ve lekad | : ve andolsun |
ehaze allâhu | : Allâh (c.c.) aldı |
mîsâka | : mîsâk |
benî isrâîle | : İsrailoğulları |
ve beas-nâ | : ve gönderdik, görevlendirdik |
min-hum(u) | : onlardan |
isney aşera | : on iki |
nakîben | : vekil, nâzır, bir topluluğu gözeten, koruyan |
ve kâle allâhu | : ve Allâh (c.c.) dedi (buyurdu) |
innî mea-kum | : muhakkak ki ben sizinle beraberim |
le in ekamtum(u) | : eğer siz mutlaka ikame ederseniz |
es salâte | : namaz |
ve âteytum(u) | : ve verirsiniz |
ez zekâte | : zekât |
ve âmentum | : ve iman ettiniz |
bi rusulî | : Resul'lerime |
ve azzertumû-hum | : ve onlara yardım ettiniz |
ve akradtumu allâhe | : ve Allâh'a (c.c.) borç verdiniz |
kardan hasenen | : güzel borç |
le ukeffirenne | : ben mutlaka örterim |
an-kum | : sizden |
seyyiâti-kum | : sizin günahlarınız |
ve le udhılenne-kum | : ve mutlaka sizi dahil ederim |
cennâtin | : cennetler |
tecrî min tahtı-hâ | : onun altından akar |
el enhâru | : nehirler |
fe men kefere | : artık kim inkar eder |
ba'de zâlike | : bundan sonra |
min-kum | : sizden |
fe kad dalle | : artık sapmış olur |
sevâe es sebîli | : (Allâh'a ulaştırmak üzere) dizayn edilmiş yol |