



| fe izâ | : artık, bundan sonra olunca |
| lekîtum (u) | : karşılaştınız |
| ellezîne keferû | : inkâr edenler |
| fe darbe | : o zaman, derhal, hemen vurun |
| er rikâbi | : boyunlar |
| hattâ izâ | : oluncaya kadar |
| eshantumû-hum | : onları güçsüz, zayıf bıraktınız |
| fe şuddû | : o zaman kuvvetli tutun, bağlayın |
| el vesâka | : bağlar |
| fe | : bundan sonra, artık, nihayet |
| immâ | : amma, ya veya, ister öyle ister böyle |
| mennen | : ni'metlendirerek, lütfederek (bedelsiz) |
| ba'du | : sonra |
| ve immâ | : ve amma, ya veya, ister öyle ister böyle |
| fidâen | : fidye alarak (bedel karşılığı) |
| hattâ tedaa | : bırakana kadar |
| el harbu | : harp, savaş |
| evzâre-hâ | : onun ağırlıkları (silâhlar, levazımatlar) |
| zalike | : işte bu |
| ve lev | : ve eğer, şâyet |
| yeşâullâhu (yeşâu allâhu) | : Allah diler |
| lentasara (le intasara) | : elbette intikam alırdı |
| min-hum | : onlardan |
| ve lâkin | : ve lâkin, fakat |
| li yebluve | : imtihan etmek için |
| ba'da-kum | : sizin bir kısmınız |
| bi ba'din | : bir kısmınız ile |
| vellezîne (ve ellezîne) | : ve onlar |
| kutilû | : öldürüldüler |
| fî sebîli allâhi | : Allah'ın yolunda |
| fe len yudille | : o taktirde, o zaman boşa çıkarılmaz |
| a'mâle-hum | : onların amelleri |

