



| iz yuhî | : vahyetmişti |
| rabbu-ke | : senin Rabbin |
| ilâ el melâiketi | : meleklere |
| ennî | : muhakkak ki ben |
| mea-kum | : sizinle beraber |
| fe sebbitû ellezîne | : artık sebat verin, destek olun o kimselere |
| âmenû | : inananlar, âmenû olanlar |
| se ulkî | : ilka edeceğim, atacağım, vereceğim |
| fî kulûbi | : kalplerine |
| ellezîne keferû | : kâfir olan kimseler |
| er ru'be | : korku |
| fadribû (fe idribû) | : artık vurun |
| fevka | : üzerine |
| el a'nâkı | : boyunlar |
| vadribû (ve idribû) | : ve vurun |
| min-hum | : onlardan, onların |
| kulle | : tüm, bütün, hepsi |
| benânin | : parmaklar, parmak uçları |

