



| kâlet | : dedi |
| rusulu-hum | : onların resûlleri |
| e fî allâhi | : Allah hakkında mı |
| şekkun | : bir şüphe |
| fâtırı es semâvâti | : semaları yaratan |
| ve el ardı | : ve arzı (yeryüzünü) |
| yed'û-kum | : sizi davet ediyor |
| li yagfire | : mağfiret etmek için |
| lekum | : sizi |
| min zunûbi-kum | : günahlarınızdan |
| ve yuahhıre-kum | : ve sizi tehir ediyor, erteliyor, mühlet veriyor |
| ilâ ecelin | : bir zamana kadar |
| musemmen | : belirli |
| kâlû | : dediler |
| in entum | : siz, eğer iseniz |
| illâ | : ancak, sadece |
| beşerun | : bir beşer |
| mislu-nâ | : bizim gibi |
| turîdûne | : istiyorsunuz |
| en tesuddû-nâ | : bizi men etmek, alıkoymak |
| ammâ (an mâ) | : şey(ler)den |
| kâne | : oldu, idi |
| ya'budu | : ibadet ediyorlar |
| âbâu-nâ | : babalarımız |
| fe'tû-nâ | : öyleyse bize getirin |
| bi sultânin | : bir delil, bir sultan, bir mucize |
| mubînin | : beyan olunan, apaçık, açıklanmış, açıkça |

