Eski Masaüstü Görünüm

Kur'an İçerisinde Arama


Sayfayı Yenile Arapça Metin Arama (Harekeli)

Aranan Kelime : an
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 2991
  1. 1-Fâtiha 1
    er rahmân er rahîm : Rahmân ve Rahîm Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen.
  2. 1-Fâtiha 3
    er rahmâni : Rahman esması ile tecelli eden
  3. 10-Yunus 2
    kâne : oldu
  4. 10-Yunus 4
    cemîan : hepsi, topluca, toptan
  5. 10-Yunus 4
    hakkan : haktır, gerçektir
  6. 10-Yunus 4
    kânû yekfurûne : inkâr etmiş oldular, küfretmiş oldular
  7. 10-Yunus 7
    an âyâti-nâ : âyetlerimizden
  8. 10-Yunus 8
    kânû yeksibûne : kazanmış oldukları
  9. 10-Yunus 9
    bi îmâni-him : îmânları ile, dolayısıyla
  10. 10-Yunus 10
    subhâne-ke allâhumme : Allah'ım Seni tenzih ederim
  11. 10-Yunus 11
    fî tugyâni-him : isyanları içinde
  12. 10-Yunus 12
    el insâne : insana
  13. 10-Yunus 12
    an-hu : ondan
  14. 10-Yunus 12
    mâ kânû : oldukları şey(ler)
  15. 10-Yunus 13
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  16. 10-Yunus 14
    li nanzure : bakmamız için
  17. 10-Yunus 15
    e'ti bi kur'ânin : bir Kur'ân getir
  18. 10-Yunus 18
    subhâne-hu : o sübhandır, o münezzehtir
  19. 10-Yunus 18
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  20. 10-Yunus 19
    ve mâ kâne en nâsu : ve insanlar olmadı
  21. 10-Yunus 22
    min kulli mekânin : her taraftan, her mekândan
  22. 10-Yunus 22
    ve zannû : ve zannettiler
  23. 10-Yunus 24
    ve zanne : ve zannederler
  24. 10-Yunus 27
    kita'an : parça(lar)
  25. 10-Yunus 28
    cemîan : topluca, hepsi, bütünü
  26. 10-Yunus 28
    mekâne-kum : sizin yeriniz
  27. 10-Yunus 29
    an ibâdeti-kum : sizin ibadetinizden
  28. 10-Yunus 30
    an-hum : onlardan
  29. 10-Yunus 30
    mâ kânû : oldukları şeyler
  30. 10-Yunus 36
    zannen : zanna
  31. 10-Yunus 36
    inne ez zanne : şüphesiz zan
  32. 10-Yunus 37
    ve mâ kâne : ve değildir
  33. 10-Yunus 37
    el kur'ânu : Kur'ân
  34. 10-Yunus 39
    fanzur (fe unzur) : artık bak
  35. 10-Yunus 39
    kâne : oldu
  36. 10-Yunus 42
    kânû : oldular
  37. 10-Yunus 43
    men yanzuru : bakan kimseler
  38. 10-Yunus 43
    kânû : oldular
  39. 10-Yunus 45
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  40. 10-Yunus 49
    darran : bir zarar, bir darlık
  41. 10-Yunus 49
    ve lâ nef'an : ve ne de fayda
  42. 10-Yunus 51
    âl'âne : şimdi
  43. 10-Yunus 60
    ve mâ zannu : ve zannı nedir
  44. 10-Yunus 61
    min kur'ânin : Kur'ân'dan
  45. 10-Yunus 61
    an rabbi-ke : Rabbinden
  46. 10-Yunus 63
    ve kânû : ve oldular
  47. 10-Yunus 65
    cemîan : bütünü, hepsi
  48. 10-Yunus 66
    illâ ez zanne : ancak, yalnız, sadece zan
  49. 10-Yunus 68
    subhâne-hu : o münezzehtir, ondan münezzehtir
  50. 10-Yunus 68
    huve el ganiyyu : o ganidir (zengindir, ihtiyacı yoktur)
  51. 10-Yunus 68
    min sultânin : bir delil
  52. 10-Yunus 70
    kânû : oldular
  53. 10-Yunus 71
    in kâne : eğer ise
  54. 10-Yunus 73
    fanzur (fe unzur) : artık bak
  55. 10-Yunus 73
    kâne : oldu
  56. 10-Yunus 74
    fe mâ kânû li yu'minû : ama inanmadılar, mü'min olmadılar
  57. 10-Yunus 75
    ve kânû : ve oldular
  58. 10-Yunus 78
    ammâ (an mâ) : şeyden
  59. 10-Yunus 88
    an sebîli-ke : senin yolundan
  60. 10-Yunus 89
    ânni : benden (uzaklaşan)
  61. 10-Yunus 91
    âl'âne : şimdi
  62. 10-Yunus 92
    an âyâti-nâ : âyetlerimizden
  63. 10-Yunus 93
    kânû : oldular
  64. 10-Yunus 98
    kânet : oldu
  65. 10-Yunus 98
    îmânu-hâ : onun îmânı
  66. 10-Yunus 98
    an hum : onlardan
  67. 10-Yunus 99
    cemîân : topluca
  68. 10-Yunus 100
    ve mâ kâne : ve olmadı, olmaz, olamaz
  69. 10-Yunus 101
    an kavmin : kavminden, kavme
  70. 10-Yunus 103
    hakkan : bir haktır, borçtur
  71. 10-Yunus 105
    hanîfâ : hanif olarak
  72. 100-Âdiyât 1
    dabhan : nefes nefese
  73. 100-Âdiyât 2
    kadhan : hızla çarparak
  74. 100-Âdiyât 3
    subhan : sabah vakti
  75. 100-Âdiyât 4
    nak'an : toz
  76. 100-Âdiyât 5
    cem'an : topluluk
  77. 100-Âdiyât 6
    el insâne : insan
  78. 102-Tekâsür 8
    an(i) en naîmi : ni'metlerden
  79. 103-Asr 2
    el insâne : insan
  80. 107-Mâ'ûn 5
    an salâti-him : namazlarından
  81. 108-Kevser 3
    şânie-ke : sana buğzetti
  82. 11-Hûd 3
    metâan : bir meta, bir fayda
  83. 11-Hûd 7
    ve kâne : ve idi
  84. 11-Hûd 8
    an-hum el azâbe : onlardan azabı
  85. 11-Hûd 8
    an-hum : onlardan
  86. 11-Hûd 8
    mâ kânû : oldukları şey
  87. 11-Hûd 9
    ezaknâ el insâne : insana tattırdık
  88. 11-Hûd 10
    an-nî : benden
  89. 11-Hûd 15
    kâne : idi
  90. 11-Hûd 16
    sanaû : yaptıkları şeyler
  91. 11-Hûd 16
    mâ kânû : oldukları şeyler
  92. 11-Hûd 17
    kâne : oldu
  93. 11-Hûd 19
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  94. 11-Hûd 20
    ve mâ kâne : ve yoktur, olmaz
  95. 11-Hûd 20
    mâ kânû : olmadılar
  96. 11-Hûd 20
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  97. 11-Hûd 21
    ve dalle an-hum : ve onlardan saptı, uzaklaştı (gitti)
  98. 11-Hûd 21
    mâ kânû : oldukları şeyler
  99. 11-Hûd 24
    hel yesteviyâni : ikisi eşit (müsavi) mi
  100. 11-Hûd 25
    han : Nuh'u
  101. 11-Hûd 25
    mubînun \n(ebâne) : ifadesi açık ve kesin olan, fasih konuşan, açıklayan, açıkça ifade eden kişi \n: (açık konuştu, kesin ifade etti)
  102. 11-Hûd 30
    yansuru-nî : bana yardım eder
  103. 11-Hûd 34
    kâne allâhu : Allah oldu
  104. 11-Hûd 36
    kânû : oldular
  105. 11-Hûd 42
    ve kâne : oldu, idi
  106. 11-Hûd 43
    kâne : oldu
  107. 11-Hûd 52
    midrâran : bol yağmur (bol rahmet)
  108. 11-Hûd 53
    an kavli-ke : senin sözünden (dolayı)
  109. 11-Hûd 55
    cemîan : hepiniz, hepsi
  110. 11-Hûd 59
    anîdin : inatçı, bile bile haktan yüz çeviren, muhalefet eden, azgın
  111. 11-Hûd 61
    lihan : Salih
  112. 11-Hûd 63
    yansuru-nî : bana yardım eder
  113. 11-Hûd 66
    lihan : Salih
  114. 11-Hûd 69
    iclin hanîzin : kızarmış buzağı
  115. 11-Hûd 72
    şeyhan : ihtiyar, şeyh
  116. 11-Hûd 74
    an ibrâhîme : İbrâhîm'den
  117. 11-Hûd 76
    an hâzâ : bundan
  118. 11-Hûd 77
    tan : Lut
  119. 11-Hûd 77
    ve dâka bi-him zer'an : ve onlardan dolayı içi daralıp, telâşlandı
  120. 11-Hûd 78
    kânû : idiler
  121. 11-Hûd 84
    ve el mîzâne : ve tartı, mizan
  122. 11-Hûd 85
    ve el mîzâne : ve tartı, mizan
  123. 11-Hûd 88
    zkan : bir rızık
  124. 11-Hûd 88
    an-hu : ondan
  125. 11-Hûd 93
    alâ mekânetikum) : siz yapacağınız şeyi
  126. 11-Hûd 96
    ve sultânin : ve bir sultan
  127. 11-Hûd 101
    an-hum : onlardan, onlara
  128. 11-Hûd 116
    lev lâ kâne : olmaz mıydı, olmasaydı
  129. 11-Hûd 116
    an el fesâdi : fesat(lar)dan
  130. 11-Hûd 116
    ve kânû : ve oldular
  131. 11-Hûd 117
    ve mâ kâne : ve olmadı
  132. 11-Hûd 121
    alâ mekâneti-kum : yapmakta olduğunuz şeyler
  133. 11-Hûd 123
    ammâ (an mâ) ta'melûne : yaptıklarınızdan
  134. 110-Nasr 3
    kâne : oldu, idi, dır
  135. 111-Tebbet 2
    mâ agnâ an-hu : ona fayda vermedi, zenginlik sağlamadı
  136. 114-Nâs 4
    el hannâsi : gizlice vesvese veren
  137. 12-Yusuf 2
    kur'ânen : Kur'ân
  138. 12-Yusuf 3
    hâze el kur'âne : bu Kur'ân'ı
  139. 12-Yusuf 5
    inne eş şeytâne : muhakkak ki şeytan
  140. 12-Yusuf 5
    li el insâni : insan için
  141. 12-Yusuf 7
    kâne : oldu, idi
  142. 12-Yusuf 9
    ardan : bir yer, arazi
  143. 12-Yusuf 13
    an-hu : ondan
  144. 12-Yusuf 18
    el musteânu : yardım (istiane) istenecek olan
  145. 12-Yusuf 20
    ve kânû : ve oldular, idiler
  146. 12-Yusuf 23
    an nefsi-hî : onun nefsinden
  147. 12-Yusuf 24
    burhâne : delilini
  148. 12-Yusuf 24
    anhu es sûe : onu kötülükten
  149. 12-Yusuf 26
    an nefsî : nefsimden
  150. 12-Yusuf 26
    in kâne : eğer olduysa, ise
  151. 12-Yusuf 27
    ve in kâne : ve eğer olduysa, ise
  152. 12-Yusuf 29
    an hâzâ : bundan
  153. 12-Yusuf 30
    an nefsi-hî : onun nefsinden
  154. 12-Yusuf 32
    an nefsi-hi : onun nefsinden
  155. 12-Yusuf 33
    an-nî : benden
  156. 12-Yusuf 34
    anhu : ondan
  157. 12-Yusuf 36
    feteyâni : iki genç erkek
  158. 12-Yusuf 37
    turzekâni-hi : onunla rızıklandırılacağınız
  159. 12-Yusuf 38
    mâ kâne : olmadı, olmaz
  160. 12-Yusuf 40
    min sultânin : (delilden) bir delil
  161. 12-Yusuf 41
    testeftiyâni : ikinizin tabirini, fetvasını, açıklamasını istediğiniz
  162. 12-Yusuf 42
    zanne : zannetti, bildi
  163. 12-Yusuf 42
    eş şeytânu : şeytan
  164. 12-Yusuf 43
    simânin : semiz, besili
  165. 12-Yusuf 46
    simânin : semiz, besili (olanlar)
  166. 12-Yusuf 50
    ellâtî kattane : kesenler (kadınlar)
  167. 12-Yusuf 51
    an nefsi-hi : onun nefsinden
  168. 12-Yusuf 51
    el'âne : şimdi
  169. 12-Yusuf 51
    an nefsi-hi : onun nefsinden
  170. 12-Yusuf 57
    ve kânû : ve oldular
  171. 12-Yusuf 61
    an-hu ebâ-hu : onu babasından
  172. 12-Yusuf 62
    li fityâni-hi : adamlarına (yardımcı gençlere)
  173. 12-Yusuf 66
    mevsikan : sağlam söz (misak)
  174. 12-Yusuf 67
    ankum : sizden, size
  175. 12-Yusuf 68
    mâ kâne : olmadı, olmazdı
  176. 12-Yusuf 68
    an-hum : onlardan
  177. 12-Yusuf 69
    kânû : oldular
  178. 12-Yusuf 76
    mâ kâne : olmadı, olmazdı
  179. 12-Yusuf 77
    mekânen : konum, yer
  180. 12-Yusuf 78
    şeyhan : ihtiyar
  181. 12-Yusuf 78
    mekâne-hu : onun yerine
  182. 12-Yusuf 80
    neciyyan : fısıldaşarak, gizli konuşarak
  183. 12-Yusuf 80
    mevsikan : misak
  184. 12-Yusuf 83
    cemî'an : hepsini
  185. 12-Yusuf 84
    an-hum : onlardan
  186. 12-Yusuf 85
    haradan : ölüme götüren hastalık
  187. 12-Yusuf 93
    basîran : basiret, gözün görme hassası
  188. 12-Yusuf 97
    yâ ebânestagfir : ey babamız mağfiret dile
  189. 12-Yusuf 100
    hakkan : hak, gerçek
  190. 12-Yusuf 100
    eş şeytânu : şeytan
  191. 12-Yusuf 105
    ve hum an-hâ : ve onlar, ondan
  192. 12-Yusuf 108
    ve subhânallâhi : ve Allah'ı tenzih ederim
  193. 12-Yusuf 109
    fe yanzurû : artık baksınlar
  194. 12-Yusuf 109
    kâne : oldu
  195. 12-Yusuf 110
    ve zannû : ve zannettiler
  196. 12-Yusuf 110
    an : ...den
  197. 12-Yusuf 111
    kâne : oldu
  198. 12-Yusuf 111
    mâ kâne : değildir, olmadı
  199. 13-Ra'd 4
    sınvânun : budaklı
  200. 13-Ra'd 4
    ve gayru sınvânin : ve budaklı olmayan
  201. 13-Ra'd 12
    ve tamaan : ve ümit, umut
  202. 13-Ra'd 15
    tav'an : isteyerek
  203. 13-Ra'd 16
    nef'an : bir yarar, fayda, menfaat
  204. 13-Ra'd 18
    cemîan : tümü, hepsi
  205. 13-Ra'd 22
    ve alâniyeten : ve açık olarak
  206. 13-Ra'd 25
    yankudûne : bozarlar
  207. 13-Ra'd 30
    bir rahmâni : Rahmân'ı
  208. 13-Ra'd 31
    kur'ânen : Kur'ân
  209. 13-Ra'd 31
    cemîan : bütün, hepsi
  210. 13-Ra'd 31
    cemîan : tümünü, hepsini
  211. 13-Ra'd 31
    sanaû : yaptılar
  212. 13-Ra'd 32
    kâne : oldu
  213. 13-Ra'd 33
    an es sebîli : yoldan
  214. 13-Ra'd 38
    ve mâ kâne : ve değildir, olmaz
  215. 13-Ra'd 42
    cemîan : tümü, hepsi
  216. 14-İbrahim 3
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  217. 14-İbrahim 4
    bi lisâni : lisanı ile
  218. 14-İbrahim 8
    cemî'an : tümü, hepsi
  219. 14-İbrahim 8
    le ganiyyun : ganidir, ihtiyacı yoktur, muhtaç değildir
  220. 14-İbrahim 10
    ammâ (an mâ) : şey(ler)den
  221. 14-İbrahim 10
    kâne : oldu, idi
  222. 14-İbrahim 10
    bi sultânin : bir delil, bir sultan, bir mucize
  223. 14-İbrahim 11
    ve mâ kâne : ve olmaz
  224. 14-İbrahim 11
    bi sultânin : bir delil, bir mucize
  225. 14-İbrahim 15
    anîdin : inatçı, bile bile haktan yüz çeviren
  226. 14-İbrahim 17
    min kulli mekânin : heryerden, her mekândan
  227. 14-İbrahim 21
    cemîan : hepsi
  228. 14-İbrahim 21
    tebean : tâbî
  229. 14-İbrahim 21
    annâ : bizden
  230. 14-İbrahim 22
    ve kâle eş şeytânu : ve şeytan dedi
  231. 14-İbrahim 22
    ve mâ kâne : ve olmadı, yoktu
  232. 14-İbrahim 22
    min sultânin : yaptırım gücü, bir sultan, bir kuvvet, bir güç
  233. 14-İbrahim 30
    an sebîli-hi : onun yolundan
  234. 14-İbrahim 31
    ve alâniyeten : ve açık olarak
  235. 14-İbrahim 32
    zkan : rızık olarak
  236. 14-İbrahim 34
    inne el insâne : muhakkak insan
  237. 14-İbrahim 42
    ammâ (an mâ) : şeyden
  238. 14-İbrahim 46
    ve in kâne : ve olsa bile
  239. 14-İbrahim 50
    min katırânin : katrandan
  240. 15-Hicr 1
    ve kur'ânin : ve Kur'ân
  241. 15-Hicr 2
    kânû : oldular
  242. 15-Hicr 8
    ve mâ kânû : ve olmadılar (olmazlar)
  243. 15-Hicr 11
    kânû : oldular
  244. 15-Hicr 17
    şeytânin : şeytan
  245. 15-Hicr 26
    el insâne : insan
  246. 15-Hicr 27
    ve el cânne : cânn (cinlerin babası)
  247. 15-Hicr 42
    sultânun : bir güç, bir sultan
  248. 15-Hicr 47
    ıhvânen : kardeşler olarak
  249. 15-Hicr 51
    an dayfi : misafirlerden
  250. 15-Hicr 55
    min el kânıtîne : ümidi kesenlerden
  251. 15-Hicr 63
    kânû : oldular
  252. 15-Hicr 70
    an el âlemîne : el âlemden, başkalarından
  253. 15-Hicr 78
    ve in kâne : ve oldu
  254. 15-Hicr 81
    kânû : oldular
  255. 15-Hicr 81
    an-hâ : ondan
  256. 15-Hicr 82
    ve kânû : ve oldular
  257. 15-Hicr 82
    yanhıtûne : oyuyorlar, yontuyorlar
  258. 15-Hicr 84
    an-hum : onlardan, onlara
  259. 15-Hicr 84
    mâ kânû : oldukları şey(ler)
  260. 15-Hicr 87
    seb'an : yedi, yedili
  261. 15-Hicr 87
    min el mesânî : mesâniden (ikinciden)
  262. 15-Hicr 87
    ve el kur'âne : ve Kur'ân'ı
  263. 15-Hicr 91
    el kur'âne : Kur'ân'ı
  264. 15-Hicr 93
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  265. 15-Hicr 93
    kânû : oldular
  266. 15-Hicr 94
    an el muşrikîne : müşriklerden
  267. 16-Nahl 1
    subhâne-hu \n(sebbehu subhane-hu) : onu tenzih edin \n: (onu şanına yakışır şekilde tesbih edin)
  268. 16-Nahl 1
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  269. 16-Nahl 3
    âmmâ (an mâ) : şeylerden
  270. 16-Nahl 4
    halaka el insâne : insanı yarattı
  271. 16-Nahl 13
    elvânu-hu : onun renkleri
  272. 16-Nahl 21
    eyyâne : ne zaman
  273. 16-Nahl 26
    bunyâne-hum : onların binaları
  274. 16-Nahl 33
    yanzurûne : bakıyorlar, bekliyorlar
  275. 16-Nahl 33
    kânû : oldular
  276. 16-Nahl 34
    mâ kânû : oldukları şey
  277. 16-Nahl 36
    fanzurû (fe unzurû) : böylece bakın
  278. 16-Nahl 36
    kâne : oldu
  279. 16-Nahl 38
    eymâni-him : yeminleri
  280. 16-Nahl 38
    hakkan : hak olarak
  281. 16-Nahl 39
    kânû : oldular
  282. 16-Nahl 41
    kânû : oldular
  283. 16-Nahl 48
    an el yemîni : sağdan
  284. 16-Nahl 54
    an-kum : sizden
  285. 16-Nahl 56
    ammâ (an-mâ) : şeylerden
  286. 16-Nahl 57
    subhâne-hu : o sübhandır, münezzehtir
  287. 16-Nahl 63
    eş şeytânu : şeytan
  288. 16-Nahl 66
    igan : içimi kolay, boğazdan kolay geçen
  289. 16-Nahl 67
    ve rızkan : ve bir rızık
  290. 16-Nahl 69
    elvânu-hu \n(levn) : onun renkleri \n: (renk)
  291. 16-Nahl 71
    alâ mâ meleket eymâne-hum \n(meleke) : onların ellerinin altında olanlara \n: (sahip oldu)
  292. 16-Nahl 71
    eymâne-hum : onların elleri
  293. 16-Nahl 73
    zkan : bir rızık
  294. 16-Nahl 75
    zkan : bir rızık
  295. 16-Nahl 80
    ve metâan : ve meta, geçim vasıtası
  296. 16-Nahl 81
    eknânen \n\n(kenn) : barınılacak yerler \n(yağmur, rüzgâr, vs.'den koruyan şeyler, sığınaklar, siperler) \n: (barınılan yer, sığınak)
  297. 16-Nahl 85
    an-hum : onlardan
  298. 16-Nahl 87
    an-hum : onlardan (uzaklaşarak)
  299. 16-Nahl 87
    kânû : oldular
  300. 16-Nahl 88
    an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
  301. 16-Nahl 88
    kânû : oldular
  302. 16-Nahl 89
    tibyânen : beyan eden (açıklayan)
  303. 16-Nahl 90
    ve el ihsâni : ve ihsan
  304. 16-Nahl 90
    an el fahşâi : fuhuş (yalan, iftira, zina)dan, kötülüklerden
  305. 16-Nahl 91
    eymâne : yeminler
  306. 16-Nahl 92
    eymâne-kum : sizin yeminleriniz
  307. 16-Nahl 93
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  308. 16-Nahl 94
    eymâne-kum : yeminlerinizi
  309. 16-Nahl 94
    an sebîlillâhi : Allah'ın yolundan
  310. 16-Nahl 96
    mâ kânû ya'melûne : yapmış oldukları ameller (şeyler)
  311. 16-Nahl 97
    amile sâlihan : salih amel (nefsi tezkiye edici amel)
  312. 16-Nahl 97
    mâ kânû ya'melûne : yapmış oldukları ameller (şeyler)
  313. 16-Nahl 98
    el kur'âne : Kur'ân
  314. 16-Nahl 98
    min eş şeytâni er racîmi : taşlanmış, kovulmuş şeytandan
  315. 16-Nahl 99
    sultânun : sultanlık, yaptırım gücü
  316. 16-Nahl 100
    sultânu-hu : onun sultanlığı, yaptırım gücü
  317. 16-Nahl 101
    mekâne : yer, mekân
  318. 16-Nahl 103
    lisânu : lisan (konuşma dili)
  319. 16-Nahl 103
    lisânun : lisan (konuşma dili)
  320. 16-Nahl 106
    îmâni-hî : kendi îmânı, onun îmânı
  321. 16-Nahl 106
    bi el îmâni : îmân ile
  322. 16-Nahl 106
    sadran : göğüs
  323. 16-Nahl 111
    an nefsi-hâ : kendi nefsinden
  324. 16-Nahl 112
    kânet : oldu
  325. 16-Nahl 112
    min kulli mekânin : her yerden
  326. 16-Nahl 112
    kânû : oldular
  327. 16-Nahl 112
    yasnaûne \n(sanaa) : yapıyorlar \n: (yaptı, meydana getirdi)
  328. 16-Nahl 118
    kânû : oldular
  329. 16-Nahl 120
    kâne : oldu, idi
  330. 16-Nahl 120
    kâniten : kanitin olan, yönelen
  331. 16-Nahl 120
    hanîfen : hanif olarak (bir tek Allah'a inanan)
  332. 16-Nahl 123
    hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanan, yönelen)
  333. 16-Nahl 123
    ve mâ kâne : ve o olmadı
  334. 16-Nahl 124
    kânû : oldular
  335. 16-Nahl 125
    an sebîli-hî : onun yolundan
  336. 17-İsrâ 1
    subhâne : o sübhandır, bütün noksanlıklardan münezzehtir
  337. 17-İsrâ 3
    kâne : oldu, idi
  338. 17-İsrâ 5
    ve kâne : ve oldu
  339. 17-İsrâ 9
    hâzâ el kur'âne : bu Kur'ân
  340. 17-İsrâ 11
    el insânu : insan
  341. 17-İsrâ 11
    ve kâne : ve oldu
  342. 17-İsrâ 11
    el insânu : insan
  343. 17-İsrâ 13
    insânin : insan
  344. 17-İsrâ 18
    kâne : oldu
  345. 17-İsrâ 19
    kâne : oldu
  346. 17-İsrâ 20
    ve mâ kâne : ve değildir, olmadı
  347. 17-İsrâ 23
    ihsânen : ihsanla davranma
  348. 17-İsrâ 23
    yebluganne : ulaşır, erişir
  349. 17-İsrâ 24
    rabbeyânî : (ikisi) beni yetiştirdi, terbiye etti
  350. 17-İsrâ 25
    kâne : oldu
  351. 17-İsrâ 27
    kânû : oldular
  352. 17-İsrâ 27
    ihvâne eş şeyâtîni : şeytanların kardeşleri
  353. 17-İsrâ 27
    ve kâne eş şeytânu : ve şeytan oldu
  354. 17-İsrâ 28
    tu'ridanne : sen yüz çevirirsin
  355. 17-İsrâ 28
    an-hum : onlardan
  356. 17-İsrâ 30
    kâne : oldu
  357. 17-İsrâ 30
    habîran : haberdar olan
  358. 17-İsrâ 30
    basîran : gören
  359. 17-İsrâ 31
    kâne : oldu
  360. 17-İsrâ 32
    kâne : oldu
  361. 17-İsrâ 33
    sultânen : sultan (hak sahibi)
  362. 17-İsrâ 33
    kâne : oldu
  363. 17-İsrâ 34
    kâne : oldu
  364. 17-İsrâ 36
    kâne : oldu
  365. 17-İsrâ 36
    an-hu : ondan
  366. 17-İsrâ 37
    merehan (merah) : gururlanarak, azametle (aşırı sevinç, gurur)
  367. 17-İsrâ 38
    kâne : oldu
  368. 17-İsrâ 41
    el kur'âni : Kur'ân
  369. 17-İsrâ 42
    kâne : oldu
  370. 17-İsrâ 43
    subhânehu : Allah münezzehtir
  371. 17-İsrâ 44
    kâne : oldu
  372. 17-İsrâ 45
    el kur'âne : Kur'ân
  373. 17-İsrâ 46
    ve fî âzâni-him : ve onların kulaklarında vardır
  374. 17-İsrâ 46
    vakran : vakra, işitme engeli
  375. 17-İsrâ 46
    fî el kur'âni : Kur'ân'da
  376. 17-İsrâ 47
    meshûran : büyülenmiş
  377. 17-İsrâ 49
    halkan : yaratılış
  378. 17-İsrâ 51
    halkan : yaratılış
  379. 17-İsrâ 51
    fe se yungıdûne \n(angada) : o zaman sallayacaklar \n: (salladı)
  380. 17-İsrâ 53
    inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
  381. 17-İsrâ 53
    inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
  382. 17-İsrâ 53
    kâne : oldu
  383. 17-İsrâ 53
    li el insâni : insan için, insana
  384. 17-İsrâ 55
    ba'dan : bir kısmını, bazısını
  385. 17-İsrâ 56
    an-kum : sizden
  386. 17-İsrâ 57
    kâne : oldu
  387. 17-İsrâ 58
    kâne : oldu
  388. 17-İsrâ 60
    fî el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim'de
  389. 17-İsrâ 60
    tugyânen : azgınlık, şaşkınlık
  390. 17-İsrâ 64
    eş şeytânu : şeytan
  391. 17-İsrâ 65
    sultânûn : sultanlık, yaptırım gücü
  392. 17-İsrâ 66
    kâne : oldu
  393. 17-İsrâ 67
    ve kâne : ve oldu
  394. 17-İsrâ 67
    el insânu : insan
  395. 17-İsrâ 68
    cânibe : taraf
  396. 17-İsrâ 69
    tebîan : yardımcı olan, destek olan
  397. 17-İsrâ 72
    kâne : oldu
  398. 17-İsrâ 73
    anillezî (an ellezî) : ondan
  399. 17-İsrâ 75
    nasîran : bir yardımcı
  400. 17-İsrâ 78
    ve kur'âne : ve Kur'ân-ı Kerim
  401. 17-İsrâ 78
    kur'âne : Kur'ân-ı Kerim
  402. 17-İsrâ 78
    kâne : dir, idi, oldu
  403. 17-İsrâ 80
    sultânen : bir sultan, bir güç
  404. 17-İsrâ 81
    kâne : oldu
  405. 17-İsrâ 81
    zehûkan : yok olan, ortadan kalkan
  406. 17-İsrâ 82
    min el kur'ani : Kur'ân'dan
  407. 17-İsrâ 82
    hasâran : ziyan, hüsran, derece kaybı
  408. 17-İsrâ 83
    alâ el insâni : insana
  409. 17-İsrâ 83
    bi cânibi-hi : yanına (yan çizerek)
  410. 17-İsrâ 83
    kâne : oldu
  411. 17-İsrâ 85
    anir rûhı (an er rûhi) : ruhtan
  412. 17-İsrâ 87
    kâne : oldu
  413. 17-İsrâ 88
    hâzâ el kur'âni : bu Kur'ân
  414. 17-İsrâ 88
    ve lev kâne : ve eğer olsa, olsaydı, olsa bile
  415. 17-İsrâ 89
    el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim
  416. 17-İsrâ 89
    kufûran : inkâr ederek
  417. 17-İsrâ 90
    yenbûan : pınar, menba, su kaynağı
  418. 17-İsrâ 93
    subhâne : o sübhandır, o noksanfatlardan münezzehtir
  419. 17-İsrâ 95
    kâne : oldu
  420. 17-İsrâ 96
    kâne : olandır
  421. 17-İsrâ 98
    halkan : yaratılış
  422. 17-İsrâ 100
    ve kâne : ve oldu, ...dir
  423. 17-İsrâ 100
    el insânu : insan
  424. 17-İsrâ 103
    cemîan : topluca, hepsi
  425. 17-İsrâ 106
    ve kur'ânen : ve Kur'ân-ı Kerim
  426. 17-İsrâ 107
    li el ezkâni : çenelerine (çeneleri üstüne)
  427. 17-İsrâ 108
    subhâne : yücedir, sübhandır, herşeyden münezzehtir
  428. 17-İsrâ 108
    in kâne : olursa
  429. 17-İsrâ 109
    li el ezkâni : çenelerine (çeneleri üstüne)
  430. 17-İsrâ 109
    huşûan : huşû
  431. 17-İsrâ 110
    er rahmâne : rahmân
  432. 18-Kehf 9
    kânû : oldular
  433. 18-Kehf 11
    âzâni-him : onların kulakları
  434. 18-Kehf 15
    bi sultânin : bir delil, bir sultan
  435. 18-Kehf 16
    mirfekan : yardımcı olarak, arkadaş, destek olarak
  436. 18-Kehf 17
    an kehfi-him : onların mağarasından (mağarasına)
  437. 18-Kehf 18
    eykâzan : uyanık
  438. 18-Kehf 19
    fe li yanzur : böylece baksın
  439. 18-Kehf 21
    bunyânen : binalar
  440. 18-Kehf 25
    tis'an : dokuz
  441. 18-Kehf 28
    an-hum : onlardan
  442. 18-Kehf 28
    an zikri-nâ : zikrimizden
  443. 18-Kehf 28
    ve kâne : ve oldu
  444. 18-Kehf 28
    furutan : haddi aşarak
  445. 18-Kehf 29
    murtefekan : arkadaş, dost, destek, yardım
  446. 18-Kehf 31
    murtefekan : arkadaş, dost, yardımcı, destek
  447. 18-Kehf 32
    zer'an : ekinler
  448. 18-Kehf 34
    ve kâne : ve oldu
  449. 18-Kehf 40
    hayran : daha hayırlısı
  450. 18-Kehf 40
    husbânen : yıldırımlar, semadan inen felâketler
  451. 18-Kehf 40
    zelekan : kaygan olan
  452. 18-Kehf 43
    yansurûne-hu : ona yardım ederler
  453. 18-Kehf 43
    ve mâ kâne : ve olmadı
  454. 18-Kehf 45
    ve kânallâhu (kâne allâhu) : ve (Allah ..... oldu) Allah ...'tır
  455. 18-Kehf 50
    kâne : oldu, idi
  456. 18-Kehf 50
    an emri : emrinden
  457. 18-Kehf 52
    mevbikan \n(evbeka) : helâk olma yeri, helâk edici (engel) \n: (helâk etti)
  458. 18-Kehf 53
    zannû : zannettiler, idrak ettiler
  459. 18-Kehf 53
    an-hâ : ondan
  460. 18-Kehf 54
    el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim
  461. 18-Kehf 54
    ve kâne : ve oldu
  462. 18-Kehf 54
    el insânu : insan
  463. 18-Kehf 57
    an-hâ : ondan
  464. 18-Kehf 57
    âzâni-him : onların kulakları
  465. 18-Kehf 63
    illeş şeytânu (illâ eş şeytânu) : şeytandan başkası
  466. 18-Kehf 64
    kasasan : takip ederek
  467. 18-Kehf 70
    an şey'in : bir şeyden
  468. 18-Kehf 76
    an şey'in : bir şey
  469. 18-Kehf 79
    fe kânet : o zaman oldu, idi
  470. 18-Kehf 79
    ve kâne : ve oldu, idi, vardı
  471. 18-Kehf 80
    kâne : oldu, idi
  472. 18-Kehf 80
    tugyânen : azgınlık
  473. 18-Kehf 82
    fe kâne : böylece idi
  474. 18-Kehf 82
    ve kâne : ve idi, vardı
  475. 18-Kehf 82
    ve kâne : ve idi
  476. 18-Kehf 82
    lihan : salih (kimse)
  477. 18-Kehf 82
    an emrî : kendi emrimden, kendi isteğimle
  478. 18-Kehf 83
    an zi el karneyni : Zülkarneyn'den (iki karn sahibi)
  479. 18-Kehf 88
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı, amel etti
  480. 18-Kehf 98
    ve kâne : ve oldu
  481. 18-Kehf 98
    hakkan : hak
  482. 18-Kehf 99
    cem'an : hepsini
  483. 18-Kehf 100
    ardan : arz ederek
  484. 18-Kehf 101
    kânet : idi, oldu
  485. 18-Kehf 101
    an zikrî : benim zikrimden, beni zikretmekten
  486. 18-Kehf 101
    ve kânû : ve oldular
  487. 18-Kehf 101
    sem'an : işitmeye
  488. 18-Kehf 104
    sun'an : işleyerek, yaparak
  489. 18-Kehf 107
    kânet : idi, oldu
  490. 18-Kehf 108
    an-hâ : ondan
  491. 18-Kehf 109
    kâne el bahru : deniz(ler) oldu
  492. 18-Kehf 110
    kâne yercû : dilerse
  493. 18-Kehf 110
    amelen sâlihan : salih amel (nefs tezkiyesi)
  494. 19-Meryem 5
    ve kânet : ve oldu
  495. 19-Meryem 5
    âkıran \n(akere) : akir oldu, yaşlandı (yaşlılık sebebiyle çocuğu olma özelliği kesildi) \n: (kesti, sonuna geldi)
  496. 19-Meryem 8
    ve kânet : ve oldu
  497. 19-Meryem 8
    âkıran : yaşlılık sebebiyle çocuğu olmayan (çocuğu olma özelliğinden kesilen)
  498. 19-Meryem 13
    ve hanânen : ve sevgi
  499. 19-Meryem 13
    ve kâne : ve oldu, idi
  500. 19-Meryem 16
    mekânen : bir yer, bir mekân
  501. 19-Meryem 18
    bir rahmâni (bi er rahmâni) : Rahmân'a
  502. 19-Meryem 21
    ve kâne : ve oldu
  503. 19-Meryem 22
    mekânen : mekân, yer
  504. 19-Meryem 26
    li er rahmâni : Rahmân'a
  505. 19-Meryem 28
    mâ kâne : olmadı, değildi
  506. 19-Meryem 28
    ve mâ kânet : ve değildi
  507. 19-Meryem 29
    men kâne : olan kimse
  508. 19-Meryem 30
    âtâniye : bana verdi
  509. 19-Meryem 35
    mâ kâne : olmadı, olmaz
  510. 19-Meryem 35
    subhâne-hu : o sübhandır, herşeyden münezzehtir
  511. 19-Meryem 41
    kâne : oldu, idi
  512. 19-Meryem 41
    sıddîkan : sadık, çok doğru, çok sadaka veren, doğruyu söyleyen
  513. 19-Meryem 42
    ve lâ yugnî an-ke : ve sana faydası olmayan
  514. 19-Meryem 43
    sırâtan : sırat, yol
  515. 19-Meryem 44
    lâ ta'budi eş şeytâne : şeytana kul olma
  516. 19-Meryem 44
    inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
  517. 19-Meryem 44
    kâne : oldu
  518. 19-Meryem 44
    li er rahmâni : Rahmân'a
  519. 19-Meryem 45
    min er rahmâni : Rahmân'dan
  520. 19-Meryem 45
    li eş şeytâni : şeytan için
  521. 19-Meryem 46
    e râgıbun ... (... an) : rağbet etmiyor musun (kıymet vermiyor musun)
  522. 19-Meryem 46
    an âlihetî : ilâhlarımdan
  523. 19-Meryem 47
    kâne : oldu, dır
  524. 19-Meryem 50
    lisâne : lisan, dil
  525. 19-Meryem 51
    kâne : oldu, idi
  526. 19-Meryem 51
    muhlesan : muhlis (nefsini Allah'a teslim etmiş)
  527. 19-Meryem 51
    ve kâne : ve oldu
  528. 19-Meryem 52
    min cânibi et tûri : Tur'un yanından
  529. 19-Meryem 54
    kâne : oldu, idi
  530. 19-Meryem 54
    ve kâne : ve oldu, idi
  531. 19-Meryem 55
    ve kâne : ve oldu, idi
  532. 19-Meryem 55
    ve kâne : ve oldu, idi
  533. 19-Meryem 56
    kâne : oldu, idi
  534. 19-Meryem 56
    sıddîkan : sıddık, çok sadık, çok dürüst, doğru
  535. 19-Meryem 57
    mekânen : mekân, makam
  536. 19-Meryem 58
    âyâtu er rahmâni : Rahmân'ın âyetleri
  537. 19-Meryem 60
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  538. 19-Meryem 61
    er rahmânu : Rahmân
  539. 19-Meryem 61
    kâne : oldu, idi
  540. 19-Meryem 63
    men kâne : olan kimse
  541. 19-Meryem 64
    ve mâ kâne : ve olmadı, değildir
  542. 19-Meryem 66
    el insânu : insan
  543. 19-Meryem 67
    el insânu : insan
  544. 19-Meryem 68
    le nuhdıranne-hum : onları hazır bulunduracağız, hazır kılacağız
  545. 19-Meryem 69
    le nenzianne : elbette, mutlaka alacağız, ayıracağız
  546. 19-Meryem 69
    alâ er rahmâni : Rahmân'a karşı
  547. 19-Meryem 71
    kâne : oldu
  548. 19-Meryem 75
    kâne : oldu
  549. 19-Meryem 75
    er rahmânu : Rahmân
  550. 19-Meryem 75
    mekânen : mekân olarak
  551. 19-Meryem 78
    inde er rahmâni : Rahmân'ın katında
  552. 19-Meryem 85
    ilâ er rahmâni : Rahmân'a
  553. 19-Meryem 87
    inde er rahmâni : Rahmân'ın indinde (katında)
  554. 19-Meryem 88
    er rahmânu : Rahmân
  555. 19-Meryem 91
    li er rahmâni : Rahmân'a
  556. 19-Meryem 92
    li er rahmâni : Rahmân'a
  557. 19-Meryem 93
    âti er rahmâni : Rahmân'a gelecek
  558. 19-Meryem 96
    lehum er rahmânu : Rahmân onlar için
  559. 19-Meryem 97
    bi lisâni-ke : senin lisanınla
  560. 2-Bakara 10
    maradan : maraz, hastalık
  561. 2-Bakara 10
    kânû : oldular
  562. 2-Bakara 15
    tugyâni-him : onların azgınlıkları
  563. 2-Bakara 16
    mâ kânû : değillerdi, olmadılar
  564. 2-Bakara 19
    fî âzâni-him : kulaklarının içine, kulaklarına
  565. 2-Bakara 22
    zkan : rızık
  566. 2-Bakara 25
    zkan : rızık olarak
  567. 2-Bakara 25
    bi-hi muteşâbihan : ona benziyen, ona benzer
  568. 2-Bakara 26
    bi-hi kesîran : onunla çoğunu
  569. 2-Bakara 26
    bi-hi kesîran : onunla çoğunu
  570. 2-Bakara 29
    cemîan : hepsi
  571. 2-Bakara 32
    subhâne-ke : sen sübhansın, seni tenzih ederiz
  572. 2-Bakara 34
    ve kâne : ve oldu
  573. 2-Bakara 36
    eş şeytânu : şeytan
  574. 2-Bakara 36
    an-hâ : ondan, oradan
  575. 2-Bakara 36
    kânâ : ikisi oldular
  576. 2-Bakara 38
    cemîan : topluca, hepiniz
  577. 2-Bakara 41
    musaddikan : tasdik eden, doğrulayan
  578. 2-Bakara 48
    an nefsin : nefsten, bir kimseden
  579. 2-Bakara 52
    an-kum : sizden
  580. 2-Bakara 53
    el furkâne : furkan, hakkı bâtıldan ayırma, idrak
  581. 2-Bakara 57
    kânû : oldular
  582. 2-Bakara 59
    kânû : oldular
  583. 2-Bakara 61
    sran : büyük bir şehir veya Mısır ülkesi
  584. 2-Bakara 61
    kânû : oldular
  585. 2-Bakara 61
    ve kânû : ve oldular
  586. 2-Bakara 62
    ve amile sâlihan : ve salih amel, ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amel yaptı
  587. 2-Bakara 68
    avânun : orta yaşta
  588. 2-Bakara 71
    el'âne : şimdi
  589. 2-Bakara 74
    ammâ (an mâ) : onlardan (o şeylerden)
  590. 2-Bakara 75
    ve kad kâne : ve olmuştu
  591. 2-Bakara 78
    emâniyye : emaniyye, kişilerin kendilerinin yazdığı kitaplar, zan, temenni
  592. 2-Bakara 83
    ihsânen : ihsanda bulunmak, iyi davranmak
  593. 2-Bakara 85
    ferîkan min-kum : sizden bir grup
  594. 2-Bakara 85
    ve el udvâni : ve düşmanlık
  595. 2-Bakara 85
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  596. 2-Bakara 86
    an-hum : onlardan
  597. 2-Bakara 87
    fe ferîkan : böylece bir grup, bir kısmı
  598. 2-Bakara 87
    ve ferikan : ve bir grup, bazıları
  599. 2-Bakara 88
    leane-hum allâhu : Allah onları lânetledi
  600. 2-Bakara 89
    ve kânû : ve oldular, idiler
  601. 2-Bakara 91
    musaddikan : tasdik edici, tasdik eden
  602. 2-Bakara 93
    bi-hi îmânu-kum : onunla sizin îmânınız
  603. 2-Bakara 94
    in kânet : eğer ise
  604. 2-Bakara 97
    kâne : oldu
  605. 2-Bakara 97
    musaddikan : tasdik eden
  606. 2-Bakara 98
    kâne : oldu, idi
  607. 2-Bakara 102
    suleymâne : Süleyman
  608. 2-Bakara 102
    suleymânu : Süleyman
  609. 2-Bakara 102
    ve mâ yuallimâni : ve o ikisi öğretmiyorlar
  610. 2-Bakara 102
    lev kânû : şâyet, keşke ..... olsalardı
  611. 2-Bakara 103
    lev kânû : eğer olsalardı
  612. 2-Bakara 108
    bi el îmâni : îmân ile
  613. 2-Bakara 109
    îmâni-kum : sizin îmânınız
  614. 2-Bakara 109
    kuffâran : küfür
  615. 2-Bakara 111
    kâne : oldu
  616. 2-Bakara 111
    emâniyyu-hum : onların emaniyyesi, zan ve kuruntusu
  617. 2-Bakara 111
    burhâne-kum : sizin delilinizi, kanıtınızı
  618. 2-Bakara 113
    kânû : oldular, idiler
  619. 2-Bakara 114
    mâ kâne : olmadı
  620. 2-Bakara 116
    subhâne-hu : o sübhandır, münezzehtir
  621. 2-Bakara 116
    kânitûne : kanitun olanlar, saygı ile huzurda
  622. 2-Bakara 119
    an ashâbi el cahîmi : cehennem ehlinden, cehennem halkından
  623. 2-Bakara 120
    an-ke : senden
  624. 2-Bakara 123
    nefsun an nefsin : bir kimseden bir kimseye
  625. 2-Bakara 130
    an milleti ibrâhîme : İbrâhîm'in dîni
  626. 2-Bakara 134
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  627. 2-Bakara 134
    kânû : onlar oldular
  628. 2-Bakara 135
    hanîfen : hanîf olarak, tek Allah'a inanarak
  629. 2-Bakara 135
    ve mâ kâne : ve olmadı
  630. 2-Bakara 140
    kânû : oldular, idiler
  631. 2-Bakara 140
    ammâ (an mâ) : şey(ler)den
  632. 2-Bakara 141
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  633. 2-Bakara 141
    kânû : oldular
  634. 2-Bakara 142
    an kıbleti-him : kıblelerinden
  635. 2-Bakara 142
    kânû : oldular
  636. 2-Bakara 143
    vasatan : vasat, ortada, ifrat ve tefritten uzak
  637. 2-Bakara 143
    ve in kânet : ve eğer olursa, olsa bile
  638. 2-Bakara 143
    ve mâ kâne : ve olmadı, değildir
  639. 2-Bakara 143
    îmâne-kum : sizin îmânınız
  640. 2-Bakara 144
    ammâ (an mâ) : şey(ler)den
  641. 2-Bakara 146
    ferîkan : bir fırka, bir grup
  642. 2-Bakara 148
    cemîan : hepsi, topluca, biraraya
  643. 2-Bakara 149
    ammâ (an mâ) : şey(ler)den
  644. 2-Bakara 158
    hayran : bir hayır
  645. 2-Bakara 159
    yel'anu-humu allâhu : Allah onlara lânet eder
  646. 2-Bakara 159
    ve yel'anu-humu : ve onlara lânet eder
  647. 2-Bakara 162
    an-hum : onlardan
  648. 2-Bakara 163
    er rahmân : Rahmân olan, Rahmân esmasının
  649. 2-Bakara 165
    cemîan : hepsi, bütün, tamamı, tamamen
  650. 2-Bakara 168
    eş şeytâni : şeytan
  651. 2-Bakara 170
    kâne : oldu, idi
  652. 2-Bakara 178
    bi ihsânin : ihsan ile
  653. 2-Bakara 180
    hayran : bir hayır (mal v.s)
  654. 2-Bakara 180
    hakkan : bir hakk olarak
  655. 2-Bakara 184
    kâne : oldu, idi
  656. 2-Bakara 184
    marîdan : hasta
  657. 2-Bakara 184
    hayran : bir hayır
  658. 2-Bakara 185
    ramadân : ramazan
  659. 2-Bakara 185
    el kur'ânu : Kur'ân-ı Kerim
  660. 2-Bakara 185
    ve el furkâni : ve furkan, hakkı bâtıldan ayıran
  661. 2-Bakara 185
    kâne : oldu
  662. 2-Bakara 185
    marîdan : hasta
  663. 2-Bakara 186
    an-nî : benden
  664. 2-Bakara 187
    tahtânûne : ihanet ediyorsunuz
  665. 2-Bakara 187
    an-kum : sizden, sizi
  666. 2-Bakara 187
    elâne : şimdi
  667. 2-Bakara 188
    ferîkan : bir kısım
  668. 2-Bakara 189
    an : den
  669. 2-Bakara 193
    lâ udvâne : düşmanlık yoktur
  670. 2-Bakara 196
    kâne : oldu
  671. 2-Bakara 196
    marîdan : hasta
  672. 2-Bakara 198
    fadlan : lütuf, kerem, fazl, Allah'tan gelen nur
  673. 2-Bakara 208
    eş şeytâni : şeytan
  674. 2-Bakara 213
    kâne : oldu, idi
  675. 2-Bakara 217
    an(i) eş şehri el harâmi : haram aydan
  676. 2-Bakara 217
    an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
  677. 2-Bakara 217
    an dîni-kum : dîninizden
  678. 2-Bakara 217
    an dîni-hi : dîninden
  679. 2-Bakara 219
    an el hamri : şaraptan
  680. 2-Bakara 220
    an el yetâmâ : yetimlerden
  681. 2-Bakara 220
    ıhvânu-kum : sizin kardeşleriniz
  682. 2-Bakara 222
    anil mahîdi (an el mahîdi) : (kadınların) hayz (ay) hallerinden
  683. 2-Bakara 224
    li eymâni-kum : yeminlerinize, yeminleriniz için
  684. 2-Bakara 225
    fî eymâni-kum : yeminleriniz konusunda, hakkında
  685. 2-Bakara 228
    ıslâhan : ıslâh etmek, düzeltmek
  686. 2-Bakara 229
    merratâni : iki kere
  687. 2-Bakara 229
    bi ihsânin : ihsan ile
  688. 2-Bakara 230
    in zannâ : eğer zannettiler ise, inanırlarsa
  689. 2-Bakara 231
    dırâran : zararla, zarar vererek
  690. 2-Bakara 232
    kâne : oldu, idi
  691. 2-Bakara 233
    fısâlen an : sütten kesme
  692. 2-Bakara 234
    ve aşran : ve on (gün)
  693. 2-Bakara 235
    sirran : sır olarak, gizlice
  694. 2-Bakara 236
    metâan : meta, mal, fayda
  695. 2-Bakara 236
    hakkan : bir hakk olarak
  696. 2-Bakara 238
    kânitîne : Allah'ın huzurunda huşû içinde ve
  697. 2-Bakara 239
    rukbânen : binekte iken
  698. 2-Bakara 240
    metâan : metalandırma (geçimini sağlama)
  699. 2-Bakara 241
    hakkan : hak
  700. 2-Bakara 245
    kardan : kredi, borç
  701. 2-Bakara 263
    ganiyyun : gani, zengin, muhtaç olmayan
  702. 2-Bakara 264
    safvânin : sert kaya
  703. 2-Bakara 267
    ganiyyun : gani, zengin, hiçbir şeye muhtaç olma-
  704. 2-Bakara 268
    eş şeytânu : şeytan
  705. 2-Bakara 268
    ve fadlan : ve fazl
  706. 2-Bakara 269
    hayran : bir hayır
  707. 2-Bakara 271
    an-kum : sizden
  708. 2-Bakara 274
    sirran : sır olarak, gizli olarak
  709. 2-Bakara 274
    ve alâniyeten : ve alenî olarak, açıkça
  710. 2-Bakara 275
    eş şeytânu : şeytan
  711. 2-Bakara 280
    kâne : oldu
  712. 2-Bakara 282
    in kâne : eğer, olursa
  713. 2-Bakara 282
    sefîhan : sefil, akılsız, akıl edemeyen
  714. 2-Bakara 282
    ve imraetâni : ve iki kadın
  715. 2-Bakara 282
    sagîran : küçük
  716. 2-Bakara 282
    kebîran : büyük
  717. 2-Bakara 283
    fe rihânun : o zaman, o taktirde rehinler
  718. 2-Bakara 283
    ba'dan : bir kısmına
  719. 2-Bakara 283
    emânete-hu : onun emanetini
  720. 2-Bakara 285
    gufrâne-ke : senin mağfiret etmen
  721. 2-Bakara 286
    ısran : zorluk, güçlük
  722. 2-Bakara 286
    ve a'fu an-nâ : ve (bizden günahlarımızı) affet
  723. 20-Tâ-Hâ 2
    el kur'âne : Kur'ân
  724. 20-Tâ-Hâ 5
    er rahmânu : Rahmân
  725. 20-Tâ-Hâ 10
    ânestu : gördüm, farkettim
  726. 20-Tâ-Hâ 16
    an-hâ : ondan
  727. 20-Tâ-Hâ 18
    alâ ganemî : koyunlarım üzerine
  728. 20-Tâ-Hâ 27
    min lisânî : dilimden
  729. 20-Tâ-Hâ 41
    vastana'tu-ke (ve astana'tu-ke) \n(sanaa) \n(astanaa) : ve ben seni (seçip) yetiştirdim \n: (yetiştirdi) \n: (seçip ayırıp yetiştirdi)
  730. 20-Tâ-Hâ 58
    mekânen : mekân, yer
  731. 20-Tâ-Hâ 59
    duhan : duhan, kuşluk vakti
  732. 20-Tâ-Hâ 63
    in hâzâni : bu ikisi (... ise)
  733. 20-Tâ-Hâ 63
    le sâhirâni : elbette iki sihirbaz
  734. 20-Tâ-Hâ 63
    yurîdâni : ikisi istiyor
  735. 20-Tâ-Hâ 69
    sanaû : onların yaptıkları şeyler
  736. 20-Tâ-Hâ 69
    sanaû : onların yaptığı
  737. 20-Tâ-Hâ 71
    le ukattıanne : mutlaka keseceğim
  738. 20-Tâ-Hâ 77
    tarîkan : tarîk, bir yol
  739. 20-Tâ-Hâ 80
    cânibe : yan tarafında
  740. 20-Tâ-Hâ 82
    ve amile sâlihan : ve salih ameller (nefsi ıslâh edici ameller) yaptı
  741. 20-Tâ-Hâ 83
    an kavmi-ke : seni kavminden
  742. 20-Tâ-Hâ 86
    gadbâne : öfkeli olarak, öfkeyle
  743. 20-Tâ-Hâ 89
    ve lâ nef'an : ve faydası yoktur
  744. 20-Tâ-Hâ 90
    er rahmânu : Rahmân
  745. 20-Tâ-Hâ 97
    vanzur (ve unzur) : ve bak
  746. 20-Tâ-Hâ 97
    le nuharrikanne-hu \n(nuharrike enne-hu) : onu biz mutlaka, elbette yakacağız
  747. 20-Tâ-Hâ 100
    an-hu : ondan
  748. 20-Tâ-Hâ 102
    zurkan : morarmış olarak
  749. 20-Tâ-Hâ 105
    an el cibâli : dağlar hakkında, dağ(lar)dan
  750. 20-Tâ-Hâ 106
    an : düz arazi
  751. 20-Tâ-Hâ 108
    li er rahmâni : Rahmân için, Rahmân'a karşı
  752. 20-Tâ-Hâ 109
    er rahmânu : Rahmân (Allah)
  753. 20-Tâ-Hâ 111
    ve aneti : ve boyun eğdi
  754. 20-Tâ-Hâ 113
    kur'ânen : Kur'ân
  755. 20-Tâ-Hâ 114
    bi el kur'âni : Kur'ân'a, Kur'ân için
  756. 20-Tâ-Hâ 120
    eş şeytânu : şeytan
  757. 20-Tâ-Hâ 121
    yahsıfâni : ikisi örtüyor
  758. 20-Tâ-Hâ 123
    cemîan : hepiniz
  759. 20-Tâ-Hâ 124
    an zikrî : benim zikrimden
  760. 20-Tâ-Hâ 124
    danken : dar, sıkıntılı
  761. 20-Tâ-Hâ 125
    basîran : gören
  762. 20-Tâ-Hâ 129
    kâne : oldu
  763. 20-Tâ-Hâ 130
    ve min ânâi : ve vakitlerden, saatlerden
  764. 20-Tâ-Hâ 132
    zkan : bir rızık
  765. 21-Enbiyâ 8
    ve mâ kânû : ve olmadılar, değildirler
  766. 21-Enbiyâ 11
    kânet : oldu
  767. 21-Enbiyâ 19
    an ıbâdeti-hî : onun ibadetlerinden, ona ibadet etmekten
  768. 21-Enbiyâ 22
    kâne : oldu
  769. 21-Enbiyâ 22
    subhânallâhi (subhâne allâhi) : Allah
  770. 21-Enbiyâ 22
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  771. 21-Enbiyâ 23
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  772. 21-Enbiyâ 24
    burhâne-kum : burhanınız, kesin deliliniz
  773. 21-Enbiyâ 26
    er rahmânu : Rahmân
  774. 21-Enbiyâ 26
    subhâne-hu : o münezzehtir, sübhandır
  775. 21-Enbiyâ 30
    kânetâ : idi, olmuştu
  776. 21-Enbiyâ 30
    retkan : bitişik
  777. 21-Enbiyâ 32
    an âyâti-hâ : âyetlerinden, delillerinden
  778. 21-Enbiyâ 36
    bi zikri er rahmâni : Rahmân'ın zikrini
  779. 21-Enbiyâ 37
    hulika el insânu : insan yaratıldı
  780. 21-Enbiyâ 39
    an vucûhi-him : onların yüzlerinden
  781. 21-Enbiyâ 39
    ve lâ an zuhûri-him : ve onların sırtlarından olmaz
  782. 21-Enbiyâ 41
    mâ kânû : oldukları şey
  783. 21-Enbiyâ 42
    min er rahmâni : Rahmân'dan
  784. 21-Enbiyâ 42
    an zikri : zikirden
  785. 21-Enbiyâ 47
    ve in kâne : ve eğer, olsa, olsa bile
  786. 21-Enbiyâ 48
    el furkâne : furkan (hak ile bâtılı birbirinden ayıran), Tevrat
  787. 21-Enbiyâ 63
    kânû : oldular
  788. 21-Enbiyâ 68
    vansurû (ve unsurû) : ve yardım edin
  789. 21-Enbiyâ 71
    ve lûtan : ve Lut
  790. 21-Enbiyâ 73
    ve kânû : ve oldular
  791. 21-Enbiyâ 74
    ve lûtan : ve Lut
  792. 21-Enbiyâ 74
    kânet ta'melu : yapıyorlardı
  793. 21-Enbiyâ 74
    kânû : oldular
  794. 21-Enbiyâ 76
    ve nûhan : ve Nuh
  795. 21-Enbiyâ 77
    kânû : oldular
  796. 21-Enbiyâ 78
    ve suleymâne : ve Süleyman
  797. 21-Enbiyâ 78
    iz yahkumâni : ikisi hüküm veriyordu
  798. 21-Enbiyâ 78
    ganemu : koyunlar
  799. 21-Enbiyâ 79
    suleymâne : Süleyman
  800. 21-Enbiyâ 80
    san'ate : sanat, yapmak
  801. 21-Enbiyâ 81
    li suleymâne : Süleyman için
  802. 21-Enbiyâ 87
    zanne : zannetti
  803. 21-Enbiyâ 87
    subhâne-ke : sen sübhansın, münezzehsin
  804. 21-Enbiyâ 90
    kânû : onlar oldular
  805. 21-Enbiyâ 90
    ve kânû : ve onlar oldular
  806. 21-Enbiyâ 91
    ahsanet : korudu
  807. 21-Enbiyâ 94
    fe lâ kufrâne : bundan sonra örtülmez, yok olmaz
  808. 21-Enbiyâ 99
    kâne : oldu
  809. 21-Enbiyâ 101
    an-hâ : ondan
  810. 21-Enbiyâ 106
    belâgan : tebliğ, bildiri, açıklama
  811. 21-Enbiyâ 112
    er rahmânu : Rahmân'dır
  812. 21-Enbiyâ 112
    el musteânu \n(istiâne) : yardım istenen, istenilen \n: (yardım istedi)
  813. 22-Hac 2
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  814. 22-Hac 3
    şeytânin : şeytan
  815. 22-Hac 5
    şey'an : bir şey
  816. 22-Hac 9
    sâniye ıtfi-hî : ona yan çizer, kibirlenip onu eğip büker
  817. 22-Hac 9
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  818. 22-Hac 11
    el husrânu : hüsran
  819. 22-Hac 15
    kâne : oldu
  820. 22-Hac 19
    hâzâni : bu ikisi
  821. 22-Hac 19
    hasmâni : iki hasımdır
  822. 22-Hac 25
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  823. 22-Hac 26
    mekâne el beyti : evin mekânı, Kâbe'nin yeri
  824. 22-Hac 30
    min el evsâni : putlardan
  825. 22-Hac 31
    mekânin : mekân, yer
  826. 22-Hac 36
    el kânia : kanaatkâr olan, istemeyen
  827. 22-Hac 38
    an ellezîne : kimselerden, onlardan
  828. 22-Hac 38
    havvânin : hain olanlar
  829. 22-Hac 40
    kesîran : çok
  830. 22-Hac 40
    yansurennallâhu : Allah yardım eder
  831. 22-Hac 40
    yansuru-hu : ona yardım etti
  832. 22-Hac 41
    an el munkeri : münkerden, inkârdan, kötülükten
  833. 22-Hac 44
    keyfe kane : nasıl oldu
  834. 22-Hac 46
    âzânun : kulaklar
  835. 22-Hac 52
    elka eş şeytânu : şeytan ilka eder, ulaştırır
  836. 22-Hac 52
    eş şeytânu : şeytan
  837. 22-Hac 53
    eş şeytânu : şeytan
  838. 22-Hac 58
    le yerzukanne-hum : mutlaka onları rızıklandıracaktır
  839. 22-Hac 58
    zkan hasenen : güzel bir rızık
  840. 22-Hac 60
    le yansuru enne-hu allâhu : mutlaka Allah ona yardım eder
  841. 22-Hac 64
    el ganiyyu : gani, mustağni, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan
  842. 22-Hac 66
    el insâne : insan
  843. 22-Hac 71
    bihî sultânen : ona bir sultan, bir delil
  844. 23-Mü'minûn 3
    anil lagvi (an el lagvi) : boş şeylerden, boş sözlerden
  845. 23-Mü'minûn 6
    eymânu-hum : onların elleri
  846. 23-Mü'minûn 8
    li emânâti-him : emanetlerine
  847. 23-Mü'minûn 12
    el insâne : insan
  848. 23-Mü'minûn 14
    halkan : bir yaratılış
  849. 23-Mü'minûn 17
    anil halkı (an el halkı) : yaratmaktan
  850. 23-Mü'minûn 23
    han : Nuh
  851. 23-Mü'minûn 40
    ammâ (an mâ) kalîlin : az (kısa zamanda)
  852. 23-Mü'minûn 44
    ba'dahum ba'dan : onların bir kısmını bir kısmına, birbirine
  853. 23-Mü'minûn 45
    ve sultânin : ve bir delil
  854. 23-Mü'minûn 46
    ve kânû : ve oldular
  855. 23-Mü'minûn 48
    kânû : oldular
  856. 23-Mü'minûn 51
    lihan : salih amel, nefsi tezkiye edici amel
  857. 23-Mü'minûn 53
    zuburan : parçalar halinde, kısımlar halinde
  858. 23-Mü'minûn 62
    yantıku : söyleyen, konuşan
  859. 23-Mü'minûn 66
    kânet : idi, oldu
  860. 23-Mü'minûn 67
    miran : gece toplanıp görüşenler
  861. 23-Mü'minûn 71
    an zikri-him : zikirlerinden
  862. 23-Mü'minûn 74
    ani es sırâtı : yoldan
  863. 23-Mü'minûn 75
    tugyâni-him : onların azgınlıkları
  864. 23-Mü'minûn 76
    mestekânû (mâ istekânû) : boyun eğmediler
  865. 23-Mü'minûn 91
    ve mâ kâne : ve olmamıştır, yoktur
  866. 23-Mü'minûn 91
    subhâne allâhi : Allah Sübhan'dır, münezzehtir
  867. 23-Mü'minûn 91
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  868. 23-Mü'minûn 92
    ammâ (an mâ) : şeyden
  869. 23-Mü'minûn 100
    a'melu sâlihan : salih amel (nefsi tezkiye edici amel) yaparım
  870. 23-Mü'minûn 109
    kâne : oldu
  871. 23-Mü'minûn 117
    burhâne : kanıt, delil
  872. 24-Nûr 2
    ez zâniyetu : zina yapan kadın
  873. 24-Nûr 2
    ve ez zânî : ve zina yapan erkek
  874. 24-Nûr 3
    ez zânî : zina yapan erkek
  875. 24-Nûr 3
    zâniyeten : zina yapan kadın
  876. 24-Nûr 3
    ve ez zâniyetu : ve zina yapan kadın
  877. 24-Nûr 3
    zânin : zina yapan erkek
  878. 24-Nûr 4
    el muhsanâti : iffetli, namuslu kadınlar
  879. 24-Nûr 4
    semânîne : seksen (80)
  880. 24-Nûr 7
    kâne : oldu
  881. 24-Nûr 8
    an-hâ : ondan (kadından)
  882. 24-Nûr 9
    kâne : oldu
  883. 24-Nûr 12
    zanne : zanda bulundu
  884. 24-Nûr 12
    hayran : hayırlı
  885. 24-Nûr 16
    subhâne-ke : sen sübhansın
  886. 24-Nûr 16
    buhtânun : uydurulmuş iftira
  887. 24-Nûr 21
    hutuvâti eş şeytâni : şeytanın adımları
  888. 24-Nûr 21
    hutuvâti eş şeytâni : şeytanın adımları
  889. 24-Nûr 23
    el muhsanâti : muhsin, iffetli, evli kadınlar
  890. 24-Nûr 24
    kânû : oldular
  891. 24-Nûr 31
    ıhvâni-hinne : (onların) erkek kardeşleri
  892. 24-Nûr 31
    benî ıhvâni-hinne : (onların) erkek kardeşlerinin oğulları
  893. 24-Nûr 31
    mâ meleket eymânu-hunne : (onların) ellerinin altında sahip oldukları, (cariyeler)
  894. 24-Nûr 31
    cemîan : topluca (hepiniz)
  895. 24-Nûr 33
    nikâhan : nikâh
  896. 24-Nûr 33
    meleket eymânu-kum : ellerinizin altında sahip olduğunuz
  897. 24-Nûr 37
    an zikrillâhi : Allah'ın zikrinden
  898. 24-Nûr 39
    ez zam'ânu : susuz kalan, susamış olan
  899. 24-Nûr 43
    an men : o kimseden
  900. 24-Nûr 51
    kâne : oldu
  901. 24-Nûr 53
    eymâni-him : yeminleri
  902. 24-Nûr 58
    ellezîne meleket eymânu-kum : ellerinizin altında sahip olduklarınız (köleleriniz, cariyeleriniz)
  903. 24-Nûr 60
    nikâhan : bir nikâh, evlilik
  904. 24-Nûr 61
    ihvâni-kum : erkek kardeşleriniz
  905. 24-Nûr 61
    cemîan : topluca
  906. 24-Nûr 62
    kânû : oldular, idiler
  907. 24-Nûr 63
    an emri-hi : onun emrinden
  908. 25-Furkan 1
    furkâne : furkan
  909. 25-Furkan 3
    darran : zarar vermek
  910. 25-Furkan 3
    nef'an : fayda sağlamak, fayda vermek
  911. 25-Furkan 4
    ve eâne-hu : ve ona yardım etti
  912. 25-Furkan 4
    ve zûran : ve bâtıl olarak, bâtılla
  913. 25-Furkan 6
    kâne : oldu
  914. 25-Furkan 6
    gafûran : gafur olan, mağfiret eden
  915. 25-Furkan 12
    min mekânin : bir mekândan, bir yerden
  916. 25-Furkan 12
    tegayyuzan : öfkeli (olan)
  917. 25-Furkan 12
    ve zefîran : ve uğultulu (olan)
  918. 25-Furkan 13
    mekânen : bir mekân, bir yer
  919. 25-Furkan 13
    dayyıkan : dar, sıkışık
  920. 25-Furkan 13
    subûran : helâk olmak, yok olmak
  921. 25-Furkan 14
    subûran : helâk olmak, yok olmak
  922. 25-Furkan 14
    subûran : helâk olmak, yok olmak
  923. 25-Furkan 15
    kânet : oldu, ...dır
  924. 25-Furkan 16
    kâne : olan
  925. 25-Furkan 18
    subhâne-ke : sen sübhansın, münezzehsin
  926. 25-Furkan 18
    mâ kâne : olmadı, olmaz
  927. 25-Furkan 18
    ve kânû : ve oldular
  928. 25-Furkan 19
    sarfan : uzaklaştırmak
  929. 25-Furkan 19
    ve lâ nasran : ve yardım olmaz
  930. 25-Furkan 20
    ve kâne : ve oldu, ...dır
  931. 25-Furkan 22
    hicran : yasak, haram
  932. 25-Furkan 23
    mensûran : savrulmuş, dağınık
  933. 25-Furkan 24
    mustekarran : karar kılınan yer, kalınacak yer
  934. 25-Furkan 26
    li er rahmâni : rahman için
  935. 25-Furkan 26
    ve kâne : ve oldu, ...dır
  936. 25-Furkan 26
    asîran : zor, güç, sıkıntılı
  937. 25-Furkan 28
    fulânen : filân kişi, o kişi
  938. 25-Furkan 29
    an ez zikri : zikirden
  939. 25-Furkan 29
    ve kâne : ve oldu, ...dır
  940. 25-Furkan 29
    eş şeytânu : şeytan
  941. 25-Furkan 29
    li el insâni : insana
  942. 25-Furkan 30
    el kur'âne : Kur'ân
  943. 25-Furkan 30
    mehcûran : ayrılmış, uzaklaşılmış, terkedilmiş olan
  944. 25-Furkan 31
    ve nasîran : ve yardımcı olan
  945. 25-Furkan 32
    el kur'ânu : Kur'ân
  946. 25-Furkan 34
    mekânen : mekân, yer
  947. 25-Furkan 40
    kânû : oldular, idiler
  948. 25-Furkan 42
    an âliheti-nâ : ilâhlarımızdan
  949. 25-Furkan 46
    kabdan : çekerek, kısaltarak
  950. 25-Furkan 48
    tahûran : tertemiz
  951. 25-Furkan 50
    kufûran : inkâr ederek
  952. 25-Furkan 53
    berzehan : berzah, engel
  953. 25-Furkan 53
    ve hıcran : ve engelleyerek, mani olarak
  954. 25-Furkan 54
    ve sıhran : ve sıhriyyet, (birbirine) karışma, hısımlık
  955. 25-Furkan 54
    ve kâne : ve oldu
  956. 25-Furkan 55
    ve kâne : ve oldu
  957. 25-Furkan 55
    zahîran : zahir olma, arka çıkma
  958. 25-Furkan 59
    er rahmânu : Rahmân
  959. 25-Furkan 60
    li er rahmâni : Rahmân'a
  960. 25-Furkan 60
    ve mâ er rahmânu : ve Rahmân nedir
  961. 25-Furkan 63
    er rahmâni : Rahmân
  962. 25-Furkan 65
    asrif an-nâ : bizden çevir, uzaklaştır
  963. 25-Furkan 65
    kâne : oldu, ...dır
  964. 25-Furkan 67
    ve kâne : ve oldu, idi
  965. 25-Furkan 69
    muhânen : alçaltılmış olarak
  966. 25-Furkan 70
    amelen sâlihan : salih amel, nefs tezkiyesi
  967. 25-Furkan 70
    ve kâne : ve oldu
  968. 25-Furkan 71
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  969. 25-Furkan 73
    ve umyânen : ve kör (âmâ)
  970. 26-Şuarâ 5
    min er rahmâni : Rahmân'dan
  971. 26-Şuarâ 5
    kânû : oldular
  972. 26-Şuarâ 5
    an-hu : ondan
  973. 26-Şuarâ 6
    kânû : oldular
  974. 26-Şuarâ 8
    ve mâ kâne : ve olmadı
  975. 26-Şuarâ 13
    lisân-î : benim dilim
  976. 26-Şuarâ 32
    su'bânun : yılan, ejderha
  977. 26-Şuarâ 40
    kânû : oldular
  978. 26-Şuarâ 41
    ecran : ecir, mükâfat
  979. 26-Şuarâ 49
    ukattıanne : kestireceğim
  980. 26-Şuarâ 61
    el cem'âni : iki topluluk
  981. 26-Şuarâ 63
    kâne : oldu
  982. 26-Şuarâ 67
    ve mâ kâne : ve olmadı, değiller
  983. 26-Şuarâ 84
    lisâne : konuşulan, lisan
  984. 26-Şuarâ 86
    kâne : oldu
  985. 26-Şuarâ 103
    ve mâ kâne : ve olmadı, değil
  986. 26-Şuarâ 112
    kânû ya'melûne : yapmış oldukları
  987. 26-Şuarâ 118
    fethan : fethederek, açarak
  988. 26-Şuarâ 121
    ve mâ kâne : ve olmadı
  989. 26-Şuarâ 129
    mesânia : sanat eserleri, yapıtlar
  990. 26-Şuarâ 139
    ve mâ kâne : ve olmadı
  991. 26-Şuarâ 158
    ve mâ kâne : ve olmadı
  992. 26-Şuarâ 165
    ez zukrâne : erkekler
  993. 26-Şuarâ 173
    mataran : yağmur
  994. 26-Şuarâ 174
    ve mâ kâne : ve olmadı
  995. 26-Şuarâ 189
    kâne : oldu
  996. 26-Şuarâ 190
    ve mâ kâne : ve olmadı
  997. 26-Şuarâ 195
    lisânin : dil, lisan
  998. 26-Şuarâ 199
    mâ kânû : olmadılar
  999. 26-Şuarâ 206
    kânû : oldular
  1000. 26-Şuarâ 207
    mâ agnâ an-hum : onlara fayda vermez
  1001. 26-Şuarâ 207
    kânû : oldular
  1002. 26-Şuarâ 212
    anis sem'i (an es sem'i) : işitmekten
  1003. 26-Şuarâ 227
    kesîran : çok
  1004. 27-Neml 1
    el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim
  1005. 27-Neml 6
    el kur'âne : Kur'ân
  1006. 27-Neml 7
    ânestu : farkettim (gördüm)
  1007. 27-Neml 8
    ve subhâne allâhi : ve Allah
  1008. 27-Neml 10
    cânnun : yılan
  1009. 27-Neml 12
    kânû : oldular
  1010. 27-Neml 14
    vesteykanethâ : ve onu yakîn olarak bildiler (inandılar)
  1011. 27-Neml 14
    kâne : oldu
  1012. 27-Neml 15
    ve suleymâne : ve Süleyman
  1013. 27-Neml 16
    suleymânu : Süleyman
  1014. 27-Neml 17
    li suleymâne : Süleyman için
  1015. 27-Neml 18
    suleymânu : Süleyman
  1016. 27-Neml 19
    ve en a'mele salihan : ve benim salih amel yapmam
  1017. 27-Neml 20
    kâne : oldu
  1018. 27-Neml 21
    ezbehanne-hu : onu boğazlayacağım, keseceğim
  1019. 27-Neml 21
    sultânin : delil
  1020. 27-Neml 24
    eş şeytânu : şeytan
  1021. 27-Neml 24
    an es sebîli : yoldan
  1022. 27-Neml 28
    an-hum : onlardan
  1023. 27-Neml 30
    min suleymâne : Süleyman'dan
  1024. 27-Neml 30
    er rahmâni : rahman olan
  1025. 27-Neml 36
    suleymâne : Süleyman
  1026. 27-Neml 36
    âtâniyallâhu : Allah bana verdi
  1027. 27-Neml 40
    mustekırran : durur vaziyette, dururken
  1028. 27-Neml 40
    ganiyyun : ganidir
  1029. 27-Neml 43
    kânet : oldu
  1030. 27-Neml 43
    kânet : oldu, idi
  1031. 27-Neml 44
    ve keşefet an : ve açtı
  1032. 27-Neml 44
    suleymâne : Süleyman
  1033. 27-Neml 45
    lihan : Salih
  1034. 27-Neml 45
    ferîkâni : iki fırka, iki grup
  1035. 27-Neml 48
    kâne : oldu
  1036. 27-Neml 50
    mekran : hile, tuzak
  1037. 27-Neml 50
    mekran : hile, tuzak
  1038. 27-Neml 51
    kâne : oldu
  1039. 27-Neml 53
    ve kânû : ve oldular
  1040. 27-Neml 54
    ve lûtan : ve Lut
  1041. 27-Neml 56
    mâ kâne : olmadı
  1042. 27-Neml 58
    mataran : yağmur
  1043. 27-Neml 60
    mâ kâne : olmadı
  1044. 27-Neml 64
    burhâne-kum : burhanınızı, delillerinizi
  1045. 27-Neml 65
    eyyâne : ne zaman
  1046. 27-Neml 69
    kâne : oldu
  1047. 27-Neml 76
    el kur'âne : Kur'ân
  1048. 27-Neml 81
    an dalâleti-him : onları dalâletlerinden
  1049. 27-Neml 82
    kânû : oldular
  1050. 27-Neml 88
    etkane : sağlam yaptı
  1051. 27-Neml 92
    el kur'âne : Kur'ân
  1052. 28-Kasas 4
    şiyean : grup, sınıf
  1053. 28-Kasas 4
    kâne : oldu
  1054. 28-Kasas 6
    ve hâmâne : ve Haman (firavunun veziri)
  1055. 28-Kasas 6
    mâ kânû : oldukları şeyi
  1056. 28-Kasas 8
    ve hâmâne : ve Haman (firavunun veziri)
  1057. 28-Kasas 8
    kânû : oldular
  1058. 28-Kasas 10
    rigan : boş
  1059. 28-Kasas 11
    an cunubin : uzaktan
  1060. 28-Kasas 15
    yaktetilâni : kavga eden iki kişi
  1061. 28-Kasas 15
    min ameli eş şeytâni : şeytanın amelinden, şeytanın işinden
  1062. 28-Kasas 23
    tezûdâni : (ikisi) engelliyor
  1063. 28-Kasas 27
    semâniye : sekiz (8)
  1064. 28-Kasas 27
    ran : on (10)
  1065. 28-Kasas 28
    udvâne : düşmanlık
  1066. 28-Kasas 29
    ânese : gözüne çarptı, farketti, farkına vardı
  1067. 28-Kasas 29
    cânibi : yan, taraf
  1068. 28-Kasas 29
    ânestu : gözüne çarptı, farketti
  1069. 28-Kasas 31
    cânnun : cinler
  1070. 28-Kasas 32
    fe zânike : işte bu ikisi
  1071. 28-Kasas 32
    burhânâni : iki burhan, iki mucize, iki delil
  1072. 28-Kasas 32
    kânû : oldular
  1073. 28-Kasas 34
    lisânen : dil, lisan bakımından
  1074. 28-Kasas 35
    sultânen : sultan, güç, hakimiyet
  1075. 28-Kasas 38
    yâ hâmânu : ey Haman (firavunun veziri)
  1076. 28-Kasas 38
    sarhan : bir kule
  1077. 28-Kasas 39
    ve zannû : ve zannettiler
  1078. 28-Kasas 40
    fanzur (fe unzur) : o zaman, bunun üzerine, sonra da bak
  1079. 28-Kasas 40
    kâne : oldu
  1080. 28-Kasas 44
    bi cânibi : tarafta, tarafında
  1081. 28-Kasas 46
    bi cânibi : yanı, tarafı
  1082. 28-Kasas 48
    sihrâni : iki büyü, iki sihir
  1083. 28-Kasas 55
    an-hu : ondan
  1084. 28-Kasas 57
    zkan : rızık olarak
  1085. 28-Kasas 59
    ve mâ kâne : ve olmadı
  1086. 28-Kasas 63
    mâ kânû : değillerdi, olmadılar
  1087. 28-Kasas 64
    kânû : oldular
  1088. 28-Kasas 67
    ve amile sâlihân : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  1089. 28-Kasas 68
    mâ kâne : olmadı, değildir
  1090. 28-Kasas 68
    subhâne : sübhan, münezzeh
  1091. 28-Kasas 68
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  1092. 28-Kasas 75
    burhâne-kum : sizin burhanlarınız, sizin delilleriniz
  1093. 28-Kasas 75
    an-hum : onlardan
  1094. 28-Kasas 75
    kânû : oldular
  1095. 28-Kasas 76
    kâne : oldu, idi
  1096. 28-Kasas 78
    cem'an : toplayarak
  1097. 28-Kasas 78
    an : dan
  1098. 28-Kasas 80
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  1099. 28-Kasas 81
    mâ kâne : olmadı
  1100. 28-Kasas 81
    ve mâ kâne : ve olmadı, değildi
  1101. 28-Kasas 82
    mekâne-hu : onun yeri
  1102. 28-Kasas 84
    mâ kânû : olmadılar
  1103. 28-Kasas 85
    el kur'âne : Kur'ân'ı
  1104. 28-Kasas 87
    an âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetlerinden
  1105. 29-Ankebût 5
    kâne : oldu
  1106. 29-Ankebût 6
    ganiyyun : ganîdir, hiçbir şeye ihtiyacı yoktur
  1107. 29-Ankebût 6
    anil âlemîne (an el âlemîne) : âlemlerden
  1108. 29-Ankebût 7
    nukeffiranne : mutlaka örteceğiz
  1109. 29-Ankebût 7
    an-hum : onlardan
  1110. 29-Ankebût 7
    kânû : oldular
  1111. 29-Ankebût 8
    el insâne : insan
  1112. 29-Ankebût 13
    kânû : oldular
  1113. 29-Ankebût 14
    han : Nuh
  1114. 29-Ankebût 14
    et tûfânu : tufan
  1115. 29-Ankebût 17
    evsânen : putlar
  1116. 29-Ankebût 17
    rızkân : rızık
  1117. 29-Ankebût 20
    fanzurû (fe unzurû) : o zaman, böylece bakın
  1118. 29-Ankebût 24
    mâ kâne : olmadı
  1119. 29-Ankebût 25
    evsânen : putlar
  1120. 29-Ankebût 25
    yel'anu : lânet edecek
  1121. 29-Ankebût 25
    ba'dan : bir kısmı, bazısı
  1122. 29-Ankebût 28
    tan : Lut
  1123. 29-Ankebût 29
    mâ kâne : olmadı
  1124. 29-Ankebût 31
    kânû : oldular
  1125. 29-Ankebût 32
    kânet : oldu
  1126. 29-Ankebût 33
    tan : Lut
  1127. 29-Ankebût 33
    zer'ân : telâşlandı
  1128. 29-Ankebût 33
    kânet : oldu
  1129. 29-Ankebût 34
    kânû : oldular
  1130. 29-Ankebût 38
    eş şeytânu : şeytan
  1131. 29-Ankebût 38
    anis sebîli (an es sebîli) : yoldan
  1132. 29-Ankebût 38
    ve kânû : ve oldular, idiler
  1133. 29-Ankebût 39
    ve hâmâne : ve Haman
  1134. 29-Ankebût 39
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  1135. 29-Ankebût 40
    mâ kânâllâhu : Allah değildi, olmadı
  1136. 29-Ankebût 40
    kânû : oldular
  1137. 29-Ankebût 41
    el ankebûti : örümcek
  1138. 29-Ankebût 41
    el ankebûti : örümcek
  1139. 29-Ankebût 41
    kânû : oldular
  1140. 29-Ankebût 45
    anil fahşâi (an el fahşâi) : fuhuştan, kötülükten
  1141. 29-Ankebût 58
    gurafan : yüksek yerler, köşkler
  1142. 29-Ankebût 64
    el hayevânu : (gerçek) hayat
  1143. 29-Ankebût 64
    kânû : oldular
  1144. 3-Âl-i İmrân 3
    musaddikan : tastik eden
  1145. 3-Âl-i İmrân 4
    el furkâne : furkan, hakkı batıldan ayıran, Furkan (Kur'ân'ın diğer ismi)
  1146. 3-Âl-i İmrân 10
    an-hum : onlardan
  1147. 3-Âl-i İmrân 13
    kad kâne : olmuştu
  1148. 3-Âl-i İmrân 14
    ve el kanâtîri : ve kantarlarca, kantar kantar
  1149. 3-Âl-i İmrân 14
    el mukantarati : biriktirilmiş
  1150. 3-Âl-i İmrân 15
    ve rıdvânun : ve rıza, razı olma
  1151. 3-Âl-i İmrân 17
    ve el kânitîne : ve kânitin olanlar (Allah'ın huzurunda saygı ile duranlar)
  1152. 3-Âl-i İmrân 24
    mâ kânû yefterûne : iftira etmiş oldukları şeyler
  1153. 3-Âl-i İmrân 30
    muhdaran : hazırlanmış, hazır olarak
  1154. 3-Âl-i İmrân 33
    âdeme ve nûhan : Hazreti Âdem ve Hazreti Nuh
  1155. 3-Âl-i İmrân 33
    ve âle imrâne : ve İmrân ailesini
  1156. 3-Âl-i İmrân 35
    imraetu ımrâne : İmrân'ın kadını
  1157. 3-Âl-i İmrân 35
    muharraran : hür olarak
  1158. 3-Âl-i İmrân 36
    min eş şeytâni er racîmi : kovulmuş şeytandan
  1159. 3-Âl-i İmrân 37
    zkan : rızık
  1160. 3-Âl-i İmrân 39
    musaddikan : tastik edici olan, tastik edici olarak
  1161. 3-Âl-i İmrân 39
    ve hasûran : ve son derece nefsine hakim
  1162. 3-Âl-i İmrân 40
    ve kad beleganiye : ve bana erişmiştir
  1163. 3-Âl-i İmrân 41
    illâ remzan : rumuzdan (işaretten) başka
  1164. 3-Âl-i İmrân 41
    kesîran : çok
  1165. 3-Âl-i İmrân 45
    vecîhan : şerefli, itibarlı
  1166. 3-Âl-i İmrân 49
    tayran : bir kuş
  1167. 3-Âl-i İmrân 50
    ve musaddikan : ve tastik edici olan, tastik eden
  1168. 3-Âl-i İmrân 67
    mâ kâne : olmadı
  1169. 3-Âl-i İmrân 67
    ve lâ nasrâniyyen : ve hristiyan olmadı
  1170. 3-Âl-i İmrân 67
    ve lâkin kâne : ve lâkin, fakat ... oldu
  1171. 3-Âl-i İmrân 67
    hanîfen : Allah'ın tek oluşuna, ölmeden önce ruhun O'na ulaşmasının ve Allah'a teslim olmanın farz olduğuna inanan
  1172. 3-Âl-i İmrân 67
    ve mâ kâne : ve olmadı
  1173. 3-Âl-i İmrân 77
    ve eymâni-him : ve yeminlerini
  1174. 3-Âl-i İmrân 78
    le ferîkan : bir grup mutlaka
  1175. 3-Âl-i İmrân 79
    mâ kâne : olmadı, olmaz, olamaz
  1176. 3-Âl-i İmrân 79
    rabbâniyyîne : kendini Rabb'e adamış
  1177. 3-Âl-i İmrân 81
    mîsâkan : misak
  1178. 3-Âl-i İmrân 83
    tav'an : isteyerek
  1179. 3-Âl-i İmrân 86
    ba'de îmâni-him : îmânlarından sonra
  1180. 3-Âl-i İmrân 88
    an-hum : onlardan
  1181. 3-Âl-i İmrân 90
    ba'de îmâni-him : îmânlarından sonra
  1182. 3-Âl-i İmrân 90
    kufran : küfürlerini
  1183. 3-Âl-i İmrân 93
    kâne hillen : helâl idi
  1184. 3-Âl-i İmrân 95
    hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanarak teslim olmak)
  1185. 3-Âl-i İmrân 95
    ve mâ kâne : ve o olmadı
  1186. 3-Âl-i İmrân 97
    kâne : oldu (olur)
  1187. 3-Âl-i İmrân 97
    ganiyyun : ganidir, hiçbir şeye muhtaç değil
  1188. 3-Âl-i İmrân 97
    an el âlemîne : âlemlerden
  1189. 3-Âl-i İmrân 99
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  1190. 3-Âl-i İmrân 99
    ammâ (an mâ) ta'melûne : yaptığınız şeylerden, yaptıklarınızdan
  1191. 3-Âl-i İmrân 100
    ferîkan : fırka, grup, topluluk
  1192. 3-Âl-i İmrân 100
    ba'de îmâni-kum : îmânınızdan sonra
  1193. 3-Âl-i İmrân 103
    cemîân : topluca, hepiniz
  1194. 3-Âl-i İmrân 103
    ihvânen : kardeşler
  1195. 3-Âl-i İmrân 104
    an el munkeri : münkerden, kötülükten
  1196. 3-Âl-i İmrân 106
    îmâni-kum : sizin îmânınız, îmânınız
  1197. 3-Âl-i İmrân 110
    an-il munkeri : münkerden, kötülükten
  1198. 3-Âl-i İmrân 110
    le kâne : elbette olurdu
  1199. 3-Âl-i İmrân 110
    hayran : hayırlı
  1200. 3-Âl-i İmrân 112
    kânû : oldular
  1201. 3-Âl-i İmrân 112
    ve kânû : ve oldular
  1202. 3-Âl-i İmrân 113
    ânâ el leyli : gece saatleri, gece vakti
  1203. 3-Âl-i İmrân 114
    an el munkeri : münkerden, kötülükten
  1204. 3-Âl-i İmrân 116
    len tugniye an : asla fayda vermez
  1205. 3-Âl-i İmrân 118
    bitâneten : sırdaş
  1206. 3-Âl-i İmrân 118
    anittum : size sıkıntı verecek şeyler
  1207. 3-Âl-i İmrân 122
    tâifetâni : iki taife, iki grup
  1208. 3-Âl-i İmrân 134
    ve el âfîne an : ve affedenler
  1209. 3-Âl-i İmrân 137
    kâne : oldu
  1210. 3-Âl-i İmrân 138
    beyânun : bir beyan, açıklama
  1211. 3-Âl-i İmrân 145
    ve mâ kâne : ve olmadı
  1212. 3-Âl-i İmrân 146
    ve mestekânû : ve boyun eğmediler
  1213. 3-Âl-i İmrân 147
    ve mâ kâne : ve olmadı
  1214. 3-Âl-i İmrân 151
    sultânen : sultân, delil
  1215. 3-Âl-i İmrân 152
    anhum : onlardan
  1216. 3-Âl-i İmrân 152
    afâ ankum : sizi affetti
  1217. 3-Âl-i İmrân 154
    zanne el câhiliyyeti : cahiliye zannı ile
  1218. 3-Âl-i İmrân 154
    lev kâne lenâ : bizim için olsaydı
  1219. 3-Âl-i İmrân 155
    el cem'âni : iki cemaat, iki topluluk
  1220. 3-Âl-i İmrân 155
    eş şeytânu : şeytan
  1221. 3-Âl-i İmrân 155
    an-hum : onları
  1222. 3-Âl-i İmrân 156
    li ıhvâni-him : kendi kardeşleri için
  1223. 3-Âl-i İmrân 156
    ev kânû : veya ... oldular
  1224. 3-Âl-i İmrân 156
    lev kânû : eğer olsaydı
  1225. 3-Âl-i İmrân 159
    fazzan : kaba
  1226. 3-Âl-i İmrân 159
    an-hum : onları
  1227. 3-Âl-i İmrân 160
    in yansur-kumu allâhu : eğer Allah size yardım ederse
  1228. 3-Âl-i İmrân 160
    yansuru-kum : size yardım eder
  1229. 3-Âl-i İmrân 161
    ve mâ kâne : ve olmadı, olamaz
  1230. 3-Âl-i İmrân 162
    rıdvâne allâhi : Allah'ın rızası
  1231. 3-Âl-i İmrân 164
    ve in kânû : ve '... ise, ... idi' ler
  1232. 3-Âl-i İmrân 166
    el cem'âni : iki grup, iki topluluk
  1233. 3-Âl-i İmrân 167
    li el îmâni : îmâna
  1234. 3-Âl-i İmrân 168
    li ihvâni-him : kardeşleri için
  1235. 3-Âl-i İmrân 168
    an enfusi-kum : kendinizden
  1236. 3-Âl-i İmrân 173
    îmânen : îmân
  1237. 3-Âl-i İmrân 174
    rıdvâne allâhi : Allah'ın rızası
  1238. 3-Âl-i İmrân 175
    eş şeytânu : şeytan
  1239. 3-Âl-i İmrân 176
    şey'an : bir şey
  1240. 3-Âl-i İmrân 176
    hazzan : bir haz, bir nasip
  1241. 3-Âl-i İmrân 177
    bi el îmâni : îmân ile
  1242. 3-Âl-i İmrân 179
    mâ kâne : olmadı, değildir
  1243. 3-Âl-i İmrân 179
    ve mâ kâne : ve olmadı, değildir
  1244. 3-Âl-i İmrân 180
    hayran : hayırdır
  1245. 3-Âl-i İmrân 183
    kurbânin : bir kurban
  1246. 3-Âl-i İmrân 185
    an en nâri : ateşten
  1247. 3-Âl-i İmrân 186
    kesîran : çok
  1248. 3-Âl-i İmrân 191
    bâtılân : batıl olarak, faydasız, boşuna
  1249. 3-Âl-i İmrân 191
    subhâne-ke : Sen Subhan'sın (Seni tesbih ve tenzih ederiz)
  1250. 3-Âl-i İmrân 193
    li el îmâni : îmâna
  1251. 3-Âl-i İmrân 193
    ve keffir annâ : ve bizden ört
  1252. 3-Âl-i İmrân 195
    an-hum : onlardan
  1253. 3-Âl-i İmrân 196
    yegurranne-ke : sakın seni aldatmasın
  1254. 30-Rûm 5
    yansuru : yardım eder
  1255. 30-Rûm 7
    anil âhıreti (an el âhireti) : ahiretten
  1256. 30-Rûm 8
    kesîran : çok
  1257. 30-Rûm 9
    kâne : oldu
  1258. 30-Rûm 9
    kânû : oldular
  1259. 30-Rûm 9
    mâ kâne : olmadı
  1260. 30-Rûm 9
    kânû : oldular
  1261. 30-Rûm 10
    kâne : oldu
  1262. 30-Rûm 10
    kânû : oldular
  1263. 30-Rûm 13
    ve kânû : ve oldular
  1264. 30-Rûm 17
    subhâne : tenzih et, münezzeh kıl (o sübhandır de), tesbih et
  1265. 30-Rûm 22
    ve elvâni-kum : ve sizin renkleriniz
  1266. 30-Rûm 24
    ve tamaan : ve umut olarak
  1267. 30-Rûm 26
    kânitûne : saygı ile duranlar
  1268. 30-Rûm 28
    eymânu-kum : sağ el, elleriniz
  1269. 30-Rûm 30
    hanîfen : hanif olarak
  1270. 30-Rûm 32
    ve kânû : ve oldular
  1271. 30-Rûm 32
    şiyean : grup, fırka
  1272. 30-Rûm 35
    sultânen : sultan, delil, kitap
  1273. 30-Rûm 35
    kânû : oldular
  1274. 30-Rûm 40
    subhâne-hu : o sübhandır, münezzehtir
  1275. 30-Rûm 42
    kâne : oldu
  1276. 30-Rûm 42
    kâne : oldu
  1277. 30-Rûm 44
    amile sâlihan : salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  1278. 30-Rûm 47
    ve kâne : ve oldu
  1279. 30-Rûm 47
    hakkan : hak
  1280. 30-Rûm 49
    kânû : oldular
  1281. 30-Rûm 51
    han : rüzgâr
  1282. 30-Rûm 53
    an dalâleti-him : onların dalâletlerinden
  1283. 30-Rûm 55
    kânû : oldular
  1284. 30-Rûm 56
    ve el îmâne : ve îmân
  1285. 30-Rûm 58
    el kur'âni : Kur'ân
  1286. 31-Lokman 6
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  1287. 31-Lokman 7
    vakran : vakra, işitme engel
  1288. 31-Lokman 9
    hakkan : hak
  1289. 31-Lokman 12
    lukmân : Lokman
  1290. 31-Lokman 12
    ganiyyun : gani, muhtaç olmayan
  1291. 31-Lokman 13
    lukmânu : Lokman
  1292. 31-Lokman 14
    el insâne : insan
  1293. 31-Lokman 17
    an el munkeri : münkerden, kötülükten
  1294. 31-Lokman 18
    merahan : böbürlenerek
  1295. 31-Lokman 21
    ve lev kâne : ve olsa bile, olsa da
  1296. 31-Lokman 21
    eş şeytânu : şeytan
  1297. 31-Lokman 26
    el ganiyyu : gani (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)
  1298. 31-Lokman 33
    an veledi-hi : onun çocuğundan
  1299. 31-Lokman 33
    an vâlidi-hi : onun babasından
  1300. 32-Secde 5
    kâne : oldu
  1301. 32-Secde 7
    el insâni : insan
  1302. 32-Secde 12
    lihan : salih amel
  1303. 32-Secde 16
    ani el medâcıi : yataklarından
  1304. 32-Secde 16
    ve tamaan : ve umut ederek, ümitle
  1305. 32-Secde 17
    kânû : oldular
  1306. 32-Secde 18
    kâne : oldu
  1307. 32-Secde 18
    kâne : oldu
  1308. 32-Secde 18
    sikan : fasık olan,
  1309. 32-Secde 19
    kânû : oldular
  1310. 32-Secde 21
    nuzîkanne-hum : onlara tattıracağız
  1311. 32-Secde 22
    an-hâ : ondan
  1312. 32-Secde 24
    ve kânû : ve oldular
  1313. 32-Secde 25
    kânû : oldular
  1314. 32-Secde 27
    zar'an : ekin
  1315. 32-Secde 29
    îmânu-hum : onların îmânları
  1316. 32-Secde 30
    anhum : onlardan
  1317. 33-Ahzâb 1
    kâne : oldu, dır
  1318. 33-Ahzâb 2
    kâne : oldu, dır
  1319. 33-Ahzâb 5
    ıhvânu-kum : sizin kardeşlerinizdir
  1320. 33-Ahzâb 5
    ve kânallâhu (kâne allâhu) : ve Allah ... oldu, Allah ...dır
  1321. 33-Ahzâb 6
    kâne : oldu, idi
  1322. 33-Ahzâb 7
    mîsâkan : misak
  1323. 33-Ahzâb 8
    an : den
  1324. 33-Ahzâb 9
    han : rüzgâr
  1325. 33-Ahzâb 9
    ve kânallâhu (kâne allâhu) : ve Allah oldu
  1326. 33-Ahzâb 10
    el hanâcire : hançereler, boğazlar, gırtlaklar
  1327. 33-Ahzâb 15
    kânû : oldular
  1328. 33-Ahzâb 15
    ve kâne : ve oldu
  1329. 33-Ahzâb 18
    ıhvâni-him : onların kardeşi, onların kardeşleri
  1330. 33-Ahzâb 19
    ve kâne : ve oldu
  1331. 33-Ahzâb 20
    an enbâi-kum : sizin haberlerinizden (sizin haberlerinizi)
  1332. 33-Ahzâb 20
    ve lev kânû : ve eğer, şâyet olsalardı
  1333. 33-Ahzâb 21
    kâne : oldu (vardır)
  1334. 33-Ahzâb 21
    kâne : oldu
  1335. 33-Ahzâb 22
    îmânen : îmânları
  1336. 33-Ahzâb 24
    kâne : oldu
  1337. 33-Ahzâb 25
    ve kânallâhu (kâne allâhu) : ve Allah ..... oldu
  1338. 33-Ahzâb 26
    ferîkan : topluluk, bir kısım
  1339. 33-Ahzâb 27
    ve ardan : ve arz, arazi
  1340. 33-Ahzâb 27
    kâne : oldu
  1341. 33-Ahzâb 28
    serâhan : bırakma
  1342. 33-Ahzâb 30
    ve kâne : ve oldu
  1343. 33-Ahzâb 31
    ve ta'mel sâlihan : ve salih amel, nefs tezkiyesi yaparız
  1344. 33-Ahzâb 31
    zkan : bir rızık
  1345. 33-Ahzâb 33
    an-kum : sizden
  1346. 33-Ahzâb 34
    kâne : oldu
  1347. 33-Ahzâb 35
    ve el kânitîne : ve kanitin olan, huşû ile bağlanan erkekler
  1348. 33-Ahzâb 35
    ve el kânitâti : ve kanitin olan, huşû ile bağlanan kadınlar
  1349. 33-Ahzâb 36
    kâne : oldu
  1350. 33-Ahzâb 37
    ve kâne : ve oldu
  1351. 33-Ahzâb 38
    mâ kâne : yoktur, olmadı
  1352. 33-Ahzâb 38
    ve kâne : ve oldu
  1353. 33-Ahzâb 38
    makdûran : takdir edilmiş
  1354. 33-Ahzâb 40
    mâ kâne : olmadı
  1355. 33-Ahzâb 40
    ve kâne allâhu : ve Allah oldu
  1356. 33-Ahzâb 43
    ve kâne : ve oldu
  1357. 33-Ahzâb 49
    serâhan : bırakarak, bırakış
  1358. 33-Ahzâb 50
    ve mâ meleket eymânu-hum : ve onların elleri altında olan
  1359. 33-Ahzâb 50
    ve kânallâhu (ve kâne allâhu) : ve Allah oldu (dır)
  1360. 33-Ahzâb 50
    gafûran : gafur, mağfiret eden
  1361. 33-Ahzâb 51
    ve kânallâhu (ve kâne allâhu) : ve Allah oldu, Allah (dır)
  1362. 33-Ahzâb 52
    ve kânallâhu (ve kâne allâhu) : ve Allah ..... oldu, Allah (dır)
  1363. 33-Ahzâb 53
    kâne : oldu
  1364. 33-Ahzâb 53
    metâan : bir meta, bir şey
  1365. 33-Ahzâb 53
    ve mâ kâne : ve olmaz
  1366. 33-Ahzâb 53
    kâne : oldu
  1367. 33-Ahzâb 54
    kâne : oldu, dır
  1368. 33-Ahzâb 55
    ihvâni-hinne : onların kardeşleri
  1369. 33-Ahzâb 55
    ihvâni-hinne : onların erkek kardeşleri
  1370. 33-Ahzâb 55
    eymânu-hunne : onların elleri
  1371. 33-Ahzâb 55
    kâne : olandır
  1372. 33-Ahzâb 57
    leane-hum allâhu : Allah onlara lânet etti
  1373. 33-Ahzâb 58
    buhtânen : buhtan, iftira
  1374. 33-Ahzâb 59
    ve kânallâhu (kâne allâhu) : ve Allah ..... oldu, olandır
  1375. 33-Ahzâb 63
    anis sâati (an es sâati) : o saatten (kıyâmetten)
  1376. 33-Ahzâb 64
    leane : lânetledi
  1377. 33-Ahzâb 68
    ve el'an-hum : ve onlara lânet et
  1378. 33-Ahzâb 69
    ve kâne : ve oldu
  1379. 33-Ahzâb 72
    el emânete : emanet
  1380. 33-Ahzâb 72
    el insânu : insan
  1381. 33-Ahzâb 72
    kâne : oldu, idi
  1382. 33-Ahzâb 73
    ve kâne allâhu : ve Allah olur, ...dır
  1383. 34-Sebe 3
    anhu : ondan
  1384. 34-Sebe 11
    va'melû sâlihan : ve salih amel (zikirle nefs tezkiyesi) yapın
  1385. 34-Sebe 12
    suleymâne : Süleyman
  1386. 34-Sebe 12
    an emri-nâ : emrimizden
  1387. 34-Sebe 13
    ve cifânin : ve büyük çanaklar
  1388. 34-Sebe 14
    en lev kânû : eğer olsaydılar
  1389. 34-Sebe 15
    kâne : oldu
  1390. 34-Sebe 15
    cennetâni : iki bahçe
  1391. 34-Sebe 15
    an yemînin : sağdan
  1392. 34-Sebe 20
    zanne-hu : onun zannı, hedefi
  1393. 34-Sebe 20
    ferîkan : bir fırka, topluluk, zümre
  1394. 34-Sebe 21
    ve mâ kâne : ve yoktu, olmadı
  1395. 34-Sebe 21
    min sultânin : bir sultanlığı, zorlayıcı gücü, nüfuzu, tesiri
  1396. 34-Sebe 23
    an kulûbi-him : onların kalplerinden
  1397. 34-Sebe 25
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  1398. 34-Sebe 25
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  1399. 34-Sebe 30
    an-hu : ondan
  1400. 34-Sebe 31
    el kur'âni : Kur'ân
  1401. 34-Sebe 32
    an el hudâ : hidayetten
  1402. 34-Sebe 33
    kânû : oldular
  1403. 34-Sebe 37
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  1404. 34-Sebe 40
    cemîan : hepsini, tümünü
  1405. 34-Sebe 40
    kânû : oldular
  1406. 34-Sebe 41
    subhâne-ke : sen münezzehsin, sen Sübhan'sın
  1407. 34-Sebe 41
    kânû : oldular
  1408. 34-Sebe 42
    nef'an : fayda
  1409. 34-Sebe 43
    amma (an-mâ) : şeylerden
  1410. 34-Sebe 43
    kâne : oldu, idi
  1411. 34-Sebe 45
    kâne : oldu
  1412. 34-Sebe 51
    min mekânin : mekândan, yerden
  1413. 34-Sebe 52
    min mekânin : bir mekândan, yerden
  1414. 34-Sebe 53
    min mekânin : bir mekândan, yerden
  1415. 34-Sebe 54
    kânû : oldular, idiler
  1416. 35-Fâtır 6
    eş şeytâne : şeytan
  1417. 35-Fâtır 10
    kâne : oldu
  1418. 35-Fâtır 10
    cemîan : hepsi, bütün, tamamen
  1419. 35-Fâtır 12
    el bahrâni : iki deniz
  1420. 35-Fâtır 15
    el ganiyyu : gani, zengin, ihtiyacı olmayan
  1421. 35-Fâtır 18
    ve lev kâne : ve olsa bile
  1422. 35-Fâtır 26
    kâne : oldu
  1423. 35-Fâtır 27
    elvânu-hâ : onun renkleri
  1424. 35-Fâtır 27
    elvânu-hâ : onun renkleri
  1425. 35-Fâtır 28
    elvânu-hu : onun renkleri
  1426. 35-Fâtır 29
    ve alâniyeten : ve alenî, açık olarak
  1427. 35-Fâtır 31
    musaddikan : tasdik eden
  1428. 35-Fâtır 34
    an-nâ : bizden
  1429. 35-Fâtır 36
    an-hum : onlardan
  1430. 35-Fâtır 37
    na'mel el sâlihan : biz salih amel yapalım
  1431. 35-Fâtır 40
    ba'du-hum ba'dan : onların bir kısmı bir kısmına, birbirlerine
  1432. 35-Fâtır 40
    gurûran : aldatma, aldatıcı şeyler
  1433. 35-Fâtır 41
    kâne : idi, oldu
  1434. 35-Fâtır 41
    gafûran : gafur, mağfiret eden, günahları sevaba çeviren
  1435. 35-Fâtır 42
    eymâni-him : oların yeminleri
  1436. 35-Fâtır 42
    nufûran : nefret
  1437. 35-Fâtır 44
    kâne : oldu
  1438. 35-Fâtır 44
    ve kânû : ve oldular, idiler
  1439. 35-Fâtır 44
    ve mâ kâne : ve olmadı
  1440. 35-Fâtır 44
    kâne : oldu
  1441. 35-Fâtır 45
    kâne : odu, idi
  1442. 36-Yâsin 2
    el kur'âni : Kur'ân'a
  1443. 36-Yâsin 8
    ilel ezkâni (ilâ el ezkâni) : çenelere kadar
  1444. 36-Yâsin 11
    er rahmâne : Rahmân
  1445. 36-Yâsin 15
    er rahmânu : Rahmân
  1446. 36-Yâsin 23
    er rahmânu : Rahmân
  1447. 36-Yâsin 23
    an-nî : benden (bana)
  1448. 36-Yâsin 29
    kânet : oldu
  1449. 36-Yâsin 30
    illâ kânû : olmuş olmadılar (ancak)
  1450. 36-Yâsin 36
    subhânellezî (subhâne ellezî) : o sübhandır, herşeyden münezzehtir
  1451. 36-Yâsin 44
    ve metâan : ve metalanma, faydalanma
  1452. 36-Yâsin 46
    kânû : oldular
  1453. 36-Yâsin 46
    an-hâ : ondan
  1454. 36-Yâsin 52
    er rahmânu : Rahmân'ın
  1455. 36-Yâsin 53
    kânet : oldu
  1456. 36-Yâsin 60
    eş şeytâne : şeytan
  1457. 36-Yâsin 62
    kesîran : çok, çoğu
  1458. 36-Yâsin 65
    kânû : oldular
  1459. 36-Yâsin 67
    alâ mekâneti-him : mekânlarında, onların bulunduğu yerde
  1460. 36-Yâsin 69
    ve kur'ânun : ve Kur'ân
  1461. 36-Yâsin 70
    kâne : oldu
  1462. 36-Yâsin 77
    el insânu : insan
  1463. 36-Yâsin 83
    subhâne : (o) sübhandır, herşeyden münezzehtir
  1464. 37-Sâffât 2
    zecran : toplayarak, sevkederek, koruyarak
  1465. 37-Sâffât 3
    zikran : zikrederek
  1466. 37-Sâffât 7
    ve hıfzan : ve koruyarak
  1467. 37-Sâffât 7
    şeytânin : şeytan
  1468. 37-Sâffât 8
    cânibin : yanlar, taraflar
  1469. 37-Sâffât 9
    duhûran : kovularak, kovulmuş olarak
  1470. 37-Sâffât 11
    halkan : halkoluş, yaratılış bakımından
  1471. 37-Sâffât 22
    kânû : onlar oldular
  1472. 37-Sâffât 28
    an el yemîni : sağ taraftan
  1473. 37-Sâffât 30
    ve mâ kâne : ve olmadı
  1474. 37-Sâffât 30
    min sultânin : bir sultanlık, zorlayıcı güç, kuvvet
  1475. 37-Sâffât 35
    kânû : oldular
  1476. 37-Sâffât 47
    an-hâ : ondan
  1477. 37-Sâffât 51
    kâne : oldu, idi
  1478. 37-Sâffât 73
    fanzur (fe unzur) : o zaman, artık, bak
  1479. 37-Sâffât 73
    kâne : oldu
  1480. 37-Sâffât 87
    zannu-kum : sizin zannınız
  1481. 37-Sâffât 90
    an-hu : ondan
  1482. 37-Sâffât 97
    bunyânen : binalar, üst üste inşa edilen şeyler, mancınık
  1483. 37-Sâffât 102
    fanzur (fe unzur) : haydi bak
  1484. 37-Sâffât 116
    kânû : oldular
  1485. 37-Sâffât 133
    tan : Lut
  1486. 37-Sâffât 141
    kâne : oldu
  1487. 37-Sâffât 143
    kâne : oldu
  1488. 37-Sâffât 156
    sultânun : sultan, delil
  1489. 37-Sâffât 159
    subhâne : sübhan, münezzeh
  1490. 37-Sâffât 159
    ammâ (an mâ) : şey(ler)den
  1491. 37-Sâffât 167
    kânû : oldular
  1492. 37-Sâffât 174
    an-hum : onlardan
  1493. 37-Sâffât 178
    an-hum : onlardan
  1494. 37-Sâffât 180
    subhâne : sübhan, münezzehtir
  1495. 37-Sâffât 180
    ammâ (an mâ) : şey(ler)den
  1496. 38-Sâd 1
    el kur'âni : Kur'ân
  1497. 38-Sâd 22
    hasmâni : iki hasım, iki davacı
  1498. 38-Sâd 24
    ve zanne : ve zannetti
  1499. 38-Sâd 24
    kian : rükû ederek, huşû ile eğilerek
  1500. 38-Sâd 26
    an : dan
  1501. 38-Sâd 26
    an : dan
  1502. 38-Sâd 27
    zannu : zan
  1503. 38-Sâd 30
    suleymâne : Süleyman
  1504. 38-Sâd 32
    an : den, dan
  1505. 38-Sâd 33
    meshan : meshederek, okşayarak
  1506. 38-Sâd 34
    suleymâne : Süleyman
  1507. 38-Sâd 41
    eş şeytânu : şeytan
  1508. 38-Sâd 63
    an-hum : onlardan
  1509. 38-Sâd 68
    an-hu : ondan
  1510. 38-Sâd 69
    mâ kâne : yoktu, olmadı
  1511. 38-Sâd 74
    ve kâne : ve oldu
  1512. 39-Zümer 2
    muhlisan : muhlis olarak, halis kılarak
  1513. 39-Zümer 4
    subhâne-hu : o sübhandır (herşeyden münezzehtir)
  1514. 39-Zümer 6
    semâniyete : sekiz
  1515. 39-Zümer 6
    halkan : yaratma, yaratış, yaratılış
  1516. 39-Zümer 7
    ganiyyun : gani, zengin, ihtiyacı olmayan
  1517. 39-Zümer 7
    an-kum : sizden
  1518. 39-Zümer 8
    el insâne : insan
  1519. 39-Zümer 8
    mâ kâne : olmadı
  1520. 39-Zümer 8
    an : dan
  1521. 39-Zümer 9
    kânitun : kanitun olan (saygıyla Allah'ın huzurunda duran)
  1522. 39-Zümer 9
    ânâe : vakit, saat
  1523. 39-Zümer 11
    muhlisan : muhlis olarak, halis kılarak
  1524. 39-Zümer 14
    muhlisan : muhlis olarak, halis kılarak
  1525. 39-Zümer 15
    el husrânu : hüsran
  1526. 39-Zümer 21
    zer'an : ekin
  1527. 39-Zümer 21
    elvânu-hu : onun renkleri
  1528. 39-Zümer 23
    mesâniye : ikinci, ikişer ikişer
  1529. 39-Zümer 26
    kânû : oldular
  1530. 39-Zümer 27
    el kur'âni : Kur'ân
  1531. 39-Zümer 28
    kur'ânen : Kur'ân
  1532. 39-Zümer 29
    yesteviyâni : ikisi eşit olur
  1533. 39-Zümer 35
    an-hum : onlardan
  1534. 39-Zümer 35
    kânû : oldular
  1535. 39-Zümer 39
    mekâneti-kum : bulunduğunuz mekân
  1536. 39-Zümer 43
    kânû : idiler, oldular
  1537. 39-Zümer 44
    cemîân : tümü, hepsi
  1538. 39-Zümer 46
    kânû : idiler, oldular
  1539. 39-Zümer 47
    cemîan : hepsi, tümü
  1540. 39-Zümer 48
    kânû : idiler, oldular
  1541. 39-Zümer 49
    el insâne : insan
  1542. 39-Zümer 50
    an-hum : onlardan, onlara
  1543. 39-Zümer 50
    kânû : idiler, oldular
  1544. 39-Zümer 53
    cemîan : hepsi, tümü
  1545. 39-Zümer 65
    yahbetanne : heba olur
  1546. 39-Zümer 67
    cemîan : hepsi, bütün, tamamı
  1547. 39-Zümer 67
    subhâne-hu : o sübhandır (herşeyden münezzehtir)
  1548. 39-Zümer 67
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  1549. 39-Zümer 68
    yanzurûne : bakarlar, bakınırlar
  1550. 39-Zümer 71
    zumeran : zümre zümre
  1551. 39-Zümer 73
    zumeran : zümre, zümre
  1552. 4-Nisâ 1
    kesîran : birçok, çok sayıda
  1553. 4-Nisâ 1
    kâne : oldu, ... idi, ...dır
  1554. 4-Nisâ 2
    kâne : oldu, ... idi, ...dır
  1555. 4-Nisâ 2
    kebîran : büyük
  1556. 4-Nisâ 3
    eymânu-kum : (sizin) elinizin altındaki
  1557. 4-Nisâ 4
    an şey'in : bir şeyi
  1558. 4-Nisâ 4
    merîan : boğazdan kolayca geçen, afiyetle, rahatça
  1559. 4-Nisâ 6
    fe in ânestum : bundan sonra eğer hissederseniz (anlarsanız)
  1560. 4-Nisâ 6
    ve men kâne : ve kim ... oldu, ...ise
  1561. 4-Nisâ 6
    ganiyyen : zengin
  1562. 4-Nisâ 6
    ve men kâne : ve kim ... oldu, ...ise
  1563. 4-Nisâ 6
    fakîran : fakir
  1564. 4-Nisâ 7
    el vâlidâni : ebeveyn, ana baba
  1565. 4-Nisâ 7
    el vâlidâni : ebeveyn, ana baba
  1566. 4-Nisâ 7
    mefrûdan : farz kılınmış olan
  1567. 4-Nisâ 9
    sedîdan : doğru, dürüst, adaletli
  1568. 4-Nisâ 10
    ran : ateş
  1569. 4-Nisâ 10
    seîran : alevli ateş
  1570. 4-Nisâ 11
    ve in kânet : ve eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
  1571. 4-Nisâ 11
    in kâne : ve eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
  1572. 4-Nisâ 11
    in kâne : ve eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
  1573. 4-Nisâ 11
    kâne : oldu, ...dır
  1574. 4-Nisâ 12
    in kâne : eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
  1575. 4-Nisâ 12
    in kâne : eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
  1576. 4-Nisâ 12
    ve in kâne : ve eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
  1577. 4-Nisâ 12
    in kânû : eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
  1578. 4-Nisâ 14
    ran : ateş
  1579. 4-Nisâ 16
    vellezâni (ve ellezâni) : ve o ikisi
  1580. 4-Nisâ 16
    ye'tiyâni-hâ : onu yaparlar (fuhuş, zina yaparlar)
  1581. 4-Nisâ 16
    an-humâ : ikisinden
  1582. 4-Nisâ 16
    kâne : oldu, idi, ...dır
  1583. 4-Nisâ 17
    ve kâne : ve oldu, idi, ...dır
  1584. 4-Nisâ 18
    el'âne : şimdi
  1585. 4-Nisâ 19
    hayran : hayır
  1586. 4-Nisâ 19
    kesîran : çok
  1587. 4-Nisâ 20
    mekâne : yerine
  1588. 4-Nisâ 20
    kıntâran : yüklerle, kantar kantar, çok fazla
  1589. 4-Nisâ 20
    buhtânen : iftira ederek
  1590. 4-Nisâ 21
    mîsâkan : misak, kuvvetli söz
  1591. 4-Nisâ 21
    galîzan : çok kuvvetli, kesin
  1592. 4-Nisâ 22
    kâne : oldu, idi, ...dır
  1593. 4-Nisâ 22
    ve maktan : iğrenç, kızdırıcı husus
  1594. 4-Nisâ 23
    kâne : oldu, idi, ...dır
  1595. 4-Nisâ 23
    gafûran : gafur, bağışlayan, mağfiret eden
  1596. 4-Nisâ 24
    ve el muhsanâtu : ve evli kadınlar
  1597. 4-Nisâ 24
    eymânu-kum : elinizin altında bulunan (cariyeler)
  1598. 4-Nisâ 24
    kâne : oldu, ... idi, ...dır
  1599. 4-Nisâ 25
    el muhsanâti : iffetli, namuslu, hür kadınlar
  1600. 4-Nisâ 25
    eymânu-kum : elinizin altında olan (cariyeleriniz)
  1601. 4-Nisâ 25
    bi îmâni-kum : sizin imânınızı
  1602. 4-Nisâ 25
    muhsanâtin : iffetliler, namuslu kadınlar
  1603. 4-Nisâ 25
    ahdânin : gizli dostlar, metresler
  1604. 4-Nisâ 25
    el muhsanâti : evli kadınlar
  1605. 4-Nisâ 25
    el anete : sıkıntı, fücur, günah
  1606. 4-Nisâ 28
    an-kum : sizden
  1607. 4-Nisâ 28
    el insânu : insan
  1608. 4-Nisâ 29
    an terâdın : rızanız, razı olmanız
  1609. 4-Nisâ 29
    kâne : oldu, idi, ...dır
  1610. 4-Nisâ 30
    udvânen : düşmanlık
  1611. 4-Nisâ 30
    ran : ateş
  1612. 4-Nisâ 30
    ve kâne : ve oldu, idi, ...dır
  1613. 4-Nisâ 30
    yesîran : kolay
  1614. 4-Nisâ 31
    an-hu : ondan
  1615. 4-Nisâ 31
    an-kum : sizden
  1616. 4-Nisâ 32
    kâne : oldu, idi, ...dır
  1617. 4-Nisâ 33
    el vâlidâni : ana-baba
  1618. 4-Nisâ 33
    eymânu-kum : sizin yeminleriniz
  1619. 4-Nisâ 33
    kâne : oldu, ... idi, ...dır
  1620. 4-Nisâ 34
    kânitâtun : kanitindir, saygılı ve itaatkârdır
  1621. 4-Nisâ 34
    kâne : oldu, idi, ...dır
  1622. 4-Nisâ 34
    kebîran : büyük
  1623. 4-Nisâ 35
    ıslâhan : ıslâh etme, düzelme
  1624. 4-Nisâ 35
    kâne : oldu, idi, ...dır
  1625. 4-Nisâ 35
    habîran : haberdar olan
  1626. 4-Nisâ 36
    ihsânen : ihsanla davranma, iyilik etme
  1627. 4-Nisâ 36
    eymânu-kum : ellerinizin altında
  1628. 4-Nisâ 36
    kâne : oldu, ... idi, ...dır
  1629. 4-Nisâ 36
    fehûran : övünen (kendinle iftihar eden)
  1630. 4-Nisâ 38
    eş şeytânu : şeytan
  1631. 4-Nisâ 39
    ve kâne : ve oldu, ... idi, ...dır
  1632. 4-Nisâ 40
    ecran : ecir, karşılık, mükâfat
  1633. 4-Nisâ 43
    kâne : oldu, ... idi, ...dır
  1634. 4-Nisâ 43
    gafûran : mağfiret eden
  1635. 4-Nisâ 45
    nasîran : yardımcı olarak
  1636. 4-Nisâ 46
    an mevâdıı-hi : onun konulduğu yerden
  1637. 4-Nisâ 46
    ve ta'nan : ve yererek
  1638. 4-Nisâ 46
    le kâne : elbette olurdu
  1639. 4-Nisâ 46
    hayran : daha hayırlı
  1640. 4-Nisâ 46
    leane-hum(u) : onları lânetledi
  1641. 4-Nisâ 47
    musaddikan : tasdik edici olarak
  1642. 4-Nisâ 47
    nel'ane-hum : onlara lânet ederiz
  1643. 4-Nisâ 47
    leannâ : lânet ettik
  1644. 4-Nisâ 47
    ve kâne : ve oldu, ... idi, ...dır
  1645. 4-Nisâ 52
    leane-hum(u) : onlara lânet etti
  1646. 4-Nisâ 52
    yel'ani : lânet eder
  1647. 4-Nisâ 52
    nasîran : bir yardımcı
  1648. 4-Nisâ 53
    nakîran : çekirdek, hurma çekirdeği (hurma çekirdeği üzerindeki yarık), hurma çekirdeğinin lifi, kıl kadar, zerre kadar
  1649. 4-Nisâ 55
    an-hu : ondan
  1650. 4-Nisâ 55
    saîran : alevli ateş
  1651. 4-Nisâ 56
    ran : ateş
  1652. 4-Nisâ 56
    kâne : oldu, idi, ...dır
  1653. 4-Nisâ 58
    el emânâti : emanetler
  1654. 4-Nisâ 58
    kâne : oldu, idi, ...dır
  1655. 4-Nisâ 58
    semîan : en iyi işiten
  1656. 4-Nisâ 58
    basîran : en iyi gören
  1657. 4-Nisâ 60
    eş şeytânu : şeytan
  1658. 4-Nisâ 61
    an-ke : senden
  1659. 4-Nisâ 62
    ihsânen : ihsan, iyilik
  1660. 4-Nisâ 62
    ve tevfîkan : ve birlik, arayı bulma, birleştirme
  1661. 4-Nisâ 63
    an-hum : onlardan
  1662. 4-Nisâ 63
    belîgan : beliğ, açık, tesirli, güzel
  1663. 4-Nisâ 66
    kâne : oldu, ... idi, ...dır
  1664. 4-Nisâ 66
    hayran : hayırlı, daha hayırlı
  1665. 4-Nisâ 67
    ecran : ecir, karşılık, mükâfat
  1666. 4-Nisâ 68
    sırâtan mustekîmen : Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yola
  1667. 4-Nisâ 69
    rafîkan : arkadaş olarak, arkadaş
  1668. 4-Nisâ 71
    cemîan : topluca, toplu olarak
  1669. 4-Nisâ 75
    ve el vildâni : ve evlatlar, çocuklar
  1670. 4-Nisâ 75
    nasîran : bir yardımcı
  1671. 4-Nisâ 76
    eş şeytâni : şeytan
  1672. 4-Nisâ 76
    eş şeytâni : şeytan
  1673. 4-Nisâ 76
    kâne : oldu, ... idi , ...dır
  1674. 4-Nisâ 81
    an-hum : onlardan
  1675. 4-Nisâ 82
    el kur'âne : Kur'ân
  1676. 4-Nisâ 82
    kâne : oldu, ... idi, ...dır
  1677. 4-Nisâ 82
    kesîran : çok, birçok, pekçok
  1678. 4-Nisâ 83
    eş şeytâne : şeytan
  1679. 4-Nisâ 85
    ve kâne : ve oldu, ... idi, ...dır
  1680. 4-Nisâ 86
    kâne : oldu, , ... idi, ...dır
  1681. 4-Nisâ 87
    le yecmeanne-kum : sizi mutlaka toplayacak
  1682. 4-Nisâ 89
    nasîran : yardımcı
  1683. 4-Nisâ 91
    sultânen : sultan, güç, delil, yetki
  1684. 4-Nisâ 92
    kâne : oldu, ...idi, ...dır
  1685. 4-Nisâ 92
    in kâne : eğer ... oldu ise
  1686. 4-Nisâ 92
    kâne : oldu, ... idi, ...dır
  1687. 4-Nisâ 92
    ve kâne : ve oldu, idi, ...dır
  1688. 4-Nisâ 93
    ve leane-hu : ve ona lanet etti
  1689. 4-Nisâ 94
    megânimu : ganimetler
  1690. 4-Nisâ 94
    kâne : oldu, ...idi, ...dır
  1691. 4-Nisâ 94
    habîran : haberdar olan, haberdar
  1692. 4-Nisâ 95
    ecran : ecir, karşılık, mükâfat
  1693. 4-Nisâ 96
    ve kâne : ve oldu, idi, ...dır
  1694. 4-Nisâ 96
    gafûran : mağfiret eden
  1695. 4-Nisâ 97
    masîran : gidilen yer, varış yeri
  1696. 4-Nisâ 98
    ve el vildâni : ve çocuklar
  1697. 4-Nisâ 99
    en ya'fuve an : affetmesi
  1698. 4-Nisâ 99
    ve kâne : ve oldu, idi, ...dır
  1699. 4-Nisâ 99
    gafûran : gafur olan, mağfiret eden
  1700. 4-Nisâ 100
    kesîran : bir çok
  1701. 4-Nisâ 100
    muhâciran : muhacir , hicret eden, göç eden
  1702. 4-Nisâ 100
    ve kâne : ve oldu, idi, ...dır
  1703. 4-Nisâ 100
    gafûran : gafur olan, mağfiret eden
  1704. 4-Nisâ 101
    kânû : oldular, ...dırlar
  1705. 4-Nisâ 102
    an eslihati-kum : kendi silâhlarınızdan
  1706. 4-Nisâ 102
    kâne : oldu, ...dır
  1707. 4-Nisâ 103
    kânet : oldu, olmuştur
  1708. 4-Nisâ 104
    ve kâne : ve oldu, ...dır
  1709. 4-Nisâ 106
    kâne : oldu, ...dır
  1710. 4-Nisâ 106
    gafûran : mağfiret eden
  1711. 4-Nisâ 107
    lâ tucâdil an : mücadele etme
  1712. 4-Nisâ 107
    yahtânûne : açıkça ihanet ederler
  1713. 4-Nisâ 107
    kâne : oldu, ...dır
  1714. 4-Nisâ 107
    havvânen : ihanette israr eden
  1715. 4-Nisâ 108
    ve kâne : ve oldu, idi, ...dır
  1716. 4-Nisâ 108
    muhîtan : kuşatan
  1717. 4-Nisâ 109
    câdeltum an : siz mücadele ettiniz
  1718. 4-Nisâ 110
    gafûran : mağfiret eden
  1719. 4-Nisâ 111
    ve kâne : oldu, idi, ...dır
  1720. 4-Nisâ 112
    buhtânen : iftira
  1721. 4-Nisâ 113
    kâne : oldu, ...dır
  1722. 4-Nisâ 114
    ecran : ecir, karşılık, mükâfat
  1723. 4-Nisâ 115
    masîran : gidilecek, varılacak yer
  1724. 4-Nisâ 116
    baîdan : uzak
  1725. 4-Nisâ 117
    şeytânen : şeytan
  1726. 4-Nisâ 118
    leane-hu : ona lânet etti
  1727. 4-Nisâ 118
    mefrûdan : tayin edilmiş, takdir edilmiş, belirlenmiş
  1728. 4-Nisâ 119
    ve le âmuranne-hum : ve mutlaka onlara emredeceğim
  1729. 4-Nisâ 119
    âzâne : kulaklar
  1730. 4-Nisâ 119
    ve le âmuranne-hum : ve mutlaka onlara emredeceğim
  1731. 4-Nisâ 119
    eş şeytâne : şeytan
  1732. 4-Nisâ 119
    husrânen : hüsranla
  1733. 4-Nisâ 120
    eş şeytânu : şeytan
  1734. 4-Nisâ 120
    gurûran : gurur, aldatma
  1735. 4-Nisâ 121
    an-hâ : ondan
  1736. 4-Nisâ 121
    mahîsan : kaçış, kaçamak, kaçış yeri
  1737. 4-Nisâ 122
    hakkan : hak, gerçek
  1738. 4-Nisâ 123
    bi emâniyyi-kum : sizin emaniyyeniz ile (kuruntularınızla)
  1739. 4-Nisâ 123
    ve lâ emâniyyi : ve emaniyye değil
  1740. 4-Nisâ 123
    nasîran : yardımcı
  1741. 4-Nisâ 124
    nakîran : çekirdek, hurma çekirdeği (hurma çekirdeği üzerindeki yarık), hurma çekirdeğinin lifi , kıl kadar, zerre kadar
  1742. 4-Nisâ 125
    hanîfen : hanif olarak, tek Allah'a inanarak
  1743. 4-Nisâ 126
    ve kâne : ve oldu, ...dır
  1744. 4-Nisâ 126
    muhîtan : kuşatan
  1745. 4-Nisâ 127
    min el vildâni : çocuklardan
  1746. 4-Nisâ 127
    kâne : oldu, ...dır
  1747. 4-Nisâ 128
    ı'râdan : yüz çevirme
  1748. 4-Nisâ 128
    sulhan : sulh yapılarak, anlaşma yapılarak
  1749. 4-Nisâ 128
    kâne : oldu, ...dır
  1750. 4-Nisâ 128
    habîran : en iyi haberdar olan, haberdar olan
  1751. 4-Nisâ 129
    kâne : oldu, ...dır
  1752. 4-Nisâ 129
    gafûran : Gafur, mağfiret eden
  1753. 4-Nisâ 130
    ve kâne : ve oldu, ...dır
  1754. 4-Nisâ 130
    sian : vâsi, varlığı rahmeti, keremi geniş olan
  1755. 4-Nisâ 131
    ve kâne : ve oldu, ...dır
  1756. 4-Nisâ 131
    ganiyyen : gani, zengin (hiç bir şeye muhtaç olmayan, her şeye sahip olan)
  1757. 4-Nisâ 133
    ve kâne : ve oldu, ...dır
  1758. 4-Nisâ 133
    kadîran : kaadir, kudret sahibi, gücü yeten
  1759. 4-Nisâ 134
    kâne : oldu, ... dır
  1760. 4-Nisâ 134
    ve kâne : oldu, ...dır
  1761. 4-Nisâ 134
    semîan : semî, en iyi işiten
  1762. 4-Nisâ 134
    basîran : basîr, en iyi gören
  1763. 4-Nisâ 135
    ganiyyen : zengin
  1764. 4-Nisâ 135
    fakîran : fakir
  1765. 4-Nisâ 135
    kâne : oldu, ...dır
  1766. 4-Nisâ 135
    habîran : haberdar olan
  1767. 4-Nisâ 137
    kufran : inkârlar, küfürler
  1768. 4-Nisâ 139
    cemîan : hepsi, tamamı
  1769. 4-Nisâ 140
    cemîan : hepsi
  1770. 4-Nisâ 141
    in kâne : şayet, eğer oldu ise
  1771. 4-Nisâ 141
    in kâne : şayet, eğer oldu ise
  1772. 4-Nisâ 144
    sultânen : hüccet, delil
  1773. 4-Nisâ 145
    nasîran : yardımcı
  1774. 4-Nisâ 146
    ecran : ecr, karşılık, mükâfat
  1775. 4-Nisâ 147
    ve kâne : ve oldu, idi, ...dır
  1776. 4-Nisâ 147
    şâkiran : şükredilen, şükrün karşılığını veren
  1777. 4-Nisâ 148
    ve kâne : ve oldu, ...dır
  1778. 4-Nisâ 148
    semîan : en iyi işiten
  1779. 4-Nisâ 149
    hayran : hayır
  1780. 4-Nisâ 149
    ta'fû an : siz affedersiniz
  1781. 4-Nisâ 149
    kâne : oldu, ...dır
  1782. 4-Nisâ 149
    kadîran : kaadir, kudret sahibi, gücü yeten
  1783. 4-Nisâ 151
    hakkan : hak olan, gerçek olan
  1784. 4-Nisâ 152
    ve kâne : ve oldu, idi, ...dır
  1785. 4-Nisâ 152
    gafûran : gafur olan, mağfiret eden
  1786. 4-Nisâ 153
    an zâlike : bundan
  1787. 4-Nisâ 153
    sultânen : sultan, yetki, güç, delil
  1788. 4-Nisâ 154
    mîsâkan : misak, kesin söz
  1789. 4-Nisâ 154
    galîzan : sağlam, çok kuvvetli
  1790. 4-Nisâ 156
    buhtânen : yalan söz, iftira
  1791. 4-Nisâ 156
    azîman : azîm, büyük, çok büyük
  1792. 4-Nisâ 157
    ez zanni : zan
  1793. 4-Nisâ 158
    ve kâne : ve oldu, idi, ...dır
  1794. 4-Nisâ 160
    an sebîli : yoldan
  1795. 4-Nisâ 160
    kesîran : çok , bir çok
  1796. 4-Nisâ 161
    an-hu : ondan
  1797. 4-Nisâ 162
    ecran : ecir, mükâfat
  1798. 4-Nisâ 163
    ve suleymâne : ve Hz. Süleyman
  1799. 4-Nisâ 163
    zebûran : Zebur
  1800. 4-Nisâ 165
    ve kâne : ve oldu, ...dır
  1801. 4-Nisâ 167
    ve saddû an : ve alıkoydular, engellediler, saptırdılar
  1802. 4-Nisâ 168
    tarîkan : tarik, yol
  1803. 4-Nisâ 169
    ve kâne : ve oldu, idi, ...dır
  1804. 4-Nisâ 169
    yesîran : kolay
  1805. 4-Nisâ 170
    hayran : hayırlı
  1806. 4-Nisâ 170
    ve kâne : ve oldu, idi, ...dır
  1807. 4-Nisâ 171
    hayran : hayırlı
  1808. 4-Nisâ 171
    subhâne-hû : Onu tenzih edin
  1809. 4-Nisâ 172
    an ibâdeti-hî : ona kul olmaktan
  1810. 4-Nisâ 172
    cemîan : hepsi
  1811. 4-Nisâ 173
    nasîran : yardımcı
  1812. 4-Nisâ 174
    burhânun : kesin delil
  1813. 4-Nisâ 174
    ran : bir nur
  1814. 4-Nisâ 175
    sırâtan mustekîmen : Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yol
  1815. 4-Nisâ 176
    in kânete : eğer iki (kadın) olursa
  1816. 4-Nisâ 176
    es sulusâni : üçte ikisi
  1817. 4-Nisâ 176
    kânû : oldular
  1818. 40-Mü'min 5
    kâne : oldu
  1819. 40-Mü'min 10
    ilâ el îmâni : îmâna
  1820. 40-Mü'min 13
    zkan : rızık
  1821. 40-Mü'min 18
    el hanâciri : hançereler (boğaz, gırtlak)
  1822. 40-Mü'min 21
    kâne : oldu
  1823. 40-Mü'min 21
    kânû : oldular
  1824. 40-Mü'min 21
    kânû-hum : onlar idiler
  1825. 40-Mü'min 21
    ve âsâran : ve eserler
  1826. 40-Mü'min 21
    ve mâ kâne lehum : ve onlar için olmadı
  1827. 40-Mü'min 22
    kânet : oldu
  1828. 40-Mü'min 23
    sultânin : sultan, delil, mucize
  1829. 40-Mü'min 24
    ve hâmâne : ve Haman
  1830. 40-Mü'min 28
    îmâne-hu : onun îmânı
  1831. 40-Mü'min 28
    dikan : sadık, doğru söyleyen
  1832. 40-Mü'min 35
    sultânin : sultan, güç, delil
  1833. 40-Mü'min 36
    hâmânubni (hâmânu ibni) : Haman inşa et, bina yap
  1834. 40-Mü'min 36
    sarhan : kule, yüksek kule
  1835. 40-Mü'min 37
    an es sebîli : yoldan
  1836. 40-Mü'min 40
    lihan : nefsi ıslâh edici ameller, nefs tezkiyesi
  1837. 40-Mü'min 47
    tebean : tâbî
  1838. 40-Mü'min 47
    an-nâ : bizden
  1839. 40-Mü'min 49
    an-nâ : bizden
  1840. 40-Mü'min 56
    sultânin : bir sultan
  1841. 40-Mü'min 60
    an ibâdetî : bana kul olmaktan
  1842. 40-Mü'min 63
    kânû : oldular
  1843. 40-Mü'min 67
    şuyûhan : şeyhler, yaşlılar, ihtiyarlar
  1844. 40-Mü'min 74
    annâ : bizden
  1845. 40-Mü'min 78
    ve mâ kâne : ve değildir
  1846. 40-Mü'min 82
    kâne : idi, oldu
  1847. 40-Mü'min 82
    kânû : idiler, oldular
  1848. 40-Mü'min 82
    an-hum : onlardan
  1849. 40-Mü'min 82
    kânû : idiler, oldular
  1850. 40-Mü'min 83
    kânû : idiler, oldular
  1851. 40-Mü'min 85
    îmânu-hum : onların îmânı
  1852. 41-Fussilet 2
    er rahmân : Rahmân
  1853. 41-Fussilet 3
    kur'ânen : Kur'ân
  1854. 41-Fussilet 5
    âzâni-nâ : bizim kulaklarımız
  1855. 41-Fussilet 11
    duhânun : duman, buhar halinde
  1856. 41-Fussilet 11
    tav'an : isteyerek
  1857. 41-Fussilet 15
    ve kânû : ve oldular, idiler
  1858. 41-Fussilet 16
    han : rüzgâr
  1859. 41-Fussilet 16
    sarsaran : şiddetli sesle gelen soğuk fırtına
  1860. 41-Fussilet 17
    kânû : oldular
  1861. 41-Fussilet 18
    ve kânû : ve oldular, idiler
  1862. 41-Fussilet 20
    kânû : oldular
  1863. 41-Fussilet 22
    zanentum : siz zannettiniz, sandınız
  1864. 41-Fussilet 23
    zannu-kum : sizin zannınız
  1865. 41-Fussilet 23
    zanentum : zannettiniz
  1866. 41-Fussilet 25
    kânû : oldular
  1867. 41-Fussilet 26
    el kur'âni : Kur'ân
  1868. 41-Fussilet 27
    nuzîkanne : tattıracağız
  1869. 41-Fussilet 27
    kânû : oldular
  1870. 41-Fussilet 28
    kânû : oldular
  1871. 41-Fussilet 33
    lihan : salih amel, nefsi ıslâh edici amel
  1872. 41-Fussilet 36
    yenzeganne-ke : sana mutlaka vesvese verecek
  1873. 41-Fussilet 36
    eş şeytâni : şeytan
  1874. 41-Fussilet 44
    kur'ânen : Kur'ân
  1875. 41-Fussilet 44
    âzâni-him : onların kulakları
  1876. 41-Fussilet 44
    mekânin : yer, mekân
  1877. 41-Fussilet 46
    lihan : salih amel, nefs tezkiyesi
  1878. 41-Fussilet 48
    an-hum : onlardan
  1879. 41-Fussilet 48
    kânû : oldular
  1880. 41-Fussilet 48
    ve zannû : ve kuvvetle zannettiler (anladılar)
  1881. 41-Fussilet 49
    el insânu : insan
  1882. 41-Fussilet 49
    kanûtun : ümitsiz olur
  1883. 41-Fussilet 50
    nuzîkanne-hum : onlara mutlaka tattıracağız
  1884. 41-Fussilet 51
    el insâni : insan
  1885. 41-Fussilet 51
    ve neâ bi cânibi-hi \n(ve neâ) \n(bi cânibi-hi) : ve yan çizdi \n: (ve uzaklaştı) \n: (yanına)
  1886. 41-Fussilet 52
    kâne : oldu
  1887. 42-Şûrâ 7
    kur'ânen : Kur'ân
  1888. 42-Şûrâ 13
    han : Nuh
  1889. 42-Şûrâ 17
    ve el mîzâne : ve mizan
  1890. 42-Şûrâ 20
    kâne : oldu
  1891. 42-Şûrâ 20
    kâne : oldu
  1892. 42-Şûrâ 25
    an ibâdi-hi : kullarından
  1893. 42-Şûrâ 25
    ve ya'fû an : ve affeder
  1894. 42-Şûrâ 28
    kanetû : ümit kestikleri şey
  1895. 42-Şûrâ 30
    an kesîrin : çoğundan
  1896. 42-Şûrâ 34
    ve ya'fu an : ve affeder
  1897. 42-Şûrâ 46
    ve mâ kâne : ve olmadı, yoktur
  1898. 42-Şûrâ 48
    hafîzan : muhafız olarak
  1899. 42-Şûrâ 48
    el insâne : insan
  1900. 42-Şûrâ 48
    el insâne : insan
  1901. 42-Şûrâ 50
    zukrânen : erkekler olarak
  1902. 42-Şûrâ 51
    ve mâ kâne : ve yoktur, olmamıştır
  1903. 42-Şûrâ 52
    han : ruh
  1904. 42-Şûrâ 52
    îmânu : îmân
  1905. 43-Zuhruf 3
    kur'ânen : bir Kur'ân
  1906. 43-Zuhruf 5
    nadribu ... (safhan) : vazgeçip bırakalım
  1907. 43-Zuhruf 5
    an-kum : sizden
  1908. 43-Zuhruf 5
    (nadribu) ... safhan : vazgeçip bırakalım
  1909. 43-Zuhruf 7
    kânû : oldular
  1910. 43-Zuhruf 13
    subhâne : sübhan, herşeyden münezzeh
  1911. 43-Zuhruf 15
    el insâne : insan
  1912. 43-Zuhruf 17
    li er rahmâni : Rahmân'a
  1913. 43-Zuhruf 19
    er rahmâni : Rahmân
  1914. 43-Zuhruf 20
    er rahmânu : Rahmân
  1915. 43-Zuhruf 25
    fanzur (fe unzur) : işte bak
  1916. 43-Zuhruf 25
    kâne : oldu
  1917. 43-Zuhruf 31
    el kur'ânu : Kur'ân
  1918. 43-Zuhruf 32
    ba'dan : bir kısmı
  1919. 43-Zuhruf 33
    bi er rahmâni : Rahmân'ı
  1920. 43-Zuhruf 36
    an zikri : zikirden
  1921. 43-Zuhruf 36
    er rahmâni : Rahmân
  1922. 43-Zuhruf 36
    şeytânen : şeytan
  1923. 43-Zuhruf 37
    ani es sebîli : yoldan
  1924. 43-Zuhruf 40
    kâne : oldu
  1925. 43-Zuhruf 45
    er rahmâni : Rahmân
  1926. 43-Zuhruf 50
    an hum(u) : onlardan
  1927. 43-Zuhruf 54
    kânû : oldular
  1928. 43-Zuhruf 62
    eş şeytânu : şeytan
  1929. 43-Zuhruf 69
    ve kânû : ve oldular
  1930. 43-Zuhruf 75
    an-hum : onlardan
  1931. 43-Zuhruf 76
    kânû : oldular
  1932. 43-Zuhruf 81
    kâne : oldu
  1933. 43-Zuhruf 81
    li er rahmâni : Rahmân için, Rahmân'ın
  1934. 43-Zuhruf 82
    subhâne : sübhan, münezzeh, yüce
  1935. 43-Zuhruf 89
    an-hum : onlardan
  1936. 44-Duhân 10
    bi duhânin : duhanı, dumanı
  1937. 44-Duhân 12
    an-nâ : bizden
  1938. 44-Duhân 14
    an-hu : ondan
  1939. 44-Duhân 19
    bi sultânin : bir sultan ile, delil ile
  1940. 44-Duhân 27
    kânû : oldular
  1941. 44-Duhân 29
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  1942. 44-Duhân 31
    kâne : oldu, idi
  1943. 44-Duhân 37
    kânû : oldular
  1944. 44-Duhân 41
    an mevlen : dosttan
  1945. 44-Duhân 58
    bi lisâni-ke : senin lisanın ile
  1946. 45-Câsiye 10
    an-hum : onlardan, onlara
  1947. 45-Câsiye 13
    cemîan : hepsi
  1948. 45-Câsiye 14
    kânû : oldular
  1949. 45-Câsiye 15
    amile sâlihan : salih ameller (nefs tezkiyesi) yaptı
  1950. 45-Câsiye 17
    kânû : oldular
  1951. 45-Câsiye 19
    len yugnû an-ke : asla sana fayda vermez
  1952. 45-Câsiye 25
    mâ kâne : olmadı
  1953. 45-Câsiye 32
    zannen : bir zan
  1954. 45-Câsiye 33
    kânû : oldular
  1955. 46-Ahkaf 3
    ammâ (an mâ) : şeyden
  1956. 46-Ahkaf 5
    an duâi-him : onların dualarından, tapmalarından
  1957. 46-Ahkaf 6
    kânû : oldular
  1958. 46-Ahkaf 6
    ve kânû : ve oldular
  1959. 46-Ahkaf 9
    bid'an : kendinden katan, farklı bir şey ortaya çıkaran
  1960. 46-Ahkaf 10
    kâne : ise
  1961. 46-Ahkaf 11
    kâne : oldu
  1962. 46-Ahkaf 11
    hayran : hayırlı
  1963. 46-Ahkaf 12
    lisânen : lisanı
  1964. 46-Ahkaf 14
    kânû : oldular
  1965. 46-Ahkaf 15
    el insâne : insan
  1966. 46-Ahkaf 15
    ihsânen : ihsanla davranma
  1967. 46-Ahkaf 15
    lihan : salih, ıslâh edici
  1968. 46-Ahkaf 16
    an hum : onlardan
  1969. 46-Ahkaf 16
    an seyyiâti-him : günahlarından
  1970. 46-Ahkaf 16
    kânû : oldular
  1971. 46-Ahkaf 17
    e teidâni-nî : bana vaad mı ediyorsunuz
  1972. 46-Ahkaf 17
    yestegîsânillâhe : ikisi Allah'tan yardım istediler
  1973. 46-Ahkaf 18
    kânû : oldu
  1974. 46-Ahkaf 22
    an âliheti-nâ : ilâhlarımızdan
  1975. 46-Ahkaf 24
    âridan : bir bulut olarak
  1976. 46-Ahkaf 26
    sem'an : işitme hassası
  1977. 46-Ahkaf 26
    an-hum : onlardan
  1978. 46-Ahkaf 26
    iz kânû : oldukları zaman
  1979. 46-Ahkaf 26
    kânû : oldular
  1980. 46-Ahkaf 28
    kurbânen : rıza kazanmak, yakınlık sağlamak (için)
  1981. 46-Ahkaf 28
    an hum : onlardan
  1982. 46-Ahkaf 28
    ve mâ kânû : ve oldukları şey
  1983. 46-Ahkaf 29
    el kur'âne : Kur'ân'ı
  1984. 46-Ahkaf 30
    musaddikan : doğrulayan, tasdik eden
  1985. 47-Muhammed 1
    an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
  1986. 47-Muhammed 2
    an-hum : onlardan
  1987. 47-Muhammed 4
    eshantumû-hum : onları güçsüz, zayıf bıraktınız
  1988. 47-Muhammed 10
    kâne : oldu
  1989. 47-Muhammed 14
    kâne : oldu
  1990. 47-Muhammed 16
    ânifen : az önce
  1991. 47-Muhammed 20
    yanzurûne : bakarlar
  1992. 47-Muhammed 21
    kâne : oldu
  1993. 47-Muhammed 21
    hayran : daha hayırlı
  1994. 47-Muhammed 23
    leane-hum allâhu : Allah onları (kendilerini) lânetledi
  1995. 47-Muhammed 24
    el kur'âne : Kur'ân
  1996. 47-Muhammed 25
    eş şeytânu : şeytan
  1997. 47-Muhammed 28
    rıdvâne-hu : onun rızası
  1998. 47-Muhammed 29
    adgâne-hum : onların gizli kinleri
  1999. 47-Muhammed 32
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2000. 47-Muhammed 34
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2001. 47-Muhammed 37
    adgâne-kum : sizin hasetiniz
  2002. 47-Muhammed 38
    an nefsi-hî : kendi nefsinden, kendi nefsine
  2003. 47-Muhammed 38
    el ganiyyu : gani, zengin, müstağni
  2004. 48-Fetih 1
    fethan : fetih
  2005. 48-Fetih 2
    sirâtan mustekîmen : Sıratı Mustakîm, Allah'a götüren yol
  2006. 48-Fetih 3
    yansure-ke : sana yardım etsin
  2007. 48-Fetih 3
    nasran : yardım, zafer
  2008. 48-Fetih 4
    îmânen : îmân
  2009. 48-Fetih 4
    îmâni-him : onların îmânları
  2010. 48-Fetih 4
    kâne : oldu ...dır
  2011. 48-Fetih 4
    ve kânallâhu : ve Allah oldu ...dır
  2012. 48-Fetih 5
    an-hum : onlardan
  2013. 48-Fetih 5
    kâne : oldu ...dır
  2014. 48-Fetih 6
    ez zânnîne : zanda bulunanlar
  2015. 48-Fetih 6
    zanne es sev'i : kötü zan
  2016. 48-Fetih 6
    leane-hum : onları lânetledi
  2017. 48-Fetih 7
    kâne : oldu ...dır
  2018. 48-Fetih 11
    kâne : oldu, idi, ...dir
  2019. 48-Fetih 12
    zanen-tum : siz zannettiniz
  2020. 48-Fetih 12
    ve zanen-tum : ve siz zannettiniz
  2021. 48-Fetih 12
    zanne es sevi : kötü bir zanla
  2022. 48-Fetih 14
    ve kâne : ve oldu, idi, ...dır
  2023. 48-Fetih 15
    ilâ megânime : ganimetlere
  2024. 48-Fetih 15
    kânû : oldular, idiler, ...dir
  2025. 48-Fetih 18
    an el mû'minîne : mü'minlerden
  2026. 48-Fetih 18
    fethan : fetih, zafer
  2027. 48-Fetih 19
    megânime : ganimetler
  2028. 48-Fetih 19
    kâne : oldu, ...dır
  2029. 48-Fetih 20
    megânime : ganimetler
  2030. 48-Fetih 20
    an-kum : sizden
  2031. 48-Fetih 20
    sırâtan mustekîmen : Sıratı Müstakîm (Allah'a ulaştıran yol)
  2032. 48-Fetih 21
    kâne : oldu, ...dır
  2033. 48-Fetih 24
    an-kum : sizden
  2034. 48-Fetih 24
    an-hum : onlardan
  2035. 48-Fetih 24
    ve kâne : ve oldu, ...dır
  2036. 48-Fetih 25
    anil mescidil harâmi : Mescid-i Haram'dan
  2037. 48-Fetih 26
    ve kânû : ve oldular
  2038. 48-Fetih 26
    ve kâne : ve oldu
  2039. 48-Fetih 27
    fethan : fetih
  2040. 48-Fetih 29
    rukkean : rükû halinde, rükû ederlerken
  2041. 48-Fetih 29
    rıdvânen : rıza
  2042. 49-Hucurât 3
    imtehane : imtihan etti
  2043. 49-Hucurât 5
    le kâne : mutlaka olurdu
  2044. 49-Hucurât 5
    hayran : daha hayırlı
  2045. 49-Hucurât 7
    anittum : siz sıkıntıya düşerdiniz
  2046. 49-Hucurât 7
    el îmâne : îmân
  2047. 49-Hucurât 7
    ve el isyâne : ve isyan
  2048. 49-Hucurât 9
    in tâifetâni : eğer iki topluluk
  2049. 49-Hucurât 11
    el îmâni : îmân
  2050. 49-Hucurât 12
    min ez zann(zanni) : zandan
  2051. 49-Hucurât 12
    ez zanni : zan
  2052. 49-Hucurât 14
    el îmânu : îmân
  2053. 49-Hucurât 17
    li el îmâni : îmâna
  2054. 5-Mâide 2
    fadlan : fazıl
  2055. 5-Mâide 2
    ve rıdvânen : ve rıza
  2056. 5-Mâide 2
    şeneânu : kin
  2057. 5-Mâide 2
    an(i) el mescidi el harâmi : Mescidi Haram'dan
  2058. 5-Mâide 2
    ve el udvâni : ve düşmanlık
  2059. 5-Mâide 3
    ve el munhanikatu : ve boğmak suretiyle öldürülen veya boğularak ölen hayvan
  2060. 5-Mâide 3
    gayra mutecânifin : meyledici olmadan, meyletmeden
  2061. 5-Mâide 5
    ve el muhsanâtu : ve iffetli - namuslu kadınlar
  2062. 5-Mâide 5
    ve el muhsanâtu : ve iffetli , namuslu kadınlar
  2063. 5-Mâide 5
    ehdânin : gizli dostlar
  2064. 5-Mâide 5
    bi el îmâni : imanı
  2065. 5-Mâide 8
    şeneânu : kin
  2066. 5-Mâide 11
    an-kum : sizden
  2067. 5-Mâide 12
    kardan hasenen : güzel borç
  2068. 5-Mâide 12
    an-kum : sizden
  2069. 5-Mâide 13
    leannâ-hum : onları lanetledik
  2070. 5-Mâide 13
    an mevâdıı-hi : onu yerlerinden
  2071. 5-Mâide 13
    hazzan : bir pay, bir hisse (bir öğüt)
  2072. 5-Mâide 13
    fa'fu an-hum : yine de onları affet
  2073. 5-Mâide 14
    hazzan : bir pay, hisse
  2074. 5-Mâide 14
    bimâ kânû : ... oldukları şeyleri
  2075. 5-Mâide 15
    kesîran : çoğunu
  2076. 5-Mâide 15
    an kesîrin : çoğundan
  2077. 5-Mâide 16
    rıdvâne-hu : onun rızasına
  2078. 5-Mâide 17
    cemîan : topluca, hepsini
  2079. 5-Mâide 23
    kâle raculâni : iki adam dedi
  2080. 5-Mâide 27
    iz karrebâ kurbânen : ikisini Allâh'a yaklaştıracak birer kurban sundukları zaman
  2081. 5-Mâide 32
    cemîan : topluca, bütün hepsini
  2082. 5-Mâide 32
    cemîan : topluca, bütün hepsini
  2083. 5-Mâide 32
    inne kesîran : hiç şüphesiz çoğu
  2084. 5-Mâide 36
    mâ fî el ardı cemîan : yeryüzünde bulunanların hepsi
  2085. 5-Mâide 42
    ev a'rıd an-hum : veya onlardan yüz çevir
  2086. 5-Mâide 42
    ve in tu'rıd an-hum : ve eğer onlardan yüz çevirirsen
  2087. 5-Mâide 44
    ve er rabbâniyyûne : ve Rabbaniler, kendilerini Rabblerine adamış olanlar
  2088. 5-Mâide 44
    ve kânû aleyhi : ve onun üzerine oldular
  2089. 5-Mâide 46
    musaddıkan : tasdik edici olarak, doğrulayıcı olarak
  2090. 5-Mâide 46
    ve musaddıkan : ve tasdik edici olarak, doğrulayıcı olarak
  2091. 5-Mâide 48
    musaddıkan : tasdik edici olarak, doğrulayıcı olarak
  2092. 5-Mâide 48
    ammâ (an mâ) câe-ke : sana gelenden
  2093. 5-Mâide 48
    cemîan : topluca, hep birlikte (hepinizin)
  2094. 5-Mâide 49
    an ba'dı : bazısından, bir kısmından
  2095. 5-Mâide 49
    ve inne kesîran : ve muhakkak ki çoğu
  2096. 5-Mâide 53
    cehde eymâni-him : yeminlerinde cehd ettiler var gücüyle yemin ettiler
  2097. 5-Mâide 54
    an dîni-hi : dininden
  2098. 5-Mâide 60
    men leane-hu allâhu : Allâh'ın (cc.) onu lanetlediği kimse
  2099. 5-Mâide 60
    ve el hanâzîre : ve domuzlar
  2100. 5-Mâide 60
    şerrun mekânen : en şerli, en kötü olan mekan, yer
  2101. 5-Mâide 60
    an : ...'den
  2102. 5-Mâide 61
    bimâ kânû : oldukları şeyi
  2103. 5-Mâide 62
    ve terâ kesîran : ve çoğunu görürsün
  2104. 5-Mâide 62
    ve el udvâni : ve düşmanlık
  2105. 5-Mâide 62
    lebi'se mâ kânû : oldukları şey ne kötü
  2106. 5-Mâide 63
    er rabbâniyyûne : Rabbanîler, din âlimleri
  2107. 5-Mâide 63
    an kavli-him(u) : sözlerinden
  2108. 5-Mâide 63
    lebi'se mâ kânû : oldukları şey ne kötü
  2109. 5-Mâide 64
    mebsûtatâni : ikisi de açık, (bol ihsanda bulunur)
  2110. 5-Mâide 64
    kesîran min-hum : onlardan bir çoğu
  2111. 5-Mâide 64
    tugyanen ve kufren : azgınlık ve küfrü
  2112. 5-Mâide 64
    ran li el harbi : harb için, savaş için ateş
  2113. 5-Mâide 65
    an-hum seyyiâti-him : onlardan günahlarını
  2114. 5-Mâide 68
    tugyanen ve kufran : azgınlık ve küfür
  2115. 5-Mâide 69
    ve amile sâlihan : ve nefsi tezkiye edici, ıslah edici amel yaptı
  2116. 5-Mâide 70
    ferîkan : bir kısmı
  2117. 5-Mâide 70
    ve ferîkan : ve bir kısmını
  2118. 5-Mâide 73
    ammâ (an mâ) yekûlûne : söylediklerinden, söyledikleri sözlerden
  2119. 5-Mâide 75
    kânâ ye'kulâni : (ikisi de) yerlerdi
  2120. 5-Mâide 76
    darran : bir zarar
  2121. 5-Mâide 76
    ve lâ nef'an : ve bir fayda vermeyen
  2122. 5-Mâide 77
    kesîran : çoğu
  2123. 5-Mâide 77
    an sevâi es sebîli : sevvâ edilmiş, Allâh'a ulaştırmak üzere dizayn edilmiş yoldan
  2124. 5-Mâide 78
    alâ lisâni dâvûde : Hz. Dâvud'un lisanı ile, diliyle
  2125. 5-Mâide 78
    ve kânû : ve oldular
  2126. 5-Mâide 79
    kânû : oldular, idiler
  2127. 5-Mâide 79
    an munkerin : kötülüklerden
  2128. 5-Mâide 79
    kânû : oldular
  2129. 5-Mâide 80
    kesîran min-hum : onlardan bir çoğunu
  2130. 5-Mâide 81
    ve lev kânû : ve eğer olsalardı
  2131. 5-Mâide 82
    ve ruhbânen : ve ruhbanlar, rahipler
  2132. 5-Mâide 89
    fî eymâni-kum : yeminlerinizdeki
  2133. 5-Mâide 89
    el eymâne : yeminler
  2134. 5-Mâide 89
    eymâni-kum : sizin yeminleriniz
  2135. 5-Mâide 89
    eymâne-kum : yeminlerinizi
  2136. 5-Mâide 90
    min ameli eş şeytâni : şeytanın işlerinden
  2137. 5-Mâide 91
    yurîdu eş şeytânu : şeytan ister
  2138. 5-Mâide 91
    an zikri allâhi : Allâh'ın (cc.) zikrinden
  2139. 5-Mâide 91
    ve an(i) es salâti : ve namazdan
  2140. 5-Mâide 95
    ammâ (an mâ) selefe : geçmişten olan şeyi, geçmişi
  2141. 5-Mâide 96
    metâan lekum : sizin için bir meta olarak, fayda sağlamak üzere
  2142. 5-Mâide 101
    an eşyâe : şeylerden
  2143. 5-Mâide 101
    ve in tes'elû an-hâ : ve eğer ondan sorarsanız
  2144. 5-Mâide 101
    el kur'ânu : Kur'ân
  2145. 5-Mâide 101
    afâ allâhu an-hâ : Allâh (cc.) ondan (bu hatadan dolayı) affetti
  2146. 5-Mâide 104
    e ve lev kâne : ve olsa da mı?
  2147. 5-Mâide 105
    cemîân : topluca, hepiniz
  2148. 5-Mâide 106
    isnâni zevâ adlin : adâlet sahibi iki kişi
  2149. 5-Mâide 106
    ev âharâni : veya diğer iki
  2150. 5-Mâide 106
    yuksimâni : yemin etsinler (iki kişi)
  2151. 5-Mâide 106
    ve lev kâne : ve şayet olsa bile
  2152. 5-Mâide 107
    fe âharâni : o takdirde diğer iki kişi
  2153. 5-Mâide 107
    yekûmâni : ikisi ... olur
  2154. 5-Mâide 107
    el evleyâni : daha yakın iki kişi
  2155. 5-Mâide 107
    fe yuksimâni : böylece, sonra iki kişi yemin ederler
  2156. 5-Mâide 108
    eymânun : yeminler
  2157. 5-Mâide 108
    ba'de eymâni-him : onların yeminlerinden sonra
  2158. 5-Mâide 110
    fe tekûnu tayran : böylece kuş oluyordu
  2159. 5-Mâide 110
    benî isrâîle an-ke : İsrail oğullarını senden
  2160. 5-Mâide 116
    kâle subhâne-ke : seni noksanfatlardan arındırırım, tenzih ederim dedi
  2161. 5-Mâide 119
    an-hum : onlardan
  2162. 5-Mâide 119
    ve radû an-hu : ve onlar ondan razılar
  2163. 50-Kaf 1
    el kur'ân : Kur'ân
  2164. 50-Kaf 6
    lem yanzurû : bakmıyorlar
  2165. 50-Kaf 11
    zkan : bir rızık olmak üzere
  2166. 50-Kaf 13
    ve ihvânu : ve kardeşler
  2167. 50-Kaf 16
    el insâne : insan
  2168. 50-Kaf 17
    el mutelakkîyâni : iki telâkki edici, iki yazıcı, iki tespit edici
  2169. 50-Kaf 17
    an el yemîni : sağından
  2170. 50-Kaf 17
    ve an eş şimâli : ve solundan
  2171. 50-Kaf 22
    an-ke : senden
  2172. 50-Kaf 24
    anîdin : inatçı
  2173. 50-Kaf 27
    kâne : o idi, o oldu
  2174. 50-Kaf 33
    er rahmâne : Rahmân
  2175. 50-Kaf 37
    kâne : oldu, idi
  2176. 50-Kaf 41
    min mekânin : bir yerden
  2177. 50-Kaf 44
    an-hum : onlardan
  2178. 50-Kaf 44
    sirâan : hızla (süratle) ayrılır
  2179. 50-Kaf 45
    bi el kur'âni : Kur'ân ile
  2180. 51-Zâriyât 9
    an-hu : ondan
  2181. 51-Zâriyât 12
    eyyâne : ne zaman
  2182. 51-Zâriyât 16
    kânû : onlar idi, oldular
  2183. 51-Zâriyât 17
    kânû : onlar idi, oldular
  2184. 51-Zâriyât 35
    men kâne : kim varsa
  2185. 51-Zâriyât 38
    bi sultânin : bir sultanla, güçle, mucize ile, delille
  2186. 51-Zâriyât 44
    an emri : emrinden
  2187. 51-Zâriyât 44
    ve hum yanzurûne : ve onlar bakıyorlar
  2188. 51-Zâriyât 45
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  2189. 51-Zâriyât 46
    kânû : idi
  2190. 51-Zâriyât 54
    anhum : onlardan
  2191. 52-Tûr 13
    de'an : sürüklenerek
  2192. 52-Tûr 21
    bi îmânin : îmân ile
  2193. 52-Tûr 24
    gılmânun : gılmanlar (genç delikanlılar)
  2194. 52-Tûr 34
    in kânû : eğer onlar ... oldu iseler
  2195. 52-Tûr 38
    bi sultânin : güç, delil
  2196. 52-Tûr 43
    subhâne allâhi : Allah Sübhan'dır, münezzehtir
  2197. 52-Tûr 43
    ammâ (an mâ) : şeyden, şeylerden
  2198. 52-Tûr 44
    sâkıtan : düşen
  2199. 52-Tûr 46
    lâ yugnî an : fayda vermez
  2200. 53-Necm 3
    an(i) el hevâ : hevadan, heves ile, kendiliğinden
  2201. 53-Necm 9
    fe kâne : böylece oldu
  2202. 53-Necm 23
    min sultânin : sultan, bir delil
  2203. 53-Necm 23
    zanne : zan
  2204. 53-Necm 24
    li el insâni : insan için
  2205. 53-Necm 28
    ez zanne : zanna
  2206. 53-Necm 28
    ez zanne : zan
  2207. 53-Necm 29
    an men : kimseden
  2208. 53-Necm 29
    an zikrinâ : zikrimizden
  2209. 53-Necm 30
    an sebîlihî : yolundan
  2210. 53-Necm 39
    lil insâni : insan için
  2211. 53-Necm 52
    kânû : idiler, oldular
  2212. 54-Kamer 6
    an-hum : onlardan
  2213. 54-Kamer 7
    huşşean : korkarak, dehşete düşerek
  2214. 54-Kamer 14
    kâne : oldu, idi
  2215. 54-Kamer 16
    kâne : oldu
  2216. 54-Kamer 17
    el kur'âne : Kur'ân'ı
  2217. 54-Kamer 18
    kâne : oldu
  2218. 54-Kamer 19
    han : rüzgâr (kasırga)
  2219. 54-Kamer 21
    keyfe kâne : nasıl oldu
  2220. 54-Kamer 22
    el kur'âne : Kur'ân
  2221. 54-Kamer 30
    keyfe kâne : nasılmış
  2222. 54-Kamer 31
    kânû : onlar oldular
  2223. 54-Kamer 32
    el kur'âne : Kur'ân'ı
  2224. 54-Kamer 37
    râvedû-hu an : göz koydular, kötü amelleri için ısrarla istediler
  2225. 54-Kamer 40
    el kur'âne : Kur'ân
  2226. 55-Rahmân 1
    er rahmânu : Rahman; Allahû Teâlâ'nın isimlerindendir, O'nun kudretini, sevgisini, bütün yarattıklarına karşı merhametli, lütuf ve ihsan sahibi olması gibi sıfatlarını ifade eder. Tüm yarattıklarına 'Rahman' sıfatı ile tecelli eder.
  2227. 55-Rahmân 2
    el kur'âne : Kur'ân
  2228. 55-Rahmân 3
    el insâne : insan
  2229. 55-Rahmân 4
    el beyâne : beyan etme, açıklama, ifade edebilme
  2230. 55-Rahmân 5
    husbânin : hesaplar
  2231. 55-Rahmân 6
    yescudâni : ikisi secde eder
  2232. 55-Rahmân 7
    el mîzâne : mizan, ölçü
  2233. 55-Rahmân 8
    el mîzâni : mizan
  2234. 55-Rahmân 9
    el mîzâne : mizan, ölçme
  2235. 55-Rahmân 12
    ve er reyhânu : ve güzel kokulu bitkiler
  2236. 55-Rahmân 13
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2237. 55-Rahmân 14
    el insâne : insan
  2238. 55-Rahmân 15
    el cânne : cinler
  2239. 55-Rahmân 16
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2240. 55-Rahmân 18
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2241. 55-Rahmân 19
    yeltekıyâni : ikisi karşılaşacak, birbirine kavuşacak
  2242. 55-Rahmân 20
    lâ yebgiyâni : ikisi birbirlerinin sınırını geçemez
  2243. 55-Rahmân 21
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2244. 55-Rahmân 22
    ve el mercânu : ve mercan
  2245. 55-Rahmân 23
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2246. 55-Rahmân 25
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2247. 55-Rahmân 26
    aleyhâ fânin : fanilik üzeredir, yok olucudur
  2248. 55-Rahmân 28
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2249. 55-Rahmân 30
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2250. 55-Rahmân 31
    es sekalâni : ağırlık sahibi olan iki toplum kendi âlemlerinde fizik ağırlığı ve bilinçli varlıklar olmaları sebebiyle, ağır sorumluluğu olan insanlar ve cinler
  2251. 55-Rahmân 32
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2252. 55-Rahmân 33
    bi sultânin : bir sultan, bir güç
  2253. 55-Rahmân 34
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2254. 55-Rahmân 35
    lâ tentesirâni : ikiniz (iki toplum) yardımlaşamazsınız (kurtulamazsınız)
  2255. 55-Rahmân 36
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2256. 55-Rahmân 37
    fe kânet : işte o zaman ..... oldu
  2257. 55-Rahmân 37
    ke ed dihâni : erimiş yağ gibi
  2258. 55-Rahmân 38
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2259. 55-Rahmân 39
    an zenbi-hî : günahından
  2260. 55-Rahmân 39
    cânnun : cinler
  2261. 55-Rahmân 40
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2262. 55-Rahmân 42
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2263. 55-Rahmân 44
    ânin : çok sıcak, kızgın
  2264. 55-Rahmân 45
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2265. 55-Rahmân 46
    cennetâni : iki cennet
  2266. 55-Rahmân 47
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2267. 55-Rahmân 48
    efnânin : fenler, çeşitli bilimsel (sanatsal) güzellikler, çeşitli ağaçlar
  2268. 55-Rahmân 49
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2269. 55-Rahmân 50
    aynâni : iki pınar
  2270. 55-Rahmân 50
    tecriyâni : ikisi akar
  2271. 55-Rahmân 51
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2272. 55-Rahmân 52
    zevcâni : iki çift
  2273. 55-Rahmân 53
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2274. 55-Rahmân 54
    dânin : yakın
  2275. 55-Rahmân 55
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2276. 55-Rahmân 56
    cânnun : cinler
  2277. 55-Rahmân 57
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2278. 55-Rahmân 58
    ve el mercânu : ve mercan
  2279. 55-Rahmân 59
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2280. 55-Rahmân 60
    el ihsâni : ihsan
  2281. 55-Rahmân 60
    el ihsânu : ihsan
  2282. 55-Rahmân 61
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2283. 55-Rahmân 62
    cennetâni : iki cennet
  2284. 55-Rahmân 63
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2285. 55-Rahmân 64
    mudhâmmetâni : ikisi de yemyeşil
  2286. 55-Rahmân 65
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2287. 55-Rahmân 66
    aynâni : iki pınar
  2288. 55-Rahmân 66
    naddâhatân : devamlı fışkırıp gürül gürül akan
  2289. 55-Rahmân 67
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2290. 55-Rahmân 68
    ve rummânun : ve nar(lar)
  2291. 55-Rahmân 69
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2292. 55-Rahmân 70
    hisânun : güzel olanlar, güzeller, güzel kadınlar
  2293. 55-Rahmân 71
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2294. 55-Rahmân 73
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2295. 55-Rahmân 74
    cânnun : cinler
  2296. 55-Rahmân 75
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2297. 55-Rahmân 76
    hisânin : güzel olanlar
  2298. 55-Rahmân 77
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  2299. 56-Vâkıa 6
    kânet : oldu
  2300. 56-Vâkıa 17
    vildânun : genç çocuklar, gençler
  2301. 56-Vâkıa 19
    an-hâ : ondan
  2302. 56-Vâkıa 24
    kânû : oldular
  2303. 56-Vâkıa 45
    kânû : oldular
  2304. 56-Vâkıa 46
    ve kânû : ve oldular
  2305. 56-Vâkıa 47
    ve kânû : ve oldular
  2306. 56-Vâkıa 73
    ve metâan : ve bir meta, faydalanma, yararlanma
  2307. 56-Vâkıa 77
    kur'ânun kerîmun : Kur'ân-ı Kerim'dir
  2308. 56-Vâkıa 88
    in kâne : eğer oldu ise
  2309. 56-Vâkıa 89
    ve reyhânun : rızık ve güzel kokulu bitkiler
  2310. 56-Vâkıa 90
    in kâne : eğer oldu ise
  2311. 56-Vâkıa 92
    in kâne : eğer oldu ise
  2312. 57-Hadid 11
    kardan : kredi, borç
  2313. 57-Hadid 12
    eymâni-him : onların sağları
  2314. 57-Hadid 14
    el emâniyyu : emaniyye, gerçek olmayan, bâtıl şeyler
  2315. 57-Hadid 18
    kardan : kredi, borç
  2316. 57-Hadid 20
    ve ridvânun : ve rıza, razı olma, hoşnutluk
  2317. 57-Hadid 24
    el ganiyyu : gani olan, zengin olan, hiçbir şeye muhtaç olmayan
  2318. 57-Hadid 25
    ve el mîzâne : ve mizan
  2319. 57-Hadid 25
    yansuru-hu : ona (kendisine) yardım edecek
  2320. 57-Hadid 26
    han : Hz. Nûh
  2321. 57-Hadid 27
    ve rahbânîyyeten : ve ruhbanlık
  2322. 57-Hadid 27
    dvane : rıza
  2323. 58-Mücâdele 6
    cemîan : topluca, hepsi
  2324. 58-Mücâdele 7
    kânû : oldular
  2325. 58-Mücâdele 8
    nuhû an : nehyedildiler, men edildiler, yasaklandılar
  2326. 58-Mücâdele 8
    anhu : ondan
  2327. 58-Mücâdele 8
    ve el udvâni : ve düşmanlık
  2328. 58-Mücâdele 9
    ve el udvâni : ve düşmanlık
  2329. 58-Mücâdele 10
    min eş şeytâni : şeytandan
  2330. 58-Mücâdele 15
    kânû : oldular
  2331. 58-Mücâdele 16
    eymâne-hum : kendi yeminlerini
  2332. 58-Mücâdele 16
    saddû an : men ettiler
  2333. 58-Mücâdele 17
    len tugniye an : asla fayda vermez
  2334. 58-Mücâdele 18
    cemîan : onların hepsi
  2335. 58-Mücâdele 19
    eş şeytânu : şeytan
  2336. 58-Mücâdele 19
    eş şeytâni : şeytan
  2337. 58-Mücâdele 19
    eş şeytâni : şeytan
  2338. 58-Mücâdele 22
    kânû : oldular
  2339. 58-Mücâdele 22
    ihvâne-hum : onların kardeşleri
  2340. 58-Mücâdele 22
    el îmâne : îmân
  2341. 58-Mücâdele 22
    an-hum : onlardan
  2342. 58-Mücâdele 22
    an-hu : ondan
  2343. 59-Haşr 2
    zanentum : siz zannetmediniz
  2344. 59-Haşr 2
    ve zannû : ve zannettiler, sandılar
  2345. 59-Haşr 2
    mâniatu-hum : onların manisi, engeli, koruyucusu
  2346. 59-Haşr 7
    an-hu : ondan
  2347. 59-Haşr 8
    ve ridvânen : ve rıza, gönül hoşluğu
  2348. 59-Haşr 8
    ve yansurûne : ve yardım ederler
  2349. 59-Haşr 9
    ve el îmâne : ve îmân
  2350. 59-Haşr 9
    ve lev kâne : ve olsa bile
  2351. 59-Haşr 10
    li ihvâni-nâ : kardeşlerimizi
  2352. 59-Haşr 10
    bi el îmâni : îmân ile
  2353. 59-Haşr 11
    li ihvâni-him(u) : kardeşleri için, kardeşlerine
  2354. 59-Haşr 12
    yansurûne-hum : onlara yardım etmezler
  2355. 59-Haşr 14
    cemîan : toplu halde, toplu olarak
  2356. 59-Haşr 14
    muhassanetin : sağlamlaştırılmış, muhafaza altına alınmış, korunmuş
  2357. 59-Haşr 14
    cemîan : toplu halde
  2358. 59-Haşr 16
    eş şeytâni : şeytan
  2359. 59-Haşr 16
    li el insâni : insana
  2360. 59-Haşr 17
    fe kâne : böylece oldu
  2361. 59-Haşr 21
    el kur'âne : Kur'ân
  2362. 59-Haşr 21
    hâşian : huşû ile boynunu bükmüş olarak
  2363. 59-Haşr 21
    mutesaddian : parçalanmış, parça parça olmuş
  2364. 59-Haşr 22
    er rahmânu : rahmân, rahmân olan
  2365. 59-Haşr 23
    subhâne allâhi : Allah Sübhan'dır, noksanfatlardan münezzehtir (uzaktır)
  2366. 59-Haşr 23
    ammâ (an-mâ) : şeylerden
  2367. 6-En'âm 4
    illâ kânû : ...'den başka olmadılar (...olmasınlar)
  2368. 6-En'âm 4
    an-hâ : ondan
  2369. 6-En'âm 5
    kânû : oldular
  2370. 6-En'âm 10
    mâ kânû : oldukları şey
  2371. 6-En'âm 11
    keyfe kâne : nasıl oldu
  2372. 6-En'âm 16
    yusraf anhu : ondan uzaklaştırılır, çevrilir
  2373. 6-En'âm 19
    hâzâ el kur'ânu : bu Kur'ân
  2374. 6-En'âm 22
    cemîan : hepsini
  2375. 6-En'âm 24
    an-hum : onlardan
  2376. 6-En'âm 24
    mâ kânû : oldukları şey(ler)
  2377. 6-En'âm 25
    ve fî âzâni-him : ve onların kulaklarında vardır
  2378. 6-En'âm 25
    vakran : vakra, işitmeyi engelleyen bir sistem, ağırlık
  2379. 6-En'âm 26
    an-hu : ondan
  2380. 6-En'âm 26
    an-hu : ondan
  2381. 6-En'âm 28
    mâ kânû : oldukları şey
  2382. 6-En'âm 28
    an-hu : ondan
  2383. 6-En'âm 35
    ve in kâne : ve eğer oldu ise
  2384. 6-En'âm 35
    nefekan : bir tünel
  2385. 6-En'âm 43
    eş şeytânu : şeytan
  2386. 6-En'âm 43
    mâ kânû : oldukları şey
  2387. 6-En'âm 49
    bi mâ kânû : olmaları sebebiyle, dolayısıyla
  2388. 6-En'âm 63
    tedarruan : yalvararak
  2389. 6-En'âm 65
    şiyean : kısım kısım, bölük bölük
  2390. 6-En'âm 68
    an-hum : onlardan
  2391. 6-En'âm 68
    eş şeytânu : şeytan
  2392. 6-En'âm 70
    kânû : oldular
  2393. 6-En'âm 71
    hayrâne : şaşkın
  2394. 6-En'âm 77
    zigan : doğarken
  2395. 6-En'âm 79
    hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanan olarak)
  2396. 6-En'âm 81
    sultânen : bir delil, sultan
  2397. 6-En'âm 82
    îmane-hum : îmânlarını
  2398. 6-En'âm 84
    ve nûhan : ve Nuh (A.S)
  2399. 6-En'âm 84
    ve suleymâne : ve Süleyman (A.S)
  2400. 6-En'âm 86
    ve lûtan : ve Lut (A.S)
  2401. 6-En'âm 87
    ve ihvâni-him : ve onların kardeşlerinden
  2402. 6-En'âm 88
    an-hum : onlardan
  2403. 6-En'âm 88
    mâ kânû : oldukları şey(ler)
  2404. 6-En'âm 91
    kesîran : çoğunu
  2405. 6-En'âm 93
    an âyâti-hi : O'nun âyetlerinden, âyetlerine
  2406. 6-En'âm 94
    an-kum : sizlerden
  2407. 6-En'âm 96
    husbânen : bir ölçü olarak, hesaplama ünitesi, hesap vasıtası
  2408. 6-En'âm 99
    hadıran : bir yeşillik
  2409. 6-En'âm 99
    kınvânun : hurma salkımları
  2410. 6-En'âm 99
    dâniyetun : sarkıtılmış
  2411. 6-En'âm 99
    ve er rummâne : ve nar(lar)
  2412. 6-En'âm 100
    subhâne-hu : o tenzih edilendir, o sübhandır, o herşeyden münezzehtir
  2413. 6-En'âm 100
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  2414. 6-En'âm 106
    an el muşrikîne : müşriklerden
  2415. 6-En'âm 107
    hafîzan : gözetleyici, muhafız
  2416. 6-En'âm 108
    kânû : oldular
  2417. 6-En'âm 109
    eymâni-him : (onların) yeminleri
  2418. 6-En'âm 110
    tugyâni-him : tuğyanları, taşkınlıkları
  2419. 6-En'âm 111
    mâ kânû li yu'minû : inanacak değillerdi (olmadılar)
  2420. 6-En'âm 112
    gurûran : aldatarak
  2421. 6-En'âm 114
    mufassalan : açıklanmış olarak
  2422. 6-En'âm 115
    dkan : doğru olarak, sadakatle
  2423. 6-En'âm 116
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2424. 6-En'âm 116
    illâ ez zanne : ancak zan
  2425. 6-En'âm 117
    an sebîli-hi : onun yolundan, kendi yolundan
  2426. 6-En'âm 120
    kânû yakterifûne : kazanmış oldular
  2427. 6-En'âm 122
    kâne meyten : ölmüş olan, ölü iken
  2428. 6-En'âm 122
    mâ kânû ya'melûne : yapmış oldukları şeyler
  2429. 6-En'âm 124
    kânû yemkurûne : hile, sahtekârlık yapmış oldular
  2430. 6-En'âm 125
    dayyikan : dar, daralmış
  2431. 6-En'âm 127
    kânû ya'melûne : yapmış oldular
  2432. 6-En'âm 129
    ba'dan : bir kısmına
  2433. 6-En'âm 129
    kânû yeksibûne : kazanmış oldular
  2434. 6-En'âm 130
    kânû : oldular
  2435. 6-En'âm 132
    ammâ (an-mâ) ya'melûne : yaptıkları şeylerden
  2436. 6-En'âm 133
    el ganiyyu : gani, zengin, ihtiyacı olmayan
  2437. 6-En'âm 135
    alâ mâ kâneti-kum : siz yapacağınız şeyi
  2438. 6-En'âm 136
    fe mâ kâne : fakat o ...olmadı
  2439. 6-En'âm 136
    ve mâ kâne : ve o ...olmadı
  2440. 6-En'âm 138
    kânû yefterûne : iftira etmiş oldular
  2441. 6-En'âm 140
    sefehan : sefih olarak, akılsızca, aptalca
  2442. 6-En'âm 140
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  2443. 6-En'âm 141
    ve er rummâne : ve nar(lar)
  2444. 6-En'âm 142
    ve ferşan : kesim hayvanı olan
  2445. 6-En'âm 142
    hutuvâti eş şeytâni : şeytanın adımları
  2446. 6-En'âm 143
    semâniyete : sekiz adet
  2447. 6-En'âm 145
    mesfûhan : dökülen, akıtılmış
  2448. 6-En'âm 145
    skan : fısk olan
  2449. 6-En'âm 146
    ve el ganemi : ve koyunlar
  2450. 6-En'âm 147
    an el kavmi : kavminden
  2451. 6-En'âm 148
    illâ ez zanne : ancak zanna
  2452. 6-En'âm 151
    ihsânen : ihsanla davranma
  2453. 6-En'âm 151
    ve mâ batane : ve gizli olan
  2454. 6-En'âm 152
    ve el mîzâne : ve tartı, terazi, mizan
  2455. 6-En'âm 152
    ve lev kâne : ve olsa bile
  2456. 6-En'âm 153
    an sebîli-hi : onun yolundan
  2457. 6-En'âm 156
    an dirâseti-him : onların derslerinden (okuduklarından)
  2458. 6-En'âm 157
    an-hâ : ondan
  2459. 6-En'âm 157
    an âyâti-nâ : âyetlerimizden
  2460. 6-En'âm 157
    kânû : oldular
  2461. 6-En'âm 158
    yanzurûne : bakıyorlar, bekliyorlar
  2462. 6-En'âm 158
    îmânu-hâ : onun îmânı
  2463. 6-En'âm 158
    fî îmâni-hâ : îmânında, îmânıyla
  2464. 6-En'âm 158
    hayran : bir hayır
  2465. 6-En'âm 159
    kânû şiyean : grup grup oldular
  2466. 6-En'âm 159
    kânû yef'alûne : yapmış oldukları
  2467. 6-En'âm 161
    hanîfen : hanif olarak, hanif olan (tek Allah'a inanan)
  2468. 6-En'âm 161
    ve mâ kâne : ve olmadı
  2469. 60-Mümtehine 4
    kânet : idi, oldu
  2470. 60-Mümtehine 6
    kâne : idi, oldu
  2471. 60-Mümtehine 6
    kâne : idi, oldu
  2472. 60-Mümtehine 6
    el ganiyyu : gani, zengin, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan
  2473. 60-Mümtehine 8
    an ellezîne : o kimselerden, onlardan
  2474. 60-Mümtehine 9
    ani ellezîne : onlardan, o kimselerden
  2475. 60-Mümtehine 10
    bi îmânihinne : onların (kadınların) îmânlarını
  2476. 60-Mümtehine 12
    bi buhtânin : bühtan ile, çirkin bir yalanla
  2477. 61-Saf 4
    bunyânun : binalar
  2478. 61-Saf 6
    musaddikan : tasdik eden
  2479. 61-Saf 6
    ve mubeşşiran bi : ve .... ile müjdeleyen
  2480. 62-Cum'a 2
    ve in kânû : ve eğer onlar ..... iseler, sadece ..... idiler
  2481. 62-Cum'a 5
    esfâran : ciltlerle kitap
  2482. 62-Cum'a 10
    kesîran : çok
  2483. 63-Münâfikûn 2
    eymâne-hum : kendi yeminleri
  2484. 63-Münâfikûn 2
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2485. 63-Münâfikûn 2
    kânû : idiler, oldular
  2486. 63-Münâfikûn 9
    an zikri allâhi : Allah'ı zikretmekten
  2487. 64-Teğabün 6
    kânet : oldu
  2488. 64-Teğabün 6
    ganiyyun : ganidir, zengindir, hiçbir şeye ihtiyacı yoktur
  2489. 64-Teğabün 9
    ve ya'mel sâlihan : ve salih amel işler, nefs tezkiyesi yapar
  2490. 64-Teğabün 9
    an-hu : ondan
  2491. 64-Teğabün 16
    hayran : hayır olarak
  2492. 64-Teğabün 17
    kardan : borç
  2493. 65-Talâk 2
    kâne : oldu
  2494. 65-Talâk 5
    an-hu : ondan
  2495. 65-Talâk 8
    an emri : emrinden
  2496. 65-Talâk 9
    ve kâne : ve oldu
  2497. 65-Talâk 11
    lihan : salih
  2498. 65-Talâk 11
    zkan : rızık olarak
  2499. 66-Tahrim 2
    eymâni-kum : yeminleriniz
  2500. 66-Tahrim 3
    an ba'din : bazısından
  2501. 66-Tahrim 5
    kânitâtin : kanitin olan kadınlar (Allah'ın huzurunda saygı ile duranlar)
  2502. 66-Tahrim 8
    tevbeten nasûhan : nasuh tövbesi
  2503. 66-Tahrim 8
    an-kum : sizden
  2504. 66-Tahrim 8
    ve bi eymâni-him : ve onların sağlarında
  2505. 66-Tahrim 10
    kânetâ : ikisi idi
  2506. 66-Tahrim 10
    hânetâ humâ : ikisi hainlik etti, ihanet etti
  2507. 66-Tahrim 10
    an-humâ : onlardan (ikisinden)
  2508. 66-Tahrim 12
    imrâne : imran
  2509. 66-Tahrim 12
    ahsanet : ahsen, en güzel idi
  2510. 66-Tahrim 12
    ve kânet : ve idi, oldu
  2511. 66-Tahrim 12
    min el kânitîne : kanitin olanlardan
  2512. 67-Mülk 3
    tibâkan : tabakalar halinde, kat kat
  2513. 67-Mülk 3
    er rahmâni : rahmân
  2514. 67-Mülk 7
    şehîkan : uğultusu, gürlemesi
  2515. 67-Mülk 11
    suhkan : uzaklaşsın, uzak olsun
  2516. 67-Mülk 17
    hâsıban : (taş yağdıran) fırtına, kasırga
  2517. 67-Mülk 18
    kâne : oldu, idi
  2518. 67-Mülk 19
    illâ er rahmânu : Rahmân'dan başkası
  2519. 67-Mülk 20
    yansuru-kum : size yardım edecek
  2520. 67-Mülk 20
    min dûni er rahmâni : Rahmân'dan başka
  2521. 67-Mülk 29
    er rahmânu : rahmân olan
  2522. 68-Kalem 7
    an sebîli-hî : onun yolundan, kendi yolundan
  2523. 68-Kalem 14
    en kâne : olması
  2524. 68-Kalem 29
    subhâne : sübhan, yüce, mutlak kaadir, herşeyden münezzeh
  2525. 68-Kalem 33
    kânû : oldular, idiler
  2526. 68-Kalem 39
    eymânun : yeminler
  2527. 68-Kalem 41
    kânû : oldular, idiler
  2528. 68-Kalem 42
    an sâkın : perde, sırlar, gerçekler
  2529. 68-Kalem 43
    kânû : oldular, idiler
  2530. 69-Hâkka 7
    ve semâniyete : ve sekiz
  2531. 69-Hâkka 17
    semâniyetun : sekiz
  2532. 69-Hâkka 20
    zanentu : zannettim, inandığım için biliyordum
  2533. 69-Hâkka 23
    dâniyetun : aşağı sarkmış, yakınlaşmış durumda
  2534. 69-Hâkka 27
    kâneti : oldu, idi
  2535. 69-Hâkka 28
    annî : benden, bana
  2536. 69-Hâkka 29
    an-nî : benden
  2537. 69-Hâkka 29
    sultâni-yeh : hakimiyetim, benim saltanatım (mal gücüm)
  2538. 69-Hâkka 32
    zirâan : arşın
  2539. 69-Hâkka 33
    kâne : oldu, idi
  2540. 69-Hâkka 47
    an-hu : ondan
  2541. 7-A'râf 5
    mâ kâne : olmadı
  2542. 7-A'râf 9
    bimâ kânû : olduklarından dolayı
  2543. 7-A'râf 17
    an : ...’den
  2544. 7-A'râf 17
    eymâni-him : onların sağları
  2545. 7-A'râf 20
    lehum eş şeytânu : şeytan onlara
  2546. 7-A'râf 20
    an-humâ : o ikisinden, (kendilerinden)
  2547. 7-A'râf 20
    an : ...’den
  2548. 7-A'râf 22
    yahsıfâni : yapıştırıyorlar (ikisi)
  2549. 7-A'râf 22
    an tilkum eş şecereti : bu ağaçtan
  2550. 7-A'râf 22
    inne eş şeytâne : muhakkak ki şeytan
  2551. 7-A'râf 27
    eş şeytânu : şeytan
  2552. 7-A'râf 27
    an-humâ : ikisinden, onlardan
  2553. 7-A'râf 30
    ferîkan : bir grup, bir kısım
  2554. 7-A'râf 30
    ferîkan : bir grup, bir kısmı
  2555. 7-A'râf 33
    batane : gizli olan şey
  2556. 7-A'râf 33
    sultânen : bir sultan, huccet, bir delil
  2557. 7-A'râf 35
    artık, bundan sonra : o zaman
  2558. 7-A'râf 36
    an-hâ : ondan, ona karşı
  2559. 7-A'râf 37
    an-nâ : bizden
  2560. 7-A'râf 37
    kânû kâfirîne : kâfirler oldular
  2561. 7-A'râf 38
    leanet : lânetledi
  2562. 7-A'râf 38
    cemîan : hepsi
  2563. 7-A'râf 39
    mâ kâne lekum : sizin yoktur
  2564. 7-A'râf 40
    an-hâ : ona (onlara)
  2565. 7-A'râf 44
    hakkan : hak olarak
  2566. 7-A'râf 44
    hakkan : hak olarak
  2567. 7-A'râf 45
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2568. 7-A'râf 48
    an-kum : sizden, size
  2569. 7-A'râf 51
    kânû : oldular
  2570. 7-A'râf 53
    hel yanzurûne : mı bakıyorlar, bekliyorlar?
  2571. 7-A'râf 53
    an-hum : onlardan
  2572. 7-A'râf 53
    mâ kânû yefterûn : uydurmuş oldukları şey(ler)
  2573. 7-A'râf 55
    tedarruan : yalvarıp yakararak
  2574. 7-A'râf 56
    ve tamaan : ve ümit ederek
  2575. 7-A'râf 57
    buşran : müjdeleyici olarak
  2576. 7-A'râf 59
    han : Nuh (as)
  2577. 7-A'râf 64
    kânû : oldular
  2578. 7-A'râf 70
    mâ kâne : geçmişte olan, olmuş olan
  2579. 7-A'râf 71
    min sultânin : hüccetten, burhandan, delilden (bir şey), bir delil
  2580. 7-A'râf 72
    ve mâ kânû mu'minîne : ve mü'min olmadılar
  2581. 7-A'râf 73
    lihan : Salih
  2582. 7-A'râf 75
    lihan : Salih
  2583. 7-A'râf 77
    an emri : emrinden, emrine
  2584. 7-A'râf 79
    an-hum : onlardan
  2585. 7-A'râf 80
    ve lûtan : ve Lut (as)
  2586. 7-A'râf 82
    ve mâ kâne : ve olmadı
  2587. 7-A'râf 83
    kânet min el gâbirîne : geride kalanlardan oldu
  2588. 7-A'râf 84
    kâne : oldu
  2589. 7-A'râf 85
    ve el mîzâne : ve mizan, tartı
  2590. 7-A'râf 86
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2591. 7-A'râf 86
    kâne : oldu
  2592. 7-A'râf 87
    ve in kâne : ve eğer olursa, ... ise
  2593. 7-A'râf 92
    kânû hum : onlar oldular
  2594. 7-A'râf 93
    an-hum : onlardan
  2595. 7-A'râf 95
    mekâne es seyyieti : kötülüğün yerini
  2596. 7-A'râf 96
    kânû yeksibûne : kazanmış oldukları
  2597. 7-A'râf 98
    duhan : kuşluk vakti
  2598. 7-A'râf 101
    fe mâ kânû : fakat ... olmadılar
  2599. 7-A'râf 103
    kâne : oldu
  2600. 7-A'râf 107
    su'bânun : yılan, ejderha
  2601. 7-A'râf 118
    mâ kânû : oldukları şeyler
  2602. 7-A'râf 124
    le ukattıanne : mutlaka keseceğim (parçalayacağım)
  2603. 7-A'râf 126
    sabran : sabır
  2604. 7-A'râf 129
    fe yanzure : böylece bakar
  2605. 7-A'râf 133
    aleyhim et tûfâne : üzerlerine tufan (yok eden, telef eden yağmur ve sel)
  2606. 7-A'râf 133
    ve kânû : ve oldular
  2607. 7-A'râf 134
    an-nâ er ricze : bizden azabı
  2608. 7-A'râf 135
    an-hum er ricze : onlardan azabı
  2609. 7-A'râf 136
    ve kânû : ve oldular
  2610. 7-A'râf 136
    an-hâ : ondan
  2611. 7-A'râf 137
    ellezîne kânû : ki onlar oldular
  2612. 7-A'râf 137
    mâ kâne yasnau : yapmış olduğu şeyler
  2613. 7-A'râf 137
    kânû : oldular
  2614. 7-A'râf 139
    kânû : oldukları
  2615. 7-A'râf 143
    mekâne-hu : mekânını, yerini
  2616. 7-A'râf 143
    dekkan : paramparça, dümdüz
  2617. 7-A'râf 143
    saikân : baygın
  2618. 7-A'râf 143
    subhâne-ke : Sen Sübhan'sın, Seni noksanfatlardan tenzih ederim
  2619. 7-A'râf 146
    an âyâtî : âyetlerimden
  2620. 7-A'râf 146
    ve kânû : ve oldular
  2621. 7-A'râf 146
    an-hâ : ondan
  2622. 7-A'râf 147
    mâ kânû : oldukları şey
  2623. 7-A'râf 148
    ve kânû : ve oldular
  2624. 7-A'râf 150
    gadbâne : öfkeli, kızgın
  2625. 7-A'râf 154
    sekete an : sakinleşti, sukûn buldu, yatıştı
  2626. 7-A'râf 157
    an el munkeri : münkerden, kötülükten
  2627. 7-A'râf 157
    an-hum : onlardan
  2628. 7-A'râf 157
    kânet : oldu, olmuş olan (olan)
  2629. 7-A'râf 158
    cemîan ellezî : hepinize ki o
  2630. 7-A'râf 160
    esbâtan : sıbt’lar, sıbt nesil, kol, grup
  2631. 7-A'râf 160
    kânû : oldular, ... idi
  2632. 7-A'râf 162
    kânû : oldular
  2633. 7-A'râf 163
    an el karyeti elletî : beldeden ki; o
  2634. 7-A'râf 163
    kânet : idi, oldu
  2635. 7-A'râf 163
    hîtânu-hum : balıkları
  2636. 7-A'râf 163
    şurraan : akın akın
  2637. 7-A'râf 163
    kânû : oldular
  2638. 7-A'râf 165
    an es sûi : kötülüklerden
  2639. 7-A'râf 165
    kânû : oldular
  2640. 7-A'râf 166
    an mâ : şeyden
  2641. 7-A'râf 166
    an-hu : ondan
  2642. 7-A'râf 171
    ve zannû : ve zannettiler
  2643. 7-A'râf 172
    an hâzâ : bundan
  2644. 7-A'râf 175
    fe etbea-hu eş şeytânu : şeytan onu kendine tâbi kıldı
  2645. 7-A'râf 175
    fe kâne : böylece oldu
  2646. 7-A'râf 177
    kânû : oldular
  2647. 7-A'râf 179
    kesîran : çok
  2648. 7-A'râf 179
    âzânun : kulaklar
  2649. 7-A'râf 180
    kânû : oldular
  2650. 7-A'râf 185
    e ve lem yanzurû : bakmıyorlar mı, bakmazlar mı
  2651. 7-A'râf 186
    tugyâni-him : azgınlıkları, isyanları
  2652. 7-A'râf 187
    an es sâati : o saatten, o saat hakkında, saatini, vaktini
  2653. 7-A'râf 187
    eyyâne : ne zaman
  2654. 7-A'râf 187
    an-hâ : ondan, onu
  2655. 7-A'râf 188
    nef'an : bir fayda vermek
  2656. 7-A'râf 188
    ve lâ darran : ve darlık, zarar vermemek
  2657. 7-A'râf 189
    lihan : salih olan, salih (bir evlât)
  2658. 7-A'râf 190
    lihan : salih olan, salih (bir evlât)
  2659. 7-A'râf 190
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  2660. 7-A'râf 192
    nasran : bir yardım
  2661. 7-A'râf 192
    yansurûne : yardım ederler
  2662. 7-A'râf 195
    âzânun : kulaklar
  2663. 7-A'râf 199
    anil câhilîne (an el câhilîne) : cahillerden
  2664. 7-A'râf 200
    yenzeganne-ke : sana bir vesvese gelir
  2665. 7-A'râf 200
    min eş şeytâni : şeytandan
  2666. 7-A'râf 201
    min eş şeytâni : şeytandan
  2667. 7-A'râf 202
    ve ihvânu-hum : ve onların kardeşleri
  2668. 7-A'râf 204
    ve izâ kurie el kur'ânu : ve Kur'ân okunduğu zaman
  2669. 7-A'râf 205
    tedarruan : yalvararak
  2670. 7-A'râf 206
    an ibadeti-hi : ona kul olmaktan (ona ibadet etmekten)
  2671. 70-Meâric 4
    kâne : oldu
  2672. 70-Meâric 14
    cemîan : tümünü, hepsini
  2673. 70-Meâric 19
    el insâne : insan
  2674. 70-Meâric 19
    helûan : hırslı, sabırsız ve tamahkâr
  2675. 70-Meâric 20
    cezûan : feryat edici
  2676. 70-Meâric 21
    menûan : hayırdan men eden, cimrilik eden
  2677. 70-Meâric 30
    eymânu-hum : onların elleri
  2678. 70-Meâric 32
    emânâti-him : emanetleri
  2679. 70-Meâric 37
    an(i) el yemîni : sağ yandan
  2680. 70-Meâric 37
    ve an(i) eş şimâli : ve sol yandan
  2681. 70-Meâric 43
    sirâan : süratle, hızlı
  2682. 70-Meâric 44
    kânû : oldular
  2683. 71-Nuh 1
    han : Nuh
  2684. 71-Nuh 5
    ve nehâran : ve gündüz
  2685. 71-Nuh 6
    firâran : firar, kaçış, uzaklaşma
  2686. 71-Nuh 7
    âzâni-him : kulakları
  2687. 71-Nuh 7
    istikbâran : kibirlenerek
  2688. 71-Nuh 8
    cihâran : cehren, açıkça
  2689. 71-Nuh 9
    isrâran : gizli olarak, gizli gizli
  2690. 71-Nuh 10
    kâne : oldu, idi, ...dır
  2691. 71-Nuh 10
    gaffâran : gaffar, mağfiret eden
  2692. 71-Nuh 11
    midrâran : bol bol yağmur, bol yağmurlu olarak
  2693. 71-Nuh 12
    enhâran : nehirler
  2694. 71-Nuh 13
    vakâran : vakar, azamet, izzet ve kudret
  2695. 71-Nuh 14
    etvâran : tavırlar, haller, halden hale geçişler
  2696. 71-Nuh 15
    tıbâkan : tabakalar, katlar
  2697. 71-Nuh 16
    ran : bir nur
  2698. 71-Nuh 19
    bisâtan : yaygı, döşek, geniş (mekân)
  2699. 71-Nuh 22
    kubbâran : büyük
  2700. 71-Nuh 23
    suvâan : Suvâa
  2701. 71-Nuh 23
    ve nesran : ve Nesra
  2702. 71-Nuh 24
    kesîran : çoğu
  2703. 71-Nuh 25
    ran : ateş
  2704. 71-Nuh 25
    ensâran : yardımcı
  2705. 71-Nuh 26
    deyyâran : dolaşan
  2706. 71-Nuh 27
    keffâran : kâfir
  2707. 71-Nuh 28
    tebâran : helâk olmak
  2708. 72-Cin 1
    kur'ânen : Kur'ân
  2709. 72-Cin 4
    kâne : oldu
  2710. 72-Cin 4
    şetatan : asılsız, saçmasapan şeyler
  2711. 72-Cin 5
    zanennâ : zannettik
  2712. 72-Cin 6
    ve enne-hu kâne : ve onun ..... olduğu oluyordu, oluyordu
  2713. 72-Cin 6
    rehekan : azgınlık
  2714. 72-Cin 7
    zannû : zannettiler
  2715. 72-Cin 7
    zanentum : siz zannettiniz
  2716. 72-Cin 9
    elâne : şimdi
  2717. 72-Cin 12
    zanennâ : anladık
  2718. 72-Cin 13
    rehekan : zilletin sarması, zulme uğraması
  2719. 72-Cin 15
    kânû : oldular
  2720. 72-Cin 16
    gadekan : bol bol
  2721. 72-Cin 17
    an zikri : zikirden
  2722. 72-Cin 23
    belâgan : tebliğ
  2723. 72-Cin 24
    siran : yardımcı olarak, yardımcısı olarak
  2724. 72-Cin 25
    emedan : uzatılmış bir süre, uzun bir müddet
  2725. 72-Cin 27
    rasadan : gözleyen, gözeten
  2726. 73-Müzzemmil 4
    el kur'âne : Kur'ân'ı
  2727. 73-Müzzemmil 7
    sebhan : (geçim) meşguliyeti, önemli işler
  2728. 73-Müzzemmil 10
    hecran : bir ayrılış ile
  2729. 73-Müzzemmil 14
    ve kâneti : ve oldu, olmuştur
  2730. 73-Müzzemmil 17
    el vildâne : çocuklar
  2731. 73-Müzzemmil 18
    kâne : olmuştur
  2732. 73-Müzzemmil 20
    min el kur'ânî : Kur'ân'dan
  2733. 73-Müzzemmil 20
    kardan : kredi, borç
  2734. 74-Müddessir 16
    kâne : oldu
  2735. 74-Müddessir 16
    anîden : inatçı
  2736. 74-Müddessir 31
    îmânen : îmân
  2737. 74-Müddessir 41
    an(i) : den
  2738. 74-Müddessir 49
    an(i) et tezkireti : zikirden, öğütten
  2739. 75-Kıyamet 3
    el insânu : insan
  2740. 75-Kıyamet 4
    benâne-hu : onun parmakları, parmak uçları
  2741. 75-Kıyamet 5
    el insânu : insan
  2742. 75-Kıyamet 6
    eyyâne : ne zaman
  2743. 75-Kıyamet 10
    el insânu : insan
  2744. 75-Kıyamet 13
    el insânu : insan
  2745. 75-Kıyamet 14
    el insânu : insan
  2746. 75-Kıyamet 16
    lisâne-ke : dilini
  2747. 75-Kıyamet 17
    ve kur'âne-hu : ve onun okunması
  2748. 75-Kıyamet 18
    kur'âne-hu : onun okunuşu
  2749. 75-Kıyamet 19
    beyâne-hu : onun beyanı, açıklanması
  2750. 75-Kıyamet 28
    ve zanne : ve anladı
  2751. 75-Kıyamet 36
    el insânu : insan
  2752. 75-Kıyamet 38
    kâne : oldu
  2753. 76-İnsan 1
    el insâni : insan
  2754. 76-İnsan 2
    el insâne : insanı
  2755. 76-İnsan 2
    semîan : işiten
  2756. 76-İnsan 2
    basîran : gören
  2757. 76-İnsan 4
    ve saîran : ve çılgınca yanan ateş, alevli ateş
  2758. 76-İnsan 5
    kâne : oldu
  2759. 76-İnsan 5
    kâfûran : kâfur olan
  2760. 76-İnsan 7
    kâne : oldu
  2761. 76-İnsan 7
    mustetîran : yayılan
  2762. 76-İnsan 8
    ve esîran : ve esir olanlar
  2763. 76-İnsan 10
    kamtarîran : belâlı, zor
  2764. 76-İnsan 11
    ve surûran : ve sürur, sevinç
  2765. 76-İnsan 12
    ve harîran : ve ipek (elbise)
  2766. 76-İnsan 14
    ve dâniyeten : ve yakın
  2767. 76-İnsan 15
    âniyetin : kap, kâse
  2768. 76-İnsan 15
    kânet : oldu
  2769. 76-İnsan 17
    kâne : oldu
  2770. 76-İnsan 19
    vildânun : genç delikanlılar
  2771. 76-İnsan 21
    tahûran : çok temiz (lezzetli)
  2772. 76-İnsan 22
    kâne : oldu
  2773. 76-İnsan 22
    ve kâne : ve oldu
  2774. 76-İnsan 22
    meşkûran : şükre değer, teşekküre lâyık
  2775. 76-İnsan 23
    el kur'âne : Kur'ân
  2776. 76-İnsan 24
    kefûran : kâfir olanlar
  2777. 76-İnsan 30
    kâne : oldu, idi
  2778. 77-Mürselât 4
    ferkan : ayırarak
  2779. 77-Mürselât 39
    kâne : oldu, var
  2780. 78-Nebe 2
    an(i) en nebei : haberden
  2781. 78-Nebe 12
    seb'an : yedi (7)
  2782. 78-Nebe 17
    kâne : oldu
  2783. 78-Nebe 19
    fe kânet : böylece olmuştur, oluşmuştur
  2784. 78-Nebe 20
    fe kânet : böylece oldu
  2785. 78-Nebe 21
    kânet mirsâden : mirsad oldu, görünür oldu, rasad edilen yer, gözleme yeri oldu
  2786. 78-Nebe 25
    ve gassâkan : ve irinli ve cerahatli sıvı
  2787. 78-Nebe 26
    vifâkan : münasip, uygun
  2788. 78-Nebe 27
    kânû : oldular
  2789. 78-Nebe 34
    dihâkan : dolu
  2790. 78-Nebe 37
    er rahmâni : Rahmân Olan (Allah)
  2791. 78-Nebe 38
    saffan : saf saf olarak
  2792. 78-Nebe 38
    er rahmânu : Rahmân Olan (Allah)
  2793. 79-Nâziât 1
    garkan : dalarak
  2794. 79-Nâziât 2
    neştan : yumuşaklıkla, incitmeden
  2795. 79-Nâziât 3
    sebhan : yüzerek, akarak giden
  2796. 79-Nâziât 4
    sebkan : yarışarak
  2797. 79-Nâziât 27
    halkan : yaratma bakımından
  2798. 79-Nâziât 33
    metâan : bir yarar, meta olarak
  2799. 79-Nâziât 35
    el insânu : insan
  2800. 79-Nâziât 40
    an(i) el hevâ : hevadan, heveslerinden, istek ve tutkulardan
  2801. 79-Nâziât 42
    an(i) es sâati : (kıyâmet) saatinden
  2802. 79-Nâziât 42
    eyyâne : ne zaman
  2803. 8-Enfâl 1
    an el enfâli : ganimetlerden
  2804. 8-Enfâl 2
    îmânen : îmân
  2805. 8-Enfâl 5
    ferîkan : bir grup, bir kısım
  2806. 8-Enfâl 6
    yanzurûne : bakıyorlar (göz göre göre)
  2807. 8-Enfâl 11
    an-kum : sizden
  2808. 8-Enfâl 11
    ricze eş şeytâni : şeytanın murdarlığı, vesvesesi
  2809. 8-Enfâl 12
    benânin : parmaklar, parmak uçları
  2810. 8-Enfâl 19
    an-kum : sizden, size
  2811. 8-Enfâl 20
    an-hu : ondan
  2812. 8-Enfâl 23
    hayran : bir hayır
  2813. 8-Enfâl 27
    emânâti-kum : emanetlerinize
  2814. 8-Enfâl 29
    furkânen : bir furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği)
  2815. 8-Enfâl 29
    an-kum : sizden
  2816. 8-Enfâl 32
    kâne : idi, oldu
  2817. 8-Enfâl 33
    mâ kâne allâhu : Allah olmadı, değildir
  2818. 8-Enfâl 33
    mâ kâne allâhu : Allah olmadı, değildir
  2819. 8-Enfâl 34
    an el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram'dan
  2820. 8-Enfâl 34
    mâ kânû : olmadı, değil
  2821. 8-Enfâl 35
    ve mâ kâne : ve olmadı
  2822. 8-Enfâl 36
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan (Sıratı Mustakîm'den)
  2823. 8-Enfâl 37
    cemîan : hepsi, tamamı
  2824. 8-Enfâl 41
    ganimtum : ganimet aldınız
  2825. 8-Enfâl 41
    yevme el furkâni : furkan günü (hak ve bâtılın ayrıldığı gün), ayrılma günü
  2826. 8-Enfâl 41
    el cem'âni : iki toplum, iki ordu
  2827. 8-Enfâl 42
    kâne mef'ûlen : yapılması gerekli oldu, yapılacak olan
  2828. 8-Enfâl 42
    an beyyinetin : bir beyyineden, delilden
  2829. 8-Enfâl 42
    an beyyinetin : bir beyyineden, delilden
  2830. 8-Enfâl 43
    kesîran : çok
  2831. 8-Enfâl 44
    kâne mef'ûlen : yapılması gerekli oldu, yapılacak olan
  2832. 8-Enfâl 45
    kesîran : çok
  2833. 8-Enfâl 47
    bataran : haddi aşarak, kibirli olarak çalım yaparak
  2834. 8-Enfâl 47
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2835. 8-Enfâl 48
    lehum eş şeytânu : onlara şeytan
  2836. 8-Enfâl 48
    terâet el fietâni : iki topluluk (birbirini) gördü
  2837. 8-Enfâl 54
    kânû : oldular, idiler
  2838. 8-Enfâl 58
    hiyâneten : ihanet etmek
  2839. 8-Enfâl 63
    cemîan : hepsini
  2840. 8-Enfâl 66
    el'âne : şimdi
  2841. 8-Enfâl 66
    an-kum : sizden
  2842. 8-Enfâl 67
    mâ kâne : olmadı, olmaz
  2843. 8-Enfâl 67
    yushıne \n(ıshan) : ağır basar, düşmanı kesin yener, kesin zafer kazanır \n: (sahenat, kalınlaşmak, kuvvetlenmek)
  2844. 8-Enfâl 69
    ganimtum : ganimet aldınız
  2845. 8-Enfâl 70
    hayran : hayır
  2846. 8-Enfâl 70
    hayran : hayır
  2847. 8-Enfâl 71
    hiyânete-ke : sana ihanet etmek
  2848. 8-Enfâl 71
    hânu allâhe : Allah'a ihanet ettiler
  2849. 8-Enfâl 74
    hakkân : hak olan, gerçek olan
  2850. 80-Abese 10
    an-hu : ondan (onunla)
  2851. 80-Abese 17
    el insânu : insan
  2852. 80-Abese 24
    fe li yanzuri : işte baksın
  2853. 80-Abese 24
    el insânu : insan
  2854. 80-Abese 26
    şakkan : yararak, yarışla, öyle bir yarışla
  2855. 80-Abese 32
    metâan : bir yarar, meta olarak
  2856. 81-Tekvir 24
    bi danînin : cimri, saklayan, saklayıcı
  2857. 81-Tekvir 25
    şeytânin : şeytan
  2858. 82-İnfitâr 6
    el insânu : insan
  2859. 82-İnfitâr 16
    an-hâ : ondan
  2860. 83-Mutaffifin 14
    râne : kapladı, örttü.
  2861. 83-Mutaffifin 14
    kânû : oldular
  2862. 83-Mutaffifin 15
    an rabbi-him : Rab'lerinden
  2863. 83-Mutaffifin 23
    yanzurûne : bakarlar, seyrederler
  2864. 83-Mutaffifin 29
    kânû : oldular
  2865. 83-Mutaffifin 35
    yanzurûne : bakıplar, seyrederler
  2866. 83-Mutaffifin 36
    kânû : oldular
  2867. 84-İnşikak 6
    el insânu : insan
  2868. 84-İnşikak 6
    kedhan : cehd ile cihad ederek, gayret edip çabalayarak
  2869. 84-İnşikak 8
    yesîran : kolay
  2870. 84-İnşikak 9
    mesrûran : surur içinde sevinçle
  2871. 84-İnşikak 11
    subûran : helâk olma, mahvolma, yok olma, ölüm
  2872. 84-İnşikak 12
    saîran : alevli ateş, cehennem
  2873. 84-İnşikak 13
    kâne : oldu
  2874. 84-İnşikak 13
    mesrûran : surur içinde sevinçli
  2875. 84-İnşikak 14
    zanne : zannetti, sandı
  2876. 84-İnşikak 15
    kâne : idi, oldu
  2877. 84-İnşikak 15
    basîran : en iyi gören
  2878. 84-İnşikak 19
    tabekan : tabaka, kat
  2879. 84-İnşikak 19
    an tabakın : tabakadan, kattan
  2880. 84-İnşikak 21
    el kur'ânu : Kur'ân
  2881. 85-Bürûc 21
    kur'ânun : Kur'ân
  2882. 86-Târık 5
    el insânu : insan
  2883. 88-Ğâşiye 5
    âniyetin : kaynar su
  2884. 88-Ğâşiye 17
    yanzurûne : bakmıyorlar, bakmazlar
  2885. 89-Fecr 15
    el insânu : insan
  2886. 89-Fecr 16
    ehâne-ni : bana ihanet etti
  2887. 89-Fecr 23
    el insânu : insan
  2888. 9-Tevbe 3
    ve ezanun : ve ilândır, açıkça bildirmektir, bir bildiridir
  2889. 9-Tevbe 4
    lem yankusû-kum : sizden naksetmez, sizden eksiltmez, size haksızlık etmez
  2890. 9-Tevbe 5
    fe izânseleha (fe izâ inseleha) : artık, sona erdiği, geçtiği zaman
  2891. 9-Tevbe 9
    an sebîli-hi : onun yolundan
  2892. 9-Tevbe 9
    kânû : oldular
  2893. 9-Tevbe 11
    fe ıhvânu-kum : artık sizin kardeşlerinizdir
  2894. 9-Tevbe 12
    eymâne-hum : yeminlerini
  2895. 9-Tevbe 12
    ve taanû : ve ayıpladılar, yerdiler, dil uzattılar
  2896. 9-Tevbe 12
    lâ eymâne : yeminleri yoktur
  2897. 9-Tevbe 13
    eymâne-hum : yeminlerini
  2898. 9-Tevbe 14
    ve yansur-kum : ve yardım eder size
  2899. 9-Tevbe 17
    mâ kâne : olmaz, olmadı
  2900. 9-Tevbe 21
    ve rıdvân : ve bir rıza
  2901. 9-Tevbe 23
    ve ıhvâne-kum : ve sizin kardeşlerinizi
  2902. 9-Tevbe 23
    alâ el îmâni : îmâna karşı
  2903. 9-Tevbe 24
    in kâne : eğer oldu ise
  2904. 9-Tevbe 24
    ve ıhvânu-kum : ve kardeşleriniz
  2905. 9-Tevbe 25
    an-kum : sizden
  2906. 9-Tevbe 29
    an yedin : ellerinden
  2907. 9-Tevbe 31
    ve ruhbâne-hum : ve onların rahipleri
  2908. 9-Tevbe 31
    subhâne-hu : o noksanfatlardan münezzehtir
  2909. 9-Tevbe 31
    ammâ (an mâ) : şeylerden
  2910. 9-Tevbe 34
    kesîran : çoğu
  2911. 9-Tevbe 34
    ve er ruhbâni : ve hrıstiyan rahipler
  2912. 9-Tevbe 34
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2913. 9-Tevbe 40
    sâniye isneyni : iki (kişi)nin ikincisi
  2914. 9-Tevbe 42
    lev kâne : eğer olsaydı
  2915. 9-Tevbe 42
    aradan : dünya malı, yarar, ganimet
  2916. 9-Tevbe 43
    anke : seni
  2917. 9-Tevbe 53
    tav'an : isteyerek
  2918. 9-Tevbe 62
    in kânû : eğer iseler
  2919. 9-Tevbe 66
    îmâni-kum : sizin îmânınız
  2920. 9-Tevbe 66
    na'fu an : affederiz
  2921. 9-Tevbe 66
    kânû mucrimîne : suçlu, günahkâr oldular
  2922. 9-Tevbe 67
    an el ma'rûfi : iyilikten, irfandan
  2923. 9-Tevbe 68
    ve leane-hum allâhu : ve Allah onları lânetledi, onlara lanet etti
  2924. 9-Tevbe 69
    kânû eşedde : daha şiddetli, kuvvetli idiler
  2925. 9-Tevbe 70
    fe mâ kâne allâhu : o zaman, öyleyse ... Allah olmadı
  2926. 9-Tevbe 70
    kânû : oldular
  2927. 9-Tevbe 71
    an el munkeri : kötülükten
  2928. 9-Tevbe 72
    ve rıdvânun : ve bir rıza
  2929. 9-Tevbe 74
    en agnâ-hum allâhu \n(gâni) : Allah'ın onları zenginleştirmesi \n: (zengin)
  2930. 9-Tevbe 74
    yeku hayran : hayırlı olur
  2931. 9-Tevbe 77
    nifâkan : nifak, nifak olarak, nifak duygusu
  2932. 9-Tevbe 77
    kânû yekzibûne : yalan söylemiş oldular, yalanladılar
  2933. 9-Tevbe 81
    harran : sıcak
  2934. 9-Tevbe 81
    kânû : oldular
  2935. 9-Tevbe 82
    kesîran : çok
  2936. 9-Tevbe 82
    kânû yeksibûne : kazanmış oldukları
  2937. 9-Tevbe 95
    an-hum : onlardan
  2938. 9-Tevbe 95
    an-hum : onlardan
  2939. 9-Tevbe 95
    bi mâ kânû : oldukları şeyler sebebiyle
  2940. 9-Tevbe 96
    an-hum : onlardan
  2941. 9-Tevbe 96
    an-hum : onlardan
  2942. 9-Tevbe 96
    an el kavmi el fâsikîne : fasıklar kavminden, fasık kavimden
  2943. 9-Tevbe 97
    kufran : küfür, inkâr bakımından
  2944. 9-Tevbe 97
    ve nifâkan : ve nifak bakımından
  2945. 9-Tevbe 100
    bi ıhsânin : ihsan ile
  2946. 9-Tevbe 100
    an-hum : onlardan
  2947. 9-Tevbe 100
    ve radû an-hu : ve ondan razı oldular
  2948. 9-Tevbe 102
    amelen sâlihan : salih amel (nefsi ıslâh edici amel)
  2949. 9-Tevbe 104
    an ibâdi-hi : kullarından
  2950. 9-Tevbe 107
    dırâran : zarar vermek için
  2951. 9-Tevbe 107
    ve kufran : ve küfür için, küfrü kuvvetlendirmek için
  2952. 9-Tevbe 107
    ve tefrîkan : ve tefrika yapmak, ayırmak, insanları gruplara bölmek için
  2953. 9-Tevbe 109
    bunyâne-hu : binasının temelini kuran
  2954. 9-Tevbe 109
    ve rıdvânin : ve rıza
  2955. 9-Tevbe 109
    bunyâne-hu : binasının temelini kuran
  2956. 9-Tevbe 110
    bunyânu-hum ellezî : onların binası ki onu
  2957. 9-Tevbe 111
    hakkan : hak olan
  2958. 9-Tevbe 111
    ve el kur'âni : ve Kur'ân
  2959. 9-Tevbe 112
    an el munkeri : münkerden, kötülükten
  2960. 9-Tevbe 113
    mâ kâne : olmadı, olmaz, olamaz
  2961. 9-Tevbe 113
    ve lev kânû : olsalar bile
  2962. 9-Tevbe 114
    ve mâ kâne istigfâru : ve bağışlanma, mağfiret dilemesi olmaz, olamaz
  2963. 9-Tevbe 114
    an mev'ıdetin : vaadden, vaadedilenden dolayı
  2964. 9-Tevbe 115
    ve mâ kâne allâhu : ve Allah olmadı, değildir
  2965. 9-Tevbe 118
    ve zannû : ve anladılar
  2966. 9-Tevbe 120
    mâ kâne : olmaz, olmadı
  2967. 9-Tevbe 120
    an resûli allâhi : Allah'ın resûlünden
  2968. 9-Tevbe 120
    an nefsi-hi : onun nefsinden
  2969. 9-Tevbe 120
    mevtıan : (ayak basılan) yer
  2970. 9-Tevbe 121
    mâ kânû : oldukları şeyi
  2971. 9-Tevbe 122
    ve mâ kâne : ve olmaz (uygun olmaz), gerekmez
  2972. 9-Tevbe 124
    îmânen : îmân, îmânını
  2973. 9-Tevbe 124
    îmânen : îmân, îmânını
  2974. 9-Tevbe 128
    anittum : sizin üzüldüğünüz şey
  2975. 90-Beled 4
    el insâne : insan
  2976. 90-Beled 9
    lisânen : dil
  2977. 90-Beled 17
    kâne : oldu
  2978. 92-Leyl 11
    ve mâ yugnî an-hu : ve ona fayda vermez
  2979. 94-İnşirâh 2
    anke : senden
  2980. 94-İnşirâh 5
    yusran : kolaylık
  2981. 94-İnşirâh 6
    yusran : kolaylık
  2982. 95-Tin 4
    el insâne : insanı (insanın nefsini)
  2983. 96-Alak 2
    el insâne : insan
  2984. 96-Alak 5
    el insâne : insan
  2985. 96-Alak 6
    el insâne : insan
  2986. 96-Alak 11
    kâne : oldu, idi
  2987. 96-Alak 15
    le nesfean : mutlaka yakalarız, sürükleriz
  2988. 96-Alak 18
    ez zebâniyete : zebanileri
  2989. 98-Beyyine 8
    an-hum : onlardan
  2990. 98-Beyyine 8
    an-hu : ondan
  2991. 99-Zilzâl 3
    el insânu : insan