



| yâ eyyuhâ | : ey |
| ellezîne âmenû | : âmenû olanlar |
| inne | : muhakkak ki |
| kesîran | : çoğu |
| min el ahbâri | : yahudi âlimlerden, hahamlardan |
| ve er ruhbâni | : ve hrıstiyan rahipler |
| le ye'kulûne | : yerler |
| emvâle en nâsi | : insanların malları |
| bi el bâtıli | : bâtıl ile boş yere, haksız olarak |
| ve yasuddûne | : ve engellerler, alıkoyarlar, mani olurlar |
| an sebîli allâhi | : Allah'ın yolundan |
| ve ellezîne yeknizûne | : ve biriktiren, toplayan kimseler |
| ez zehebe | : altın |
| ve el fıddate | : ve gümüş |
| ve lâ yunfikûne-hâ | : ve onu infâk etmezler |
| fî sebîli allâhi | : Allah yolunda |
| fe | : artık |
| beşşir-hum | : onları müjdele, haber ver |
| bi azâbin elîmin | : elîm, acı azap ile |

