



| e lem ye'ti-kum | : size gelmedi mi |
| nebeu ellezîne | : o kimselerin haberi |
| min kabli-kum | : sizden önce |
| kavmi nûhın | : Nuh'un kavmi |
| ve âdin | : ve |
| ve semûde | : ve |
| ve ellezîne | : ve o kimseler |
| min ba'di-him | : onlardan sonra |
| lâ ya'lemu-hum | : onları bilmez |
| illâ allâhu | : Allah'tan başkası |
| câet-hum | : onlara geldi |
| rusulu-hum | : resûlleri |
| bi el beyyinâti | : beyyinelerle (delillerle) |
| fe reddû | : döndürdüler, götürdüler |
| eydiye-hum | : ellerini |
| fî efvâhi-him | : ağızlarına |
| ve kâlû | : ve dediler |
| innâ | : muhakkak biz |
| kefernâ | : inkâr ettik |
| bi mâ ursiltum | : gönderildiğiniz şeyi |
| bi-hi | : onunla |
| ve innâ | : ve muhakkak biz |
| le fî şekkin | : mutlaka şüphe içinde |
| mimmâ (min mâ) | : şeyden |
| ted'ûne-nâ | : bizi davet ediyorsun |
| ileyhi | : ona |
| murîbin | : tatmin etmeyen, şüpheli olan, tereddüt edilen |

