



| e | : mı |
| fe | : artık, işte, böylece, fakat |
| men | : kim, kimse, kişi |
| zuyyine | : süslendi, güzel gösterildi |
| lehu | : ona |
| sûu | : kötü |
| ameli-hi | : onun ameli |
| fe | : artık, böylece, fakat |
| reâ-hu | : onu gördü |
| hasenen | : güzel |
| fe | : artık, işte, böylece, fakat |
| innallâhe (inne allâhe) | : muhakkak ki Allah |
| yudıllu | : dalâlette bırakır |
| men yeşâu | : dilediği kimse, kişi |
| ve yehdî | : ve hidayete erdirir |
| men yeşâu | : dilediği kişi, dilediği kimse |
| fe | : artık, işte, böylece, fakat |
| lâ tezheb | : gitmesin, olmasın |
| nefsu-ke | : senin nefsin |
| aleyhim | : onlara, onlar için |
| haserâtin | : hasretler, hüzünler |
| innallâhe (inne allâhe) | : muhakkak ki Allah |
| alîmun | : en iyi bilen |
| bimâ | : şeyleri |
| yesneûne | : yapıyorlar |

