



| yâ eyyuhâ | : ey |
| en nebiyyu | : nebî, peygamber |
| innâ | : muhakkak biz |
| ahlelnâ | : helâl kıldık |
| leke | : senin için, sana |
| ezvâce-ke | : senin zevcelerin, hanımların, eşlerin |
| elletî | : ki o |
| âteyte | : sen verdin |
| ucûre-hunne \n(hunne) \n(hum) | : onların ücretleri \n: onlar (kadınlar için) \n: onlar (erkekler için) |
| ve mâ | : ve şey |
| meleket | : sahip oldu |
| yemînu-ke \n(mâ meleket yemînu-ke) | : senin elin \n: (elinin altında sahip olduğun) |
| mimmâ (min mâ) | : şeyden |
| efâallâhu (efâe allâhu) | : Allah ganimet olarak verdi |
| aleyke | : sana |
| ve benâti | : ve kızları |
| ammi-ke | : senin amcan |
| ve benâti | : ve kızları |
| ammâti-ke | : senin halan |
| ve benâti | : ve kızları |
| hâli-ke | : dayın |
| ve benâti | : ve kızları |
| halâti-ke | : senin teyzen |
| ellâtî | : ki o (kadın) |
| hâcerne | : hicret etti |
| meâ-ke | : seninle beraber |
| vemreeten (ve imreeten) | : ve kadın, hanım |
| mu'mineten | : bir mü'min (kadın) |
| in | : eğer |
| vehebet | : hibe etti |
| nefse-hâ | : nefsini, kendini |
| li en nebiyyi | : nebî (peygamber) için |
| in erâde | : eğer isterse |
| en nebiyyu | : nebî, peygamber |
| en yestenkiha-hâ | : onu nikâh etmek ister |
| hâlisaten | : ... a has olarak, özel olarak |
| leke | : sana |
| min dûni | : başka (hariç) |
| el mu'minîne | : mü'minler |
| kad | : oldu |
| alimnâ | : biz bildik |
| mâ faradnâ | : farz kıldığımız şeyi |
| aleyhim | : onların üzerine, onlara |
| fî | : içinde, hakkında, konusunda |
| ezvâci-him | : onların zevceleri, hanımları |
| ve mâ meleket eymânu-hum | : ve onların elleri altında olan |
| li keylâ yekûne | : olmaması için |
| aleyke | : sana |
| haracun | : zorluk, güçlük |
| ve kânallâhu (ve kâne allâhu) | : ve Allah oldu (dır) |
| gafûran | : gafur, mağfiret eden |
| rahîmen | : rahîm (Rahîm esmasıyla tecelli eden) |

