



| le tecidenne | : mutlaka bulursun, bulacaksın |
| eşedde en nâsi | : insanların en şiddetlisi |
| adâveten | : düşmanlıkta |
| li ellezîne âmenû | : âmenû olanlara, yaşarken (Allâh'a (c.c.) |
| el yehûde | : Yahudiler |
| ve ellezîne eşrakû | : ve Allâh'a (c.c.) şirk koşanlar, müşrikler |
| ve le tecidenne | : ve mutlaka bulursun, bulacaksın |
| akrabe-hum | : onların en yakın |
| meveddeten | : sevgi, dostluk bakımından |
| li ellezîne âmenû | : âmenû olanlara, (yaşarken Allâh'a (cc) ulaşmayı, teslim olmayı dileyenlere) |
| ellezîne kâlû | : onlar dediler, ...diyen kimseler |
| innâ nasârâ | : muhakkak ki biz nasrâniyiz |
| zâlike | : bu |
| bi enne | : sebebiyle, bu nedenle, bundan dolayı |
| min-hum kıssîsîne | : onlardan keşişler |
| ve ruhbânen | : ve ruhbanlar, rahipler |
| ve enne-hum | : ve onların olması |
| lâ yestekbirûne | : kibirlenmezler, büyüklenmezler |

