



| turcî | : sen ertelersin |
| men | : kim, kimse |
| teşâu | : sen dilersin |
| min-hunne | : onlardan |
| ve tu'vî | : ve yanına alırsın |
| ileyke | : sana |
| men | : kim, kimse |
| teşâu | : sen dilersin |
| ve men | : ve kim, kimse |
| ibtegayte | : sen istedin |
| mimmen | : (min men) |
| min | : dan |
| men | : kim, kimse |
| azelte | : sen azlettin, bıraktın |
| fe | : artık, bundan sonra |
| lâ cunâha | : günah yoktur |
| aleyke | : senin üzerine |
| zâlike | : işte bu |
| ednâ | : en yakın, en uygun |
| en tekarre a'yunu-hunne | : gözleri aydın olmak (sevinmek) |
| ve lâ yahzenne | : ve mahzun olmazlar, hüzünlenmezler |
| ve yerdayne | : razı olurlar |
| bimâ | : şeyler ile |
| âteyte-hunne | : onlara verdin |
| kullu-hunne | : onların hepsi |
| vallâhu | : ve Allah |
| ya'lemu | : o bilir |
| mâ | : şey |
| fî | : içinde |
| kulûbi-kum | : sizin kalpleriniz |
| ve kânallâhu (ve kâne allâhu) | : ve Allah oldu, Allah (dır) |
| alîmen | : çok iyi bilen |
| halîmen | : halim |

