



| ve lâ temuddenne | : ve sakın uzatma |
| ayney-ke | : senin iki gözün, gözlerin |
| ilâ mâ mettâ'nâ | : metalandırdığımız, faydalandırdığımız şey(ler) |
| bi-hî | : ona, onunla |
| ezvâcen | : zevcler, eşler, sınıflar, gruplar |
| min-hum | : onlardan |
| zehrete | : süs, ziynet |
| el hayâti ed dunyâ | : dünya hayatı |
| li neftine-hum | : onları fitne (imtihan) etmek için, denemek için |
| fî-hi | : onda, o konuda |
| ve rızku | : ve rızık |
| rabbi-ke | : senin Rabbin |
| hayrun | : daha hayırlı |
| ve ebkâ | : ve bâki, devamlı |

