



| mâ kâne | : olmadı, olmaz |
| li nebiyyin | : bir nebî, peygamber için |
| en yekûne | : olması |
| lehu | : onun |
| esrâ | : esirler |
| hattâ | : oluncaya kadar |
| yushıne \n(ıshan) | : ağır basar, düşmanı kesin yener, kesin zafer kazanır \n: (sahenat, kalınlaşmak, kuvvetlenmek) |
| fî el ardı | : yeryüzünde |
| turîdûne | : siz istiyorsunuz |
| arada ed dunyâ | : dünya malı |
| vallâhu (ve allâhu) | : ve Allah |
| yurîdu | : ister |
| el âhirate | : ahiret, sonraki (hayat) |
| vallâhu | : ve Allah |
| azîzun | : azîz, yüce, izzet sahibi |
| hakîmun | : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi |

