



| em | : yoksa |
| yekûlûne | : diyorlar |
| ifterâ | : iftira attı, uydurdu |
| alâ allâhi | : Allah'a karşı |
| keziben | : yalan |
| fe | : böylece, bununla birlikte |
| in | : eğer |
| yeşei allâhu | : Allah dilerse |
| yahtim | : mühürler |
| alâ | : üzerini |
| kalbi-ke | : senin kalbin |
| ve yemhu | : ve siler, mahveder, yok eder |
| allâhu | : Allah |
| el bâtıla | : bâtıl |
| ve yuhıkku | : ve gerçekleştirir |
| el hakka | : hakkı |
| bi kelimâti-hi | : onun (kendi) kelimeleriyle, sözleriyle |
| inne-hu | : muhakkak ki o |
| alîmun | : çok iyi bilen |
| bi zâti es sudûri | : gönüllerde olanı |

