



| ve min ellezîne | : ve o onlardan, olanlardan |
| kâlû | : dediler |
| innâ nasârâ | : muhakkak ki biz (hıristiyanız) nasârâyiz |
| ehaznâ | : aldık |
| mîsâka-hum | : onların mîsâkları |
| fe nesû | : öyle olduğu halde, gene de, unuttular |
| hazzan | : bir pay, hisse |
| min mâ zukkirû bi-hî | : onunla uyarıldıkları seyden (hususlardan) |
| fe | : bu yüzden, böylece |
| agraynâ | : saldık |
| beyne-hum(u) | : onların aralarına |
| el adâvete | : düşmanlık |
| ve el bagdâe | : ve kin |
| ilâ yevmi el kıyâmeti | : kıyamet gününe kadar |
| ve sevfe | : ve yakında |
| yunebbiu-hum(u) | : onlara haber verecek |
| allâhu | : Allâh (c.c.) |
| bimâ kânû | : ... oldukları şeyleri |
| yasnaûne | : yapıyorlar |

