



| huve ellezî | : o ki, ... yapan odur |
| halaka-kum | : sizi yarattı |
| min nefsin | : bir nefsten |
| vâhıdetin | : bir tek |
| ve ceale | : ve kıldı, yarattı |
| min-hâ | : ondan |
| zevce-hâ | : onun eşini |
| li yeskune | : meyletmesi, sükûn bulması, tatmin olması için |
| ileyhâ | : ona, onunla |
| fe lemmâ | : böylece, ... olduğu zaman, olunca |
| tegaşşâ-hâ | : onu (sarılıp) örttü |
| hamelet | : yüklendi (hamile kaldı) |
| hamlen | : bir yük (rahimdeki bebek) |
| hafîfen | : hafif olarak (ilk devresindeki aşılanmış hücre) |
| fe merret | : artık dolaştı, yürüdü |
| bi-hi | : onunla |
| fe lemmâ | : böylece, ... olduğu zaman, olunca |
| eskalet | : ağırlaştı, ağır oldu |
| deavâ allâhe | : ikisi Allah'a dua etti |
| rabbe-humâ | : ikisinin Rabbi |
| le in | : eğer gerçekten ... olsa |
| âteyte-nâ | : sen bize ver |
| sâlihan | : salih olan, salih (bir evlât) |
| le nekûnenne | : mutlaka oluruz |
| min eş şâkirîne | : şükredenlerden |

