



| yâ eyyuhâ | : ey |
| ellezîne | : onlar, olanlar |
| âmenû | : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler |
| in | : eğer |
| câe-kum | : size geldi |
| fâsikun | : bir fasık |
| bi nebein | : bir haber ile |
| fe | : o zaman |
| tebeyyenû | : beyan edin, araştırın |
| en tusîbû | : bir musîbet isabet ettirmeniz, kötülük yapmanız |
| kavmen | : bir kavim |
| bi cehâletin | : cehaletle, cahillikle, bilmeyerek |
| fe | : o zaman, o taktirde, sonra da |
| tusbihû | : olursunuz |
| alâ | : ... a |
| mâ | : şey |
| fealtum | : yaptınız |
| nâdimîne | : pişman olanlar |

