



| fe izâ | : böylece, artık ..... olduğu zaman |
| belagne | : erişti |
| ecele-hunne | : onların belirli süresi |
| fe emsikû-hunne | : bundan sonra onları tutun |
| bi ma'rûfin | : örfe uygun olarak güzellikle ve iyilikle |
| ev fârikû-hunne | : veya onlardan ayrılın |
| bi ma'rûfin | : örfe uygun olarak güzellikle ve iyilikle |
| ve eşhidû | : ve şahit olsun |
| zevey | : sahip |
| adlin | : adalet |
| min-kum | : sizden |
| ve ekîmû | : ve yerine getirin |
| eş şehâdete | : şahitlik |
| li allâhi | : Allah için |
| zâlikum | : işte bu |
| yûazu | : vaazolunur |
| bi-hî | : onunla |
| men | : kimse(ler) |
| kâne | : oldu |
| yu'minu | : îmân eder |
| billâhi | : Allah'a |
| ve el yevmi el âhiri | : ve ahir güne, sonraki güne |
| ve men | : ve kim |
| yettekı | : takva sahibi olur |
| allâhe | : Allah |
| yec'al | : kılar, yapar |
| lehu | : ona |
| mahrecen | : çıkış yeri, yükselme yeri |

