



| ve lekad | : ve andolsun |
| câe-kum | : size geldi |
| yûsufu | : Yusuf |
| min | : den |
| kablu | : önce |
| bi el beyyinâti | : beyyinelerle, belgelerle, delillerle |
| fe | : böylece, artık, fakat |
| mâ ziltum | : zail olmadı, devam etti |
| fî | : içinde |
| şekkin | : şüphe |
| mim-mâ (min mâ) | : şeyden |
| câe-kum bi-hi | : onu size getirdi |
| hattâ | : sonunda, hatta, olunca |
| izâ heleke | : helâk olduğu zaman, öldüğü zaman |
| kultum | : siz dediniz |
| len yeb'ase allâhu | : Allah asla beas etmez, göndermez |
| min | : den |
| ba'di-hi | : ondan sonra |
| resûlen | : bir resûl |
| kezâlike | : işte böyle |
| yudıllullâhu | : (yudıllu allâhu) |
| yudıllu | : dalâlette bırakır, saptırır |
| allâhu | : Allah |
| men | : kimse, kişi |
| huve | : o |
| musrifun | : israf eden, haddi aşan |
| murtâbun | : şüphe eden, şüpheci |

