



| fe lem taktulû-hum | : oysa, halbuki onları siz öldürmediniz |
| ve lâkinne allâhe | : ve lâkin, fakat, ama Allah |
| katele-hum | : onları öldürdü |
| ve mâ rameyte | : ve sen atmadın |
| iz rameyte | : sen attığın zaman |
| ve lâkinne allâhe | : ve fakat, ama Allah |
| ramâ | : attı |
| ve li yubliye el mu'minîne | : ve mü'minleri imtihan etmek için |
| min-hu | : ondan (kendisinden) |
| belâen | : bir belâ, bir imtihan |
| hasenen | : ahsen, güzel |
| inne allâhe | : muhakkak ki Allah |
| semî'un | : en iyi işiten |
| alîmun | : en iyi bilen |

