



| ve hâcce-hu | : ve onunla tartıştı |
| kavmu-hu | : onun kavmi |
| kâle | : dedi |
| e tuhâccûn-nî | : benimle tartışıyor musunuz |
| fî allâhi | : Allah hakkında |
| ve kad hedâ-ni | : ve beni hidayete erdirmişti |
| ve lâ ehâfu | : ve ben korkmuyorum, korkmam |
| mâ tuşrikûne | : şirk koştuklarınız (şirk koştuğunuz şeyler) |
| bi-hî | : O'na |
| illâ | : başka, hariç, ancak |
| en yeşâe | : onun dilemesi |
| rabbî | : benim Rabbim |
| şey'en | : bir şey |
| vesia | : kuşattı, kuşatmıştır |
| rabbî | : Rabbim |
| kulle şey'in | : herşeyi |
| ilmen | : ilim olarak, ilim ile |
| e fe lâ tetezekkerûne | : hâlâ tezekkür etmez misiniz |

