemâ : sadece
  2334. 38-Sâd 65
    ve : ve yoktur
  2335. 38-Sâd 66
    es semâvâti : semalar, gökler
  2336. 38-Sâd 66
    ve beyne-humâ : ve ikisi arasında olanlar
  2337. 38-Sâd 69
    kâne : yoktu, olmadı
  2338. 38-Sâd 70
    ennemâ : olduğu
  2339. 38-Sâd 73
    ecmaûne : topluca, birarada
  2340. 38-Sâd 75
    : nedir
  2341. 38-Sâd 75
    li : şeye
  2342. 38-Sâd 81
    el ma'lûmi : bilinen
  2343. 38-Sâd 82
    ecmaîne : hepsi
  2344. 38-Sâd 85
    ecmaîne : hepsi
  2345. 38-Sâd 86
    es'elu-kum : sizden istemiyorum
  2346. 38-Sâd 86
    ve ene : ve ben değilim
  2347. 39-Zümer 3
    na'budu-hum : onlara tapmıyoruz, kulluk etmiyoruz
  2348. 39-Zümer 3
    : şey
  2349. 39-Zümer 4
    mimmâ (min ) : şeyden
  2350. 39-Zümer 4
    yeşâu : dilediği şey
  2351. 39-Zümer 5
    es semâvâti : semalar, gökler
  2352. 39-Zümer 6
    semâniyete : sekiz
  2353. 39-Zümer 6
    zulumâtin : karanlıklar
  2354. 39-Zümer 7
    bimâ : şeyi
  2355. 39-Zümer 8
    kâne : olmadı
  2356. 39-Zümer 9
    innemâ : ancak, sadece, ama
  2357. 39-Zümer 10
    innemâ : ancak, sadece, ama
  2358. 39-Zümer 15
    : şey
  2359. 39-Zümer 21
    es semâi : sema, gökyüzü, gök
  2360. 39-Zümer 21
    mâen : su
  2361. 39-Zümer 23
    : yoktur
  2362. 39-Zümer 24
    : şey
  2363. 39-Zümer 34
    : şey (ler)
  2364. 39-Zümer 36
    lehu : onun için yoktur
  2365. 39-Zümer 37
    : yoktur
  2366. 39-Zümer 38
    es semâvâti : semalar, gökler
  2367. 39-Zümer 38
    : şeyler
  2368. 39-Zümer 41
    innemâ : ancak, yalnız, sadece
  2369. 39-Zümer 41
    ve ente : ve sen değilsin
  2370. 39-Zümer 44
    es semâvâti : semalar, gökler
  2371. 39-Zümer 46
    es semâvâti : semalar, gökler
  2372. 39-Zümer 46
    : o şeyde
  2373. 39-Zümer 47
    : o şey
  2374. 39-Zümer 47
    : şey
  2375. 39-Zümer 48
    : şey
  2376. 39-Zümer 48
    : şey
  2377. 39-Zümer 49
    innemâ : ancak, yalnız, sadece
  2378. 39-Zümer 50
    agnâ : fayda vermedi
  2379. 39-Zümer 50
    : şey
  2380. 39-Zümer 51
    : şey
  2381. 39-Zümer 51
    : şey
  2382. 39-Zümer 51
    ve -hum : ve onlar değiller
  2383. 39-Zümer 55
    : şey
  2384. 39-Zümer 56
    alâ : şeye, şeylere
  2385. 39-Zümer 61
    bi mefâzetihim (bi fâzeti-him) : onların feyz sahibi olmaları sebebiyle
  2386. 39-Zümer 63
    es semâvâti : semalar, gökler
  2387. 39-Zümer 67
    ve kaderû : ve takdir edemediler
  2388. 39-Zümer 67
    ve es semâvâtu : ve semalar
  2389. 39-Zümer 67
    matviyyâtun : dürülmüş olarak
  2390. 39-Zümer 67
    ammâ (an ) : şeylerden
  2391. 39-Zümer 68
    es semâvâti : semalar, gökler
  2392. 39-Zümer 70
    : şey
  2393. 39-Zümer 70
    bi : o şeyi
  2394. 4-Nisâ 1
    min-humâ : onlardan
  2395. 4-Nisâ 2
    el yetâ : yetimlere
  2396. 4-Nisâ 3
    el yetâ : yetimler
  2397. 4-Nisâ 3
    tâbe : helâl olanı, hoşunuza gideni
  2398. 4-Nisâ 3
    meleket : sahip olduğu şey
  2399. 4-Nisâ 3
    eymânu-kum : (sizin) elinizin altındaki
  2400. 4-Nisâ 5
    ma'rûfen : iyilikle, iyi, güzel
  2401. 4-Nisâ 6
    el yetâ : yetimleri
  2402. 4-Nisâ 6
    bi el ma'rûfi : iyilikle, örfe uygun olarak
  2403. 4-Nisâ 7
    mimmâ (min ) : şeyden (miras, tereke)
  2404. 4-Nisâ 7
    mimmâ (min ) : şeyden (miras, tereke )
  2405. 4-Nisâ 7
    mimmâ (min ) : şeyden
  2406. 4-Nisâ 8
    ve el yetâ : ve yetimler
  2407. 4-Nisâ 8
    ma'rûfen : iyi, güzel
  2408. 4-Nisâ 10
    el yetâ : yetimler
  2409. 4-Nisâ 10
    innemâ : sadece
  2410. 4-Nisâ 11
    terake : bırakılan şey, mal, miras
  2411. 4-Nisâ 11
    min humâ : ikisinden
  2412. 4-Nisâ 11
    mimmâ (min ) : şeyden
  2413. 4-Nisâ 12
    terake : bırakılan şeyler
  2414. 4-Nisâ 12
    mimmâ (min ) : şeyden, şeylerden
  2415. 4-Nisâ 12
    mimmâ (min ) : şeyden, şeylerden
  2416. 4-Nisâ 12
    mimmâ (min ) : şeyden, şeylerden
  2417. 4-Nisâ 12
    min humâ : ikisinden
  2418. 4-Nisâ 16
    fe âzû-humâ : o taktirde artık ikisine eza edin
  2419. 4-Nisâ 16
    an-humâ : ikisinden
  2420. 4-Nisâ 17
    innemâ : fakat, ancak, sadece
  2421. 4-Nisâ 19
    : şey (şeyler)
  2422. 4-Nisâ 19
    bi el ma'rûfi : iyilikle
  2423. 4-Nisâ 22
    : şey, olan
  2424. 4-Nisâ 22
    : şey, olan
  2425. 4-Nisâ 22
    ve maktan : iğrenç, kızdırıcı husus
  2426. 4-Nisâ 23
    ve ammâtu-kum : ve halalarınız
  2427. 4-Nisâ 23
    : şey, olan
  2428. 4-Nisâ 24
    meleket : sahip olduğunuz
  2429. 4-Nisâ 24
    eymânu-kum : elinizin altında bulunan (cariyeler)
  2430. 4-Nisâ 24
    verâe zâlikum : bunların arkasında, dışında olanlar
  2431. 4-Nisâ 24
    fe mâstemta'tum : artık faydalanmak istediniz şey
  2432. 4-Nisâ 24
    fî- : o şey hakkında
  2433. 4-Nisâ 25
    min meleket : sahip olunanlardan
  2434. 4-Nisâ 25
    eymânu-kum : elinizin altında olan (cariyeleriniz)
  2435. 4-Nisâ 25
    bi îmâni-kum : sizin imânınızı
  2436. 4-Nisâ 25
    bi el ma'rûfi : ma'rufla, iyilikle, örf ve adete uygun olarak
  2437. 4-Nisâ 25
    alâ : ...'a olan şey
  2438. 4-Nisâ 31
    tunhevne : yasaklandığınız şeyler
  2439. 4-Nisâ 32
    faddala : üstün kıldığı şeyleri
  2440. 4-Nisâ 32
    mim- iktesebû : kazandıkları şeylerden
  2441. 4-Nisâ 32
    mimmâ iktesebne : (kadınların) kazandıkları şeylerden
  2442. 4-Nisâ 33
    mimmâ (min- ) : şeyden
  2443. 4-Nisâ 33
    eymânu-kum : sizin yeminleriniz
  2444. 4-Nisâ 34
    bi : sebebiyle, dolayısıyla
  2445. 4-Nisâ 34
    ve bi : ve sebebiyle, dolayısıyla
  2446. 4-Nisâ 34
    bi : sebebiyle, dolayısıyla
  2447. 4-Nisâ 35
    beyni-himâ : onların ikisinin arası
  2448. 4-Nisâ 35
    beyne-humâ : onların ikisinin arası
  2449. 4-Nisâ 36
    ve el yetâ : ve yetimler
  2450. 4-Nisâ 36
    meleket : sahip olduklarınız
  2451. 4-Nisâ 36
    eymânu-kum : ellerinizin altında
  2452. 4-Nisâ 37
    : şey
  2453. 4-Nisâ 39
    ve mâzâ : ve ne olur, niçin
  2454. 4-Nisâ 43
    : ne
  2455. 4-Nisâ 43
    mardâ : hasta
  2456. 4-Nisâ 43
    mâen : su
  2457. 4-Nisâ 46
    ve isma' : ve işit
  2458. 4-Nisâ 46
    ve isma' : ve duy, işit
  2459. 4-Nisâ 47
    bi- : şeye
  2460. 4-Nisâ 47
    li : şeyi, olanı
  2461. 4-Nisâ 47
    kemâ : gibi
  2462. 4-Nisâ 48
    : şey
  2463. 4-Nisâ 54
    : şey
  2464. 4-Nisâ 56
    kullemâ : her defasında
  2465. 4-Nisâ 58
    el emânâti : emanetler
  2466. 4-Nisâ 58
    niımmâ : ne güzel
  2467. 4-Nisâ 60
    bi- : şeye
  2468. 4-Nisâ 60
    ve : ve şey
  2469. 4-Nisâ 61
    : şey
  2470. 4-Nisâ 62
    bi- : sebebiyle, ...'dan dolayı
  2471. 4-Nisâ 63
    : şey
  2472. 4-Nisâ 64
    erselnâ : göndermedik
  2473. 4-Nisâ 65
    fî- : o şey hakkında
  2474. 4-Nisâ 65
    mimmâ (min ) : şeyden, ...'dan dolayı
  2475. 4-Nisâ 66
    fealû-hu : onu yapmadılar
  2476. 4-Nisâ 66
    : şey
  2477. 4-Nisâ 75
    ve : ve ne, niçin, ne oluyor
  2478. 4-Nisâ 77
    fe lemmâ : halbuki, ... olduğu zaman
  2479. 4-Nisâ 78
    eyne : nerede
  2480. 4-Nisâ 78
    li hâulâi : bunlara ne oluyor
  2481. 4-Nisâ 79
    : şey (ne ise)
  2482. 4-Nisâ 79
    ve : ve şey (ne ise)
  2483. 4-Nisâ 80
    erselnâ-ke : biz seni göndermedik
  2484. 4-Nisâ 81
    : şey
  2485. 4-Nisâ 88
    : ne, nedir, ne oluyor
  2486. 4-Nisâ 88
    bi- : sebebiyle
  2487. 4-Nisâ 89
    kemâ : gibi
  2488. 4-Nisâ 90
    ceale : olmadı
  2489. 4-Nisâ 91
    kullemâ : her zaman, her defa
  2490. 4-Nisâ 92
    ve : ve olmaz, olamaz
  2491. 4-Nisâ 94
    bi- : şeyleri
  2492. 4-Nisâ 96
    ve mağfireten : ve mağfiret
  2493. 4-Nisâ 97
    masîran : gidilen yer, varış yeri
  2494. 4-Nisâ 102
    min matarin : yağmurdan, yağmur sebebiyle
  2495. 4-Nisâ 102
    mardâ : hasta
  2496. 4-Nisâ 103
    itma'nentum : tatmin oldunuz, güvenliğe kavuştunuz, emin oldunuz
  2497. 4-Nisâ 104
    kemâ : gibi
  2498. 4-Nisâ 104
    : şey
  2499. 4-Nisâ 105
    bi- : şey ile, o şekilde
  2500. 4-Nisâ 108
    : şey
  2501. 4-Nisâ 108
    bi : şeyleri
  2502. 4-Nisâ 111
    fe innemâ : o taktirde sadece
  2503. 4-Nisâ 113
    yudıllûne : saptıramazlar
  2504. 4-Nisâ 113
    yadurrûne-ke : sana zarar veremez
  2505. 4-Nisâ 113
    : şey
  2506. 4-Nisâ 114
    ma'rûfin : irfan, iyilik
  2507. 4-Nisâ 114
    mardâti : rıza
  2508. 4-Nisâ 115
    : şey
  2509. 4-Nisâ 115
    : şey
  2510. 4-Nisâ 115
    masîran : gidilecek, varılacak yer
  2511. 4-Nisâ 116
    dûne : dışındak şeyler, başka
  2512. 4-Nisâ 120
    yeıdu-hum(u) : onlara vaad etmez
  2513. 4-Nisâ 121
    mahîsan : kaçış, kaçamak, kaçış yeri
  2514. 4-Nisâ 123
    bi emâniyyi-kum : sizin emaniyyeniz ile (kuruntularınızla)
  2515. 4-Nisâ 123
    ve lâ emâniyyi : ve emaniyye değil
  2516. 4-Nisâ 126
    : şeyler (ne varsa)
  2517. 4-Nisâ 126
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2518. 4-Nisâ 126
    ve : ve şeyler (ne varsa)
  2519. 4-Nisâ 127
    ve : ve şey
  2520. 4-Nisâ 127
    : şey
  2521. 4-Nisâ 127
    li el yetâ : yetimler için, yetimlere
  2522. 4-Nisâ 127
    ve : ve şey, ve ne
  2523. 4-Nisâ 128
    aleyhimâ : ikisinin üzerine, ikisine
  2524. 4-Nisâ 128
    beyne-humâ : onların ikisinin arası
  2525. 4-Nisâ 128
    bi : şeyleri
  2526. 4-Nisâ 131
    : şey, şeyler, olanlar
  2527. 4-Nisâ 131
    fî es semâvâti : semâlarda, göklerde
  2528. 4-Nisâ 131
    ve : ve şey, şeyler, olanlar
  2529. 4-Nisâ 131
    : şey, şeyler, olanlar
  2530. 4-Nisâ 131
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2531. 4-Nisâ 131
    ve : ve şey, şeyler, olanlar
  2532. 4-Nisâ 132
    : şey, şeyler, olanlar
  2533. 4-Nisâ 132
    fî es semâvâti : semâlarda, göklerde
  2534. 4-Nisâ 132
    ve : ve şey, şeyler, olanlar
  2535. 4-Nisâ 135
    bi-himâ : ikisine
  2536. 4-Nisâ 135
    bi : şeyi
  2537. 4-Nisâ 147
    yef'alu : yapmaz, olmaz
  2538. 4-Nisâ 153
    min es semâi : semâdan , gökten
  2539. 4-Nisâ 153
    : şey, şeyler
  2540. 4-Nisâ 155
    fe -- bi : fakat bu -- sebebiyle
  2541. 4-Nisâ 156
    azîman : azîm, büyük, çok büyük
  2542. 4-Nisâ 157
    katelû-hu : onu öldürmediler
  2543. 4-Nisâ 157
    salebû-hu : onu asmadılar
  2544. 4-Nisâ 157
    ....(illâ) : ...'den başka olmadı
  2545. 4-Nisâ 157
    ()....illâ : ...'den başka olmadı
  2546. 4-Nisâ 157
    katelû-hu : onu öldürmediler
  2547. 4-Nisâ 162
    bi : şeye
  2548. 4-Nisâ 162
    ve : ve şey
  2549. 4-Nisâ 163
    kemâ : gibi
  2550. 4-Nisâ 163
    ve ismâîle : ve Hz. İsmail
  2551. 4-Nisâ 163
    ve suleymâne : ve Hz. Süleyman
  2552. 4-Nisâ 166
    bi : şeye
  2553. 4-Nisâ 170
    : şey, şeyler
  2554. 4-Nisâ 170
    fî es semâvâti : semâlarda, göklerde
  2555. 4-Nisâ 171
    innemâ : ancak, sadece
  2556. 4-Nisâ 171
    innemâ : ancak, sadece
  2557. 4-Nisâ 171
    : şey, şeyler, olanlar
  2558. 4-Nisâ 171
    fî es semâvâti : semâlarda, göklerde
  2559. 4-Nisâ 171
    : şey, şeyler, olanlar
  2560. 4-Nisâ 173
    emmâ : ama, ...ise
  2561. 4-Nisâ 173
    emmâ : ama, ...ise
  2562. 4-Nisâ 175
    emmâ : ama, ise
  2563. 4-Nisâ 176
    : şey
  2564. 4-Nisâ 176
    lehumâ : o ikisinindir (iki kadının)
  2565. 4-Nisâ 176
    mimmâ (min ) : şeyden
  2566. 40-Mü'min 3
    el masîru : dönüş
  2567. 40-Mü'min 4
    yucâdilu : mücâdele etmez
  2568. 40-Mü'min 10
    maktu allâhi : Allah'ın gadabı, öfkesi
  2569. 40-Mü'min 10
    min makti-kum : sizin gadabınızdan
  2570. 40-Mü'min 10
    ilâ el îmâni : îmâna
  2571. 40-Mü'min 13
    min es semâi : semadan, gökten
  2572. 40-Mü'min 13
    ve yetezekkeru : ve tezekkür etmez
  2573. 40-Mü'min 17
    bimâ : dolayısıyla, sebebiyle
  2574. 40-Mü'min 18
    : yoktur
  2575. 40-Mü'min 19
    tuhfî : gizledikleri şeyler
  2576. 40-Mü'min 21
    ve kâne lehum : ve onlar için olmadı
  2577. 40-Mü'min 24
    ve hâmâne : ve Haman
  2578. 40-Mü'min 25
    lemmâ : olduğu zaman
  2579. 40-Mü'min 25
    ve : ve değil, olmadı
  2580. 40-Mü'min 28
    îmâne-hu : onun îmânı
  2581. 40-Mü'min 29
    : şey
  2582. 40-Mü'min 29
    erâ : benim gördüğüm şey, benim görüşüm
  2583. 40-Mü'min 29
    ve ehdî-kum : ve sizi hidayet etmem, ulaştırmam
  2584. 40-Mü'min 31
    ve allâhu yurîdu : ve Allah dilemez
  2585. 40-Mü'min 33
    : yoktur
  2586. 40-Mü'min 33
    lehu : onun için yoktur, bulunmaz
  2587. 40-Mü'min 34
    ziltum : zail olmadı, devam etti
  2588. 40-Mü'min 34
    mim- (min ) : şeyden
  2589. 40-Mü'min 35
    makten : şiddetli kızgınlık, öfke, gadap
  2590. 40-Mü'min 36
    mânubni (hâmânu ibni) : Haman inşa et, bina yap
  2591. 40-Mü'min 37
    es semâvâti : semalar, gökyüzü
  2592. 40-Mü'min 37
    ve : ve olmadı
  2593. 40-Mü'min 39
    innemâ : ama, fakat, sadece, ancak
  2594. 40-Mü'min 41
    lî : benim için nasıl (bir hal ki)
  2595. 40-Mü'min 42
    : şey
  2596. 40-Mü'min 43
    ennemâ : fakat, olan şey
  2597. 40-Mü'min 44
    : şey
  2598. 40-Mü'min 45
    mekerû : yaptıkları hileler
  2599. 40-Mü'min 50
    ve : ve değil
  2600. 40-Mü'min 52
    ma'ziretu-hum : onların mazeretleri, özürleri
  2601. 40-Mü'min 56
    hum : onlar değil
  2602. 40-Mü'min 57
    es semâvâti : semalar, gökler
  2603. 40-Mü'min 58
    : değil
  2604. 40-Mü'min 58
    el a' : â, kör
  2605. 40-Mü'min 58
    kalîlen : ne kadar az
  2606. 40-Mü'min 64
    ve es semâe : ve sema, gökyüzü
  2607. 40-Mü'min 66
    lemmâ : olduğu zaman
  2608. 40-Mü'min 68
    fe innemâ : o zaman sadece
  2609. 40-Mü'min 70
    bimâ : şeyleri
  2610. 40-Mü'min 73
    : şey(ler)
  2611. 40-Mü'min 75
    bimâ : sebebiyle, nedeniyle
  2612. 40-Mü'min 75
    bimâ : sebebiyle, nedeniyle
  2613. 40-Mü'min 77
    immâ : amma, ya, veya
  2614. 40-Mü'min 78
    ve kâne : ve değildir
  2615. 40-Mü'min 82
    agnâ : müstağni kılmadı, fayda vermedi
  2616. 40-Mü'min 82
    : şey
  2617. 40-Mü'min 83
    lemmâ : olduğu zaman
  2618. 40-Mü'min 83
    bimâ : o şeyle
  2619. 40-Mü'min 83
    : şey
  2620. 40-Mü'min 84
    lemmâ : olduğu zaman
  2621. 40-Mü'min 84
    bimâ : o şeyi
  2622. 40-Mü'min 85
    îmânu-hum : onların îmânı
  2623. 40-Mü'min 85
    lemmâ : olduğu zaman
  2624. 41-Fussilet 2
    er rahmân : Rahmân
  2625. 41-Fussilet 5
    mimmâ (min ) : o şeyden
  2626. 41-Fussilet 6
    innemâ : ancak, sadece
  2627. 41-Fussilet 6
    ennemâ : olduğu
  2628. 41-Fussilet 11
    iles semâi (ilâ es semâi) : semaya
  2629. 41-Fussilet 12
    semâvâtin : semalar, gök katları
  2630. 41-Fussilet 12
    semâin : sema, gök
  2631. 41-Fussilet 12
    es semâe : sema, gök
  2632. 41-Fussilet 14
    bimâ : şeyi
  2633. 41-Fussilet 15
    emmâ : fakat, ise
  2634. 41-Fussilet 17
    ve emmâ : ve fakat, ise
  2635. 41-Fussilet 17
    el amâ : â, kör
  2636. 41-Fussilet 17
    bimâ : dolayısıyla, sebebiyle
  2637. 41-Fussilet 20
    izâ : olduğu zaman
  2638. 41-Fussilet 20
    bimâ : o şeye
  2639. 41-Fussilet 22
    kuntum : siz olmadınız
  2640. 41-Fussilet 22
    mimmâ (min ) : şeyden
  2641. 41-Fussilet 24
    -hum : onlar değillerdir
  2642. 41-Fussilet 25
    : şey
  2643. 41-Fussilet 25
    ve : ve şey
  2644. 41-Fussilet 28
    bimâ : sebebiyle şeyle
  2645. 41-Fussilet 29
    nec'al-humâ : onları yaparız
  2646. 41-Fussilet 31
    : şey(ler)
  2647. 41-Fussilet 31
    : şey(ler)
  2648. 41-Fussilet 35
    ve yulakkâ-hâ : ve kavuşturulmaz, ulaştırılmaz
  2649. 41-Fussilet 35
    ve yulakkâ-hâ : ve kavuşturulmaz, ulaştırılmaz
  2650. 41-Fussilet 36
    ve immâ : ve eğer, fakat, amma
  2651. 41-Fussilet 39
    el mâe : su
  2652. 41-Fussilet 40
    : şey
  2653. 41-Fussilet 40
    bi- : şeyle
  2654. 41-Fussilet 41
    lemmâ : olduğu zaman
  2655. 41-Fussilet 43
    yukâlu : söylenen şey
  2656. 41-Fussilet 43
    : şey
  2657. 41-Fussilet 43
    magfiretin : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
  2658. 41-Fussilet 46
    ve : ve değil
  2659. 41-Fussilet 47
    ve tahrucu : ve çıkmaz
  2660. 41-Fussilet 47
    ekmâmi-hâ : onun tomurcukları
  2661. 41-Fussilet 47
    ve tahmilu : ve taşımaz, hamile kalmaz
  2662. 41-Fussilet 47
    : yok
  2663. 41-Fussilet 48
    : şey
  2664. 41-Fussilet 48
    : yok, olmaz
  2665. 41-Fussilet 48
    min mahîsın : kaçacak yerden
  2666. 41-Fussilet 50
    ve ezunnu : ve ben sanmıyorum
  2667. 41-Fussilet 50
    bimâ : şeyi
  2668. 42-Şûrâ 4
    : şey
  2669. 42-Şûrâ 4
    es semâvâti : semalar, gökler
  2670. 42-Şûrâ 4
    ve : ve şey
  2671. 42-Şûrâ 5
    es semâvâtu : semalar, gökler
  2672. 42-Şûrâ 6
    ve : ve değil
  2673. 42-Şûrâ 8
    : yok
  2674. 42-Şûrâ 10
    ve ma : ve şey
  2675. 42-Şûrâ 11
    es semâvâti : semalar, gökler
  2676. 42-Şûrâ 12
    es semâvâti : semalar, gökler
  2677. 42-Şûrâ 13
    vassâ : vasiyet ettiği şey, farz kıldığı şey
  2678. 42-Şûrâ 13
    ve vassaynâ : ve vasiyet ettiğimiz şey, farz kıldığımız şey
  2679. 42-Şûrâ 13
    ted'û-hum : onları davet ettiğin şey
  2680. 42-Şûrâ 14
    ve teferrekû : ve ayrılığa düşmediler, fırkalara ayrılmadılar
  2681. 42-Şûrâ 14
    câe-hum : onlara gelen şey
  2682. 42-Şûrâ 15
    kemâ : gibi
  2683. 42-Şûrâ 15
    bi enzele : indirilen şeye
  2684. 42-Şûrâ 15
    a'mâlu-nâ : bizim amellerimiz
  2685. 42-Şûrâ 15
    a'mâlu-kum : amelleriniz
  2686. 42-Şûrâ 15
    el masîru : dönüş
  2687. 42-Şûrâ 16
    mestucîbe ( istucîbe) : icabet edilen şey
  2688. 42-Şûrâ 17
    ve yudrîke \n(edrâ) : ve sana bildirmez, sen idrak edemezsin \n: (bildirdi)
  2689. 42-Şûrâ 18
    yumârûne : şüphe ederler, mücâdele ederler
  2690. 42-Şûrâ 20
    ve : ve yoktur
  2691. 42-Şûrâ 21
    : şey(ler)
  2692. 42-Şûrâ 22
    mimmâ (min ) : şeyden
  2693. 42-Şûrâ 22
    : şey
  2694. 42-Şûrâ 24
    bi kelimâti-hi : onun (kendi) kelimeleriyle, sözleriyle
  2695. 42-Şûrâ 25
    : şey(ler)
  2696. 42-Şûrâ 27
    yeşâu : dilediği
  2697. 42-Şûrâ 28
    kanetû : ümit kestikleri şey
  2698. 42-Şûrâ 29
    es semâvâti : semalar, gökler
  2699. 42-Şûrâ 29
    ve : ve şey
  2700. 42-Şûrâ 29
    fî-himâ : orada, o ikisinde
  2701. 42-Şûrâ 30
    ve : ve o şey
  2702. 42-Şûrâ 30
    bi : sebebiyle
  2703. 42-Şûrâ 31
    ve entum : ve siz değilsiniz
  2704. 42-Şûrâ 31
    ve : ve yoktur
  2705. 42-Şûrâ 34
    bimâ : şeyle, sebebiyle
  2706. 42-Şûrâ 35
    lehum : onlar için yoktur
  2707. 42-Şûrâ 35
    mahîsin : kaçacak yer
  2708. 42-Şûrâ 36
    : şey
  2709. 42-Şûrâ 36
    ve : ve şey
  2710. 42-Şûrâ 37
    gadıbû : öfkelendikleri şey
  2711. 42-Şûrâ 38
    ve mimmâ (min ) : ve o şeyden
  2712. 42-Şûrâ 41
    aleyhim : onların üzerine yoktur
  2713. 42-Şûrâ 42
    innemâ : fakat
  2714. 42-Şûrâ 44
    lehu : onun için yoktur
  2715. 42-Şûrâ 44
    lemmâ : olduğu zaman
  2716. 42-Şûrâ 46
    ve kâne : ve olmadı, yoktur
  2717. 42-Şûrâ 46
    lehu : onun için yoktur
  2718. 42-Şûrâ 47
    lekum : sizin için yoktur
  2719. 42-Şûrâ 47
    ve lekum : ve sizin için yoktur
  2720. 42-Şûrâ 48
    erselnâ-ke : seni göndermedik
  2721. 42-Şûrâ 48
    bi- : sebebiyle
  2722. 42-Şûrâ 49
    es semâvâti : semalar, gökler
  2723. 42-Şûrâ 49
    yeşâu : dilediği şey
  2724. 42-Şûrâ 51
    ve kâne : ve yoktur, olmamıştır
  2725. 42-Şûrâ 51
    yeşâu : dilediği şey
  2726. 42-Şûrâ 52
    kunte tedrî : sen bilmiyordun
  2727. 42-Şûrâ 52
    : ne
  2728. 42-Şûrâ 52
    îmânu : îmân
  2729. 42-Şûrâ 53
    : şey, ne
  2730. 42-Şûrâ 53
    es semâvâti : semalar, gökler
  2731. 42-Şûrâ 53
    ve : ve şey, ne
  2732. 43-Zuhruf 7
    ve ye'tî-him : ve onlara gelmedi
  2733. 43-Zuhruf 9
    es semâvâti : semalar, gökler
  2734. 43-Zuhruf 11
    min es semâi : semadan, gökten
  2735. 43-Zuhruf 11
    mâen : su
  2736. 43-Zuhruf 12
    : şey(ler)
  2737. 43-Zuhruf 13
    ve kunnâ : ve biz olmazdık
  2738. 43-Zuhruf 16
    mimmâ (min ) : şey(ler)den
  2739. 43-Zuhruf 17
    bi : şey ile
  2740. 43-Zuhruf 17
    li er rahmâni : Rahmân'a
  2741. 43-Zuhruf 19
    er rahmâni : Rahmân
  2742. 43-Zuhruf 20
    er rahmânu : Rahmân
  2743. 43-Zuhruf 20
    abednâ-hum : biz onlara tapmazdık
  2744. 43-Zuhruf 20
    lehum : onların yoktur
  2745. 43-Zuhruf 23
    erselnâ : biz göndermedik
  2746. 43-Zuhruf 24
    mimmâ (min ) : şeyden
  2747. 43-Zuhruf 24
    bi : şeyi
  2748. 43-Zuhruf 26
    mimmâ (min ) : şeyden
  2749. 43-Zuhruf 30
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  2750. 43-Zuhruf 32
    maîşete-hum : onların maişetleri, geçimleri
  2751. 43-Zuhruf 32
    mimmâ (min ) : şeyden
  2752. 43-Zuhruf 33
    bi er rahmâni : Rahmân
  2753. 43-Zuhruf 35
    lemmâ : yalnız, sadece
  2754. 43-Zuhruf 36
    er rahmâni : Rahmân
  2755. 43-Zuhruf 41
    fe immâ : fakat, amma
  2756. 43-Zuhruf 45
    er rahmâni : Rahmân
  2757. 43-Zuhruf 47
    lemmâ : olduğu zaman
  2758. 43-Zuhruf 48
    ve nurî-him : ve onlara göstermedik
  2759. 43-Zuhruf 49
    bi : sebebiyle
  2760. 43-Zuhruf 50
    lemmâ : olduğu zaman
  2761. 43-Zuhruf 55
    lemmâ : olduğu zaman
  2762. 43-Zuhruf 55
    ecmaîne : topluca, hepsi
  2763. 43-Zuhruf 57
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  2764. 43-Zuhruf 58
    darebû-hu : onu örnek vermediler
  2765. 43-Zuhruf 63
    ve lemmâ câe : ve geldiği zaman
  2766. 43-Zuhruf 71
    teştehî-hi : iştahlandığı (canının çektiği) şeyler
  2767. 43-Zuhruf 72
    bi : sebebiyle, dolayı
  2768. 43-Zuhruf 76
    ve zalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
  2769. 43-Zuhruf 77
    mâliku : ey malik
  2770. 43-Zuhruf 77
    mâkisûne : duranlar, kalanlar
  2771. 43-Zuhruf 81
    li er rahmâni : Rahmân için, Rahmân'ın
  2772. 43-Zuhruf 82
    es semâvâti : semalar, gökler
  2773. 43-Zuhruf 82
    ammâ : şeyden
  2774. 43-Zuhruf 84
    fî es semâi : semada, gökte
  2775. 43-Zuhruf 85
    es semâvâti : semalar, gökler
  2776. 43-Zuhruf 85
    ve : ve şey(ler)
  2777. 43-Zuhruf 85
    beyne-humâ : ikisi arasında
  2778. 44-Duhân 7
    es semâvâti : semalar, gökler
  2779. 44-Duhân 7
    ve : ve şey(ler)
  2780. 44-Duhân 7
    beyne-humâ : ikisi arasında
  2781. 44-Duhân 10
    es semâu : sema, gök
  2782. 44-Duhân 26
    ve makâmin : ve mekânlar
  2783. 44-Duhân 29
    beket : ağlamadı
  2784. 44-Duhân 29
    es semâu : sema, gök
  2785. 44-Duhân 29
    ve kânû : ve olmadılar
  2786. 44-Duhân 33
    : şey
  2787. 44-Duhân 35
    ve nahnu : ve biz değiliz
  2788. 44-Duhân 38
    ve halaknâ : ve yaratmadık
  2789. 44-Duhân 38
    es semâvâti : semalar, gökler
  2790. 44-Duhân 38
    ve : ve şey(ler)
  2791. 44-Duhân 38
    beyne-humâ : onların arasındakiler
  2792. 44-Duhân 39
    halaknâ-humâ : biz o ikisini yaratmadık
  2793. 44-Duhân 40
    ecmaîne : hepsi
  2794. 44-Duhân 50
    : şey
  2795. 44-Duhân 51
    makâmin : makam, oturulan yer
  2796. 44-Duhân 58
    fe innemâ : ancak, işte böylece
  2797. 45-Câsiye 3
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2798. 45-Câsiye 4
    ve : ve şey
  2799. 45-Câsiye 5
    ve enzele : ve indirmedi
  2800. 45-Câsiye 5
    min es semâi : semadan, gökten
  2801. 45-Câsiye 8
    en lem yesma'-hâ : onu işitmedi
  2802. 45-Câsiye 10
    : şey
  2803. 45-Câsiye 10
    mattehazû ( ittehazû) : edindikleri şey
  2804. 45-Câsiye 13
    : şey(ler)
  2805. 45-Câsiye 13
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2806. 45-Câsiye 13
    ve : ve şey(ler)
  2807. 45-Câsiye 14
    bi : sebebiyle, dolayısıyla
  2808. 45-Câsiye 17
    ma ihtelefû illâ : den başka ihtilâfa düşmediler
  2809. 45-Câsiye 17
    câe-hum : onlara gelen şey
  2810. 45-Câsiye 17
    : şey(ler)
  2811. 45-Câsiye 21
    mahyâ-hum : onların hayatları
  2812. 45-Câsiye 21
    ve memâtu-hum, : ve onların ölümleri
  2813. 45-Câsiye 21
    : ne
  2814. 45-Câsiye 22
    es semâvâti : semalar, gökler
  2815. 45-Câsiye 22
    bi- : sebebiyle
  2816. 45-Câsiye 24
    : değil
  2817. 45-Câsiye 24
    ve yuhliku-nâ : ve bizi helâk etmez
  2818. 45-Câsiye 24
    ve lehum : ve onların yoktur
  2819. 45-Câsiye 25
    kâne : olmadı
  2820. 45-Câsiye 27
    es semâvâti : semalar, gökler
  2821. 45-Câsiye 28
    : şey(ler)
  2822. 45-Câsiye 29
    : şey(ler)
  2823. 45-Câsiye 30
    fe emmâ : fakat
  2824. 45-Câsiye 31
    ve emmâ : ve fakat
  2825. 45-Câsiye 32
    nedrî : biz bilmiyoruz, bilmeyiz
  2826. 45-Câsiye 32
    es sâatu : o saat nedir
  2827. 45-Câsiye 32
    ve nahnu : ve biz değiliz
  2828. 45-Câsiye 33
    : şey(ler)
  2829. 45-Câsiye 33
    : şey(ler)
  2830. 45-Câsiye 34
    kemâ : gibi
  2831. 45-Câsiye 34
    ve : ve yoktur
  2832. 45-Câsiye 36
    es semâvâti : semalar, gökler
  2833. 45-Câsiye 37
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2834. 46-Ahkaf 3
    halak-nâ : yaratmadık
  2835. 46-Ahkaf 3
    es semâvâti : semalar, gökler
  2836. 46-Ahkaf 3
    ve : ve şey(ler)
  2837. 46-Ahkaf 3
    beyne-humâ : ikisi arasında
  2838. 46-Ahkaf 3
    ammâ (an ) : şeyden
  2839. 46-Ahkaf 4
    : şey(ler)
  2840. 46-Ahkaf 4
    mâzâ : ne, neyi
  2841. 46-Ahkaf 4
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2842. 46-Ahkaf 7
    lemmâ câe-hum : onlara geldiği zaman
  2843. 46-Ahkaf 8
    bi : şeyi, şeyleri
  2844. 46-Ahkaf 9
    kuntu : ben değilim
  2845. 46-Ahkaf 9
    ve edrî : ve ben bilmiyorum, bilemem
  2846. 46-Ahkaf 9
    : ne
  2847. 46-Ahkaf 9
    : şey
  2848. 46-Ahkaf 9
    ve ene : ve ben değilim
  2849. 46-Ahkaf 11
    sebekû-nâ : bizi geçemezlerdi
  2850. 46-Ahkaf 12
    imâmen : imam (önder, rehber) olarak
  2851. 46-Ahkaf 14
    bi- : şeylere
  2852. 46-Ahkaf 16
    amilû : yaptıkları şeyler
  2853. 46-Ahkaf 17
    lekumâ : siz ikinize, size
  2854. 46-Ahkaf 17
    ve humâ : ve o ikisi
  2855. 46-Ahkaf 17
    : değil
  2856. 46-Ahkaf 19
    mimmâ : şeyden
  2857. 46-Ahkaf 19
    a'mâle-hum : onların amelleri
  2858. 46-Ahkaf 20
    bi : şey sebebiyle
  2859. 46-Ahkaf 20
    ve bi : ve şey sebebiyle
  2860. 46-Ahkaf 22
    bi : şeyi
  2861. 46-Ahkaf 23
    : şeyi
  2862. 46-Ahkaf 24
    fe lemmâ reev-hu : onu gördükleri zaman
  2863. 46-Ahkaf 26
    : şeyin içinde
  2864. 46-Ahkaf 26
    fe agnâ : kâfi gelmedi, müstağni kılmadı
  2865. 46-Ahkaf 26
    : şey
  2866. 46-Ahkaf 27
    havle-kum : sizin etrafınızdaki şey
  2867. 46-Ahkaf 28
    ve kânû : ve oldukları şey
  2868. 46-Ahkaf 29
    fe lemmâ : ... e zaman
  2869. 46-Ahkaf 29
    fe lemmâ kudıye : bitirildiği, yerine getirildiği zaman
  2870. 46-Ahkaf 30
    li : şeyi
  2871. 46-Ahkaf 33
    es semâvâti : gökleri
  2872. 46-Ahkaf 34
    bi : şey sebebiyle
  2873. 46-Ahkaf 35
    kemâ : gibi
  2874. 46-Ahkaf 35
    : şey
  2875. 47-Muhammed 1
    a'mâle-hum : onların amelleri
  2876. 47-Muhammed 2
    bi nuzzile : indirdiğimiz şeye
  2877. 47-Muhammed 4
    immâ : amma, ya veya, ister öyle ister böyle
  2878. 47-Muhammed 4
    ve immâ : ve amma, ya veya, ister öyle ister böyle
  2879. 47-Muhammed 4
    a'mâle-hum : onların amelleri
  2880. 47-Muhammed 8
    a'mâle-hum : onların amelleri
  2881. 47-Muhammed 9
    : şeyi
  2882. 47-Muhammed 9
    a'mâle-hum : onların amellerini
  2883. 47-Muhammed 12
    kemâ te'kulu : gibi yer
  2884. 47-Muhammed 15
    min mâin : sudan
  2885. 47-Muhammed 15
    ve magfiretun : ve mağfiret vardır
  2886. 47-Muhammed 15
    mâen : su
  2887. 47-Muhammed 16
    mâzâ : ne
  2888. 47-Muhammed 20
    maradun : hastalık
  2889. 47-Muhammed 20
    el magsiyyi aleyhi : üzerine baygınlık çökmüş
  2890. 47-Muhammed 21
    ma'rûfun : maruf, güzel
  2891. 47-Muhammed 23
    ve a' : ve kör yaptı
  2892. 47-Muhammed 25
    tebeyyene : beyan olan, açıklanan, açıkça belli olan
  2893. 47-Muhammed 26
    : şey
  2894. 47-Muhammed 28
    : şeye, şeyler
  2895. 47-Muhammed 28
    a'mâle-hum : onların amelleri
  2896. 47-Muhammed 29
    maradun : hastalık
  2897. 47-Muhammed 30
    bi sî-hum : simalarıyla, simalarından
  2898. 47-Muhammed 30
    a'mâle-kum : sizin amelleriniz
  2899. 47-Muhammed 32
    tebeyyene : açıkça belli olan şey
  2900. 47-Muhammed 32
    a'mâle-hum : onların amelleri
  2901. 47-Muhammed 33
    a'mâle-kum : sizin amelleriniz
  2902. 47-Muhammed 34
    mâtû : öldüler
  2903. 47-Muhammed 35
    a'mâle-kum : sizin amelleriniz
  2904. 47-Muhammed 36
    innemâ : sadece, yalnız
  2905. 47-Muhammed 38
    innemâ : ancak, sadece
  2906. 48-Fetih 2
    : şey
  2907. 48-Fetih 2
    : şey
  2908. 48-Fetih 4
    îmânen : îmân
  2909. 48-Fetih 4
    îmâni-him : onların îmânları
  2910. 48-Fetih 4
    semâvâti : semalar, gökler
  2911. 48-Fetih 6
    masîren : varış yeri
  2912. 48-Fetih 7
    es semâvâti : semalar, gökler
  2913. 48-Fetih 10
    innemâ : sadece, oysa, olunca
  2914. 48-Fetih 10
    innemâ : sadece, oysa, olunca
  2915. 48-Fetih 10
    bi : şeylere
  2916. 48-Fetih 11
    : şey
  2917. 48-Fetih 11
    bimâ : şeyler
  2918. 48-Fetih 14
    es semâvâti : semalar, gökler
  2919. 48-Fetih 15
    kelâma allâhi : Allah'ın kelâmı
  2920. 48-Fetih 16
    kemâ : gibi
  2921. 48-Fetih 17
    el a' : â, kör
  2922. 48-Fetih 17
    el marîdı : hasta
  2923. 48-Fetih 18
    : şeyi
  2924. 48-Fetih 24
    bimâ : şeyleri
  2925. 48-Fetih 25
    ma'kûfen : bekletilen
  2926. 48-Fetih 25
    mahılle-hu : onun mahalli (kesim yeri)
  2927. 48-Fetih 25
    maarratun : muarrat, meşakkat, sıkıntı
  2928. 48-Fetih 27
    : şey
  2929. 48-Fetih 29
    ruhamâu : çok merhametli
  2930. 48-Fetih 29
    -hum : onların nişaneleri, alâmetleri
  2931. 48-Fetih 29
    magfireten : mağfiret
  2932. 49-Hucurât 2
    a'mâlu-kum : amellleriniz
  2933. 49-Hucurât 3
    magfiretun : mağfiret
  2934. 49-Hucurât 6
    : şey
  2935. 49-Hucurât 7
    el îmâne : îmân
  2936. 49-Hucurât 9
    beyne-humâ : onların aralarını, o ikisinin arasını
  2937. 49-Hucurât 9
    ihdâ-humâ : ikisinden biri
  2938. 49-Hucurât 9
    beyne-humâ : onların aralarını, o ikisinin arasını
  2939. 49-Hucurât 10
    innemâ : sadece, ancak, oysa
  2940. 49-Hucurât 11
    el îmâni : îmân
  2941. 49-Hucurât 14
    ve lemmâ yedhuli : ve henüz dahil olmadı, girmedi
  2942. 49-Hucurât 14
    el îmânu : îmân
  2943. 49-Hucurât 14
    min a'mâli-kum : sizin amellerinizden
  2944. 49-Hucurât 15
    innemâ : fakat, ancak, sadece
  2945. 49-Hucurât 16
    fî es semâvâti : göklerdeki şeyleri, göklerde olanları
  2946. 49-Hucurât 16
    ve fî el ardı : ve yerlerdeki şeyleri, yerlerde olanları
  2947. 49-Hucurât 17
    li el îmâni : îmâna
  2948. 49-Hucurât 18
    es semâvâti : göklerin
  2949. 49-Hucurât 18
    bi : şeyleri
  2950. 5-Mâide 1
    illâ yutlâ : okunacak şeyler hariç
  2951. 5-Mâide 1
    yurîdu : ne dilerse, dilediği şey
  2952. 5-Mâide 3
    ve uhılle : ve boğazlanan, kesilen
  2953. 5-Mâide 3
    ve : ve şey
  2954. 5-Mâide 3
    illâ zekkeytum : ancak (yetişip) kesmeniz hariç
  2955. 5-Mâide 3
    ve zubiha : ve kesilen, boğazlanan şey
  2956. 5-Mâide 3
    fî mahmasatin : açlık hususunda
  2957. 5-Mâide 4
    zâ uhılle lehum : onlara, (kendilerine) nelerin helal kılındığı
  2958. 5-Mâide 4
    ve allemtum : ve öğrettiğiniz şey
  2959. 5-Mâide 4
    mimmâ (min ) alleme-kum(u) : size öğrettiği şeyden
  2960. 5-Mâide 4
    mimmâ (min ) emsekne : tutuğu şeylerden
  2961. 5-Mâide 5
    bi el îmâni : imanı
  2962. 5-Mâide 6
    mardâ : hasta
  2963. 5-Mâide 6
    mâen : su
  2964. 5-Mâide 6
    yurîdu Allâhu : Allah (c.c.) dilemez
  2965. 5-Mâide 8
    bi : şeyleri
  2966. 5-Mâide 9
    lehum magfiratun : onlar için bir mağfiret vardır. (günahları sevaba çevrilir)
  2967. 5-Mâide 13
    fe bimâ nakdi-him : ve de onların bozmalarından dolayı, sebebi ile
  2968. 5-Mâide 13
    min zukkirû bi hî : onunla uyarıldıkları şeyden (nasihat edilen, hatırlatılan)
  2969. 5-Mâide 14
    min zukkirû bi-hî : onunla uyarıldıkları seyden (hususlardan)
  2970. 5-Mâide 14
    bimâ kânû : ... oldukları şeyleri
  2971. 5-Mâide 15
    mimmâ (min ) : şeyden
  2972. 5-Mâide 16
    min ez zulumâti : zulmetten, karanlıklardan
  2973. 5-Mâide 17
    mulku es semâvâti : göklerin mülkü, idaresi
  2974. 5-Mâide 17
    ve beyne-humâ : ve bu ikisinin arasındaki şeyler
  2975. 5-Mâide 17
    yahluku yeşâu : dilediğini halk eder, yaratır
  2976. 5-Mâide 18
    mulku es semâvâti : göklerin mülkü ve idaresi,
  2977. 5-Mâide 18
    ve beyne-humâ : ve ikisinin arasındakiler
  2978. 5-Mâide 18
    el masîru : ulaşılan yer, makam, varış yeri
  2979. 5-Mâide 19
    en tekûlû câe-nâ : 'bize gelmedi ' dersiniz diye (dememeniz için)
  2980. 5-Mâide 20
    lem yu'ti : vermediği şeyi
  2981. 5-Mâide 23
    aleyhima : o ikisine
  2982. 5-Mâide 24
    dâmû fî-hâ : orada oldukça, olduğu sürece
  2983. 5-Mâide 27
    min ehadi himâ : ikisinin birinden
  2984. 5-Mâide 27
    innemâ : sadece
  2985. 5-Mâide 28
    ene bi bâsitın : ben uzatacak değilim
  2986. 5-Mâide 32
    fe keennemâ : artık ... gibidir
  2987. 5-Mâide 32
    fe keennemâ : artık ... gibidir
  2988. 5-Mâide 33
    innemâ : ancak
  2989. 5-Mâide 36
    fî el ardı cemîan : yeryüzünde bulunanların hepsi
  2990. 5-Mâide 36
    tukubbile : kabul olunmaz
  2991. 5-Mâide 37
    ve hum : ve onlar değiller
  2992. 5-Mâide 38
    eydiye humâ : ikisinin ellerini
  2993. 5-Mâide 38
    bimâ kesebâ : kazandıklarından, yaptıklarından dolayı
  2994. 5-Mâide 40
    es semâvâti : semâlar, gökler
  2995. 5-Mâide 41
    semmâûne : kulak verenler, çok iyi dinleyenler
  2996. 5-Mâide 41
    semmâûne : kulak verenler, çok iyi dinleyenler
  2997. 5-Mâide 42
    semmâûne : kulak verenler, çok iyi dinleyenler
  2998. 5-Mâide 43
    ve ulâike : ve işte onlar değildir
  2999. 5-Mâide 44
    bi istuhfizû : muhafaza etmeleri istenen şey ile
  3000. 5-Mâide 44
    bi enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
  3001. 5-Mâide 45
    bi enzele allâhu : Allâh'ın (cc.) indirdiği şey ile
  3002. 5-Mâide 46
    limâ beyne yedeyhi : elleri arasındakini, ellerindekini, yanlarındakini
  3003. 5-Mâide 46
    limâ beyne yedeyhi : elleri arasındakini, ellerindekini, yanlarındakini
  3004. 5-Mâide 47
    bi enzele : indirdiği şey ile
  3005. 5-Mâide 47
    bi enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
  3006. 5-Mâide 48
    limâ beyne yedeyhi : onların elleri arasındakini, ellerindekini
  3007. 5-Mâide 48
    bimâ enzele allâhu : Allah'ın (c.c.) indirdiği şey ile
  3008. 5-Mâide 48
    ammâ (an ) câe-ke : sana gelenden
  3009. 5-Mâide 48
    âtâ-kum : size verdiği şeyler hakkında (ile)
  3010. 5-Mâide 48
    bi- kuntum : sizin olduğunuz şeyler
  3011. 5-Mâide 49
    bi enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
  3012. 5-Mâide 49
    enzele allâhu ileyke : Allâh'ın (cc.) sana indirdiği şey
  3013. 5-Mâide 49
    ennemâ : artık, ama, zaten
  3014. 5-Mâide 52
    maradun : hastalık
  3015. 5-Mâide 52
    alâ eserrû : gizledikleri şeye
  3016. 5-Mâide 53
    cehde eymâni-him : yeminlerinde cehd ettiler var gücüyle yemin ettiler
  3017. 5-Mâide 53
    habitat a'mâlu-hum : onların amelleri boşa gitti
  3018. 5-Mâide 55
    innemâ : sadece, ancak
  3019. 5-Mâide 59
    ve unzile ileynâ : ve bize indirilen şeye
  3020. 5-Mâide 59
    ve unzile : ve indirilene
  3021. 5-Mâide 61
    bimâ kânû : oldukları şeyi
  3022. 5-Mâide 62
    lebi'se kânû : oldukları şey ne kötü
  3023. 5-Mâide 63
    lebi'se kânû : oldukları şey ne kötü
  3024. 5-Mâide 64
    maglûletun : bağlanmış
  3025. 5-Mâide 64
    bi- kâlû : demelerinden dolayı, sözlerinden dolayı
  3026. 5-Mâide 64
    unzile ileyke : sana indirilen şey
  3027. 5-Mâide 64
    kullemâ : her defasında, her ne zaman ...olsa
  3028. 5-Mâide 66
    ve unzile ileyhim : ve onlara indirilen şey
  3029. 5-Mâide 66
    ya'melûne : yaptıkları şey
  3030. 5-Mâide 67
    unzile ileyke : sana indirileni
  3031. 5-Mâide 67
    bellagte : sen tebliğ etmezsin, duyurmazsın
  3032. 5-Mâide 68
    ve unzile : ve indirilen şey
  3033. 5-Mâide 68
    unzile ileyke : sana indirilen şey
  3034. 5-Mâide 70
    kullemâ câe-hum : onlara her gelişinde
  3035. 5-Mâide 70
    bimâ : şey ile, dolayısıyla, sebebiyle
  3036. 5-Mâide 71
    bi- : şeyleri
  3037. 5-Mâide 72
    ve li ez zâlimîne : zâlimler için olmaz (yoktur)
  3038. 5-Mâide 73
    ve min ilâhin : ve bir ilâh yoktur
  3039. 5-Mâide 73
    ammâ (an ) yekûlûne : söylediklerinden, söyledikleri sözlerden
  3040. 5-Mâide 75
    : değil, (başka) değil
  3041. 5-Mâide 76
    lâ yemliku : birşeye malik olmayan
  3042. 5-Mâide 78
    bi- asav : isyan etmeleri sebebiyle
  3043. 5-Mâide 79
    lebi'se : ne kötü şey
  3044. 5-Mâide 80
    lebi'se : ne kötü şey
  3045. 5-Mâide 81
    ve unzile ileyhi : ve ona indirilene
  3046. 5-Mâide 81
    ettehazû-hum : onları edinmezler
  3047. 5-Mâide 83
    unzile : indirilen şeyi, indirileni
  3048. 5-Mâide 83
    mimmâ (min ) : şeyden dolayı
  3049. 5-Mâide 84
    ve lenâ : bize ne oluyor, niçin biz...
  3050. 5-Mâide 84
    ve câe-nâ : ve bize gelen şey
  3051. 5-Mâide 85
    bi- kâlû : söylediklerinden dolayı
  3052. 5-Mâide 87
    ehalle allâhu : Allâh'ın (c.c.) helâl kıldığı şey
  3053. 5-Mâide 88
    mimmâ (min ) : şeylerden
  3054. 5-Mâide 89
    eymâni-kum : yeminlerinizdeki
  3055. 5-Mâide 89
    bi- : sebebi ile, dolayısıyla
  3056. 5-Mâide 89
    el eymâne : yeminler
  3057. 5-Mâide 89
    tut'ımûne : yedirdiğiniz şeyler, yedirdikleriniz
  3058. 5-Mâide 89
    eymâni-kum : sizin yeminleriniz
  3059. 5-Mâide 89
    eymâne-kum : yeminlerinizi
  3060. 5-Mâide 90
    innemâ : ancak, sadece, oysa, halbuki
  3061. 5-Mâide 91
    innemâ : ancak, sadece, oysa, halbuki
  3062. 5-Mâide 92
    ennemâ : sadece
  3063. 5-Mâide 93
    fî- : şeyler hakkında
  3064. 5-Mâide 93
    izâ ittekav : takvâ (1.takva) sahibi olmadıkları zaman
  3065. 5-Mâide 94
    ve rimâhu-kum : ve mızraklarınız
  3066. 5-Mâide 95
    mislu katele : öldürdüğü şeyin dengi, misli
  3067. 5-Mâide 95
    ammâ (an ) selefe : geçmişten olan şeyi, geçmişi
  3068. 5-Mâide 96
    dumtum : olduğunuz müddetçe, sürede
  3069. 5-Mâide 97
    fî es semâvâti : göklerdeki şeyler, göklerde olan (gökyüzünde ne varsa)
  3070. 5-Mâide 97
    ve fî el ardı : ve yerdeki şeyler, yerlerde olan (yeryüzünde ne varsa)
  3071. 5-Mâide 99
    alâ er resûli : Resûlun üzerinde(sorumluluk) yoktur
  3072. 5-Mâide 99
    tubdûne : açıkladığınız şeyi
  3073. 5-Mâide 99
    ve tektumûne : ve gizlediğiniz şeyi
  3074. 5-Mâide 103
    ceale : kılmadı, yapmadı
  3075. 5-Mâide 104
    ilâ enzele : indirdiği şeye
  3076. 5-Mâide 104
    vecednâ : bulduğumuz şey
  3077. 5-Mâide 105
    bi- kuntum : olduğunuz şeyleri
  3078. 5-Mâide 106
    tahbisûne humâ : iki kişiyi alıkoyun
  3079. 5-Mâide 106
    yuksimâni : yemin etsinler (iki kişi)
  3080. 5-Mâide 107
    enne-humâ : iki kişinin ... olduğu
  3081. 5-Mâide 107
    yekûmâni : ikisi ... olur
  3082. 5-Mâide 107
    makâme humâ : o ikisinin yerine
  3083. 5-Mâide 107
    fe yuksimâni : böylece, sonra iki kişi yemin ederler
  3084. 5-Mâide 107
    min şehâdeti himâ : o iki kişinin şahitliğinden
  3085. 5-Mâide 107
    ve ma'tedeynâ : ve biz haddi aşmadık
  3086. 5-Mâide 108
    eymânun : yeminler
  3087. 5-Mâide 108
    ba'de eymâni-him : onların yeminlerinden sonra
  3088. 5-Mâide 109
    mâzâ ucibtum : size ne cevap verildi
  3089. 5-Mâide 112
    mâideten : bir sofra
  3090. 5-Mâide 112
    min es semâi : semâdan, gökten
  3091. 5-Mâide 113
    ve tetmainne : ve tatmin olması - sükûnet bulması
  3092. 5-Mâide 114
    mâideten : bir sofra
  3093. 5-Mâide 114
    min es semâi : semâdan, gökten
  3094. 5-Mâide 116
    yekûnu lî : benim için olmaz, olamaz
  3095. 5-Mâide 116
    leyse lî : benim için olmayanı
  3096. 5-Mâide 116
    fî nefsî : nefsimdeki, nefsimde olanı
  3097. 5-Mâide 116
    fî nefsi-ke : senin nefsindeki, zatındaki şeyi
  3098. 5-Mâide 117
    kultu lehum : onlara söylemedim
  3099. 5-Mâide 117
    illâ emerte-nî : bana emrettiğinden başka bir şey
  3100. 5-Mâide 117
    dumtu fî-him : onların arasında, bulunduğum sürece
  3101. 5-Mâide 117
    lemmâ : olunca, olduğu zaman
  3102. 5-Mâide 120
    mulku es semâvâti : semaların, göklerin mülkü
  3103. 5-Mâide 120
    ve fî-hinne : ve onların içinde olanlar, onlarda bulunanlar
  3104. 50-Kaf 4
    tenkusu : ne eksilttiğini (cesetleri çürütüp eksilttiğini)
  3105. 50-Kaf 5
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  3106. 50-Kaf 6
    ilâ es semâi : semaya, göğe
  3107. 50-Kaf 6
    ve lehâ : ve onun yoktur
  3108. 50-Kaf 9
    min es semâi : semadan, gökten
  3109. 50-Kaf 9
    mâen : su
  3110. 50-Kaf 16
    : ne, şey
  3111. 50-Kaf 17
    ve an eş şimâli : ve solundan
  3112. 50-Kaf 18
    yelfızu : söylenmez
  3113. 50-Kaf 19
    kunte : senin olduğun şey
  3114. 50-Kaf 23
    ledeyye : yanımda olan şey
  3115. 50-Kaf 27
    etgaytu-hu : onu ben azdırmadım
  3116. 50-Kaf 29
    yubeddelu : değiştirilmez
  3117. 50-Kaf 29
    ve ene : ve ben değilim
  3118. 50-Kaf 32
    tûadûne : size vaadolunan şey
  3119. 50-Kaf 33
    er rahmâne : Rahmân
  3120. 50-Kaf 35
    yeşâûne : diledikleri şey
  3121. 50-Kaf 36
    min mahîsin : kaçacak, kurtulacak bir yer
  3122. 50-Kaf 38
    es semâvâti : gökler
  3123. 50-Kaf 38
    ve : ve şeyler
  3124. 50-Kaf 38
    beyne-humâ : ikisi arasında
  3125. 50-Kaf 38
    ve messe-nâ : ve bize dokunmadı
  3126. 50-Kaf 39
    yekûlûne : söyledikleri şey(ler), söylediklerine
  3127. 50-Kaf 43
    el masîru : dönüş, ulaşma, ulaşılan makam
  3128. 50-Kaf 45
    bi yekûlûne : ne(ler) söylediklerini
  3129. 50-Kaf 45
    ve ente : ve sen değilsin
  3130. 51-Zâriyât 4
    el mukassimâti : sonra taksim edenlere
  3131. 51-Zâriyât 5
    : şey(ler)
  3132. 51-Zâriyât 7
    es semâi : sema, gökyüzü
  3133. 51-Zâriyât 16
    âtâ-hum : onlara verdiği şeyi
  3134. 51-Zâriyât 17
    : şey
  3135. 51-Zâriyât 19
    ve el mahrûmi : ve mahrum olan, yoksul olan (iffetinden isteyemeyen)
  3136. 51-Zâriyât 22
    fî es semâi : semada, gökyüzünde vardır
  3137. 51-Zâriyât 22
    ve tûadûne : ve sizin vaadolunduğunuz şeyler
  3138. 51-Zâriyât 23
    es semâi : sema, gök
  3139. 51-Zâriyât 23
    : şey(ler)
  3140. 51-Zâriyât 31
    : nedir
  3141. 51-Zâriyât 36
    vecednâ : biz bulamadık
  3142. 51-Zâriyât 42
    tezeru : bırakmıyor
  3143. 51-Zâriyât 45
    istetâû : güç yetiremediler, muktedir olamadılar
  3144. 51-Zâriyât 45
    ve kânû : ve olmadılar
  3145. 51-Zâriyât 47
    ve es semâe : ve sema, gökyüzü
  3146. 51-Zâriyât 48
    el mâhidûne : döşeyen, düzenleyen, düzenleyici.
  3147. 51-Zâriyât 52
    : şey, ne, kim
  3148. 51-Zâriyât 54
    fe : artık değil
  3149. 51-Zâriyât 56
    ve halaktu : ve ben yaratmadım
  3150. 51-Zâriyât 57
    urîdu : ben istemiyorum
  3151. 51-Zâriyât 57
    ve urîdu : ve ben istemiyorum
  3152. 52-Tûr 4
    el ma'mûri : imar edilmiş, mamur
  3153. 52-Tûr 8
    : yoktur
  3154. 52-Tûr 9
    es semâu : sema, gökyüzü
  3155. 52-Tûr 16
    innemâ : sadece, yalnız
  3156. 52-Tûr 16
    : şey(ler)
  3157. 52-Tûr 18
    bi- : şeylerle
  3158. 52-Tûr 19
    bi- : şeylerden dolayı, sebebiyle
  3159. 52-Tûr 20
    masfûfetin : sıralanmış (özenle dizilmiş)
  3160. 52-Tûr 21
    bi îmânin : îmân ile
  3161. 52-Tûr 21
    ve eletnâ-hum : ve onlardan eksiltmedik
  3162. 52-Tûr 21
    bi- : ile, sebebiyle, karşılık olarak
  3163. 52-Tûr 22
    mim- : şeylerden
  3164. 52-Tûr 24
    lmânun : gılmanlar (genç delikanlılar)
  3165. 52-Tûr 29
    ente : sen değilsin
  3166. 52-Tûr 36
    es semâvâti : semalar, gökler
  3167. 52-Tûr 40
    min magremin : borçtan
  3168. 52-Tûr 43
    ammâ (an ) : şeyden, şeylerden
  3169. 52-Tûr 44
    min es semâi : gökten
  3170. 53-Necm 2
    dalle : sapmadı
  3171. 53-Necm 2
    ve gavâ : ve azmadı
  3172. 53-Necm 3
    ve yentiku : ve konuşmaz
  3173. 53-Necm 10
    : şey
  3174. 53-Necm 11
    kezebe : tekzip etmedi, yalanlamadı, reddetmedi
  3175. 53-Necm 11
    reâ : gördüğü şey
  3176. 53-Necm 12
    tumârûne-hu : onunla tartışıyorsunuz
  3177. 53-Necm 12
    yerâ : gördüğü şey
  3178. 53-Necm 16
    yagşâ : örten şey, bürüyen şey (ama ne bürüme)
  3179. 53-Necm 17
    zâga : kaymadı
  3180. 53-Necm 17
    ve tagâ : ve haddi aşmadı
  3181. 53-Necm 23
    esmâun : isimler
  3182. 53-Necm 23
    enzele : indirmedi
  3183. 53-Necm 23
    ve tehve : ve hevalarının arzu ettiği şey
  3184. 53-Necm 24
    : şey
  3185. 53-Necm 26
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  3186. 53-Necm 28
    ve : ve yoktur
  3187. 53-Necm 31
    : şeyler
  3188. 53-Necm 31
    fîs semâvâti : göklerde
  3189. 53-Necm 31
    ve : ve şeyler
  3190. 53-Necm 31
    bimâ amilû : yaptıklarından dolayı
  3191. 53-Necm 32
    magfireti : mağfireti
  3192. 53-Necm 36
    bimâ : olan şey
  3193. 53-Necm 39
    seâ : çalışmasından
  3194. 53-Necm 44
    emâte : öldüren
  3195. 53-Necm 51
    ebkâ : bâki kılmadı, geriye kimseyi bırakmadı
  3196. 53-Necm 54
    : şeyi
  3197. 53-Necm 55
    tetemârâ : şüphe ediyorsun
  3198. 54-Kamer 4
    : şeyler
  3199. 54-Kamer 5
    fe tugni : bir yarar sağlamadı
  3200. 54-Kamer 10
    maglûbun : mağlup olanım
  3201. 54-Kamer 11
    es semâi : sema, gökyüzü
  3202. 54-Kamer 11
    bi mâin : suya
  3203. 54-Kamer 12
    el mâu : su
  3204. 54-Kamer 28
    el mâe : su
  3205. 54-Kamer 36
    temârev : şüphe ettiler, inkâr ettiler
  3206. 54-Kamer 50
    ve emru-nâ : ve bizim emrimiz ..... değildir
  3207. 54-Kamer 55
    fî mak'adi : makamında
  3208. 55-Rahmân 1
    er rahmânu : Rahman; Allahû Teâlâ'nın isimlerindendir, O'nun kudretini, sevgisini, bütün yarattıklarına karşı merhametli, lütuf ve ihsan sahibi olması gibi sıfatlarını ifade eder. Tüm yarattıklarına 'Rahman' sıfatı ile tecelli eder.
  3209. 55-Rahmân 7
    ve es semâe : ve sema, gökyüzü
  3210. 55-Rahmân 11
    el ekmâmi : tomurcuk
  3211. 55-Rahmân 13
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3212. 55-Rahmân 15
    min mâricin : parlak, dumanı olmayan alevden
  3213. 55-Rahmân 16
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3214. 55-Rahmân 17
    el magribeyni : iki batı
  3215. 55-Rahmân 18
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3216. 55-Rahmân 20
    beyne-humâ : ikisi arasında vardır
  3217. 55-Rahmân 21
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3218. 55-Rahmân 22
    min-humâ : ikisinden
  3219. 55-Rahmân 23
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3220. 55-Rahmân 25
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3221. 55-Rahmân 28
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3222. 55-Rahmân 29
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  3223. 55-Rahmân 30
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3224. 55-Rahmân 32
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3225. 55-Rahmân 33
    ma'şere : topluluk
  3226. 55-Rahmân 33
    es semâvâti : semalar, gökler
  3227. 55-Rahmân 34
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3228. 55-Rahmân 35
    aleykumâ : siz ikinizin (iki toplumun) üzerine
  3229. 55-Rahmân 36
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3230. 55-Rahmân 37
    es semâu : sema, gökyüzü
  3231. 55-Rahmân 38
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3232. 55-Rahmân 40
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3233. 55-Rahmân 41
    bi-sî-hum : simalarından
  3234. 55-Rahmân 42
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3235. 55-Rahmân 45
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3236. 55-Rahmân 46
    makâme : makam
  3237. 55-Rahmân 47
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3238. 55-Rahmân 49
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3239. 55-Rahmân 50
    himâ : ikisinde vardır
  3240. 55-Rahmân 51
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3241. 55-Rahmân 52
    himâ : ikisinde vardır
  3242. 55-Rahmân 53
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3243. 55-Rahmân 55
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3244. 55-Rahmân 57
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3245. 55-Rahmân 59
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3246. 55-Rahmân 61
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3247. 55-Rahmân 62
    ve min dûni-himâ : ve bu ikisinden başka var
  3248. 55-Rahmân 63
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3249. 55-Rahmân 65
    rabbi-kumâ : ikisinin Rabbi
  3250. 55-Rahmân 66
    fî-himâ : ikisinde var
  3251. 55-Rahmân 67
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3252. 55-Rahmân 68
    himâ : ikisinde vardır
  3253. 55-Rahmân 68
    ve rummânun : ve nar(lar)
  3254. 55-Rahmân 69
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3255. 55-Rahmân 71
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3256. 55-Rahmân 72
    maksûrâtun : korunmuş, himaye edilen, belli bir yerde ikâmet eden, dışarıda dolaşmayan
  3257. 55-Rahmân 73
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3258. 55-Rahmân 75
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3259. 55-Rahmân 77
    rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
  3260. 56-Vâkıa 8
    : ne
  3261. 56-Vâkıa 9
    : ne
  3262. 56-Vâkıa 18
    min maînin : akan pınarlardan
  3263. 56-Vâkıa 20
    mimmâ (min ) : şeyden
  3264. 56-Vâkıa 21
    mimmâ (min ) : şeyden
  3265. 56-Vâkıa 24
    bi- : sebebiyle
  3266. 56-Vâkıa 27
    : ne
  3267. 56-Vâkıa 28
    mahdûdin : dikenleri alınmış, dikensiz
  3268. 56-Vâkıa 31
    ve mâin : ve sular
  3269. 56-Vâkıa 33
    lâ maktûatin : kesilmeyen, eksilmeyen
  3270. 56-Vâkıa 41
    ve ashâbu eş şimâli : ve şeamet (kötülük), meş'eme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) sollarından verilenler
  3271. 56-Vâkıa 41
    : ne
  3272. 56-Vâkıa 41
    ashâbu eş şimâli : şeamet (kötülük), meş'eme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) sollarından verilenler
  3273. 56-Vâkıa 50
    ma'lûmin : bilinen
  3274. 56-Vâkıa 53
    mâliûne : dolduracak olanlar
  3275. 56-Vâkıa 58
    : ne, nedir (mahiyeti, özelliği nedir ), nasıldır
  3276. 56-Vâkıa 60
    : değil, olmaz
  3277. 56-Vâkıa 61
    : şey
  3278. 56-Vâkıa 63
    : ne, nedir (mahiyeti, özelliği nedir), nasıldır
  3279. 56-Vâkıa 67
    mahrûmûne : mahrum bırakılanlar
  3280. 56-Vâkıa 68
    el mâe : su
  3281. 56-Vâkıa 88
    fe emmâ : fakat, amma, lâkin
  3282. 56-Vâkıa 90
    emmâ : amma, fakat
  3283. 56-Vâkıa 92
    ve emmâ : amma, fakat
  3284. 57-Hadid 1
    : şey
  3285. 57-Hadid 1
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  3286. 57-Hadid 2
    es semâvâti : semalar, gökler
  3287. 57-Hadid 4
    es semâvâti : semalar, gökler
  3288. 57-Hadid 4
    : şey
  3289. 57-Hadid 4
    ve : ve şey
  3290. 57-Hadid 4
    ve : ve şey
  3291. 57-Hadid 4
    min es semâi : semadan, gökten
  3292. 57-Hadid 4
    ve : ve şey
  3293. 57-Hadid 4
    eyne : nerede
  3294. 57-Hadid 4
    bimâ : şeyleri
  3295. 57-Hadid 5
    es semâvâti : semalar, gökler
  3296. 57-Hadid 7
    mim- (min-) : o şeyden
  3297. 57-Hadid 8
    ve lekum : ve size ne (oluyor)
  3298. 57-Hadid 9
    min ez zulumâti : zulmetten, karanlıklardan
  3299. 57-Hadid 10
    ve lekum : ve ne (oluyor)
  3300. 57-Hadid 10
    es semâvâti : semalar, gökler
  3301. 57-Hadid 10
    bi- : şeyleri
  3302. 57-Hadid 12
    eymâni-him : onların sağları
  3303. 57-Hadid 14
    el emâniyyu : emaniyye, gerçek olmayan, bâtıl şeyler
  3304. 57-Hadid 15
    el masîru : dönüş yeri, ulaşılacak yer
  3305. 57-Hadid 16
    : şey
  3306. 57-Hadid 20
    ennemâ : sadece
  3307. 57-Hadid 20
    ve magfiretun : ve mağfiret, bağışlanma, günahların sevaba çevrilmesi
  3308. 57-Hadid 20
    ve : ve değil
  3309. 57-Hadid 21
    ilâ magfiretin : bağışlanmaya, mağfirete
  3310. 57-Hadid 21
    es semâi : sema, gökyüzü
  3311. 57-Hadid 22
    : yoktur
  3312. 57-Hadid 23
    : şey
  3313. 57-Hadid 23
    bi- : şey ile, sebebiyle
  3314. 57-Hadid 26
    zurriyyeti-himâ : o ikisinin (onların) zürriyetleri
  3315. 57-Hadid 27
    ketebnâ-hâ : onu yazmadık, farz kılmadık
  3316. 57-Hadid 27
    raav-hâ : ona riayet etmediler
  3317. 58-Mücâdele 1
    tehâvure-kumâ : siz ikinizin karşılıklı konuşması
  3318. 58-Mücâdele 2
    : değil
  3319. 58-Mücâdele 3
    li- : şeyden
  3320. 58-Mücâdele 3
    en yetemâssâ : temas etmek, temas etmesi
  3321. 58-Mücâdele 3
    bi- : şeyleri
  3322. 58-Mücâdele 4
    en yetemâssâ : temas etmek, temas etmesi
  3323. 58-Mücâdele 5
    kemâ : olduğu gibi
  3324. 58-Mücâdele 6
    bi- : şeyleri
  3325. 58-Mücâdele 7
    : şey
  3326. 58-Mücâdele 7
    fî es semâvâti : göklerde var olan
  3327. 58-Mücâdele 7
    ve fî el ardi : ve arzda, yerde var olan
  3328. 58-Mücâdele 7
    yekûnu : olmaz
  3329. 58-Mücâdele 7
    ( yekûnu ... illâ huve : ondan başkasının olması olamaz, mutlaka o olur)
  3330. 58-Mücâdele 7
    eyne : nerede olursa
  3331. 58-Mücâdele 7
    bimâ : şeyi
  3332. 58-Mücâdele 8
    li- : şeye
  3333. 58-Mücâdele 8
    ve ma'siyeti : ve isyan
  3334. 58-Mücâdele 8
    bimâ : şey ile, bir şekilde
  3335. 58-Mücâdele 8
    bi- : sebebiyle, dolayı
  3336. 58-Mücâdele 8
    el masîru : varılacak yer
  3337. 58-Mücâdele 9
    ve ma'siyeti : ve isyan
  3338. 58-Mücâdele 10
    innemâ : fakat, ama, oysa, muhakkak ki
  3339. 58-Mücâdele 11
    bimâ : şeyi
  3340. 58-Mücâdele 13
    bimâ : şeylerden
  3341. 58-Mücâdele 14
    : değil
  3342. 58-Mücâdele 15
    : şey
  3343. 58-Mücâdele 16
    eymâne-hum : kendi yeminlerini
  3344. 58-Mücâdele 18
    kemâ : gibi
  3345. 58-Mücâdele 22
    el îmâne : îmân
  3346. 59-Haşr 1
    fî : ne varsa, var olan şey(ler), olanlar
  3347. 59-Haşr 1
    es semâvâti : semalarda, göklerde vardır
  3348. 59-Haşr 1
    ve fî : ve ne varsa, var olan şey(ler), olanlar
  3349. 59-Haşr 2
    zanentum : siz zannetmediniz
  3350. 59-Haşr 2
    mâniatu-hum : onların manisi, engeli, koruyucusu
  3351. 59-Haşr 5
    : şey
  3352. 59-Haşr 6
    ve : ve şey
  3353. 59-Haşr 6
    fe evceftum : o zaman sürmediniz, koşturmadınız
  3354. 59-Haşr 7
    : şey
  3355. 59-Haşr 7
    ve el yetâ : ve yetimler
  3356. 59-Haşr 7
    ve : ve şey
  3357. 59-Haşr 7
    ve : ve şey
  3358. 59-Haşr 9
    ve el îmâne : ve îmân
  3359. 59-Haşr 9
    mimmâ (min ) : şeyden
  3360. 59-Haşr 10
    bi el îmâni : îmân ile
  3361. 59-Haşr 16
    fe lemmâ : fakat olduğu zaman
  3362. 59-Haşr 17
    âkibete-humâ : onların akıbetleri
  3363. 59-Haşr 17
    enne-humâ : onların ikisinin olduğu, olması
  3364. 59-Haşr 18
    : şey
  3365. 59-Haşr 18
    bi : şey(ler)
  3366. 59-Haşr 22
    er rahmânu : rahmân, rahmân olan
  3367. 59-Haşr 23
    ammâ (an-) : şeylerden
  3368. 59-Haşr 24
    el esmâu el husnâ : güzel isimler
  3369. 59-Haşr 24
    : şey(ler)
  3370. 59-Haşr 24
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde var olan, bulunan
  3371. 6-En'âm 1
    es semâvâti : semâlar, gökler
  3372. 6-En'âm 1
    ez zulumâti : zulmetler, karanlıklar
  3373. 6-En'âm 3
    fî es semâvâti : göklerde
  3374. 6-En'âm 3
    teksibûne : kazanacağınız şeyi
  3375. 6-En'âm 4
    ve te'tî-him : ve onlara gelmez (gelmemiştir)
  3376. 6-En'âm 5
    lemmâ câe-hum : onlara geldiği zaman
  3377. 6-En'âm 5
    : şey(ler)
  3378. 6-En'âm 6
    lem numekkin : yerleştirmediğimiz bir şekilde
  3379. 6-En'âm 6
    es semâe : semâ, gökyüzü
  3380. 6-En'âm 9
    yelbisûne : şüphe ettikleri şey
  3381. 6-En'âm 10
    kânû : oldukları şey
  3382. 6-En'âm 12
    fî es semâvâti : semâlarda, göklerde, olan şey(ler)
  3383. 6-En'âm 13
    sekene : bulunan şey(ler)
  3384. 6-En'âm 14
    es semâvâti : semâlar, gök katları
  3385. 6-En'âm 19
    kul innemâ : de, söyle sadece
  3386. 6-En'âm 19
    mimmâ (min ) : şeylerden
  3387. 6-En'âm 20
    kemâ ya'rifûne : ...gibi tanırlar
  3388. 6-En'âm 23
    kunnâ : biz olmadık
  3389. 6-En'âm 24
    kânû : oldukları şey(ler)
  3390. 6-En'âm 26
    ve yeş'urûne : ve farkında olmazlar (şuurunda değiller)
  3391. 6-En'âm 28
    kânû : oldukları şey
  3392. 6-En'âm 28
    li : şeye
  3393. 6-En'âm 29
    ve nahnu : ve biz değiliz
  3394. 6-En'âm 30
    bimâ kuntum : olduğunuzdan dolayı
  3395. 6-En'âm 31
    alâ : şey üzerine
  3396. 6-En'âm 31
    yezirûne : yüklendikleri şey
  3397. 6-En'âm 32
    ve : ve değil
  3398. 6-En'âm 34
    alâ kuzzibû : yalanlandıkları şey(ler)e
  3399. 6-En'âm 34
    li kelimâti : kelimeleri
  3400. 6-En'âm 35
    fî es semâi : semâya, gökyüzüne
  3401. 6-En'âm 36
    innemâ : ancak, sadece
  3402. 6-En'âm 38
    ve : ve değil
  3403. 6-En'âm 38
    farratnâ : eksik bırakmadık
  3404. 6-En'âm 39
    fî ez zulumâti : karanlıklar içinde
  3405. 6-En'âm 41
    ted'ûne : dua ettiğiniz şey
  3406. 6-En'âm 41
    tuşrikûne : şirk (ortak) koştuğunuz şeyler
  3407. 6-En'âm 43
    kânû : oldukları şey
  3408. 6-En'âm 44
    fe lemmâ : fakat ..... olduğu zaman
  3409. 6-En'âm 44
    zukkirû bi-hî : onunla hatırlatıldıkları (uyarıldıkları) şeyi
  3410. 6-En'âm 44
    bimâ ûtû : verildikleri şey(ler) ile
  3411. 6-En'âm 48
    ve nursilu : ve göndermeyiz
  3412. 6-En'âm 49
    bi kânû : olmaları sebebiyle, dolayısıyla
  3413. 6-En'âm 50
    illâ yuhâ : sadece vahyedilen şeye
  3414. 6-En'âm 50
    el a' : görmeyen, kör, â
  3415. 6-En'âm 52
    aleyke : senin üstüne değil, yoktur
  3416. 6-En'âm 52
    ve : ve yoktur
  3417. 6-En'âm 56
    ve ene : ve ben olmam
  3418. 6-En'âm 57
    indî : benim indimde (yanımda) değil
  3419. 6-En'âm 57
    testa'cilûne : sizin acele ettiğiniz şey
  3420. 6-En'âm 58
    : şey
  3421. 6-En'âm 59
    fî : var olan şey
  3422. 6-En'âm 59
    ve teskutu : ve düşmez
  3423. 6-En'âm 59
    zulumâti : karanlıklar içinde
  3424. 6-En'âm 60
    cerahtum : kazandığınız şeyler
  3425. 6-En'âm 60
    musemmâ : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  3426. 6-En'âm 60
    bi- : o şeyi
  3427. 6-En'âm 63
    min zulumâti : karanlıklardan
  3428. 6-En'âm 68
    ve imma : ve amma
  3429. 6-En'âm 69
    ve : ve olmaz, yoktur
  3430. 6-En'âm 70
    bi : sebebiyle, dolayısıyla, sebebiyle
  3431. 6-En'âm 70
    bi : dolayı
  3432. 6-En'âm 70
    bi : ...'den dolayı
  3433. 6-En'âm 71
    : şey (şeyler)
  3434. 6-En'âm 73
    es semâvâti : semâlar, gökler
  3435. 6-En'âm 75
    es semâvâti : semâlar, gökler
  3436. 6-En'âm 76
    fe lemmâ : olduğu zaman
  3437. 6-En'âm 76
    fe lemmâ : fakat olduğu zaman
  3438. 6-En'âm 77
    fe lemmâ : olduğu zaman, olunca
  3439. 6-En'âm 77
    fe lemmâ : fakat olduğu zaman, olunca
  3440. 6-En'âm 78
    fe lemmâ : sonra olduğu zaman, olunca
  3441. 6-En'âm 78
    fe lemmâ : fakat olduğu zaman, olunca
  3442. 6-En'âm 78
    min tuşrikûne : sizin şirk (ortak) koştuğunuz şeylerden
  3443. 6-En'âm 79
    fatare es semâvâti : semâları (gökleri) yarattı
  3444. 6-En'âm 79
    ve ene : ve ben değilim
  3445. 6-En'âm 80
    tuşrikûne : şirk koştuklarınız (şirk koştuğunuz şeyler)
  3446. 6-En'âm 81
    eşrektum : sizin şirk koştuğunuz şeyler
  3447. 6-En'âm 81
    lem yunezzil : bir şey indirmedi
  3448. 6-En'âm 82
    îmane-hum : îmânlarını
  3449. 6-En'âm 84
    ve suleymâne : ve Süleyman (A.S)
  3450. 6-En'âm 86
    ve ismâîle : ve İsmâîl (A.S)
  3451. 6-En'âm 88
    kânû : oldukları şey(ler)
  3452. 6-En'âm 91
    ve kaderû allâhe : ve onlar Allah'ı takdir edemediler
  3453. 6-En'âm 91
    enzele allâhu : Allah indirmedi
  3454. 6-En'âm 91
    : şeyler
  3455. 6-En'âm 93
    enzele allâhu : Allah'ın indirdiği şey
  3456. 6-En'âm 93
    bi- : dolayısıyla, sebebiyle
  3457. 6-En'âm 94
    kemâ : gibi
  3458. 6-En'âm 94
    : şeyleri
  3459. 6-En'âm 94
    ve nerâ : ve görmüyoruz
  3460. 6-En'âm 94
    kuntum : sizin ..... olduğunuz şeyler
  3461. 6-En'âm 97
    zulumâti el berri : karanın karanlıklarında
  3462. 6-En'âm 99
    min es semâi mâen : semâdan su
  3463. 6-En'âm 99
    ve er rummâne : ve nar(lar)
  3464. 6-En'âm 100
    ammâ (an ) : şeylerden
  3465. 6-En'âm 101
    es semâvâti : semâlar, gökler
  3466. 6-En'âm 104
    ve ene aleykum : ve ben sizin üzerinize ... değilim
  3467. 6-En'âm 106
    uhıye : vahyolunan şey
  3468. 6-En'âm 107
    eşrekû : şirk koşmazlardı, koşamazlardı
  3469. 6-En'âm 107
    ve cealnâ-ke : ve biz seni kılmadık, yapmadık
  3470. 6-En'âm 107
    ve ente : ve sen değilsin
  3471. 6-En'âm 108
    bi- : o şey(ler)i
  3472. 6-En'âm 109
    eymâni-him : (onların) yeminleri
  3473. 6-En'âm 109
    innemâ el ayâtu : âyetler ancak
  3474. 6-En'âm 109
    ve yuş'iru-kum : ve size bildirmez, sizi farkına vardırmaz (siz farkında değilsiniz)
  3475. 6-En'âm 110
    kemâ : gibi
  3476. 6-En'âm 111
    kânû li yu'minû : inanacak değillerdi (olmadılar)
  3477. 6-En'âm 112
    fealû-hu : onu yapmazlardı
  3478. 6-En'âm 112
    ve : ve şey
  3479. 6-En'âm 113
    hum mukterifûne : onların kazandıkları şey(ler)
  3480. 6-En'âm 115
    li kelimâti-hi : onun sözlerini, kelimelerini
  3481. 6-En'âm 118
    mimmâ (min ) : o şeylerden
  3482. 6-En'âm 119
    ve lekum : ve size ne oluyor
  3483. 6-En'âm 119
    mimmâ (min ) : o şeylerden
  3484. 6-En'âm 119
    harreme : haram kıldığı şey(ler)
  3485. 6-En'âm 119
    madturirtum (ma idturirtum) : darda kaldığınız, mecbur kaldığınız şey(ler)
  3486. 6-En'âm 120
    bi- : ...'den dolayı, sebebiyle
  3487. 6-En'âm 121
    mimmâ (min ) : o şeylerden
  3488. 6-En'âm 122
    fî ez zulumâti : karanlıklar içinde
  3489. 6-En'âm 122
    kânû ya'melûne : yapmış oldukları şeyler
  3490. 6-En'âm 123
    ve yemkurûne : ve hile yapamazlar, aldatamazlar
  3491. 6-En'âm 123
    ve yeş'urûne : ve bunun şuuruna varmazlar, farkında değiller
  3492. 6-En'âm 124
    ûtiye : verilen şey
  3493. 6-En'âm 124
    bi- : ...'den dolayı, sebebiyle
  3494. 6-En'âm 125
    ke ennemâ : sanki, gibi
  3495. 6-En'âm 125
    fî es semâi : semâda
  3496. 6-En'âm 127
    bi- : ...'den dolayı, sebebiyle
  3497. 6-En'âm 128
    yâ ma'şere el cinni : ey cin topluluğu
  3498. 6-En'âm 128
    şâe allâhu : Allah'ın dilediği şey
  3499. 6-En'âm 129
    bi- : ...'den dolayı, sebebiyle
  3500. 6-En'âm 130
    yâ ma'şere el cinni : ey cin topluluğu
  3501. 6-En'âm 132
    mimmâ (min ) : şeylerden
  3502. 6-En'âm 132
    ve rabbu-ke : ve senin Rabbin değil
  3503. 6-En'âm 132
    ammâ (an-) ya'melûne : yaptıkları şeylerden
  3504. 6-En'âm 133
    yeşâu : ne dilerse, dilediği şey
  3505. 6-En'âm 133
    kemâ : gibi
  3506. 6-En'âm 134
    : şey
  3507. 6-En'âm 134
    ve entum : ve siz değilsiniz
  3508. 6-En'âm 135
    alâ kâneti-kum : siz yapacağınız şeyi
  3509. 6-En'âm 136
    mimmâ (min ) : o şeylerden
  3510. 6-En'âm 136
    fe kâne : fakat o ...olmadı
  3511. 6-En'âm 136
    ve kâne : ve o ...olmadı
  3512. 6-En'âm 136
    yahkumûne : hükmettikleri şey
  3513. 6-En'âm 137
    fealû-hu : onu yapmazlardı, yapamazlardı
  3514. 6-En'âm 137
    ve yefterûne : ve iftira ettikleri, uydurdukları şeyleri
  3515. 6-En'âm 138
    bi- : ...'den dolayı, sebebiyle
  3516. 6-En'âm 139
    fî : içindeki şey
  3517. 6-En'âm 140
    : şey(ler)
  3518. 6-En'âm 140
    ve kânû : ve olmadılar
  3519. 6-En'âm 141
    ma'rûşâtin : asmalı
  3520. 6-En'âm 141
    ma'rûşâtin : asmalı
  3521. 6-En'âm 141
    ve er rummâne : ve nar(lar)
  3522. 6-En'âm 142
    mimmâ (min ) : şeylerden
  3523. 6-En'âm 143
    semâniyete : sekiz adet
  3524. 6-En'âm 143
    ve min el ma'zi isneyni : keçiden iki
  3525. 6-En'âm 143
    emmeştemelet \n(emmâ iştemelet) \n(e...em...emmâ) : ya da (veya) ihata etti, içine aldı \n\n: veya- yoksa, ya da ...mı?
  3526. 6-En'âm 144
    emmâ iştemelet : veya (ya da) ihata ettiği mi
  3527. 6-En'âm 145
    : şeylerde
  3528. 6-En'âm 146
    şuhûme-humâ : o ikisinin iç yağları
  3529. 6-En'âm 146
    hamelet : üzerinde bulunan, taşıdığı kadar (şey)
  3530. 6-En'âm 146
    zuhûru-humâ : o ikisinin sırtları
  3531. 6-En'âm 146
    mahteleta ( ıhteleta) : karışan, karışmış olan şey
  3532. 6-En'âm 148
    eşreknâ : biz şirk koşmazdık
  3533. 6-En'âm 149
    ecmaîne : hepsi, topluca
  3534. 6-En'âm 151
    : şeyler
  3535. 6-En'âm 151
    zahere : zâhir olan, açık olan
  3536. 6-En'âm 151
    ve batane : ve gizli olan
  3537. 6-En'âm 152
    mâle : mal
  3538. 6-En'âm 154
    tamâmen : tamamlayıcı olarak
  3539. 6-En'âm 156
    innemâ : yalnızca, sadece
  3540. 6-En'âm 157
    bi- : ...'den dolayı, sebebiyle
  3541. 6-En'âm 158
    îmânu-hâ : onun îmânı
  3542. 6-En'âm 158
    fî îmâni-hâ : îmânında, îmânıyla
  3543. 6-En'âm 159
    innemâ : fakat
  3544. 6-En'âm 159
    bi- : şeyleri
  3545. 6-En'âm 161
    ve kâne : ve olmadı
  3546. 6-En'âm 162
    ve mahyâye : benim hayatım
  3547. 6-En'âm 162
    ve memâtî : ve benim ölümüm
  3548. 6-En'âm 164
    bi- : şeyleri
  3549. 6-En'âm 165
    : şeylerle, şeyler hakkında (hususunda)
  3550. 60-Mümtehine 1
    bi câe-kum : size gelen şeyi
  3551. 60-Mümtehine 1
    mardâtî : benim razı olmam, benim rızam
  3552. 60-Mümtehine 1
    bi ahfeytum : gizlediğiniz şeyleri
  3553. 60-Mümtehine 1
    ve a'lentum : ve (aleni olan) açığa vurduğunuz şeyler
  3554. 60-Mümtehine 3
    bi : şeyi
  3555. 60-Mümtehine 4
    ve mimmâ(min-) : ve o şeyden
  3556. 60-Mümtehine 4
    ve emliku : ve ben malik değilim, benim gücüm yetmez
  3557. 60-Mümtehine 4
    ve ileyke el masîru : ve varış, dönüş, ulaşma sanadır
  3558. 60-Mümtehine 9
    innemâ : fakat
  3559. 60-Mümtehine 10
    bi îmânihinne : onların (kadınların) îmânlarını
  3560. 60-Mümtehine 10
    : şey
  3561. 60-Mümtehine 10
    : şeyler, neyi, ne
  3562. 60-Mümtehine 10
    : şeyler, neyi, ne
  3563. 60-Mümtehine 11
    enfekû : şey verdiler
  3564. 60-Mümtehine 12
    fî ma'rûfin : maruf bir iş konusunda
  3565. 60-Mümtehine 13
    kemâ : gibi
  3566. 61-Saf 1
    : şey, ne varsa, var olanlar
  3567. 61-Saf 1
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  3568. 61-Saf 1
    ve : ve şey, ne varsa, var olanlar
  3569. 61-Saf 2
    lâ tef'alûne : yapmayacağınız, yapamayacağınız şey
  3570. 61-Saf 3
    makten : büyük suç, kızdırıcı husus
  3571. 61-Saf 3
    : şey
  3572. 61-Saf 5
    lemmâ : olunca
  3573. 61-Saf 6
    li : şeyi
  3574. 61-Saf 6
    fe lemmâ : fakat olduğu zaman
  3575. 61-Saf 14
    kemâ : gibi
  3576. 62-Cum'a 1
    : şey, ne varsa, olanlar
  3577. 62-Cum'a 1
    fî es semâvâti : göklerde
  3578. 62-Cum'a 1
    ve : ve şey, ne varsa, olanlar
  3579. 62-Cum'a 3
    lem yelhakû : henüz ilhak olmadılar, dahil olmadılar, katılmadılar
  3580. 62-Cum'a 5
    el himâri : merkep
  3581. 62-Cum'a 7
    bi : dolayısıyla, sebebiyle
  3582. 62-Cum'a 8
    bi : şeyi
  3583. 62-Cum'a 11
    : şey
  3584. 63-Münâfikûn 2
    eymâne-hum : kendi yeminleri
  3585. 63-Münâfikûn 2
    : şey
  3586. 63-Münâfikûn 4
    tesma' : dinlersin
  3587. 63-Münâfikûn 7
    es semâvâti : semalar, gökler
  3588. 63-Münâfikûn 10
    mimmâ (min-) : şeylerden
  3589. 63-Münâfikûn 11
    bi : şeyi, şeyleri
  3590. 64-Teğabün 1
    : şeyler
  3591. 64-Teğabün 1
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  3592. 64-Teğabün 1
    ve : ve şeyler
  3593. 64-Teğabün 2
    bimâ : şeyleri
  3594. 64-Teğabün 3
    es semâvâti : semalar, gökler
  3595. 64-Teğabün 3
    el masîru : varış, ulaşma
  3596. 64-Teğabün 4
    : şey, şeyler
  3597. 64-Teğabün 4
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  3598. 64-Teğabün 4
    : şey, şeyler
  3599. 64-Teğabün 4
    ve : ve şey, şeyler
  3600. 64-Teğabün 7
    bimâ : şeyler
  3601. 64-Teğabün 8
    bimâ : şeyler
  3602. 64-Teğabün 10
    el masîru : varış yeri, ulaşılacak yer, ulaşılan yer
  3603. 64-Teğabün 11
    asâbe : isabet etmez
  3604. 64-Teğabün 12
    innemâ : sadece
  3605. 64-Teğabün 15
    innemâ : ancak, fakat, oysa
  3606. 64-Teğabün 16
    : şey, ne, kadar
  3607. 65-Talâk 2
    bi ma'rûfin : örfe uygun olarak güzellikle ve iyilikle
  3608. 65-Talâk 2
    bi ma'rûfin : örfe uygun olarak güzellikle ve iyilikle
  3609. 65-Talâk 2
    mahrecen : çıkış yeri, yükselme yeri
  3610. 65-Talâk 4
    min el mahîdı : hayzdan, adetten
  3611. 65-Talâk 4
    el ahmâli : yüklü olanlar, hamile olanlar
  3612. 65-Talâk 6
    bi ma'rûfin : marufla, güzellikle, örf ve adete uygun olarak
  3613. 65-Talâk 7
    mimmâ (min-) : şeyden
  3614. 65-Talâk 7
    : şey
  3615. 65-Talâk 11
    min ez zulumâti : karanlıklardan
  3616. 65-Talâk 12
    semâvâtin : semalar, gökler, gök katları
  3617. 66-Tahrim 1
    : şeyi
  3618. 66-Tahrim 2
    eymâni-kum : yeminleriniz
  3619. 66-Tahrim 3
    fe lemmâ : olunca
  3620. 66-Tahrim 3
    fe lemmâ : olunca, olduğu zaman
  3621. 66-Tahrim 4
    kulûbu-kumâ : ikinizin kalpleri
  3622. 66-Tahrim 5
    muslimâtin : müslüman (Allah'a teslim olmuş) kadınlar
  3623. 66-Tahrim 6
    : şey
  3624. 66-Tahrim 6
    : şey
  3625. 66-Tahrim 7
    innemâ : sadece, yalnız
  3626. 66-Tahrim 7
    : şeyler
  3627. 66-Tahrim 8
    ve bi eymâni-him : ve onların sağlarında
  3628. 66-Tahrim 9
    el masîru : varış yeri, ulaşılacak yer
  3629. 66-Tahrim 10
    hânetâ humâ : ikisi hainlik etti, ihanet etti
  3630. 66-Tahrim 10
    an-humâ : onlardan (ikisinden)
  3631. 66-Tahrim 12
    bi kelimâti : sözlerini
  3632. 67-Mülk 3
    semâvâtin : semalar, gök katları
  3633. 67-Mülk 3
    terâ : göremezsin
  3634. 67-Mülk 3
    er rahmâni : rahmân
  3635. 67-Mülk 5
    es semâe : sema, gökyüzü
  3636. 67-Mülk 6
    el masîru : ulaşılan makam, ulaşılan yer, varış yeri
  3637. 67-Mülk 8
    kullemâ : her defasında
  3638. 67-Mülk 9
    nezzele : indirmedi
  3639. 67-Mülk 10
    kunnâ : biz olmazdık
  3640. 67-Mülk 12
    magfiretun : mağfiret, günahların sevaba çevrilmesi, bağışlanma
  3641. 67-Mülk 16
    fî es semâi : semada, gökyüzünde
  3642. 67-Mülk 17
    fî es semâi : semada, gökyüzünde
  3643. 67-Mülk 19
    yumsiku-hunne : onları (havada) tutmaz (düşmekten alıkoymaz)
  3644. 67-Mülk 19
    illâ er rahmânu : Rahmân'dan başkası
  3645. 67-Mülk 20
    min dûni er rahmâni : Rahmân'dan başka
  3646. 67-Mülk 23
    : ne (kadar)
  3647. 67-Mülk 26
    innemâ : ancak, sadece
  3648. 67-Mülk 26
    ve innemâ : ve ancak, sadece
  3649. 67-Mülk 27
    lemmâ : olduğu zaman
  3650. 67-Mülk 28
    maiye : benimle beraber
  3651. 67-Mülk 29
    er rahmânu : rahmân olan
  3652. 67-Mülk 30
    mâu-kum : sizin suyunuz
  3653. 67-Mülk 30
    bi mâin : suyu
  3654. 67-Mülk 30
    maînin : akan, akarsu
  3655. 68-Kalem 1
    ve : ve şeye, şeylere
  3656. 68-Kalem 2
    : değil
  3657. 68-Kalem 11
    hemmâzin : çok ayıplayan, çok çekiştiren, devamlı kusur arayan
  3658. 68-Kalem 14
    mâlin : mal, mallar
  3659. 68-Kalem 17
    kemâ : gibi
  3660. 68-Kalem 26
    fe lemmâ : fakat olduğu zaman
  3661. 68-Kalem 27
    mahrûmûne : mahrum olan kimseler
  3662. 68-Kalem 36
    : ne
  3663. 68-Kalem 38
    : şey, şeyler
  3664. 68-Kalem 39
    eymânun : yeminler
  3665. 68-Kalem 39
    : şey, ne
  3666. 68-Kalem 46
    min magremin : maddî bir borçtan
  3667. 68-Kalem 51
    lemmâ : olduğu zaman
  3668. 68-Kalem 52
    ve : ve değildir
  3669. 69-Hâkka 2
    : nedir
  3670. 69-Hâkka 3
    ve : ve nedir
  3671. 69-Hâkka 3
    : nedir
  3672. 69-Hâkka 5
    fe emmâ : fakat
  3673. 69-Hâkka 6
    ve emmâ : ve amma, ise
  3674. 69-Hâkka 7
    ve semâniyete : ve sekiz
  3675. 69-Hâkka 11
    lemmâ : olduğu zaman
  3676. 69-Hâkka 11
    el mâu : su
  3677. 69-Hâkka 16
    es semâu : sema, gökyüzü, gök
  3678. 69-Hâkka 17
    semâniyetun : sekiz
  3679. 69-Hâkka 19
    fe emmâ : fakat, ise, o zaman
  3680. 69-Hâkka 24
    bimâ : şeyle, şeyler sebebiyle
  3681. 69-Hâkka 25
    ve emmâ : ve, ama, ise
  3682. 69-Hâkka 25
    bi şimâli-hî : onun solundan
  3683. 69-Hâkka 26
    : ne
  3684. 69-Hâkka 28
    agnâ : fayda vermedi
  3685. 69-Hâkka 28
    mâli-yeh : benim malım
  3686. 69-Hâkka 38
    bimâ : şeylere
  3687. 69-Hâkka 39
    ve : ve şeylere
  3688. 69-Hâkka 41
    ve : ve değildir
  3689. 69-Hâkka 41
    : ne
  3690. 69-Hâkka 42
    : ne
  3691. 69-Hâkka 47
    : olmaz
  3692. 7-A'râf 3
    : şey
  3693. 7-A'râf 3
    : ne kadar
  3694. 7-A'râf 5
    kâne : olmadı
  3695. 7-A'râf 7
    kun-nâ : biz olmadık, biz değildik
  3696. 7-A'râf 9
    bimâ kânû : olduklarından dolayı
  3697. 7-A'râf 10
    maâyişe : geçim kaynakları
  3698. 7-A'râf 10
    kalîlen : ne kadar az
  3699. 7-A'râf 12
    : ne, nedir?
  3700. 7-A'râf 13
    yekûnu : olmaz
  3701. 7-A'râf 16
    bimâ : şey sebebiyle
  3702. 7-A'râf 17
    eymâni-him : onların sağları
  3703. 7-A'râf 17
    şemâili-him : onların solları
  3704. 7-A'râf 18
    min-kum ecmaîne : sizin hepinizle
  3705. 7-A'râf 19
    şi'tumâ : dilediğiniz (siz ikiniz de dilediniz)
  3706. 7-A'râf 20
    lehumâ : o ikisinin, onların
  3707. 7-A'râf 20
    : şey
  3708. 7-A'râf 20
    an-humâ : o ikisinden, (kendilerinden)
  3709. 7-A'râf 20
    sev'âti-himâ : ikisinin avret yerleri
  3710. 7-A'râf 20
    nehâkumâ : ikinize yasakladı, ikinizi men etti (nehyetti)
  3711. 7-A'râf 20
    rabbu-kumâ : Rabbiniz (ikinizin Rabbi)
  3712. 7-A'râf 21
    kâseme-humâ : ikisine yemin etti
  3713. 7-A'râf 21
    lekumâ : sizin ikinize, size
  3714. 7-A'râf 22
    humâ : ikisi
  3715. 7-A'râf 22
    fe lemmâ : fakat ... olunca
  3716. 7-A'râf 22
    lehumâ : kendilerine (ikisine)
  3717. 7-A'râf 22
    sev'âtu-humâ : ayıp yerleri (ikisinin)
  3718. 7-A'râf 22
    aleyhimâ : üzerlerine (ikisinin)
  3719. 7-A'râf 22
    ve nâdâ-huma : ve ikisine seslendi
  3720. 7-A'râf 22
    rabbu-humâ : ikisinin Rabbi
  3721. 7-A'râf 22
    e lem enhe-kumâ : ikinizi nehyetmedim mi, yasaklamadım mı?
  3722. 7-A'râf 22
    lekumâ : size, sizin ikinize
  3723. 7-A'râf 22
    lekumâ : size, sizin ikinize
  3724. 7-A'râf 27
    kemâ ahrace : çıkardığı gibi
  3725. 7-A'râf 27
    an-humâ : ikisinden, onlardan
  3726. 7-A'râf 27
    libâse-humâ : ikisinin elbiselerini
  3727. 7-A'râf 27
    li yuriye-humâ : ikisine göstermek için, onlara görünmesi için
  3728. 7-A'râf 27
    sev'âti-himâ : ikisinin, onların ayıp yerlerini
  3729. 7-A'râf 28
    : bir şeyi
  3730. 7-A'râf 29
    kemâ bedee-kum : sizi yarattığı gibi
  3731. 7-A'râf 33
    innemâ : sadece
  3732. 7-A'râf 33
    zahere : açıkta olan şey
  3733. 7-A'râf 33
    batane : gizli olan şey
  3734. 7-A'râf 33
    lem yunezzil : indirmediği şey
  3735. 7-A'râf 33
    lâ ta'lemûne : bilmediğiniz bir şeyi
  3736. 7-A'râf 35
    immâ : ama, ... olduğu zaman
  3737. 7-A'râf 37
    kuntum ted'ûne : ibadet ettiğiniz, dua ettiğiniz şeyler
  3738. 7-A'râf 38
    kullemâ : her defasında
  3739. 7-A'râf 39
    kâne lekum : sizin yoktur
  3740. 7-A'râf 39
    bi- : şeyler sebebiyle
  3741. 7-A'râf 40
    ebvâbu es semâi : semanın kapıları
  3742. 7-A'râf 43
    : şey
  3743. 7-A'râf 43
    ve kun-nâ : ve biz olmadık, olmazdık
  3744. 7-A'râf 43
    bimâ : şey ile, sebebiyle, dolayı
  3745. 7-A'râf 44
    vâade-nâ : biz vaadettiği şeyi
  3746. 7-A'râf 44
    vaade : vaad ettiği şey
  3747. 7-A'râf 46
    ve beyne-humâ : ve ikisi arasında (vardır)
  3748. 7-A'râf 46
    bi sî-hum : onları simaları ile, simalarından, yüzlerinden
  3749. 7-A'râf 48
    bi sî-hum : onları simaları ile, simalarından, yüzlerinden
  3750. 7-A'râf 48
    : olmadı (olumsuz anlam verir)
  3751. 7-A'râf 48
    ve : ve şey, şeyler
  3752. 7-A'râf 50
    min el mâi : sudan
  3753. 7-A'râf 50
    mim (min ) : o şeylerden
  3754. 7-A'râf 50
    harrame-humâ : o ikisini haram kıldı (yasakladı)
  3755. 7-A'râf 51
    kemâ : gibi, nasıl
  3756. 7-A'râf 51
    ve : ve nasıl
  3757. 7-A'râf 53
    kânû yefterûn : uydurmuş oldukları şey(ler)
  3758. 7-A'râf 54
    es semâvâti : semalar, gök katları
  3759. 7-A'râf 56
    ve tamaan : ve ümit ederek
  3760. 7-A'râf 57
    bi-hi el mâe : ona su
  3761. 7-A'râf 59
    lekum : sizin için yoktur
  3762. 7-A'râf 62
    lâ ta'lemûne : sizin bilmediğiniz şeyleri
  3763. 7-A'râf 65
    lekum : sizin için yoktur
  3764. 7-A'râf 70
    kâne : geçmişte olan, olmuş olan
  3765. 7-A'râf 70
    bi- : şeyi
  3766. 7-A'râf 71
    esmâin : isimler hakkında
  3767. 7-A'râf 71
    nezzele Allâhu : Allah indirmedi
  3768. 7-A'râf 72
    ve kânû mu'minîne : ve mü'min olmadılar
  3769. 7-A'râf 73
    : yoktur
  3770. 7-A'râf 75
    bi- ursile : gönderilen şeye
  3771. 7-A'râf 77
    bi- : şeyi
  3772. 7-A'râf 80
    : olmadı, yapmadı
  3773. 7-A'râf 82
    ve kâne : ve olmadı
  3774. 7-A'râf 84
    matarâ : (azab) yağmur
  3775. 7-A'râf 85
    : yoktur
  3776. 7-A'râf 89
    ve yekûnu : ve olamaz, olmaz
  3777. 7-A'râf 94
    ve : ve olmadı (yoktur)
  3778. 7-A'râf 96
    min es semâi : semadan
  3779. 7-A'râf 96
    bi- : sebebiyle, ...dan dolayı
  3780. 7-A'râf 101
    fe kânû : fakat ... olmadılar
  3781. 7-A'râf 101
    bi kezzebû : yalanladıkları şey sebebiyle
  3782. 7-A'râf 102
    ve veced-nâ : ve biz bulmadık
  3783. 7-A'râf 105
    maiye : benim ile beraber
  3784. 7-A'râf 110
    mâzâ : ne
  3785. 7-A'râf 115
    immâ : öyle mi ... böyle mi, ya ... ya da
  3786. 7-A'râf 115
    ve immâ : öyle mi ... böyle mi, ya ... ya da
  3787. 7-A'râf 116
    fe lemmâ : o zaman, ... olduğu zaman
  3788. 7-A'râf 117
    : şeyi
  3789. 7-A'râf 118
    kânû : oldukları şeyler
  3790. 7-A'râf 124
    ecmaîn : hepsini
  3791. 7-A'râf 126
    : şey, olmama, yapmama
  3792. 7-A'râf 126
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  3793. 7-A'râf 129
    ci'te-nâ : bize getirdiğin şey
  3794. 7-A'râf 131
    innemâ : fakat, ama
  3795. 7-A'râf 132
    mehmâ : ne, her ne, ne olsa
  3796. 7-A'râf 132
    nahnu : biz değiliz
  3797. 7-A'râf 134
    ve lemmâ : ve ... olduğu zaman, olunca
  3798. 7-A'râf 134
    bi- : o şey ile, sebebiyle
  3799. 7-A'râf 135
    lemma : olduğu zaman, olunca
  3800. 7-A'râf 137
    bi- saberû : sabırlarından dolayı
  3801. 7-A'râf 137
    kâne yasnau : yapmış olduğu şeyler
  3802. 7-A'râf 137
    ve : ve şey, şeyler
  3803. 7-A'râf 138
    kemâ lehum : onlarda olduğu gibi
  3804. 7-A'râf 139
    : şey
  3805. 7-A'râf 139
    : o şey
  3806. 7-A'râf 143
    ve lemmâ : ve olduğu zaman, olunca
  3807. 7-A'râf 143
    fe lemmâ tecellâ : fakat tecelli ettiği zaman
  3808. 7-A'râf 143
    fe lemmâ efaka : sonra ayıldığı zaman
  3809. 7-A'râf 144
    âteytu-ke : sana verdiğim şeyleri
  3810. 7-A'râf 147
    a'mâlu-hum : onların amelleri
  3811. 7-A'râf 147
    kânû : oldukları şey
  3812. 7-A'râf 149
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  3813. 7-A'râf 150
    ve lemmâ : ve olduğu zaman, olunca
  3814. 7-A'râf 150
    bi'se : ne kötü
  3815. 7-A'râf 154
    ve lemmâ : olduğu zaman, olunca
  3816. 7-A'râf 155
    fe lemmâ : fakat ... olunca
  3817. 7-A'râf 155
    bi- : sebebiyle, dolayısıyla, dolayı
  3818. 7-A'râf 157
    bi el ma'rûfi : irfanla
  3819. 7-A'râf 158
    mulku es semâvâti : semaların mülkü
  3820. 7-A'râf 158
    ve kelimâti-hî : ve kelimelerine, onun sözlerine
  3821. 7-A'râf 160
    el gamame : bulut
  3822. 7-A'râf 160
    razaknâ-kum : sizi rızıklandırdığımız şeyler
  3823. 7-A'râf 160
    ve zâlemû-nâ : ve bize zulmetmediler
  3824. 7-A'râf 162
    min es semâi : semadan
  3825. 7-A'râf 162
    bimâ : sebebiyle
  3826. 7-A'râf 163
    bi- : şey sebebiyle, dolayı
  3827. 7-A'râf 164
    ma'ziraten : bir mazeret olsun, bir özür olsun
  3828. 7-A'râf 165
    fe lemmâ : artık, böylece ... olduğu zaman, olunca
  3829. 7-A'râf 165
    zukkirû : hatırlatıldıkları şey, öğüt verildikleri şey
  3830. 7-A'râf 165
    bi- : şey sebebiyle, dolayısıyla
  3831. 7-A'râf 166
    fe lemmâ : artık,böylece ... olduğu zaman, olunca
  3832. 7-A'râf 166
    an : şeyden
  3833. 7-A'râf 168
    umemâ : ümmetler, topluluklar
  3834. 7-A'râf 169
    fî-hi : onun içindeki şeyleri
  3835. 7-A'râf 171
    âtey-nâ-kum : size verdiğimiz şeyleri
  3836. 7-A'râf 171
    fî-hi : onun içinde olan şeyleri
  3837. 7-A'râf 173
    innemâ : fakat
  3838. 7-A'râf 173
    bi- : sebebiyle, ...’den dolayı
  3839. 7-A'râf 180
    el esmâu el husnâ : en güzel isimler
  3840. 7-A'râf 180
    esmâi-hi : onun isimlerinde, isimleri hakkında, konusunda
  3841. 7-A'râf 180
    : o şeyler
  3842. 7-A'râf 184
    : yoktur, olmadı
  3843. 7-A'râf 185
    es semâvâti : gökler, semalar
  3844. 7-A'râf 185
    halaka allâhu : Allah'ın yarattığı şeyler
  3845. 7-A'râf 187
    innemâ : sadece, yalnızca
  3846. 7-A'râf 187
    fî es semâvâti : göklerde
  3847. 7-A'râf 187
    innemâ : sadece, yanlızca
  3848. 7-A'râf 188
    illâ şae allâhu : Allah'ın dilemesi hariç
  3849. 7-A'râf 188
    messeniye es sûu : bana bir kötülük dokunmaz
  3850. 7-A'râf 189
    fe lemmâ : böylece, ... olduğu zaman, olunca
  3851. 7-A'râf 189
    fe lemmâ : böylece, ... olduğu zaman, olunca
  3852. 7-A'râf 189
    rabbe-humâ : ikisinin Rabbi
  3853. 7-A'râf 190
    fe lemmâ : böylece ... olduğu zaman
  3854. 7-A'râf 190
    âtâ-humâ : ikisine verdi
  3855. 7-A'râf 190
    fî- : o şeyler hakkında, o şeylerle
  3856. 7-A'râf 190
    âtâ-humâ : ikisine verdi
  3857. 7-A'râf 190
    ammâ (an ) : şeylerden
  3858. 7-A'râf 191
    : şeyi, şeyleri
  3859. 7-A'râf 200
    ve immâ : ve ama, fakat ... olursa
  3860. 7-A'râf 203
    innemâ : ancak, sadece
  3861. 7-A'râf 203
    yûhâ : vahyolunan şeye, ne vahyolunuyor
  3862. 70-Meâric 8
    es semâu : sema, gökyüzü
  3863. 70-Meâric 24
    ma'lûmun : bilinen, belirli
  3864. 70-Meâric 25
    ve el mahrûmi : ve mahrum olanlar için
  3865. 70-Meâric 30
    meleket : sahip oldukları
  3866. 70-Meâric 30
    eymânu-hum : onların elleri
  3867. 70-Meâric 32
    emânâti-him : emanetleri
  3868. 70-Meâric 36
    mâli : ne oluyor, niçin
  3869. 70-Meâric 37
    ve an(i) eş şimâli : ve sol yandan
  3870. 70-Meâric 39
    mimmâ (min ) : şeyden
  3871. 70-Meâric 41
    ve nahnu : ve biz değiliz
  3872. 71-Nuh 7
    kullemâ : her seferinde
  3873. 71-Nuh 11
    es semâe : sema, gökyüzü, gök
  3874. 71-Nuh 13
    lekum : siz niçin, size ne oluyor
  3875. 71-Nuh 15
    semâvâtin : semalar, gök katları
  3876. 71-Nuh 21
    mâlu-hu : onun malı, malı
  3877. 71-Nuh 25
    mimmâ (min-) : şeyden
  3878. 72-Cin 3
    ittehaze : edinmedi
  3879. 72-Cin 7
    kemâ : gibi
  3880. 72-Cin 8
    es semâe : sema, gökyüzü
  3881. 72-Cin 13
    lemmâ : olduğu zaman
  3882. 72-Cin 15
    ve emmâ : ve lâkin
  3883. 72-Cin 16
    mâen : mai, su, rahmet
  3884. 72-Cin 19
    lemmâ : olduğu zaman
  3885. 72-Cin 20
    innemâ : yalnızca, sadece
  3886. 72-Cin 24
    : şey
  3887. 72-Cin 25
    : şey
  3888. 72-Cin 28
    bimâ : şeyleri, olanları
  3889. 73-Müzzemmil 9
    ve el magribi : ve batı
  3890. 73-Müzzemmil 10
    alâ : şeye
  3891. 73-Müzzemmil 15
    kemâ : gibi
  3892. 73-Müzzemmil 18
    es semâu : gök
  3893. 73-Müzzemmil 20
    : şey
  3894. 73-Müzzemmil 20
    mardâ : hasta
  3895. 73-Müzzemmil 20
    : şey
  3896. 73-Müzzemmil 20
    ve : ve şey
  3897. 74-Müddessir 12
    mâlen : mal, servet
  3898. 74-Müddessir 15
    yatmau : tamah eder, ister
  3899. 74-Müddessir 27
    ve edrâ-ke : ve ne olduğunu sana bildiren
  3900. 74-Müddessir 27
    : nedir
  3901. 74-Müddessir 31
    ve cealnâ : ve biz kılmadık
  3902. 74-Müddessir 31
    ve cealnâ : ve biz kılmadık
  3903. 74-Müddessir 31
    îmânen : îmân
  3904. 74-Müddessir 31
    maradun : hastalık (olan)
  3905. 74-Müddessir 31
    mâzâ : ne, neyi
  3906. 74-Müddessir 31
    ve ya'lemu : ve bilmez
  3907. 74-Müddessir 31
    ve hiye : ve o değildir
  3908. 74-Müddessir 38
    bimâ : şey ile, şey sebebiyle
  3909. 74-Müddessir 42
    : ne
  3910. 74-Müddessir 48
    tenfeu-hum : onlara fayda sağlamaz
  3911. 74-Müddessir 49
    : ne (oluyor)
  3912. 74-Müddessir 56
    ve yezkurûne : ve zikredemez
  3913. 74-Müddessir 56
    el magfireti : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
  3914. 75-Kıyamet 5
    emâme-hu : onun önünde
  3915. 75-Kıyamet 13
    bimâ : şeyleri
  3916. 76-İnsan 3
    immâ : ama, fakat, ya - ya da, veya
  3917. 76-İnsan 3
    ve immâ : ve ama, fakat, ya - ya da, veya
  3918. 76-İnsan 9
    innemâ : ancak, sadece
  3919. 76-İnsan 12
    bi- : sebebiyle, dolayısıyla
  3920. 76-İnsan 18
    tusemmâ : isimlendirilen
  3921. 76-İnsan 30
    ve teşâûne : ve siz dileyemezsiniz
  3922. 77-Mürselât 7
    : şey
  3923. 77-Mürselât 9
    es semâu : gök
  3924. 77-Mürselât 14
    ve edrâ-ke : ve sana bildiren nedir
  3925. 77-Mürselât 14
    : ne (olduğu)
  3926. 77-Mürselât 20
    min mâin : sudan
  3927. 77-Mürselât 22
    ma'lûmin : malûm, bilinen
  3928. 77-Mürselât 27
    mâen : su
  3929. 77-Mürselât 29
    : şey
  3930. 77-Mürselât 33
    cimâletun : erkek develer
  3931. 77-Mürselât 38
    cema'nâ-kum : sizi birarada topladık
  3932. 77-Mürselât 42
    mimmâ : şeylerden
  3933. 77-Mürselât 43
    bi- : sebebiyle, dolayısıyla
  3934. 78-Nebe 14
    mâen : su
  3935. 78-Nebe 19
    es semâu : sema, gökyüzü
  3936. 78-Nebe 37
    es semâvâti : semalar, gökler
  3937. 78-Nebe 37
    ve : ve şeyler
  3938. 78-Nebe 37
    beyne-humâ : ikisi arasında bulunanlar
  3939. 78-Nebe 37
    er rahmâni : Rahmân Olan (Allah)
  3940. 78-Nebe 38
    er rahmânu : Rahmân Olan (Allah)
  3941. 78-Nebe 40
    : şey
  3942. 79-Nâziât 13
    innemâ : sadece
  3943. 79-Nâziât 27
    es semâu : sema, gökyüzü
  3944. 79-Nâziât 31
    mâe-hâ : onun suyu
  3945. 79-Nâziât 35
    : neye
  3946. 79-Nâziât 37
    emmâ : fakat, ama, ise
  3947. 79-Nâziât 40
    ve emmâ : ve fakat, ama, ise
  3948. 79-Nâziât 40
    makâme : makam)
  3949. 79-Nâziât 45
    innemâ : sadece
  3950. 8-Enfâl 2
    innemâ : amma, lâkin, gerçekten
  3951. 8-Enfâl 2
    îmânen : îmân
  3952. 8-Enfâl 3
    ve mimmâ : ve şeyden, şeylerden
  3953. 8-Enfâl 4
    ve magfiratun : ve mağfiret (vardır) (günahların sevaba çevrilmesi)
  3954. 8-Enfâl 5
    kemâ : durum, ..... gibi
  3955. 8-Enfâl 6
    ba'de : o şeyden sonra, sonra
  3956. 8-Enfâl 6
    ke ennemâ : sanki, tıpkı, gibi
  3957. 8-Enfâl 7
    bi kelimâti-hî : onun kelimeleri, sözleri ile
  3958. 8-Enfâl 10
    ceale-hu allâhu : Allah onu yapmadı
  3959. 8-Enfâl 10
    ve li tatmainne : ve tatmin olması için
  3960. 8-Enfâl 10
    ve en nasru : ve yardım, nusret yoktur
  3961. 8-Enfâl 11
    min es semâi : semadan
  3962. 8-Enfâl 11
    mâen : su
  3963. 8-Enfâl 16
    ve bi'se el masîru : ve o ne kötü varış (dönüş) yeri
  3964. 8-Enfâl 17
    ve rameyte : ve sen atmadın
  3965. 8-Enfâl 17
    ramâ : attı
  3966. 8-Enfâl 24
    li- : şeylere
  3967. 8-Enfâl 27
    emânâti-kum : emanetlerinize
  3968. 8-Enfâl 28
    ennemâ : ancak, sadece
  3969. 8-Enfâl 30
    hayru el mâkirîne : tuzak kuranların en hayırlısıdır
  3970. 8-Enfâl 32
    min es semâi : gökten, semadan
  3971. 8-Enfâl 33
    kâne allâhu : Allah olmadı, değildir
  3972. 8-Enfâl 33
    kâne allâhu : Allah olmadı, değildir
  3973. 8-Enfâl 34
    ve lehum : ve niçin, neden onlar
  3974. 8-Enfâl 34
    kânû : olmadı, değil
  3975. 8-Enfâl 35
    ve kâne : ve olmadı
  3976. 8-Enfâl 35
    bi- : şey(ler) sebebiyle
  3977. 8-Enfâl 38
    : şey, şeyler
  3978. 8-Enfâl 38
    madat : geçmişte oldu, mazi oldu, önceden vuku buldu
  3979. 8-Enfâl 39
    bi- : şeyleri
  3980. 8-Enfâl 41
    ennemâ : ... olduğunu
  3981. 8-Enfâl 41
    vel yetâ (ve el yetâ) : ve yetimler
  3982. 8-Enfâl 41
    ve : ve şey
  3983. 8-Enfâl 47
    bi- : şeyleri
  3984. 8-Enfâl 48
    a'mâle-hum : amellerini, yaptıklarını
  3985. 8-Enfâl 48
    fe lemmâ : fakat, ..... olunca
  3986. 8-Enfâl 48
    lâ terevne : sizin görmediğiniz şey(ler)i
  3987. 8-Enfâl 49
    maradun : hastalık
  3988. 8-Enfâl 51
    bimâ : şey sebebiyle
  3989. 8-Enfâl 53
    : şeyi
  3990. 8-Enfâl 57
    fe immâ : amma, fakat ... olduğu zaman
  3991. 8-Enfâl 58
    ve immâ : amma, fakat ... olduğu zaman
  3992. 8-Enfâl 60
    mâsteta'tum ( isteta'tum) : gücünüz ne kadar yeterse
  3993. 8-Enfâl 60
    ve : ve ne
  3994. 8-Enfâl 63
    : şeyi
  3995. 8-Enfâl 63
    ellefte : birleştiremezdin
  3996. 8-Enfâl 67
    kâne : olmadı, olmaz
  3997. 8-Enfâl 68
    fî- : o şeyler hakkında, konusunda
  3998. 8-Enfâl 69
    mimmâ (min ) : şeyden, şeylerden
  3999. 8-Enfâl 70
    mimmâ (min ) : şeyden
  4000. 8-Enfâl 72
    lekum : sizin (üzerinizde) yoktur
  4001. 8-Enfâl 72
    bi- : şeyleri
  4002. 8-Enfâl 74
    magfiratun : mağfiret
  4003. 80-Abese 2
    el a' : â, görmeyen
  4004. 80-Abese 3
    yudrî-ke : sen bilemezsin
  4005. 80-Abese 5
    emmâ : fakat
  4006. 80-Abese 7
    aleyke : senin üzerinde bir sorumluluk yoktur
  4007. 80-Abese 8
    ve emmâ : halbuki
  4008. 80-Abese 17
    : ne, ne kadar
  4009. 80-Abese 21
    emâte-hu : onu öldürdü
  4010. 80-Abese 23
    lemmâ yakdı : kada etmedi, yerine getirmedi
  4011. 80-Abese 23
    : şey
  4012. 80-Abese 25
    el mâe : su
  4013. 81-Tekvir 11
    es semâu : sema, gök
  4014. 81-Tekvir 14
    : ne
  4015. 81-Tekvir 22
    : değil
  4016. 81-Tekvir 24
    ve : ve değil
  4017. 81-Tekvir 25
    ve : ve değildir
  4018. 81-Tekvir 29
    ve teşâûne : ve siz dileyemezsiniz
  4019. 82-İnfitâr 1
    es semâu : sema, gökyüzü
  4020. 82-İnfitâr 5
    : şey, şeyler, ne, neyi
  4021. 82-İnfitâr 6
    : nedir
  4022. 82-İnfitâr 8
    : şey
  4023. 82-İnfitâr 12
    : ne, şey, şeyler
  4024. 82-İnfitâr 16
    : değil
  4025. 82-İnfitâr 17
    : ne, nedir
  4026. 82-İnfitâr 17
    : şey
  4027. 82-İnfitâr 18
    : ne, nedir
  4028. 82-İnfitâr 18
    : şey
  4029. 83-Mutaffifin 8
    ve : ve nedir
  4030. 83-Mutaffifin 8
    : ne (olduğunu)
  4031. 83-Mutaffifin 12
    ve yukezzibu : ve yalanlamaz
  4032. 83-Mutaffifin 14
    : şey
  4033. 83-Mutaffifin 15
    mahcûbûne : hicaplanmış, perdelenmiş olanlardır
  4034. 83-Mutaffifin 19
    ve : ve nedir
  4035. 83-Mutaffifin 19
    : ne (olduğunu)
  4036. 83-Mutaffifin 25
    mahtûmin : hatemli, mühürlü, mühürlenmiş
  4037. 83-Mutaffifin 33
    ve ursilû : ve gönderilmediler
  4038. 83-Mutaffifin 36
    : şey
  4039. 84-İnşikak 1
    es semâu : sema, gökyüzü
  4040. 84-İnşikak 4
    : şeyler
  4041. 84-İnşikak 7
    fe emmâ : fakat, ise
  4042. 84-İnşikak 10
    ve emmâ : ve ise
  4043. 84-İnşikak 17
    ve : ve şeylere
  4044. 84-İnşikak 20
    : ne oluyor ki
  4045. 84-İnşikak 23
    bi- : şeyleri
  4046. 85-Bürûc 1
    es semâi : sema, gökyüzü
  4047. 85-Bürûc 7
    alâ yef'alûne : yaptıkları şeylere
  4048. 85-Bürûc 8
    ve nekamû : ve intikam almadılar
  4049. 85-Bürûc 9
    es semâvâti : semalar, gökler
  4050. 85-Bürûc 16
    : şey
  4051. 85-Bürûc 22
    mahfûzın : muhafaza edilen
  4052. 86-Târık 1
    es semâi : sema, gökyüzü
  4053. 86-Târık 2
    : şey
  4054. 86-Târık 2
    : şey
  4055. 86-Târık 4
    in ... (lemma) : eğer ..... olmazsa olmaz, mutlaka vardır
  4056. 86-Târık 4
    (in) ... lemmâ : eğer ..... olmazsa olmaz, mutlaka vardır
  4057. 86-Târık 6
    mâin : su, sıvı
  4058. 86-Târık 10
    : değil, olmaz
  4059. 86-Târık 11
    es semâi : sema, gökyüzü
  4060. 86-Târık 14
    ve : ve değil
  4061. 87-A'lâ 7
    şâe allâhu : Allah'ın dilediği şey
  4062. 87-A'lâ 7
    ve : ve şey
  4063. 88-Ğâşiye 15
    nemârıku : yastıklar
  4064. 88-Ğâşiye 15
    masfûfetun : istif edilmiş, dizilmiş, sıralanmış
  4065. 88-Ğâşiye 18
    es semâi : sema, gökyüzü
  4066. 88-Ğâşiye 21
    innemâ : ancak, sadece
  4067. 89-Fecr 7
    el imâdi : sütunlar
  4068. 89-Fecr 15
    fe emmâ : fakat
  4069. 89-Fecr 15
    izâ : ne zaman
  4070. 89-Fecr 16
    ve emmâ : ve fakat
  4071. 89-Fecr 16
    izâ : ne zaman
  4072. 89-Fecr 20
    el mâle : mal
  4073. 89-Fecr 27
    el mutmainnetu : mutmain olan, tatmin olan
  4074. 89-Fecr 28
    mardıyyeten : Allah'ın rızasını kazanmış olarak
  4075. 9-Tevbe 5
    kulle marsadin : gözetleme yerlerinin hepsi
  4076. 9-Tevbe 6
    me'mene-hu ( emene-hu) : onu, emin olduğu yere (şeye)
  4077. 9-Tevbe 7
    fe mâstekâmû (fe estekâmû) : artık o şeyi (verdikleri ahdlerini) ikâme ederler (ahdlerini tutarlar)
  4078. 9-Tevbe 9
    : şey
  4079. 9-Tevbe 12
    eymâne-hum : yeminlerini
  4080. 9-Tevbe 12
    eymâne : yeminleri yoktur
  4081. 9-Tevbe 13
    eymâne-hum : yeminlerini
  4082. 9-Tevbe 16
    ve lemmâ : ve başka dışında, buna rağmen
  4083. 9-Tevbe 16
    bi ta'melûne : yaptığınız şeylerden
  4084. 9-Tevbe 17
    kâne : olmaz, olmadı
  4085. 9-Tevbe 17
    a'mâlu-hum : onların amelleri
  4086. 9-Tevbe 18
    innemâ : ama, ancak, sadece
  4087. 9-Tevbe 19
    imârate el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram'ı mamur etti
  4088. 9-Tevbe 23
    alâ el îmâni : îmâna karşı
  4089. 9-Tevbe 25
    bi rahubet : geniş olmasına rağmen
  4090. 9-Tevbe 28
    innemâ : sadece
  4091. 9-Tevbe 29
    harrame allâhu : Allah'ın haram kıldığı şeyi
  4092. 9-Tevbe 31
    ve umirû : ve emrolunmadılar
  4093. 9-Tevbe 31
    ammâ (an ) : şeylerden
  4094. 9-Tevbe 35
    yuhmâ : kızdırılır
  4095. 9-Tevbe 35
    : şey
  4096. 9-Tevbe 35
    : şeyleri
  4097. 9-Tevbe 36
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  4098. 9-Tevbe 36
    kemâ : olduğu gibi, nasıl ki
  4099. 9-Tevbe 37
    innemâ : ancak, sadece
  4100. 9-Tevbe 37
    harrame allâhu : Allah'ın haram kıldığı şey
  4101. 9-Tevbe 37
    harrame allâhu : Allah'ın haram kıldığı şey
  4102. 9-Tevbe 37
    a'mâli-him : onların amelleri
  4103. 9-Tevbe 38
    : ne oldu
  4104. 9-Tevbe 38
    fe : artık değil
  4105. 9-Tevbe 40
    humâ : ikisi
  4106. 9-Tevbe 45
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  4107. 9-Tevbe 47
    zâdû-kum : size artırmaz
  4108. 9-Tevbe 47
    semmâûne : dinleyenler
  4109. 9-Tevbe 51
    ketebe allâhu : Allah'ın yazdığı şey
  4110. 9-Tevbe 54
    ve : ve şey
  4111. 9-Tevbe 55
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  4112. 9-Tevbe 56
    ve : ve değil
  4113. 9-Tevbe 57
    magârâtin : mağaralar
  4114. 9-Tevbe 59
    âtâ-hum allâhu : Allah'ın onlara verdiği şey
  4115. 9-Tevbe 60
    innemâ es sadakâtu : muhakkak ki sadakalar
  4116. 9-Tevbe 64
    bi : şeyi
  4117. 9-Tevbe 64
    tahzerûne : çekindiğiniz şey
  4118. 9-Tevbe 65
    innemâ : sadece, ancak, yalnız
  4119. 9-Tevbe 66
    îmâni-kum : sizin îmânınız
  4120. 9-Tevbe 67
    an el ma'rûfi : iyilikten, irfandan
  4121. 9-Tevbe 69
    kemâ estemtea : faydalandıkları gibi
  4122. 9-Tevbe 69
    a'mâlu-hum : onların amelleri
  4123. 9-Tevbe 70
    fe kâne allâhu : o zaman, öyleyse ... Allah olmadı
  4124. 9-Tevbe 71
    bi el ma'rûfi : ma'ruf ile, iyilik ile
  4125. 9-Tevbe 73
    el masîru : dönüş yeri, gidilen yer, varış yeri
  4126. 9-Tevbe 74
    kâlû : söylemediler
  4127. 9-Tevbe 74
    bi : şeye
  4128. 9-Tevbe 74
    ve nekamû : ve çekemedikleri şey, intikam almak istedikleri şey
  4129. 9-Tevbe 74
    ve lehum : onların yoktur
  4130. 9-Tevbe 76
    lemmâ : olunca, olduğu zaman
  4131. 9-Tevbe 77
    bi : şey sebebiyle, dolayısıyla
  4132. 9-Tevbe 77
    vaadû-hu : ona vaadettikleri şeyi
  4133. 9-Tevbe 77
    ve bi : ve sebebiyle
  4134. 9-Tevbe 81
    bi mak'adi-him : kalıp oturmaları ile
  4135. 9-Tevbe 82
    bi : şeyler dolayısıyla, sebebiyle
  4136. 9-Tevbe 83
    maiye : benimle beraber
  4137. 9-Tevbe 83
    maiye : benimle beraber
  4138. 9-Tevbe 84
    mâte : öldü
  4139. 9-Tevbe 84
    ve mâtû : ve öldüler
  4140. 9-Tevbe 85
    innemâ : sadece, yalnız, ancak
  4141. 9-Tevbe 91
    yunfikûne : infâk edecek, verecek şey
  4142. 9-Tevbe 91
    alâ el muhsinîne : muhsinler üzerine yoktur
  4143. 9-Tevbe 92
    izâ etev-ke : sana geldikleri zaman
  4144. 9-Tevbe 92
    ahmilu-kum : sizi taşıyacak, sizi bindirecek şey
  4145. 9-Tevbe 92
    yunfikûne : infâk edecek şey
  4146. 9-Tevbe 93
    innemâ : ancak, sadece, fakat
  4147. 9-Tevbe 94
    bi : şeyleri
  4148. 9-Tevbe 95
    bi kânû : oldukları şeyler sebebiyle
  4149. 9-Tevbe 97
    : şey, şeyler
  4150. 9-Tevbe 98
    yunfiku : infâk ettiği şeyi
  4151. 9-Tevbe 98
    magramen : zarar, ziyan
  4152. 9-Tevbe 99
    yunfiku : infâk ettiği şey
  4153. 9-Tevbe 105
    bimâ : şeyleri
  4154. 9-Tevbe 106
    immâ : yahut, veya, ya, ya da
  4155. 9-Tevbe 106
    ve immâ : ve yahut, veya, ya, ya da
  4156. 9-Tevbe 112
    bi el ma'rûfi : iyilikle, irfan ile
  4157. 9-Tevbe 113
    kâne : olmadı, olmaz, olamaz
  4158. 9-Tevbe 113
    tebeyyene : belli olan, açığa çıkan şey, durum
  4159. 9-Tevbe 114
    ve kâne istigfâru : ve bağışlanma, mağfiret dilemesi olmaz, olamaz
  4160. 9-Tevbe 114
    fe lemmâ : artık, olunca
  4161. 9-Tevbe 115
    ve kâne allâhu : ve Allah olmadı, değildir
  4162. 9-Tevbe 115
    yettekûne : takva sahibi olacakları şeyler (sakınmaları gerekecek şeyler)
  4163. 9-Tevbe 116
    mulku es semâvâti : semaların (göklerin) mülkü, idaresi, saltanatı
  4164. 9-Tevbe 116
    ve : ve yoktur
  4165. 9-Tevbe 117
    kâde : az kalsın oluyordu, olmak üzere iken
  4166. 9-Tevbe 118
    bimâ rahubet : geniş olmasına rağmen
  4167. 9-Tevbe 120
    kâne : olmaz, olmadı
  4168. 9-Tevbe 120
    ve lâ mahmesatun : ve şiddetli açlık isabet etmesi yoktur (ki)
  4169. 9-Tevbe 121
    kânû : oldukları şeyi
  4170. 9-Tevbe 122
    ve kâne : ve olmaz (uygun olmaz), gerekmez
  4171. 9-Tevbe 124
    ve îzâ unzilet : ve bir şey indirildiği zaman
  4172. 9-Tevbe 124
    îmânen : îmân, îmânını
  4173. 9-Tevbe 124
    fe emmâ : o zaman, fakat, böylece
  4174. 9-Tevbe 124
    îmânen : îmân, îmânını
  4175. 9-Tevbe 125
    ve emmâ : ve fakat, ama
  4176. 9-Tevbe 125
    maradun : hastalık
  4177. 9-Tevbe 125
    ve mâtû : ve öldüler
  4178. 9-Tevbe 127
    ve îzâ unzilet : ve bir şey indirildiği zaman
  4179. 9-Tevbe 128
    anittum : sizin üzüldüğünüz şey
  4180. 90-Beled 3
    ve velede : ve doğan şey, veled, çocuk
  4181. 90-Beled 6
    mâlen : mal
  4182. 90-Beled 12
    ve edrâ-ke : ve sana bildiren nedir
  4183. 90-Beled 12
    : ne
  4184. 90-Beled 15
    makrabetin : yakın, akraba
  4185. 91-Şems 5
    ve es semâi : ve sema, gökyüzü
  4186. 91-Şems 5
    ve : ve şey
  4187. 91-Şems 6
    : şey
  4188. 91-Şems 7
    : şey
  4189. 92-Leyl 3
    ve : ve şeye
  4190. 92-Leyl 5
    fe emmâ : fakat
  4191. 92-Leyl 8
    ve emmâ : ve fakat
  4192. 92-Leyl 11
    ve yugnî an-hu : ve ona fayda vermez
  4193. 92-Leyl 11
    mâlu-hu : onun malı
  4194. 92-Leyl 18
    mâle-hu : malını
  4195. 92-Leyl 19
    ve : ve olmaz, değildir
  4196. 93-Duhâ 3
    veddea-ke : sana veda etmedi, seni terketmedi
  4197. 93-Duhâ 3
    ve kalâ : ve darılmadı
  4198. 93-Duhâ 9
    emmâ : amma, fakat
  4199. 93-Duhâ 10
    ve emmâ : ve amma, fakat
  4200. 93-Duhâ 11
    emmâ : amma, fakat
  4201. 95-Tin 7
    : nedir
  4202. 96-Alak 5
    : şey
  4203. 97-Kadir 2
    ve : ve nedir
  4204. 97-Kadir 2
    : ne (olduğunu)
  4205. 97-Kadir 5
    matlaı : doğuş
  4206. 98-Beyyine 4
    ve teferreka : ve tefrikaya düşmediler fırkalara ayrılmadılar
  4207. 98-Beyyine 4
    : şey
  4208. 98-Beyyine 5
    ve umirû : ve onlar emrolunmadılar
  4209. 99-Zilzâl 3
    : ne, ne oluyor
  4210. 99-Zilzâl 6
    a'mâle-hum : onların amelleri