



| e lâ | : öyle değil mi |
| li allâhi | : Allah'a ait, Allah için |
| ed dînu | : dîn |
| el hâlisu | : halis, has, özel |
| ve ellezîne | : ve o kimseler, onlar |
| ittehazû | : edindiler |
| min | : den |
| dûni-hi | : ondan başka, onun dışında |
| evliyâe | : velîler, dostlar |
| mâ na'budu-hum | : onlara tapmıyoruz, kulluk etmiyoruz |
| illâ | : den başka, sadece |
| li yukarribûnâ | : bizi yaklaştırmaları için |
| ilâllâhi (ilâ allâhi) | : Allah'a |
| zulfâ | : derece, makam, yakınlık |
| inne allâhe | : muhakkak Allah |
| yahkumu | : hükmeder |
| beyne-hum | : onların arasında |
| fî | : içinde, de |
| mâ | : şey |
| hum | : onlar |
| fîhi | : onda, onun hakkında |
| yahtelifûne | : ihtilâf ediyorlar |
| inne allâhe | : muhakkak Allah |
| lâ yehdî | : hidayete erdirmez |
| men | : kim, kimse |
| huve | : o |
| kâzibun | : yalancı |
| keffârun | : çok inkârcı, inkâr edenler |


