



| ve men | : ve kim |
| yuşâkıkı | : ayrılık yapar, muhalefet eder, karşı gelir |
| er resûle | : resûl, elçi |
| min ba'di | : sonradan, sonra |
| mâ | : şey |
| tebeyyene | : beyan etme, açıklama |
| lehu | : ona, kendisine |
| el hudâ | : hidayet |
| ve yettebi' | : ve tâbî olur, uyar |
| gayra | : başka, diğer, dışında |
| sebîli | : yol |
| el mu'minîne | : mü'minler |
| nuvellı-hî | : onu çeviririz |
| mâ | : şey |
| tevellâ | : döndü |
| ve nusli-hî | : ve onu yaslarız, atarız |
| cehenneme | : cehennem |
| ve sâet | : ve ne kötü |
| masîran | : gidilecek, varılacak yer |

