



| kul | : de, söyle |
| innemâ | : ancak, sadece |
| eızu-kum | : size vaazediyorum, öğüt veriyorum |
| bi | : ile |
| vâhidetin | : tek, bir tane |
| en | : olmak |
| tekûmû | : kalkın |
| li allâhi | : Allah için |
| mesnâ | : ikişer ikişer |
| ve furâdâ | : ve fertler (olarak), teker teker |
| summe | : sonra |
| tetefekkerû | : tefekkür edin, düşünün |
| mâ | : değil, yoktur |
| bi sâhıbi-kum | : sizin sahibiniz, arkadaşınız |
| min | : dan |
| cinnetin | : cinnet, delilik |
| in | : eğer |
| huve | : o |
| illâ | : sadece, ancak, den başka |
| nezîrun | : nezir, uyarıcı |
| lekum | : sizin için |
| beyne yedey | : ellerinin arasında, önünde, gelecek olan |
| azâbin | : bir azap |
| şedîdin | : şiddetli, kuvvetli |

