



| lâ yuâhizu-kum(u) | : sizi ahaze etmez, sorumlu tutmaz |
| allâhu | : Allâh (c.c.) |
| bi el lagvi | : boş sözler ile |
| fî eymâni-kum | : yeminlerinizdeki |
| ve lâkin yuâhizu-kum | : ve lâkin, fakat sizi sorumlu tutar |
| bi-mâ | : sebebi ile, dolayısıyla |
| akkadtum(u) | : siz akit yaptınız |
| el eymâne | : yeminler |
| fe keffâretu-hu | : artık onun kefareti |
| it'âmu | : yedirme, doyurma |
| aşereti mesâkîne | : on yoksul |
| min evsatı | : vasat olarak, ortalama |
| mâ tut'ımûne | : yedirdiğiniz şeyler, yedirdikleriniz |
| ehlî-kum | : sizin ehliniz, ev halkınız |
| ev kisvetu-hum | : veya onları giydirme (onların giysileri) |
| ev tahrîru rakabetin | : veya, ya da bir köle azâdı |
| fe men | : artık kim |
| lem yecid | : bulamadı |
| fe sıyâmu | : o halde, o taktirde oruç tutsun |
| selâseti eyyâmin | : üç gün |
| zâlike keffâretu | : işte bu kefarettir (yemini bozmaya karşılıktır) |
| eymâni-kum | : sizin yeminleriniz |
| izâ haleftum | : yemin edip hilâfına (aksine) hareket ettiğiniz, yemininizi bozduğunuz zaman |
| ve ıhfezû | : ve muhafaza edin, koruyun |
| eymâne-kum | : yeminlerinizi |
| kezâlike | : işte böyle, böylece, bunun gibi |
| yubeyyinu allâhu | : Allâh (c.c.) açıklıyor |
| lekum | : size |
| âyâti-hi | : âyetlerini |
| lealle-kum | : umulur ki, böylece siz |
| teşkurûne | : şükredersiniz |

