



| fe | : o zaman, bunun üzerine |
| vesvese | : vesvese verdi |
| lehum eş şeytânu | : şeytan onlara |
| li yubdiye | : açığa çıkması, ortaya çıkması için |
| lehumâ | : o ikisinin, onların |
| mâ | : şey |
| vuriye | : gizlenmiş, örtülmüş |
| an-humâ | : o ikisinden, (kendilerinden) |
| min | : ...den |
| sev'âti-himâ | : ikisinin avret yerleri |
| kâle | : dedi |
| nehâkumâ | : ikinize yasakladı, ikinizi men etti (nehyetti) |
| rabbu-kumâ | : Rabbiniz (ikinizin Rabbi) |
| an | : ...den |
| hâzihi eş şecereti | : bu ağaç |
| illâ | : sadece, ancak, ...den başka |
| en tekûnâ | : olmanız (ikinizin olması), ikiniz olursunuz |
| melekeyni | : iki melek |
| ev | : yoksa, veya, ya da |
| min el hâlidîne | : ebedî kalanlardan |

