



| ve leyset(i) | : ve değil |
| et tevbetu | : tövbe |
| li ellezîne | : onların |
| ya'melûne | : yapıyorlar |
| es seyyiâti | : kötülük |
| hattâ | : ... oluncaya kadar |
| izâ | : olduğu zaman |
| hadara | : hazır oldu (geldi) |
| ehade- hum | : onların birine, kendilerine |
| el mevtu | : ölüm |
| kâle | : dedi |
| innî | : muhakkak ki ben, gerçekten ben |
| tubtu | : tövbe ettim |
| el'âne | : şimdi |
| ve lâ ellezîne | : ve onlara olmaz, onlar için değildir |
| yemûtûne | : ölürler |
| ve hum | : ve onlar |
| kuffârun | : kâfirler olarak |
| ulâike | : işte onlar |
| a'tednâ | : biz hazırladık |
| lehum | : onlar için, onlara |
| azâben | : azap |
| elîmen | : elîm, acı |

