



| e ve men | : ve o kişi, kimse... mi? |
| kâne meyten | : ölmüş olan, ölü iken |
| fe ahyeynâ-hu | : böylece onu dirilttik |
| ve cealnâ | : ve kıldık, yaptık, verdik |
| lehu | : ona |
| nûren | : bir nur |
| yemşî | : yürür |
| bi-hî | : onunla |
| fî en nâsi | : insanlar içinde, arasında |
| ke men | : o kimse gibi |
| meselu-hu | : onun meselesi, durumu |
| fî ez zulumâti | : karanlıklar içinde |
| leyse bi-hâricin | : çıkacak değil, çıkamayacak olan |
| min-hâ | : ondan, oradan |
| kezâlike | : işte böyle, böylece |
| zuyyine | : süslü, güzel gösterildi |
| li el kâfirîne | : kâfirlere |
| mâ kânû ya'melûne | : yapmış oldukları şeyler |

