



| yâ eyyuhâ | : ey |
| ellezîne | : onlar, ...olanlar |
| ûtû | : verildi |
| el kitâbe | : kitap |
| âminû | : îmân edin |
| bi- mâ | : şeye |
| nezzelnâ | : biz indirdik |
| musaddikan | : tasdik edici olarak |
| li mâ | : şeyi, olanı |
| mea-kum | : sizinle beraber, yanınızda |
| min kabli | : önce den, önce |
| en natmise | : dümdüz etmemiz, silmemiz |
| vucûhen | : yüzler |
| fe nerudde-hâ | : böylece onu çeviririz |
| alâ | : ...'a |
| edbâri-hâ | : onun arkası, arkasına |
| ev | : veya |
| nel'ane-hum | : onlara lânet ederiz |
| kemâ | : gibi |
| leannâ | : lânet ettik |
| ashâbe | : sahib, halk |
| es sebti | : cumartesi günü |
| ve kâne | : ve oldu, ... idi, ...dır |
| emru | : emir, iş |
| allâhi | : Allah |
| mef'ûlen | : yapılmış, yerine gelmiştir |

