ve el muhsanâtu | : ve evli kadınlar |
min en nisâi | : kadınlardan |
illâ | : hariç, ...'den başka |
mâ meleket | : sahip olduğunuz |
eymânu-kum | : elinizin altında bulunan (cariyeler) |
kitâbe | : yazılmış olan, farz kılınan hüküm |
allâhi | : Allah |
aleykum | : sizin üzerinize, size |
ve uhille | : ve helâl kılındı |
lekum | : sizin için, size |
mâ verâe zâlikum | : bunların arkasında, dışında olanlar |
en tebtegû | : istemeniz |
bi emvâli-kum | : mallarınız ile |
muhsinîne | : muhsin olanlar, namusunu koruyanlar, iffetli olanlar |
gayra musâfihîne | : zina yapmamak |
fe mâstemta'tum | : artık faydalanmak istediniz şey |
bi-hi | : onunla |
min-hunne | : onlardan |
fe âtû-hunne | : o taktirde onlara (kadınlara) verin |
ucûre-hunne | : onların (kadınların) ücretleri, mehirleri |
farîdaten | : farz olarak (mehir olarak) |
ve lâ cunâha | : ve günah yoktur |
aleykum | : sizin üzerinize |
fî-mâ | : o şey hakkında |
terâdaytum | : razı oldunuz (anlaştınız) |
bi-hî | : onunla |
min ba'di | : sonradan, sonra |
el farîdati | : farz olan, mehir |
inne | : muhakkak |
allâhe | : Allah |
kâne | : oldu, ... idi, ...dır |
alîmen | : en iyi bilen |
hakîmen | : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi |