



| yâ eyyuhâ | : ey |
| ellezîne | : o kimseler, onlar |
| âmenû | : îmân ettiler, âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler |
| kû | : koruyun |
| enfuse-kum | : kendinizi, nefslerinizi |
| ve ehlî-kum | : ve yakınlarınızı |
| nâren | : ateşten |
| vakûdu-hâ | : ve onun yakıtı |
| en nâsu | : insanlar |
| ve el hicâretu | : ve taşlar |
| aleyhâ | : onun üzerindeki |
| melâiketun | : melekler |
| gılâzun | : sert davrananlar, haşin olanlar |
| şidâdun | : şiddetli, çok güçlü ve çok sert, acımasız |
| lâ ya'sûne allâhe | : Allah'a asi olmazlar, isyan etmezler |
| mâ | : şey |
| emere-hum | : onlara emretti |
| ve yef'alûne | : ve yaparlar |
| mâ | : şey |
| yu'merûne | : emrolundular |

