



| kâle | : dedi |
| basurtu | : ben gördüm |
| bi mâ | : şeyleri |
| lem yabsurû | : göremediler |
| bi-hî | : ona, onu |
| fe | : o zaman, böylece |
| kabadtu | : avuçladım, aldım |
| kabdaten | : bir avuç |
| min eseri | : izinden |
| er resûli | : resûl, elçi |
| fe | : sonra |
| nebeztu-hâ | : onu attım |
| ve kezâlike | : ve işte böyle, böylece |
| sevvelet | : güzel gösterdi |
| lî nefsî | : nefs için |

