



| ve kâle | : ve dedi |
| raculun | : bir adam |
| mû'minun | : mü'min, âmenû olan |
| min | : den |
| âli fir'avne | : firavunun ailesi |
| yektumu | : gizliyor, gizler |
| îmâne-hu | : onun îmânı |
| e | : mı |
| taktulûne | : öldürüyorsunuz |
| raculen | : bir adam |
| en yekûle | : demesi |
| rabbî allâhu | : Rabbim Allah |
| ve | : ve |
| kad | : olmuştu |
| câe-kum | : size geldi |
| bi | : ile |
| el beyyinâti | : beyyineler, belgeler |
| min | : den |
| rabbi-kum | : sizin Rabbiniz |
| ve in yeku | : ve eğer, olursa, ise |
| kâziben | : yalancı |
| fe | : böylece, artık |
| aleyhi | : ona, onun üzerine, kendi aleyhine |
| kezibu-hu | : onun yalanı |
| ve in yeku | : ve eğer, olursa, ise |
| sâdikan | : sadık, doğru söyleyen |
| yusib-kum | : size isabet eder |
| ba'du | : bazı, bir kısmı |
| ellezî | : ki o |
| yeidu-kum | : size vaadeder |
| inne allâhe | : muhakkak Allah |
| lâ yehdî | : hidayete erdirmez |
| men | : kimse |
| huve | : o |
| musrifun | : müsrif olan, haddi aşan, ölçüyü taşıran |
| kezzâbun | : çok yalan söyleyen |

